YALNIZ HİLÀFET DEVLETİ’NİN DIŞ SİYASETİ DÜNYAYI SÖMÜRGECİLİKTEN KURTARIR

Dünya, on üç asır İslam’ın dış siyasetini pratik bir şekilde görmüştür. Bu siyasetin sömürgecilikten uzak olduğunu ve daha doğrusu kurtarıcı olduğunu tanımıştır. Tatlı meyvesini herkes tatmıştır. Bu nedenle tekrar dünyayı kurtarmak için bu siyaseti tekrar uygulamak gerekir. Çünkü şu anda bütün dünya, demokrasinin zulmünden ve sömürgeciliğinden çekmektedir. Onun için İslam’dan başka kurtuluş yoktur. İnşallah bu yazımızda İslam’ın dış siyasetle ilgili ana hatlarını göstermeye çalışacağız.

1- Dış siyaset, İslam Devleti’nin diğer devletlerle ilgili ilişkilerini düzeltmesi ve bunun işlerini yürütmesidir.

2- İslam Devleti, direk ve pratik şekilde bu siyaseti yürütür.

3- İslam ümmeti, devletin bu siyasetini yürütmesini kontrol eder ve hesaba çeker.

4- Bu dış siyasetin temeli İslam akidesidir. İslam akidesine göre bu siyaset çizilir ve dış siyasette bu akideye aykırı bir şey bulunmaz.

5- Ümmetin dış siyasetle ilgili muhasebesi de İslam akidesine dayalıdır. Bu akide ve onun fikirleri dışında hiç bir siyasi hareket yapılmaz.

6- İslam ümmetinin dikkatini hep dış siyasete çekmek gerekir. Onunla ilgisini artırmak lazım. Çünkü asıl görevi İslam davetini yüklenmektir, iç meselelerle meşgul olmak değildir.

7- Ümmette siyasi uyanıklığı gerçekleştirmek gerekir. Siyasi uyanıklığın manası, bütün dünya olaylarına belli açıdan bakmaktır. Bizim için belli bir açı ise, İslam akidesidir.

8- Siyasi tecrübeye sahip ve devlet adamı sıfatına sahip kişileri ümmet içerisinden yetiştirmek ve çoğaltmak gerekir. Siyasi tecrübe şöyle gerçekleşir: a-) Bütün dünya olaylarını izlemek, b-) Bunları analize etmek, c-) Onlar hakkında siyasi görüş göstermek, d-) İslam fikri açısından onlar hakkında bir görüş belirtmek.

Devlet adamı ise, mesuliyeti hissedip siyasette üretken kimsedir.

9- Dış siyaseti, devlet dışında kimse yürütmez. Bu nedenle fertler veya gruplar veya partiler devletlerle ilişki kuramazlar.

10- Halife, dış siyasetle ilgili ümmet meclisi ile şura yapmaz. Ancak bu siyaseti yürüttükten sonra meclis, halifeyi hesaba çekme hakkına sahiptir. Ayrıca İslam’a dayalı siyasi partiler bu muhasebeyi yaparlar.

11- Meclis, partiler ve ümmetin her ferdi, halifeye dış siyasetle ilgili fikir ve plan gösterebilir. Fakat bunlar, halifeyi bağlamaz. Halife, herkesi dinler fakat karar verme hakkı sadece ona aittir.

12- Gaye vasıtayı meşru kılmaz. Bir farzı yerine getirmek için kesinlikle haram vasıtaya başvurulmaz. Vasıta, şeriatça mubah kılınmış olmalıdır ki siyasette kullanılsın. İslam’da siyasi metod şeri ahkâmla tespit edildi. Aynı şekilde siyasi vasıta da şeri ahkâmla tespit edildi ki hepsi düşüncenin cinsindendir.

13- Siyasi manevralar kullanılır. Bunlar meşrudur. Bunun manası; haram işlemek değildir. Diğerlerine hedefi göstermemektir. Halife, siyasi plan çizer veya bir anlaşma yapar veya herhangi bir siyasi davranış yapar fakat bunların hedefini göstermez.

14- İslam Devleti, diğer devletlerin kötülüklerini, planlarını, entrikalarını, komplolarını, sinsi hareketlerini, sahte işlerini, saptırıcı yollarını ve kişilerini teşhir eder. Çünkü bu teşhir, en cesur işlerden olduğu gibi İslam’ın gerektirdiği husustur. Ayrıca diğer devletlerin planlarını suya düşürür.

