-80-
İslamda camilerin rolü ve kâfirlerin korkularının sebebi
Değerlerin ölçüsü:
Kureyşliler Mescid-i Haramı tamir ediyor ve ona pek çok ihtimam gösteriyorlardı. Tevbe suresinde bu hususa şu şekilde değinilmektedir:
أجعلتم سقاية الحاج وعمارة المسجد الحرام كمن آمن بالله واليوم الآخر وجاهد في سبيل الله، لا يستوون عند الله، والله لا يهدي القوم الظالمين
“(Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe 19)
Kureyşliler, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in ve arkadaşlarının Mescidi haramda Allah’a davet etmesini engelliyorlardı. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem orada namaz kılabiliyor, ama Allah’ın dinine davet edemiyordu. Çünkü müşrikler bu işten Resulullahı Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’i men ediyorlardı.
Bundan anlaşılıyor ki, camii ve mescitlerde Allah’ı anmak sırf namaz kılmak değildir. Oralarda Allah’ın dinine davet edilmelidir. Bugün her yerde camilerin, yalnız namaza veya ticari yönde kullanımına müsaade edilmekte ve açılmaktadır. Buralarda Allah’ın dinine davet engelleniyor. Herhangi bir kişinin camilerde Müslümanları bir Müslüman memleketi ve ahaliyi kurtarmak amacıyla cihada çağırması engelleniyor, Allah’ın şeriatını tatbik etmeye ve İslam devletini veya Hilafeti tesis etmeye çağırdığı takdirde hapse atılıyor. Camilerde İslam gerçeklerini ve olaylarla ilgili İslami hükümleri içeren bildirileri dağıtmaya kalkışanları da engelliyorlar. Avrupa’da dahi birçok camilerin bu tavrı takındıklarına şahit oluyoruz.
Ne yazık ki; Allah’a davetin engellendiği bu camilerin çoğu birer ticaret merkezi haline dönüştü. Türkiye’de ve diğer İslam ülkelerinde İslam ahkamına göre yöneticileri muhasebe etmek, bu yöneticilerin hainliklerini açığa çıkartmak, Allah’ın nizamını ve şeriatını anlatmak, yönetimi İslam ahkamına göre uygulamaya çağırmak yasaklanmıştır. Bu işi yapanlar ise ağır cezalara çarptırılmaktadır. İşte bu şekilde camilerde Allah’ı anmak engellemiş ve böylece camileri tahrip etmiş oldular. Bu kötü işleri yapanlardan daha büyük zalim kim olabilir?!
Bakalım, Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem İslam devletini kurduktan sonra camiler ne amaçla inşa edilmiştir: Medine’de ilk inşa edilen camide devletin bütün işleri yönetiliyordu. Cihada giden gruplar oradan hareket ediyordu. Orada Kur’an ayetleri öğretiliyor, dünya siyaseti konuşuluyor ve İslam açısından meselelere çözümler getiriliyordu. Daha sonra Müslümanlar bir memleketi fethedince; hemen Allah’ın dinine davet etmenin merkezi konumunda olan camileri tesis ediyorlardı. İnsanlar orada İslam’la yetiştiriliyor, Allah’ın nizamını izah ediyor, askerler orada konaklıyor, donatılıyor, mali işler oradan yürütülüyor ve cezalar orada tatbik ediliyordu.
Müşrikler Mekke fethedilince Mescid-ul Haram’a artık korkarak girmeye başladılar. Çünkü oradaki otorite Müslümanların eline geçmişti. Ondan sonra kâfirlerin o mescide girmeleri tamamen yasaklandı. (Tevbe suresinde 17. ayette bu yasaklık açıklanmıştır.) Allah’u Teala bu ayette zalimlerin akıbetini ve camilerde olan otoritelerinin kalkacağını Müslümanlara müjdeliyor. Onlar ancak oraya korkarak girebilirler. Hem de onlar (kâfirler) camilerde Allah’a, imana ve nizamına çağrıldığını görünce kalplerine daha fazla korku girer ve de girmektedir. Bundan dolayı kâfirler camilerde gerçek İslami faaliyetlerin yapılmasından çok korkuyorlar. Birçok devlet böylesi faaliyetleri yasaklamıştır. Ayrıca ABD ve Avrupa devletleri bazı camilerde yapılan İslam öğreniminden, eğitiminden ve kültürleştirmeden korkmaya başlamıştır. Özellikle Suudi Arabistan’da veya Pakistan’daki camilerin İslami faaliyetlerini yasaklamaya bu memleketlerin devletlerine baskı yapmaya başladılar. Pakistan buna boyun eğip, camilerdeki Müslümanlarla savaşmaya ve faaliyetlerini yasaklamaya başladı. Bazı Müslüman beldelerde Müslümanların İslam’i faaliyet yapmalarını engellemek amacıyla zalim devlet namazdan sonra hemen camileri veya mescitleri kapatıyor. Bu zalimler ve kâfirler camiler hususunda korku içerisindedir. Zira Müslümanların camilere gidip namaz kılmalarının dinlerin bağlı olduklarına dair bir işarettir. Bundan dolayı kâfirler ve zalimler Müslümanların nasıl ki ibadetini muhafaza ediyorlarsa namaz gibi Hilafeti kurmanın farzını kavrayınca da bu farzı yerine getirmeye çalışacaklarından korku içerisindedir.
Bütün bu zalimler dünyada rezil olacaklar ve ahirette büyük azap görecekler. Resulullah ve Sahabeleri Medine’de İslam devletini kurduktan sonra Mekke’yi fethedebildiler. Böylece zalim olan Mekke müşrikleri dünyada rezil oldular. Ahirette onlar için ağır azap hazırlandı. Yine de Allah’ın izniyle yakın zamanda İslam Hilafet Devleti kurulunca zalim yöneticiler rezil olacaklar. Ahirette onlar için ağır azab hazırlanmıştır. Tamamen kâfir Kureyşliler nasıl dünyada rezil oldularsa, Mescid-ul Haram üzerindeki otoritelerini kaybettilerse, savaşta yenilip İslam devletine boyun eğdilerse bu asırdaki kafirler veya onlar gibi davranan zalimler de aynı akıbete uğrayacaklar.