Ürdün’de ne oldu?
Bir Darbe Teşebbüsü mü Vardı?
İngiltere’yle ve Amerika’yla alakası nedir?
Önce Ürdün’ün siyasi tarihini açıklayarak bu sorulara cevap vermeye çalışacağız.
1916’da Osmanlı devletiyle ve İslam’la savaşan İngilizler Arapların kralı olma vaadi karşısında Mekke Şerifi olan Hüseyin bin Ali’yi satın aldılar. Bu şekilde dinine ve ümmetine ihanet edip İngilizlerle iş birliği yaparak Hilafet devletine karşı savaşı ilan etti. Tamamen İngilizlerin Türkiye Cumhurbaşkanı olma vaadi karşısında Mustafa Kemal’i satın aldıkları gibidir. İngilizlerle işbirliği yaparak Hilafeti yıktı, Şeriatı kaldırdı, küfür olan laikliği getirdi, Halife ve onun ailesi Osman oğullarını memleketten kovdu, Osmanlı devletine tabi olan Arap memleketlerini ve diğer memleketlerden İngilizler başta olmak üzere sömürgeciler lehine vazgeçti. Bu şekilde Mustafa kemal İslam’a ve Müslümanlara ihanet edip büyük darbe indirdi.
İngilizler Hüseyin bin Ali’ye Arapların krallığı vaadini yerine getirmediler, onu aldattılar. Zira gizlice Fransızlarla yaptıkları Sykes-picot anlaşmasına binaen bu memleketleri paramparça ettiler. Ancak çocuklarını değişik Arap memleketlerinde birer yönetici olarak tayin ettiler. Onun oğlu 1. Abdullah’ı tesis ettikleri Ürdün adlı memlekette 1946’da kral olarak tayin ettiler. Britanya’ya bağlı değişik anlaşmalar imzaladı. Fakat 1951’de Amerika Kral Abdullah’ı satın alabildi. Ona Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’i kapsayan Hilal-i Elhasib bölgesinin kralı olmasına yardım edeceklerine dair söz verdiler. İngilizler bunu öğrenince ona Kudüs’te bir suikast operasyonu düzenleyip onu öldürdüler.
Ondan sonra Abdullah’ın oğlu olan Talal’ı Ürdün kralı olarak tayin ettiler. Ancak onun Amerika’yla ilişkisi İngilizlerin dikkatlerini çekti. Bu nedenle bu kral yalnız bir sene üç hafta yönetimde kaldı, İngilizler onu akıl hastası olarak itham ederek 1952’de krallıktan indirdiler ve onu sürgün ederek İstanbul’a gönderdiler, 1972’de orada öldü.
1952’de onun oğlu Hüseyin’i kral olarak tayin ettiler. Nitekim Ürdün’ün fiili hâkimi Glubb Paşa veya Ebu Huneyk adıyla tanınan İngiliz subayı John Glubb idi. Ürdün ordusunu ve İstihbarat teşkilatını kuran ve yöneten o idi. Ayrıca Ürdün Anayasasını çizen de odur. Ürdün’ün İngilizlere bağlılığını tam yerleştirdikten sonra 1958’de işine son verildi, İngilizler kendi istihbarat teşkilatı ve Büyükelçiliği kontrolü altında Kral Hüseyin’in vasıtasıyla Ürdün’ü yönetmeye devam ettiler.
Kral Hüseyin hayatı ve yönetimi boyunca İngilizlere ve Yahudilere hizmet etmeye büyük gayret sarf etti. 1967’de Kudüs dâhil olmak üzere Batı Şeria’yı 6 gün süren sahte savaş yapıp oradan Ürdün ordusunu çekerek Yahudilere bedava teslim etti. Onun hainliği çok büyüktür, tamamen onun dedesi Abdullah gibi. O’da 1948’de Filistin’in ilk kısmını teslim etmişti. O zaman Ürdün ordusunun komutanı Glubb Paşa idi. 1994’te Kral Hüseyin Yahudi varlığıyla Vadi Araba anlaşmasını imzalayarak Filistin’i gasp eden Yahudilerin varlığını tanıdı, normal ilişki kurdu ve Ürdün’ün kapılarını onlara açtı. Ürdün nehri etrafında bazı topraklarını onlara kiraya verdi, temiz suyunu da onlara temin etti, halkına pis su içirdi, hâlâ halk orada pis su içiyor.
Kral Hüseyin Antoinette Avril Gardiner “Toni” adlı Yahudi İngiliz kadınla evlendi, ona Muna Elhüseyin adını verdi. Bunun babası Yahudi İngiliz subay Walter Percey Gardiner idi. Bu kişi Ürdün ordusundaki askerleri eğitiyordu. 2010’da ölünce Yahudi varlığına bitişik Elşuna adlı bölgede defnedildi, Yahudilerin Hahamları oraya gelip onun üzerine Yahudi cenaze namazını kıldılar. Bu kadının oğlu ise Ürdün’ün şimdiki Kralı 2. Abdullah’tır. Zira 1999’da babası kral Hüseyin ölünce Ürdün kralı olarak tayin edildi. Onun veliahdı kardeşi Hamze tayin edildi.
