114-115

Önderler kendilerine uyanlardan neden uzaklaşırlar?

Uyanların önderlerine karşı tutumları nedir?

Hangi lider ve öndere uyulur?

Seven kimse sevdiğine meyleder, ona uyar. Bu nedenle şu ayet o ayetin arkasından geldi:

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنْ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوْا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمْ الْأَسْبَابُ وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمْ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنْ النَّارِ

“İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gi­dilenler, uyanlardan hızla uzak­laşır­lar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. (o Kötülere) uyanlar şöyle der­ler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, piş­manlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çı­kamazlar.” (Bakara 166-167)

Sevdikleri kişilere tabi olanlar on­ların dediklerine uyarlar. Böylesi kişiler kıyamet günü yardımcı bulamayacak­lardır. Tâbi oldukları kişiler kendilerin­den kaçacak, uzak duracaklardır. Burada olumsuz manada tâbi olmak konusu geçerlidir. Allah’a tâbi olmayıp başka kişilere tâbi olanlar tâbi oldukları kişilerle şiddetli azabı göreceklerdir. Onların aralarındaki bağlar kopacaktır. Buna göre, insan sevdiği insana körü körüne uymamalıdır. Kişinin şahsına meyletmemelidir. Allah’ın emrine uyan kimselere, Allah’ın emri doğrultusunda düşünülerek uyulur ve itaat edilir. Al­lah-u Teala söyle buyurdu:

وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ

“… Bana yönelenlerin yoluna uy…” (Lokman 15)

Ebu Bekir Radiyallahu Anh halife olarak seçilip biat edildikten sonra minbere çıkıp şu hutbede bulundu: “Allah ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat edin, Allah ve Resulüne isyan etti­ğim zaman bana itaat etmeyin.”

Bütün bunlar ışığında, bir kişi başka bir kişiye uyacaksa Allah’ın em­rine uyan kimseye, Allah’ın emrini dü­şünerek uyacaktır. İmam Ebu Hanife, İmamı Şafi, Maliki, Hanbeli veya diğer imamlara uyulurken, bunların birer müçtehit olduğu ve bunların Allah ve Resulünü kaynak edindikleri için onlara uyulur. Yöneticilere uyacak kişiler bu yöneticilerin Allah ve Resulünün em­rine uydukları zaman onlara uymalılar. Ta­mamen Ebu Bekir Radiyallahu Anh’ın dediği gibi. Bunun tersi yani, Allah ve Resulünün emri doğrultusunda fetva veya içti­hatta bulunmayan âlimlere tabi olmak ta haramdır. Onların ve uyanların vara­cağı yer cehennemdir. O gün (kıyamet günü) ayette buyurulduğu gibi, onlar şöyle diyeceklerdir:

Bu şekilde hareket edenler o gün pişmanlıklarını gösterecekler. Allahu Teala, ahirette yaşanacak sahneleri in­sanlara sunuyor ki, insanlar bunları akletsin (düşünsün) ve korksunlar.

İnsanlar, muhakkak bir yere veya bir şahsa dayanmak istiyorlar. Bu içgüdüsel bir husustur. Allah-u Teala re­suller ve nebiler gönderdi ki, bu içgü­düsel hususlar doğru bir şekilde yön­lendirilmiş olsun. Onlar sadece fikirle donatılmayıp, fikirleri yaşayarak ta in­sanlara öncü kılınmıştır. Allah-u Teala şöyle buyurdu:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَة

“Andolsun ki Resulullah sizin için güzel örnektir.” (Ahzab 21)

Fikri liderlik ne kadar gerekli ise de bunu yürütecek olan insandır. Öyle ise bunu yürütecek lider şahısların bu­lunması kaçınılmazdır. Her din ve ide­olojilerde böylesi kişiler olmuştur. Ara­daki fark; bu kişiler ya vahiy kaynaklı hareket ediyor veyahut kendi heva ve heveslerine göre insanların işlerini gü­düyorlardır.

Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem vefat edince bir çok insan şaşkın oldu, bir kısım insanlar mürtet oldular, ba­zıları da zekâtı vermek istemeyerek isyankâr oldular. Hz. Ebu Bekir Radiyallahu Anh şöyle dedi: “Kim Muhammed’e tapı­yorsa bilsin ki, Muhammed öldü. Kim ki, Allah’a tapıyorsa O ölmez (ebedidir).”

Bunun manası; Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in şahsına değil Re­sullüğüne tabi olmadır. Kıyamet gü­nünde guruplar liderleri ile birlikte he­saba çekilirler. Allah bu konuda şöyle buyurdu:

وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيل َرَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنْ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا

“Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov.” (Ahzab 67-68)

Bu ayetlerden önceki ayette de o kişilerin şöyle söyleyecekleri bildirildi:

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَالَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَ

“Yüzleri ateşte evirilip çevril­diği gün: Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygamber’e de itaat etseydik! derler.” (Ahzab 66)

Herkes tabi olduğu liderine bir baksın! O liderleri Allah ve Resullerine göre mi kendilerinin işlerini yürütüyor­lar, yoksa küfrün hükümleriyle mi? Al­lah ve Resulünün koyduğu yoldan yü­rüyen, tabi olanlarının işlerini bu doğ­rultuda düzenleyen adil liderler tabîle­rini cennete yöneltir. Aksi halde hare­ket eden liderler ise tabîlerini cehen­neme yöneltir.