-39-
İsrailoğulları’nın buzağıyı tanrı edinmeleri:
İsrailoğulları’nın kıssalarından bir kıssayı da şöyle anlatıyor;
وإذ واعدنا موسى اربعين ليلة ثم اتخذتم العجل من بعده وأنتم ظالمون. ثم عفونا عنكم من بعد ذلك لعلكم تشكرون. وإذ آتينا موسى الكتاب والفرقان لعلكم تهتدون.
“Musa’ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz.
O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik. Doğru yolu bulasınız diye Musa’ya Kitab’ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik.” (Bakara 51.52.53)
Allah’u Teala, İsrailoğulları’na verdiği nimetleri sayıyor ve onlara minnet ediyor ki; Hz. Muhammed’e inansınlar. Musa Aleyhisselam Tevrat’ı almak için kavminden ayrılıp 40 gece bekledi. Bu esnada İsrailoğulları batıla saptılar ve buzağıya tapmaya başladılar. Musa Aleyhisselam kavmine dönünce onların durumunu görünce kendi kardeşi olan Harun’u azarladı. Bu kıssayı ilerde Kur’an-ı kerim’de geçtiği gibi göstereceğiz. Daha önce İsrailoğulları’nın kitabı olmadığı için Allah onları affetti. Musa Aleyhisselam, Tevrat’ı onlara yazılı olarak gönderdikten sonra onlar suç işledikçe her bir suçun cezasını göreceklerdir. Tevrat’ı yazılı olarak görünce mucizeyi görmüş oldular. Böylece hiç bir bahaneleri kalmamış oldu. Fakat ilerde göreceğimiz gibi Musa’dan sonra Tevrat’ı değiştirdiler ve saptılar. Nitekim Tevrat onları Hz. Muhammed‘e inanmaya çağırdı. Tevrat o zaman için geçerli idi. Hakkı batıldan ayırdığı için Furkan olarak adlandırıldı. Kur’an nazil olunca sahih Tevrat yoktu ve Kur’an Furkan olarak adlandırıldı. Bu nedenle, kıyamet gününe kadar hakkı batıldan ayıran yegane ölçü Kur’an kalacaktır.
-40-
İsrailoğulları’nın tövbesinin kabulü için ağır şartın koşulması;
وإذ قال موسى لقومه يا قوم إنكم ظلمتم أنفسكم باتخاذكم العجل فتوبوا إلى بارئكم فاقتلوا أنفسكم ذلكم خير لكم عند بارئكم فتاب عليكم إنه هو التواب الرحيم
“Musa kavmine dedi ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zalim olup kötülük ettiniz. Onun için yaradanınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Öyle yapmanız yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah tövbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tövbeleri kabul eden ancak O’dur.” (Bakara 54)
İsrailoğulları buzağıyı ilah edinince kendi kendilerine zulmetmiş oldular. Musa Aleyhisselam onlara bunu bildirdi. Musa Aleyhisselam kavmi için af isteyince Allah Celle Celaluhu kendi kendilerini öldürürlerse onları affederim diye bildirdi. İsrailoğulları bu emre boyun eğdiler, birbirlerini öldürmeye başladılar. Birçok kimse öldürülünce Allah onları affetti. Öldürülen ve öldürenler affedildi. Çünkü iki taraf Allah’ın emrine uydu. Eskiden, kavimler ve insanlar Allah’a isyan edince Allah onlara ağır azap indiriyordu. Tövbelerinin kabul edilmesi için Allah için büyük iş yapmalıydılar. Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem gönderilince cezalar hafifletildi ve Allah’ın affı daha süratli oldu. Hz. Muhammed’in ümmetine mensup olanların tövbesi ise, bir kimse pişmanlık duyacak, Allah’tan mağfiret dileyecek, bir daha o kötü ameli yapmayacağına dair Allah’a söz verecek ve salih amel yapacaktır. Ama en büyük tövbe Allah’ın sözünü yükseltmek için öldürülmektir. İnsan Allah için kendini ölüme atıyor, ölüyor. Bu olay Müslümanları düşündürmelidir. İsrailoğulları buzağıyı ilah edinince onların tövbesi ancak birbirlerinin öldürülmeleri ile gerçekleşmiştir. Allah bunu Musa Aleyhisselam’ın şeriatına has kılmıştır.
Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in şeriatında insan buzağıyı ilah edinirse veya Yahudi, Hıristiyan, komünist, ateist olarak mürted olursa dine dönmesi için üç gün mühlet verilir. Tövbe edip Allah’ın dini olan İslam’a dönerse affedilir, Allah’ta onu affeder. Dine tekrar dönmezse öldürülür.
Musa Aleyhisselam’ın şeriatında insan tövbe etse kabul edilmezdi, öldürülmeliydi. Nitekim dini korumak için metod, mürtedi tövbe etmezse öldürmektir. İnsanların dini terk etmeleri için serbestlik verilirse din kalmaz, dine, Allah’a ve peygamberlere saldırı başlar. Batı Avrupa’da olduğu gibi, birçok insan dinini terk etti veya dinin bazı inançlarını terk ettiler. Bu yalnız Hıristiyan dininin batıl olmasından kaynaklanmıyor, bununla beraber insanlara dini terk etme serbestliği verildiği içindir. Başka ifadeyle, din ve inanç hürriyeti verildiği içindir. Türkiye de din ve inanç hürriyeti bulunduğu için bir kısım insan laik, ateist veya mason oluyor.
Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu; “Dini değiştireni öldürün.” (Buharı,Ebu Davut ve Nesai)
Onun zamanında bazı kişiler mürted oldu. İslam devleti kurulduktan sonra onları öldürdü. Ancak tövbe edip İslam’a dönenleri affetti. Bu nedenle, bu hükmü uygulayan İslam devletidir. Ona ihtiyacımız var, dini ancak o korur. Tamamen yeryüzünde dini hakim kılan, uygulayan ve yayan odur. Zira, İslam devleti dini hakim kılmak, uygulamak, korumak ve yaymak için metottur. Bu metot şeriat nasları ve hükümleriyle sabit olduğu için değişmez, ihmal edilmez ve hiç kaldırılmaz. Nitekim metot bir fikri uygulamak için şeriat ahkamının gösterdiği keyfiyettir. Şer’i hükümle sabit olmayan ve mübah olduğu gösterilen keyfiyete metot değil üslup denilir.