Ama Hamze’nin annesi kral Hüseyin’in dördüncü karısı Lisa Najeeb Halaby’dir. Amerikalı bir kadındır. Ama Suriye‘den Amerika’ya göç eden Ermeni bir aileye mensuptur. Ona Nurul Hüseyin adı verdi.
Bu nedenle Hamze Amerika‘ya bağlandı. Veliaht iken onun koruma görevlileri bile Amerikalı idiler. 2004’te Kral Abdullah Hamze’yi veliaht görevinden aldı. 2009’da onun yerine kendi oğlu Hüseyin’i veliaht olarak ilan etti. Bu şekilde kral Abdullah Ürdün’de Amerika’nın siyasi nüfuzuna darbe indirdi ve İngilizlere bağlılığını pekiştirdi.
Ama kral Abdullah Amerika’yı memnun ettirmek üzere onunla değişik anlaşmalar yaptı, ona iki askeri üs kurma imkânı verdi. Ayrıca 21/3/2021’de Ürdün Amerika’yla bir sürü askeri anlaşma imzaladı. Bu şekilde Amerika’yı memnun ettikten sonra Amerika’ya bağlı olan siyasi kişileri vurmaya yöneldi. Bunların başında kardeşi Hamze gelmekte idi. Nitekim Hamze Ürdün’ün kötü durumlarını istismar ederek her yere hareket etmeye başladı, değişik kabileleri ziyaret etti, yönetimi açıkça eleştirdi. Onun maksadı ağabeysi olan kral Abdullah’ı düşürüp krallığa kendini hazırlamaktı. Zira Kral Abdullah hiç bir sorunu çözemiyor, Ürdün’ün sorunları çoğalıyor, fakirlerin sayısı da artıyor, kimse iş bulamıyor, bir çok üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamıyorlar, işsizlik oranı hayli tırmandı, eşyaların fiyatları da yükseliyor. Korona vebasıyla ilgili tedbirleriyle insanları evlerde hapsediyor ve onlara yardım etmiyor. Ülkeyi hiç sanayileştirmeye çalışmıyor, ziraatı bile ihmal ediyor, onun derdi iktidarda kalmaktır. Bunun garantisi ise İngilizlere bağlanmak, Yahudilere hizmet etmek ve Amerika’yı memnun ettirmektir.
Zira İngiltere Amerika’ya karşı gelemediği için onu memnun ettirmeye çalışır, fakat alttan ve sinsi üsluplarla ona karşı çalışır veya gürültü yapar. Kendi ajanlarına da aynı şeyi yaptırıyor.
Kral Abdullah’a halkın kızgınlığı gün geçtikçe artıyor, bunu hafifletmeye yönelik halka hiç bir hizmet sunmuyor, sadece başka gündem oluşturmaya çalışıyor. Bu nedenle kendisine karşı bir darbe teşebbüsü imajı verdi ki insanların duygusunu kazanıp başka bir gündem oluşsun. Ama onun kardeşi prens Hamze çalışıyor, fakat orduda, istihbarat teşkilatında ve emniyet güçlerinde pek çalışması hissedilmedi. İngilizler şu anda bu güçlere tamamen hâkimdirler. Zira yayınlanan videoya göre Ürdün Genelkurmayı Elhuneyti ordu ve istihbarat teşkilatı adıyla prens Hamze’nin yanına gelip onun faaliyetine son vermesini talep etti. Buna rağmen kral Abdullah kardeşi Hamze’nin çalışmasından çok rahatsız oluyor, ilerde kendisine tehlike teşkil edeceğinden korkuyordu, böylece önlem operasyonu yapmış olabilir.
03/04/2021‘de Ürdün’deki olup bitenleri ilk duyuran ABD Başkanı Biden yönetimine yakın olan Amerikan gazetesi “The Washington Post” idi. Ertesi gün Ürdün resmi makamları bu olaylar hakkında bilgi vermeye başladı.
Kral Abdullah 21/03/2021‘de Amerika’yla askeri anlaşmayı imzaladıktan sonra kardeşini susturmaya çalıştı. Bu anlaşmayı imzalamakla Ürdün’de Amerika’nın siyasi faaliyetini vurmak istedi. Bu şekilde Amerika’nın ona karşı bir şey yapmayacağını düşündü. İngilizlere bağlı olduğundan dolayı Amerika’nın kendisini istemeyip kardeşi Hamze’yi istediğini biliyor, Hamze’nin hareketini de görüyor, bundan korkuyor. Eğer devrilirse hem kendisi tahtan olur hem de İngilizler Ürdün’deki nüfuzlarını kaybederler. Zira Kral Abdullah İngiliz vatandaşıdır ve Kral olmadan önce Britanya ordusunda bir subay olarak çalışıyordu. Bunu kendisi şöyle açıkladı: Kral olacağımı düşünmüyordum, orada Britanya’da subay olarak orduda çalışıyordum. Babası döneminde veliaht amcası prens Hasan idi. Fakat Kral Hüseyin ölmeden iki hafta önce hemen kardeşi olan Hasan’ı 30 senelik veliahtlıktan düşürdü ve 24/01/1999’da oğlu Abdullah’ı veliaht olarak ilan etti. Babası öldükten sonra 07/02/1999’da krallığa geçti.
