Müslümanların yönelişinin farklı olması nedir?
Kâfirlerin yönelişleriyle birleşirler mi?
-101-
Müslümanların yönelişinin farklı olması:
وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Herkesin yöneldiği bir tarafı, bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.”(Bakara 148)
Daha önceki ayet de (Bakara 145) Allah-u Teâla, onların Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in kıblesine uymayacakları ve aslında Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ‘in de onların kıblelerine uymayacağını beyan etmiştir. Bu ayette o ayete dayanarak Allah-u Teâla diyor ki; “Her milletin bir kıblesi var, herkes kendi kıblesine yönelecektir.” Böyle bir mana çıkabilir. Müslümanlar kâfirlerle aynı kıblede birleşmezler, zira inançları farklıdır. Yahudiler ve Hristiyanlar peygamberlerin akidesinden ayrılmışlardır, o akide İslam akidesinin aynısıdır. Muhammedin peygamberliğini ve onun üzerine indirilen kitap olan Kuran’ı reddedip kâfir oldular. Kendilerine indirilen şeriatları İslam şeriatıyla neshedilmiştir. Bu nedenle, Kudüs’e doğru, Beytulmekdis kıblesinin neshetmesiyle kıbleleri neshedilmiş oldu. Mescidul haram, Kâbe’ye doğru namazda yönelmelidirler. Fakat bu imanı gerektirir, İslam’ı kabul edip şeriatına uymalılar.
Kâfirler kendi yönelişleri üzerinde ayrı kaldıkça Müslümanlar onlarla siyaset, yönetim, ekonomi, askeriye ve fikre dayalı hayatın sair konularında ayrı olacaklar, hayatta farklı yönelişleri olacak.
Bu ayet için başka bir tefsir şöyledir: Her kabile ve her halk Kâbe’ye bir taraftan yöneliyor, doğudaki Müslümanlara göre Kâbe batıda bulunuyor ve batıya yöneliyorlar, batıdakilere göre ise Kâbe doğuda bulunuyor doğuya yöneliyorlar. Kuzey ve güneyde bulunanlar için de aynı şey geçerlidir. Böylece her tarafta bulunan Müslümanların değişik yönleri vardır. Ondan sonraki 149. Ve 150. Ayetler bundan söz ediyor. Nereden çıkarsan veya gelirsen veyahut nerede bulunursan bulun “Mescid-i Haram’a doğru yönel” diye emrediliyor. Bu sebeple hayır işlerine doğru koşun emrini veriyor. Eğer birinci tefsiri ele alırsak bütün insanlara veya din sahiplerine bir hitap var; “hepiniz hayır işlerine koşun” emrini veriyor. Mademki herkesin kıblesi var, bu kıbleye yönelirken hayır işleri yapmak istiyorlar veya kıbleye yönelmek hayır işlerden bir parçadır ve kıbleleri hayır işleri yapmaya davet ediyor.
Çünkü ibadet ve hayır işleri yapmaya çağırıyor. Zira herkes kıblesine hırslıdır. Öyleyse herkes hayır işleri yapmaya hırs göstersin. Hayır işleri Allah Celle Celaluhu tarafından belirlenmiştir. Allahu Teala’ın belirlediği işler hayırlı olur, nehyettiği işler çirkin ve hayırsız olur. Nitekim hayır işlerin temeli tek Allah’a, Hz. Muhammed’in peygamberliğine ve Resullüğüne, Kur’an’a ve Kur’an’ın içerdiği bütün akidelere inanmaktır. Aslında, bu iman olmadan bütün hayır işler rüzgârın götürdüğü kül gibi yok olurlar. Allahu Teala şöyle buyurdu:
مَّثَلُ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ لاَّ يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَى شَيْءٍ ذَلِكَ هُوَ الضَّلاَلُ الْبَعِيدُ
“Rablerini inkar edenlerin veya kafir olanların durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. Haktan pek uzak olan sapıtma işte budur.”(İbrahim 18)
Nitekim Allah c.c şöyle buyurdu:
وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ
“Kim İslâm’dan başka bir din ararsa (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Ali İmran 85)
Öyleyse İslam’dan başka din edinenlerin, dinleri, ibadetleri ve yaptıkları iyilikler hiç kabul edilmez. Zira en büyük iyilik Allaha şirksiz kulluk etmek ve bütün insanlara seçtiği İslam dine inanıp uymaktır.
Mademki herkes bir yerde bulunuyor, öyleyse nerede ölürse ölsün Allah hepsini getirip toplayacaktır. Bu Allah’a zor bir iş değildir. Zira Allah her şeye kadirdir. Bu nedenle sadece Mekke’de ve Kâbe yakınında yaşayıp ölmek için çalışmak doğru değildir. Müslüman nerede yaşarsa yaşasın önemli olan dinine bağlılık göstersin salih olan Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışsın, daha doğrusu bu emirleri uygulamada diğer Müslümanlarla yarışsın. Zira ödül, Allahın rızası ve cenneti kazanmaktır. İnsanlar nasıl dünyayı kazanmaya yarışıyorsa bunun gibi veya daha fazla ahireti kazanmaya yarışsınlar.