15- Dış siyasetin hedefi, dışarıda İslam’ı yayıp hâkim kılmaktır. İslam Devleti, herhangi bir devletle herhangi bir ilişki kurarsa ondan edinmek istediği hedefi, İslam’ı yaymaktır. Çıkarcılık, menfaatçilik, vs. gibilerini hiç bir zaman hedef edinmez ve bu düşünülmez.

16- İslam Devleti’nin asıl görevi, İslam’ı içeride tatbik ettikten sonra dünyaya İslam davetini cihad yoluyla götürmektir. Siyasi ve diplomatik hareketler, cihadın işlerini tamamlamak için yapılır.

17- Cihad, herhangi bir yerde küfür hâkim ise, o yeri fethetmeyi gerektirir. Çünkü cihad, İslam daveti karşısında duran maddi engelleri kaldırmak ve hiç bir yerde küfür hâkimiyeti bırakmamak için farz kılındı.

18- Devletin gücü ve heybetini sağlamak, dış siyasetinin işlerini kolayca gerçekleştirmesini sağlar. Bu nedenle her yönden devletin heybeti ve gücünü yükseltmek için çalışılır. Çünkü devletin güçlü şahsiyeti, diğer devletleri etkileyip boyun eğdirir.

19- İçeride de İslam’ı güzelce uygulamak, adaleti gerçekleştirmek ve dış münasebetlerde de İslam’ı güzelce tatbik etmek, dış siyasetin hedefini gerçekleştirmeye yardımcı olur.

20- İslam fikirlerini, bunların doğru ve üstün olduğunu, saadeti ve huzuru gerçekleştirdiğini ve meyvelerinin güzel olduğunu göstermek gerekir.

21- Devlet, dış siyasetinin işlerini yürütmek için bütçede önemli yer tahsis eder. İslam davetini yaymak için bolca para harcar, hiç kısıtlama yapmaz.

22- Hilafet Devleti dışında olup devlete bağlı olmayan başka memleketler dar-ul İslam sıfatını taşıyorsa yani orada İslam uygulanıyorsa ve emniyet Müslümanların elinde ise o memleket yabancı sayılmaz. Onun ahalisi İslam Devleti’nin tabiyetleri gibidir. İslam Devleti’ne istedikleri zaman girebilirler, çıkabilirler ve ikamet edebilirler. O memleket İslam Devleti’ne birleştirmek için çalışılmalıdır.

23- Bir Müslüman memleket dar-ül İslam değilse, ahalisi Müslüman olsa da yabancı sayılır. Çünkü dış ilişkilerde itibar edilen husus dar-ul küfür veya dar-ul İslam olmasıdır. Bir memleketin emniyeti kâfirlerin elinde ise ve onun yönetimi gayri İslami ise dar-ul küfür sayılır. Bu sebeple o memleket dış siyasete dâhil olur. Fakat onu dar-ul İslam’a dönüştürülüp İslam Hilafet Devleti’ne ilhak etmek için çalışmak farzdır.

24- Amerika, İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletlerle diplomatik ilişki kurulmaz. Onlar için büyükelçilikler açılmaz. Bu devletlerin tabiyetleri, İslam Devleti’ne ancak özel izinle girebilirler. Onun için onlara protesto ve vize gereklidir. Bu devletler, hükmen muharib sayılır. Ancak bizimle bir savaşa girerlerse fiilen muharib sayılırlar. Bu nedenle hükmen muharib devletlere karşı her tedbir alınır, her an bizimle savaşabilirler.

25- İsrail, Sırbistan ve Rusya gibi fiilen bizimle savaşan devletlerle hiç diplomatik ilişki kurulmaz. Herhangi bir ilişki de kurulmaz. Onun tabiiyetlerinin malları ve canları helal olur. Ancak bu tabiiyetler Müslüman ise bunlara dokunulmaz.

26- Bir devlet sömürgeci değilse ve bize göz dikmiyorsa, onunla iktisadi, ticari, kültürel ve iyi komşuluk ilişkileri kurulur. Onlarla ve tabiiyetleriyle muamele, onlarla yapılan anlaşmaya binaen yapılır. Fakat onu güçlendirmeye çalışılmaz. Orada İslam davetini yaymak için çalışılır.

