-136-

Hac ayları nedir?

 Hacda özellikle hangi şeyler yasaklandı?

 Bu yasaklardan kaçınan ne ödül alır?

Hacda tedbir almak gerekir mir?

Kiminle konuşulmaz ve tartışılmaz?

الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌ فَمَنْ فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللَّهُ وَتَزَوَّدُوا فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِي يَاأُوْلِي الْأَلْبَابِ

“Hac belli aylarda yapılır; kim hacca niyet edip ihramlı olursa ka­dınlara yaklaşmasın, fısk yapmasın ve cedelleşmesin. Kim bir hayır iş yaparsa Allah onu bilir. Azıklarınızı alın, fakat en hayırlı azık takvalı­lıktır. Ey akıl sahipleri benden kor­kun (takvalı olun)”(Bakara 197)

Hac ve Umre’yi Allah için tamamlamanın emri ve bunların menasikleri yapılırken Müslüman mahsur kılınca ahkamı gösterdikten sonra, hac maksadıyla Beytul haram’a belli aylarda gidileceğini duyurdu. Fakat bu ayların isimlerini açıklamadı. Sahabelerin rivayetleriyle Sünnet bunları açıkladı. Zira hac belli aylardadır diye duyurunca hacca gitmek üzere bir kaç ay vardır diye anlaşılır. Abdullah bin Ömer r.a “Hac ayları; Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdürdür”.” (Müstedrek) hemen hemen bütün sahabeler ve tabiin bunu söylediler.

Bu aylarda hacca niyetlenilir ve ihrama girilir, başka aylarda olmaz. Ancak umre olabilir, fakat bu üç ayda umre yapmak daha iyidir. Çünkü bu üç ay hac aylarıdır. Kur’an’da “hac ayları belli­dir” denilince sünnet bunların hangilerinin olduklarını belirtti. Çünkü sünnet be­lirleyici ve Kuran’ın açıklayıcısıdır. Sünnette bu açıklama geçmeseydi “Hac belli aylarda yapılır” veya haccın aylarını hiç bilemezdik.

Fakat direk hac ibadeti yapma zamanı Zilhicce ayının dokuzuncu gündür. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Şöyle buyurdu:

الْحَجُّ عَرَفَةُ فَمَنْ جَاءَ قَبْلَ صَلَاةِ الْفَجْرِ لَيْلَةَ جَمْعٍ فَقَدْ تَمَّ حَجُّهُ”

“Hac arafattır. Kim cem gecesi (yani arefe gününü bayram gününe bağlayan gece) sabah namazı vaktinden (yani fe­cirden) önce (Arafat’a) gelirse onun haccı tamamdır.” ( Eddur-ul mansur, Kurtubi tefsiri ve Tabarı tefsiri)

 Şöyle de buyurdu:

 “مَنْ أَدْرَكَ عَرَفَةَ قَبْلَ أَنْ يَطْلُعَ الْفَجْرُ فَقَدْ أَدْرَكَ الْحَجّ

“Fecir doğmadan önce  (beyazlık belli olmadan) kim Arafat’a yetişmişse hacca yetişmiş olur.” (Ebu Davut)

 Şöyle de buyurdu:

الْحَجُّ عَرَفَةَ الْحَجُّ عَرَفَةَ

“Hac arafattır, hac arafattır.” (Darkutnı)

Allah namaz ve oruç vakitlerini gösterdiği gibi hac vakitlerini gösteriyor, fakat detayları sünnettedir. Allah Kuran-i Kerim’de ana ve genel hatlar gösterirken Resulüne detaylarını ve uygulama keyfiyetini vayheder. Bu nedenle Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in güzel bir örnek olduğunu açıkladı.

 لَقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِىۡ رَسُوۡلِ اللّٰهِ اُسۡوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَنۡ كَانَ يَرۡجُوا اللّٰهَ وَالۡيَوۡمَ الۡاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثِيۡرًا ؕ‏  

“ And olsun ki, sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Resulü güzel örnektir” (Ahzap 21)

İhrama girdikten sonra kadınlara yaklaşmak caiz değildir. Kadınlar da kocalarına yaklaşamazlar. Ayette ka­dınlara yaklaşmak yoktur dedi, fakat erkeklere yaklaşmak yoktur demedi, bunun sebebi; adapla ilgilidir. Kadınlar hayakârdır, onlara böyle hitap etmek hiç uygun değildir. Onların namusu korunur ve gözler onlara erişmemeli­dir. Bu konuyla ilgili bütün ayetler bu minvaldedir. Ancak, erkeklere hitap kadınları kapsar.

Hacda cima veya cinsi münasebetle ilgili her hareket ve söz caiz değildir. Öpüşmek ve bundan söz etmek caiz olmaz.

Fısk yapılmaz; ister hac aylarında olsun ister diğer aylarda olsun. Fakat burada hac aylarında özellikle yapıla­maz, yoksa insan kendi hacılığını bozar. Fısk; günah işlemektir; bir hadisi şe­rifte Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu:

“سِبَابُ الْمُسْلِمِ فُسُوقٌ، وقِتَالُهُ كُفْرٌ”  

“Müslüman’a sövmek fısktır, onunla savaşmak küfürdür.” (Buhari)

Bir ayeti kerimede:

وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرْ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ

“Allah dışında başka şey için bir hayvan kesmek fısktır.” (Enam 45)diye buyrulmuştur.

Müslümanlara küfretmek veya herhangi bir günah işlemek fısktır. Bir hadisi şerifte Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu:

” مَنْ حَجَّ فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَمَا وَلدَدَتُهُ أمُّهُ”

“Kim kadınlara yaklaşmadan ve fısk yapmadan Beyt-i Haram’da hac yaparsa annesinden doğ­duğu güne döner; (bütün günahla­rından temizlenmiş olur).” (Buhari, Müslim)

Şu var ki; temizlenecek günahlar Allah’ın hakkına dâhil olan suçlardır. Fakat; insanların haklarına dâhil olan suçlar ancak bu insanların helal etmeleri veya mali haklar gibi onları sahiplerine verilinceye kadar temizlenmez. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şehitlik hakkında şöyle buyurdu:

” يُغْفَرُ لِلشَهِيْدِ إلاَّ الدَّيْن”

 “Borç dışında Şehidin her günahı affedilir. (temizlenir).” (Buhari ve Müslim)

Hacda cedelleşme de yoktur. Cedelleşme; ar­kadaşını kızdırarak onunla münakaşa yapmaktır. Ama normal münakaşa bir şey anlamak veya kavramak amacıyla olur veya İslam’a davet etmek, İslam’ın bazı ahkâmını anla­mak üzere normal veya yumuşak mü­nakaşalar caizdir. Bir hadiste Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu:

” مّنْ قَضَى نُسُكَهُ، وَسّلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدهِ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدّمَ مِنْ ذَنْبِهِ”

“Kim Müslümanları kendi di­linden ve elinden koruyarak hac menasiklerini bitirirse Allah onun geçmiş günahlarını affeder.” (İbn-i Hamid Müsnedi)

Allah yukarıda gösterdiğimiz gibi kötülüklerden nehyettikten sonra müminleri hayır işleri yapmaya çağırdı.

 “وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللَّهُ” “Bir hayır iş yaparsınız Allah onu bilir” ayeti kerimenin manası hayır işi yapın. Çünkü Kur’an’da veya Sünnette haber ifadesi veya anlatış ifadesi bir talebi içerir. Allah’u Teala’nın bu talebi şöyle anlaşılır: “Hayır işi yapın, çünkü onları göreceğim ve size ecrini vereceğim.” Hac işi hayırdır, hacda fazla ibadetler yapmak hayır işidir. Allah ne emrettiyse hayırdır, bütün emirleri hayırdır, Müslüman onları ağır görse bile onun hayrı için olur, dünyada ve ahirette mutlu olur, onun karşılığı büyük sevap vardır, cennet vardır. Allah’ın emrine her muhalefet şerdir, insan mutsuz ve sıkıntılı olur. 

