-56-
Allah’ın azabını hafife almak:
وقالوا لن تمسنا النار إلا أياما معدودة، قل أتخذتم عند الله عهدا فلن يخلف الله عهده أم تقولون على الله ما لا تعلمون.
“Yahudiler: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa bilmediğiniz şeyleri Allah’a mı isnat ediyorsunuz?” (Bakara 80)
Yahudilerin kuruntularından biri de cehennemde ancak birkaç gün kalacaklarına dairdir. İkrime’nin rivayetine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem yahudilerle tartışırken, o yahudiler şöyle dediler: “Ancak kırk gece cehenneme gireriz, cezamızı çektikten sonra oradan çıkarız. Daha sonra yerimize başka bir millet oraya girecektir.” Bunu söylemekle onlar, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’i ve sahabeleri kastettiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem onlara şöyle dedi;
“Hayır siz orada (cehennemde) ebediyen kalıcı olacaksınız ve yerinize kimse geçmeyecektir.”
İşte bu nedenle yahudiler günah işlerler, cinayetler gerçekleştirirler ve her yerde bozgunculuk yaparlar. Allah Celle Celaluhu onlara bu ayette şöyle cevap verdi; “Siz Allah’la sözleşme mi yaptınız.” Arapçada bu ‘sual istinkari’ (iddiayı reddeden soru) şeklinde açıklanır. Allah Celle Celaluhu onların iddiasını reddetmektedir. Allah böyle bir söz verseydi bu şekilde soru sormazdı. Sanki “Allah’ın haberi yok fakat yahudilerin haberi var!” anlamındadır. Buradan Allah Celle Celaluhu onları basite alarak, alay edercesine şunu kastettiği anlaşılır: “Bu sözleşmeyle ilgili sanki sizin haberiniz var, fakat benim hiç haberim yok!” Bunun içinde Allah Celle Celaluhu ayeti kerimede; “Yoksa bilmediğiniz şeyleri Allah’a mı isnat ediyorsunuz?” buyurarak yahudileri küçümsemektedir. Yine, burada Allah Celle Celaluhu onları cahil, kafası çalışmayan kimseler yerine koyuyor. Çünkü bilmediklerini Allah’a dayandırıyorlar. Sanki onlar ne dediklerini hiç bilmiyorlar, kafadan atıp uyduruyorlar.
Bu asırda bazı insanlar yahudilerin sözlerine benzer şeyler söylemektedirler: “Cehennemde az yanarız, daha sonra çıkarız, orada ısınırız, üşümeyiz.” diyerek basite alıyorlar. Hatta imanı zayıf olan Müslümanlar; “şahadet getirdiğimiz” takdirde cehennemden kurtuluruz” diyerek Allah’ın azabını hafife alıyorlar. Bu sebeple günah işliyorlar. Yahudiler gibi bir kuruntuya sahip olup, Allah’a kolayca isyan ediyorlar. İnsan Allah’ın azabını hafife alırsa günah işler ve Allah’a isyan ederek emrine muhalefet etmiş olur.
Bugünkü insanlar polis veya ceza korkusuyla küfür kanunlarına karşı gelmekten kaçınırlar. İnsanlar Allah’ın kendilerini kontrol ettiğini, gördüğünü ve işittiğini düşünselerdi polisten çok Allah’tan korkarlardı. Gerçek müminler ise Allah’ın kendilerini her zaman ve mekanda kontrol ettiğine, gördüğüne, işittiğine inandıkları ve Allah’ın azabının ağır, cehennemin de şiddetli olduğuna iman ettiklerinden dolayı Allah’tan korkarlar, günah işlememeye ve Allah’a isyan etmemeye çalışırlar. Onun emrini yerine getirmeyi ve nehyinden vazgeçmeye azami gayret gösterirler. Daha ziyade Allah’ın rızasını kazanmayı hedef edinirler.
Allah Celle Celaluhu yahudilere ve benzerlerine alay edici sorular sorduktan sonra şöyle pekiştirici cevap vermiştir:
بلى من كسب سيئة وأحاطت به خطيئته فأولئك أصحاب النار هم فيها خالدون.