27- İslam Devleti; NATO gibi askeri paktlara girmez, diğer devletlerle askeri anlaşmalar yapmaz, onların ittifaklarına girmez, onlara askeri üs, hava alanı, liman vs. gibilerini kiraya vermez, askeri paktlarla siyasi anlaşmalar yapmaz. Askeriye ile ilgili herhangi bir siyasi muamele yapılmaz ve bu hususta onlara herhangi bir kolaylık tanınmaz.

28- İslam Devleti; iyi komşuluk muahedesini, ateşkes anlaşmasını, iktisadi, ticari ve mali anlaşmaları yapabilir. Fakat halife buna karar verir. Yine savaşı ilan etmek yalnız halifenin yetkilerindendir.

29- Sömürgeci veya bize göz dikmeyen veya fiilen bizimle savaşmayan devletler için büyükelçilikler açılabilir. Fakat bu büyükelçiliklerin hareketi ve yetkisi sınırlandırılır, kültürel ve siyasi faaliyetleri yasaklanır.

30- İslam Devleti, fiilen muharip olmayan devletlerle büyükelçilikler açmaya çalışır. Bu sefaretlerin rolü İslam davetini yaymak ve İslam için propaganda yapmaktır.

31- İslam Devleti, İslam’a dayalı olmayan veya aykırı olan devletlerarası ve bölgesel örgütlere katılmaz. Bu nedenle BM’lere, Güvenlik Konseyi’ne, Unesco, Dünya Bankası, IMF, Arap Birliği, İslam Ülkeleri Konferansı Örgütü gibi teşkilatlara kesinlikle katılmaz. Bunların sahteliğini ve bozukluğunu göstermeye ve onları feshettirmeye çalışır.

32- İslam Devleti, İslam fikirlerini devletlerarası örfler haline getirmeye çalışır. Bu örflere göre diğer devletleri örgütlendirmeye çalışır.

33- İslam Devleti himayesi altına bir devlet girerse, ona sahip çıkar. Düşmanlarına karşı ona yardım eder. Aynı anda kendi himayesi altına dâhil olan devlette İslam’ı yaymak için çalışır.

34- İslam Devleti, kâfir devletlerde yaşayan Müslümanlara sahip çıkar. Onlara yardım etmek ve onları korumak için çalışır.

35- İslam Devleti, hiç bir kâfir devletin himayesi altına girmez. Onun sancağı altında savaşmaz. İslam Devleti’nin sancağı altında ve emriyle kâfirlerin savaşmasına müsaade edilir.

36- İslam Devleti, bir devleti fethedebilirse hemen fethetmelidir. Fethetmeden ondan cizye almaz. Ancak fethedemiyorsa ve o memleket bizden korkuyorsa fethedilmeden ondan cizye alınır.

37- İslam Devleti zor duruma düşüp kâfir devletler tarafından kuşatılırsa ve bunları uzaklaştıramıyorsa, zoraki anlaşmalar yapabilir. Bazılarına ekonomik şeyler verebilir.

38- İslam Devleti, anlaşmalara sadakat ve vefakârlık gösterir ve hiç ihanet yapmaz. Öbür taraf, anlaşmayı bozarsa ona bildirir ve ona göre hareket eder.

İşte İslam’ın dış siyasetiyle ilgili en önemli fikirler bunlardır. Hilafet Devleti, dış siyasetini buna göre yürütmek zorundadır. Onun dışına çıkamaz. Bu siyaset, insanlığın hayrı içindir. Çünkü İslam, bütün âlemlere rahmet olsun diye gönderildi. Bu rahmet; hem dünyada gerçekleşir, bütün insanlar huzur ve emniyet içerisinde yaşar, hem de ahirette gerçekleşir. Mü’min olan Cennet’e girer. Kâfirler, ebedi Cehennemlik olmalarına rağmen İslam ahkâmı altında yaşadıkları için fazla kötülük işlemeyecekler. O zaman da azapları artmaz. Çünkü kâfir, kötülük işledikçe azabı artar. Bu nedenle İslam Devleti hiç bir zaman menfaat ve çıkar düşünmez. İnsanları küfürden, sapıklıktan ve zulümden kurtarmaya çalışır. İslam ümmeti, dünyada İslam’ı yaymak ve hâkim kılmak için her zorluğa katlanmaya, fedakârlık göstermeye ve hatta bir kaç gün aç kalmaya hazır olur.

 Esad Mansur.