Soru:
Nebi ve Rasul arasındaki fark nedir?
Güncel yazarlar şöyle diyor:
Nebi: Sivil, Rasul ise resmî görevlidir.
Nebi, normal hâli; Rasul ise resmî hâlidir.
Rasul’e itaat farz, fakat Nebi’ye itaat her zaman farz değildir.
Cevap:
“Sünnet Kur’an gibi Tefekkür, Siyaset ve Teşri için Kaynaktır” adlı kitabımızda “RASUL NEDİR, NEBİ NEDİR?” konusunda şöyle yazdık:
“Lügatte (Arapça’da) ‘Resul’, elçi; risalet veya mesajı taşıyan kişidir. ‘Nebi’ (peygamber) ise haber getiren veya veren kişidir. Şer’î ıstılahta ise, Allah’tan kendisine yeni bir kitap ve sayfalar verilirse o kişi Rasul olur. Zira İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (Aleyhimu’s Selam) gibi, Rasul yeni bir risalet ile gelir. Ancak Nebi ise Rasul’e indirilen risaleti veya mesajı tebliğ eder.
Rasul ise Rasul’lüğün yanında aynı zamanda Nebi olur. Kendisine bir risalet verildiği gibi Rabbinden haber getirir ve onu iletir. Musa Aleyhi’s Selam hem Rasul hem Nebi’dir. Fakat kardeşi Harun şer’î manada sadece Nebi idi; Musa Aleyhi’s Selam’ın risaleti olan Tevrat’ı tebliğ ediyordu. İsa Aleyhi’s Selam ise Rasul’dür; kendisine İncil verildi. Yine Yahya Aleyhi’s Selam Nebi idi, İsa Aleyhi’s Selam’ın risaletini tebliğ ediyordu.
Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, bir Rasul olduğu gibi aynı zamanda bir Nebi’dir ve nebilerin sonuncusudur.
[مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَآ اَحَدٍ مِّنۡ رِّجَالِكُمۡ وَلٰـكِنۡ رَّسُوۡلَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّٖنَ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَىۡءٍ عَلِيۡمًا]
“Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat o Allah’ın Rasulü ve nebilerin hatimi (sonuncusudur). Allah her şeyi bilir.” [Ahzab Suresi 40]
Nisa Suresi 163-166 ayetlerinin tefsirinde ise şöyle yazdık:
“Fakat dil manasında Firavun’a bir risalet göndermeye veya taşımaya emredilince bu açıdan ikisi Rasul veya elçi olarak gönderildi. Taha Suresi 47. ayette Allah Musa ve Harun’a hitap ederek;
‘Firavun’a gidin ve şöyle deyin: Biz sana gelen Allah’ın iki Rasulüyüz, elçiyiz. Bizimle beraber İsrailoğullarını gönder ve onlara azap verme..’
Diye buyurmuştur. Oysa şer’i manada sadece Musa Rasul’dür ve Harun sırf Nebi’dir. Dil manasında bir risalet, bir mesaj taşıdıkları için ikisi birer Rasul, elçidir.
Yasin Suresi 13-17. ayetlerde bir şehre iki elçi gönderildiği, yalanlanınca bir elçi daha gönderildiği anlatılır. Dil manasında birer elçi gönderildiler; yoksa aynı şehre şer’î manada üç Rasul gönderilmezdi, zira bu durumda üç kitapla gelmiş olacaklardı! Ancak burada durum böyle değil, üçü de aynı risaleti taşıyordu ve rivayetlere göre İsa (Aleyhi’s Selam) tarafından onun risaletini tebliğ etmek üzere gönderilen üç elçiydi.
Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kendi risaletini tebliğ etmek üzere Rum ve Pers gibi büyük devletlerin kralları başta olmak üzere 12 krala 12 Rasul, elçi gönderdi. Allah’ın izniyle Hilafet Devleti kurulunca, büyük devletlerin başkanları başta olmak üzere tüm dünya liderlerini İslam’a davet ederek onlara Rasul, yani elçi gönderecektir.”
Allah’ın dininde Rasul’e nasıl itaat etmek gerekli ve farz ise Nebi’ye de o kadar itaat etmek gereklidir ve farzdır. Salih, Hud, Şuayib ve Lut (Aleyhimu’s Selam) birer Nebi’dirler. Kavimleri kendilerine itaat etmeyince Allah onları cezalandırmıştır.
Salih Aleyhi’s Selam, Samud kavmine iman etmelerini ve mucize olan dişi deveye dokunmamalarını söylemiştir. “Bu su kaynağından bir gün deve, bir gün siz su içeceksiniz,” deyince, kavmi ona itaat etmemiş ve deveyi öldürmüşlerdir. Bunun üzerine Allah onlara azap indirmiştir.
Lut Aleyhi’s Selam, kavmini en iğrenç günah olan eşcinsellikten nehyetmiştir. Ona itaat etmedikleri için Allah onları yerin dibine batırmıştır.
Şuayb (Aleyhi’s Selam) kavmi olan Medyen’e imana davet ederken, yaptıkları kötü işlerden nehyediyordu. “Terazide eşitlik yapın, insanların haklarını çiğnemeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yapmayın,” deyince itaat etmediler ve Allah onlara azap indirip hepsini helak etti.
Hud’un kendi kavmi olan A’ad, çok zulüm yapıyorlardı. Bu zulümden vazgeçip kendisine itaat etmelerini istedi. İsyan edince Allah onlara şiddetli bir azap indirip hepsini helak etti.
Diğer nebiler de aynıdır; zira nebilerin kendilerine vahiy gelmektedir. Melekler onların yanına gelip Allah’tan onlara haber vermektedir. Lut Aleyhi’s Selam’ın yanına melekler gelip kavmine azap geleceğini haber vermiş, bunun için kendisinin ve ailesinin oradan çıkmasını istemişlerdir; ancak karısı hariçtir.Çünkü onun başına da azap gelecektir, çünkü o da kavminin yaptıklarını destekliyordu.
Bakara Suresi 87. ayette Allah şöyle buyurur:
“Musa’ya kitabı verdik, ondan sonra Rasuller gönderdik; İsa’ya ise beyyinler verdik ve Ruhul Kudüs (Cebrail) ile destekledik. İsrailoğulları’na bir Rasul geldiğinde, emirleri kendi hevalarına uymayınca kibirlenip isyan ederlerdi; ya onu yalanlar ya da onu öldürürlerdi.”
Buradaki “Rasuller” Nebiler manasındadır. Çünkü lugatta Rasul “elçi”, Nebi ise “haber veren”, “elçi” manasındadır. Bu nedenle dil açısından her Nebi’ye Rasul denir, fakat şer’î manada yalnızca kendisine risale veya kitap verilen Nebi’ye Rasul denir.
Nebilere de Allah’tan vahiy olarak ilham edilirdi ya da rüya yoluyla veya melekler gelerek vahiy ile Allah’tan onlara haber verilirdi. Kur’an-ı Kerim onların kıssalarını anlatmaktadır.
Yusuf Suresi 15. ayette Allah, Yusuf’un kardeşlerinin ne yapacaklarına dair Yakub’a vahyettiğini açıklar. Aynı surenin 68. ayetinde “Biz Yakub’a haber verdik” ifadesi geçer. 96. ayette de şöyle der: “Ben size bilmediğiniz şeyi, Allah’tan bildiğimi söylemedim mi?” Oysa Yakub, Rasul değil Nebi idi.
İşte Kur’an-ı Kerim’i insafla, hakkaniyetle araştıran ve derin şekilde düşünen kişi, hakikati bulur ve hidayete erer.
Esad Mansur