İşte kral Abdullah babasının yolunu izleyerek kardeşini veliahtlıktan uzaklaştırıp oğlunu tayin etti. Fakat kardeşi Hamze’nin arkasında duran Amerika’dır, onu tasfiye edemez, öldüremez veya hapse atamaz. Bu nedenle 05/04/2021’de aralarında amcaları Hasan vasıtasıyla barışma yapıldığı ilan edildi. Fakat çatışmada bu ilk raund sayılır, ilerde tekrar çatışma başlayabilir. Zira Ürdün’ün vaziyeti daha kötüye gidiyor, Kral Abdullah ne kadar Amerika’yı memnun etmeye çalışıyorsa da Amerika susmaz, Ürdün’e siyasi nüfuzunu yerleştirmedikçe durmaz. Körfez memleketlerinde olduğu gibidir, 100 seneden fazla dedeleri İngilizlerle işbirliği yapıp İslam Hilafet devletine karşı çalışmalarına mukabil İngilizler tarafından yönetime getirilen yönetici aileler sallanıyor. Bu aileler Britanya’ya bağlı kaldılar. Amerika onlar yerine yetiştirdiği adamları getirmek istiyor. Oradaki yöneticiler ne kadar Amerika’yı memnun etmeye çalışıp ona askeri üs verdilerse, onu memnun etmeye çalıştılar, fakat Amerika oradaki ajanları vasıtasıyla siyasi nüfuzunu yerleştirmedikçe susmaz. Suudi Arabistan’da İngilizlerle işbirliği yapan Vahabilerle beraber Suudi aile Osmanlı İslam devletine başkaldırdı. Buna mukabil İngilizler bu aileyi iktidarda yerleştirdiler. Fakat Amerika onlara musallat oldu, ona askeri üs verdiler, petrolü verdiler. Fakat Amerika siyasi nüfuzu elde etmeden susmaz, tam egemenlik istiyor. Bu nedenle Amerika Suud ailesi içinde çalışmaya başladı, bu şekilde Kral Salman ve onun oğlunu satın alabildiler. Bunların vasıtasıyla askeri ve ekonomik nüfuzu yanında siyasi nüfuzu kazandı. Bahreyn’de İngiliz ajanı Kral Hamd Al-i Halife Amerika’ya 5. Filo için üs vermişse Amerika onu değiştirmek için çalışıyor, İran’a bağlı muhalefet güçlerini açıkça destekliyor, keza Yemen’de İngiliz ajanı olan Hadi’ye karşı İran’a bağlı olan Husileri destekliyor. Bölgede eskiden beri büyük imparatorluğa sahip olan İngilizlerin nüfuzunu temizleyip sömürgecilikte onun yerine geçmeye çalışıyor, bundan dolayı Irak‘ı işgal etti. Hemde İslam’ın yönetime gelişini ve tekrar Hilafetin kuruluşunu engellemeye çalışıyor ve bu bölgenin servetlerini çalıyor.
Zira bu Amerikan İngiliz çatışması Türkiye’de de devam ediyor. İngiliz ajanı Mustafa Kemal‘in partisi CHP ve ordudaki ajanlar hala çalışıyorlar, İngilizler teslim olmuyorlar, çünkü ajanları temizlenmedi. Bu nedenle orduda ajanları vasıtasıyla darbeler yaptı. Amerika’ya bağlı olan Menderes’e 1960 da, 1971’de Demirel’e, 1980’de tekrar Demirel’e, 1997’de Çiller’in iktidara gelişini engellemek üzere darbe yaptırdı. 2016’da Erdoğan’a darbe yaptırdı. Ama ajanları her devlete ajanlık yapmaya hazır olan Gülen cemaatiyle işbirliği yaptılar. En son 05/04/2021’de 103 emekli amiraller vasıtasıyla darbe tehdidi yağdırdı.
Şu anda 2011’den beri Ürdün’de ve sair Arap memleketlerinde halklar başkaldırdı, dinleri olan İslam’a yöneldi. Amerika hem bunu engellemek hem de nüfuzunu yaymaya ve yerleştirmeye çalışıyor. Bu durumda Amerika, Britanya ve ajanlarına karşı İslam’ı samimi siyasi partiler daha hız vererek çalışmalıdır. Onların ajanlarını ve nüfuzunu temizleyecek Hilafet devletini tekrar kuruncaya kadar mücadeleyi sürdürmelidir. İslam memleketlerinin kurtuluşu için tek çözüm budur.
Esad Mansur