“Evet, doğrusu, Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa; işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara 81)
Allah-u Teala bu tür kafirlerle yani, hem cehennemin var olduğuna inanan hem de cehennemin azabını hafife alan, böyle gerçek iman sahibi olmayanlarla alay ettikten sonra pekiştirici cevapla şöyle buyurdu; “Dediğinize hayır, doğru olan “kim” günah işlerse bu günah kendisini kuşatırsa cehennemliktir.” Burada “kim” deyince sadece yahudiler kastedilmemiştir. Müslümanlardan böyle bir tip çıkarsa, günah üzerinde ısrar ederse, tövbe edip vazgeçmezse ve bu hal üzerine ölürse cehennem ehlinden olur. “Onun günahı kendisini kuşatmış olur”un manası budur. Kişi günah işlediği gibi Allah’ın azabını hafife alıp tövbe etmeye de yanaşmıyor. Hatta öyle insanlar vardır ki; Allah’tan af dilemeye dahi tenezzül etmemektedir. Onlar Allah‘ın kendilerini mecburen affedeceği vehmine kapılırlar. Daha da ileri giderek Allah’ın affına muhtaç olmadıklarını ima ederler. Buradan anlaşılıyor ki, günah üzerinde ısrar eden ve tövbe etmeyen kimseler cehennemliklerdir.
İmanı olup ta tövbe etmeden günah işleyenler cehennemde uzun bir müddet kalacaklardır. Fakat imanı yoksa (kafirse) orada ebedi kalacaklardır. Diğer ayetlerde de bu tür ifadeler geçmiştir.
Allah’a Celle Celaluhu, şirk koşmayan ve kafir olmayanları nihayette affedeceğini bildirmiştir. Fakat bunlar günahları karşılığında ceza çektikten sonra cehennemden çıkartılacaklardır. Bu konuyla ilgili ayetlere ileride değineceğiz. Bundan sonra Allah-u Teala cennet ehlinin kimler olduğunu şu ayette bildirmektedir:
والذين آمنوا وعملوا الصالحات أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون.
“İman edip yararlı iş yapanlara gelince; onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara 82)
İman ise; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kaza ve kadere ve hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Semavi kitapların sonuncusu olan ve yegâne doğru ve değiştirilmeyen Kur’an’a inanmanın manası; Kur’an’ın bütün içeriğine inanmaktır. Peygambere imanın manası; Kur’an’da bize bildirilen önceki peygamberlerle beraber Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in Peygamberliğine ve onun getirdiklerine inanmaktır. Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’ın vahiy yolu ile getirdiği Kur’an ve Kur’an’ın açıklaması ve detaylarını da kapsayan sünnetti de getirmiştir.
Kur’an ve sünnete inanmak imandan bir parçadır. Kur’an’ı Kerim bunu birçok ayette göstermiştir. Bu imanla bir insan cehenneme girse dahi nihayetinde kurtulur. Cennete girenler, salih amel sahipleridir. Salih amel ise; Allah’ın emirlerine sıkı sıkıya sarılmaktır. Beşerin kanunlarına itaat ve tasdik ise tağutları kabullenmek ve onlara boyun bükmektir. Allah’ın emrine göre hareket edenler cennet ehlinden olurlar ve orada kalıcıdırlar. Çünkü cennetten daha üstün bir şey yoktur. Bununla ilgili Kur’an’ı Kerimde birçok ayet mevcuttur. Cennet derece derecedir. Sahih, dosdoğru bir imanla Allah’ın emirlerini ihlâsla yerine getirenler ancak buna nail olacaktır.
Allah-u Teala yahudi ve benzerlerine şu şekilde cevap vermiştir: “Cehennemden kurtulamazsınız… Sizin temennileriniz ve kuruntularınız boştur bunları bırakın gerçek iman sahibi bir Müslüman olun ve Allah’ın emrini uygulayın.”