Azıklarınızı alın, başka bir talepte bulundu; insanın elini diğerlerine açma­ması içindir, insanlardan istememesi içindir. Bir takım insanlar hacca geldi­ler, ama azıkları yoktu, diğerlerinden istediler, Allah bu ayeti indirerek bunu ayıpladı ve herke­sin hacca giderken azıklarını götürmesini istedi.Bundan şunlar anlaşılır:

1-Müslüman bir iş yapacaksa, muhakkak tedbirini almalı ve gerekeni yapmalıdır.

2-Diğerlerden istemek veya di­ğerlerine elini açmak ayıptır.

3-Tedbir almak tevekkülle çeliş­mez; hem Allah’a tevekkül edersin hem de tedbirini alırsın ve gerekenleri yaparsın.

Müslümana dünya için azık getir­mesi emredilirken ahiret içinde azıkları getirmekte emredildi, hem de o daha hayırlı ve daha önemlidir.

 “فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى” “En hayırlı azık takvadır.” Takvalı olmak ise; gü­nah işlemekten sakınmak ve salih amel yapmaya koşmaktır.  

Allah-u Teala Müslümanlara dünya ve ahiret için en güzel davranışları öğretiyor. Zira onları en güzel biçimde yarattı, onlara yakışan en güzel şekilde davranmaktır.

Hep tedbiri alan ve takvalı olan kimseler akıllı kimselerdir, akıl sahipleridir. Allah-u Teala aklını kullanan kimselerden tak­valı olmayı istedi, aklını kullanmayana hitap etmedi. Nitekim düşünmeyen kimseye hitap etmek boşuna, bir ne­tice vermez. Bize ders veriliyor; ancak akıllı veya aklını kullanan kimselerle konuşmak ve tartışmak veya davayı yüklenmek için uğraşalım, ancak bu bir netice getirir. Nitekim Kur’an’da açıklandığı gibi hakkı kabul etmeyen kimselere sefih, beyinsiz denildi:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ ۗ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلَـٰكِن لَّا يَعْلَمُونَ

Eğer onlara “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin!” denildiğinde “ sefih ( aklını kullanmayan, işi idare edemeyen, beyinsiz) lerin iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki gerçekten asıl sefihler kendileridir, ama onlar bilmezler”.

Tedbir almayan ve idareyi bilmeyen kimselere sefih denildi, bunlarla pek konuşmamak gerekir.

وَلَا تُؤۡتُوا السُّفَهَآءَ اَمۡوَالَـكُمُ الَّتِىۡ جَعَلَ اللّٰهُ لَـكُمۡ قِيٰمًا وَّارۡزُقُوۡهُمۡ فِيۡهَا وَاكۡسُوۡهُمۡ وَقُوۡلُوۡا لَهُمۡ قَوۡلًا مَّعۡرُوۡفًا‏

“Allah’ın sizin idarenize verdiği malları sefih kimselere vermeyin. Fakat o mallardan onları yedirin ve giydirin ve onlara iyi sözler söyleyin” (Nisa 5)

 Cahillerden yüz çevirme noktasında Allah’ın Resulüne emri de vardır.

وَاَعۡرِضۡ عَنِ الۡجٰهِلِيۡنَ

“ Cahillerden yüz çevir” (Araf 199)

Bunlar akıllarını kullanmak istemedikleri ve bilgisiz oldukları halde hiç hakkı kabul etmeye hazır olmayan kimselerdir. En iyisi onlardan yüz çevirmek ve onlarla tartışmamaktır.

وَعِبَادُ الرَّحۡمٰنِ الَّذِيۡنَ يَمۡشُوۡنَ عَلَى الۡاَرۡضِ هَوۡنًا وَّاِذَا خَاطَبَهُمُ الۡجٰهِلُوۡنَ قَالُوۡا سَلٰمًا‏

“ Rahman kulları, onlar ki; yeryüzünde mütevazı olarak yürürler (kibirlilik göstermezler), cahiller kendileriyle konuşmaya kalkışırlarsa onlara selam deyip geçerler” (Furkan 63)