Haberlere Kısa Bir Bakış

Yöneticiler, Ramazan Bayramı’nda Müslümanları Bölüyor

Birçok İslam ülkesi, pazar gününün Şevval ayının ilk günü olduğunu ve Ramazan Bayramı’nın bu gün başlayacağını duyurdu. Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Türkiye ve Filistin Yönetimi bu açıklamayı yapan ülkeler arasında yer aldı. Ancak diğer pek çok ülke, Müslümanların birlikte bayram yapmasını engelleyerek pazar gününün Ramazan ayının son günü olduğunu ve bayramın pazartesi başlayacağını ilan etti.

Oysa orucun sona ermesi için gerekli olan tek şart, Şevval hilalinin görülmesidir. Hilali gören Müslümanın uyruğu veya yaşadığı ülke gibi bir şart, İslami hükümler arasında yer almaz. Ancak, yaşanan bu farklılıkların nedeni siyasi anlaşmazlıklardır.

Bazı Müslümanlar, farklı bölgelerde hilalin farklı zamanlarda görülmesi gerektiği görüşünü savunsa da bu görüş, dünyanın yuvarlak olduğu ve tek bir Ay’a sahip olduğu keşfedilmeden önce ortaya atılmış bir içtihattır. Oysa bugün bilimsel olarak bilinmektedir ki Ay, bir bölgede görüldüğünde aslında tüm dünya için yeni ayın başladığını gösterir.

Daha da endişe verici olan ise bu anlaşmazlıkların sadece hilalin görülmesiyle ilgili olmamasıdır. Mesele, sadece farklı bölgelerde hilalin farklı zamanlarda görülmesi görüşünü benimsemek de değildir. Asıl sebep, yöneticiler arasındaki siyasi çekişmelerdir. Örneğin, İran neredeyse her zaman diğer Müslüman ülkelerden farklı hareket eder ve oruca bir gün geç başlar ve bayramı bir gün geç kutlar. Aynı şekilde Umman da genellikle diğer Müslüman ülkelerden bir gün sonra bayram yaparak sürekli farklı bir çizgi izler.

Geçici olarak farklı günlerde bayram ilan eden ülkeler ise genellikle yöneticilerinin siyasi hesaplarına göre hareket eder. Örneğin Ürdün, son yıllarda özellikle Suudi Arabistan ile ters düşerek bayramı bir gün farklı ilan etme eğilimindedir. Bunun temel sebebi ise Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme sürecinde Ürdün’ün Mescid-i Aksa üzerindeki yetkisini Suudi Arabistan’a devretmesiyle ilgili müzakerelerdir. Ürdün ve Suudi Arabistan, Mescid-i Aksa’yı özgürleştirme gibi bir niyete sahip olmasalar da, bu mesele onların siyasi rekabetinin sembolik bir unsuru haline gelmiştir. Son iki yıldır bu siyasi çekişme, Ramazan ve bayram günleri konusunda da anlaşmazlıklara neden olmaktadır.

Müslümanlara düşen ise bu siyasi bölünmeleri reddederek, herhangi bir ülkenin ilanına bakmaksızın hilalin şeri hükümlere uygun şekilde görüldüğü güne göre oruç tutup bayram yapmaktır.

Hamas, Gazze’de Ateşkes İçin Yeni Bir Teklifi Kabul Ettiğini Açıkladı

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Halil el-Hayye, Cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, Mısır ve Katar’dan gelen yeni bir ateşkes teklifini kabul ettiklerini duyurdu ve Yahudi varlığının bu teklifi engellememesini umduklarını belirtti.

Ramazan Bayramı vesilesiyle yaptığı televizyon konuşmasında el-Hayye, “İki gün önce Mısır ve Katar’daki kardeş arabuluculardan bir teklif aldık.” dedi. “Bu teklife olumlu yaklaştık ve kabul ettik. İşgal rejiminin bunu engellememesini ve arabulucuların çabalarını boşa çıkarmamasını umuyoruz.” ifadelerini kullandı.

El-Hayye, yeni teklifin içeriğine dair herhangi bir ayrıntı vermedi. Ancak son günlerde uluslararası medya organları, Mısır ve Katar’ın Gazze’de bir ateşkes teklifi sunduğuna dair haberler yayımladı. Bu teklifin kabul edilmesi halinde, belirli bir süre sonra ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının yürürlüğe girmesi ve Hamas ile Yahudi varlığı arasında esir değişimi yapılması öngörülüyor.

Amerika Birleşik Devletleri ise İsrail’e tam ve koşulsuz destek verdiğini ilan ederken, Hamas’tan Yahudi esirleri serbest bırakmasını talep ediyor. Hatta Hamas’ın Gazze’deki yönetimden çekilmesini ve silahsızlanmasını da şart koşuyor. Öte yandan Mısır ve Katar, Hamas’a İsrail’in taleplerini daha fazla yerine getirmesi için yoğun baskı yapıyor.

Trump’ın reformlarının izinden gidiliyor: Savunma Bakanı Pentagon’da sivil işgücünün azaltılmasına yönelik genelgeyi imzaladı

 CNN Arabia, 2025/03/29 – ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in ABD Savunma Bakanlığı’ndaki (Pentagon) sivil işgücünü azaltmayı amaçlayan bir notu imzalamasıyla birlikte, Trump’ın devlet aygıtında reform yapılması yönündeki direktiflerinin ardından reformlar Pentagon’u da etkilemeye başladı.

 Trump yönetimi, devlet aygıtının reformunda kıt kaynaklar fikrini açıkça benimsiyor. Savunma Bakanı tarafından imzalanan notta, “Sonuç, tam zamanlı sivil pozisyonların sayısını azaltmak ve en çok ihtiyaç duyduğumuz alanlarda kaynakları artırmak olacaktır” deniliyor ve değişikliklerin “Amerikan askerlerimizin performansını önemli ölçüde artırmayı” amaçladığı iddia ediliyor.

 Açıklamaya göre not, ertelenmiş istifa programını yeniden etkinleştiriyor ve uygun tüm çalışanlara gönüllü erken emeklilik imkânı sunuyor. Daha önce çalışanlara işten çıkarma ve erken istifa teklif edilmişti. Pentagon’un yeniden yapılandırılmasının bir parçası olarak Hegseth, Savunma Bakanlığı’ndaki üst düzey liderlerden kendi departmanlarının yapısını özetleyen bir “gelecek organizasyon şeması önerisi” sunmalarını istiyor.

 Savunma Bakanı’nın istisnaların sınırlı tutulması gerektiğini söylemesiyle birlikte, bildirinin nihai olarak Pentagon’un 950.000 sivil askeri çalışanının %5 ila %8’inin işten çıkarılmasıyla sonuçlanması bekleniyor.

 Bu, onlarca yıldır çürümekte olan ve şimdi dünyanın egemen gücü olarak konumunu korumak umuduyla küçülmekte olan bir süper gücün durumudur.

Esad Mansur