Soru: Kadınlarla ilgili şu hadisler hakkında ne diyorsunuz?
5-“Kadınların akılları kıt ve dindarlıkları eksiktir.”
6-“Cehennemliklerin çoğu kadınlardır.”
7-“Ey kadınlar sizler cehennem odunusunuz.”
8-“Cennette en az kadınlar vardır.”
Bu hadisleri nasıl anlarız ve İslâm düşmanlarına ne cevap verebiliriz?
Bunlar hadisin tamamını almadan manasını açıklamadan onlardan bir kısmını keserler. Buradan onların kötü niyetli oldukları ve Kur’an’ı Rabbinden getiren Allah’ın Resulüyle savaştıkları besbellidir.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
[يا معشر النساء! تصدقن وأكثرن الاستغفار فإني رأيتكن أكثر أهل النار، ( وفي رواية أخرى تصدقن فإن أكثركن حطب جهنم) فقالت امرأة منهن جزلة وما لنا يا رسول الله أكثر أهل النار؟ قال: تكثرن اللعن وتكفرن العشير وما رأيت من ناقصات عقل ودين أغلب لذي لب منكن. قالت يا رسول الله وما نقصان العقل والدين؟ قال أما نقصان العقل فشهادة امرأتين تعدل شهادة رجل فهذا نقصان العقل، وتمكث الليالي ما تصلي وتفطر في رمضان فهذا نقصان الدين” وفي رواية أخرى:” أو ليست إذا حاضت المرأة لم تصل ولم تصم؟ قلن بلى. قال فذاك من نقصان دينها]
“Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve çokça (Allah’tan) mağfiret dileyin, çoğunuzun cehennem ehlinden olduklarınızı gördüm.
(Başka bir rivayette; “Sadaka verin, zira çoğunuz cehennem odununsunuz!”) Onlardan güçlü bir kadın şöyle sordu: Niçin biz çoğumuz cehennem ehliyiz? Dedi ki: Çok lanet ediyorsunuz ve kocalarınızın sizin için yaptığı iyiliklere nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilecek aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim. Ya Resulullah! Aklın ve dinin eksikliği nedir? Akıl eksikliği: İki kadının şahitliği bir adamın şahitliğine eşit değil midir? İşte aklın eksikliği budur. Biriniz namaz kılmadan ve Ramazanda oruç tutmadan günler geçirir. İşte dinin eksikliği budur! (Başka rivayette “Kadın hayızlı olursa namaz kılmaz ve oruç tutmaz, değil mi? Evet dediler. İşte dinin eksikliği budur.”)”[Buhari, Müslim, İbniHanbel, İbniMace, Ebu Davud]
Kadının dinen ve aklen eksik olması mükellefiyet ve sorumluluğun onun üzerinden hafifletilmiş olması manasındadır. Resululullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem dinen eksik olmasının ne olduğunu açıkça beyan etmiştir. Hayızlı iken üzerinden namaz düşer. Kılamaz ve kaza edemez. Bu dönemde mükellef değildir. Hatta namaz kılması caiz değildir. Hayızlık usûlü fıkıhta beyan edildiği gibi şer’î bir manidir. Oruç tutamaz, fakat kaza etmesi gerekir.
Kadına cihat farz değildir, fakat cihada giderse ondan kabul edilir. Mücahidin sevabını alır, öldürülürse şehit olur. Zira cihat ağır bir şeydir. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in gösterdiği gibi cihat hususunda kadın mükellef değildir. Evde kocasına, evine ve çocuklarına bakması ile mücahidin sevabını alır. Cuma namazından mükellef değildir, ama gidebilir. Cuma namazını kılarsa öğlen namazı üzerinden sakıt olur.
Sadece bu hususta dinen eksiktirler. Bu şer’î mükellefiyet açısındandır, sorumlulukları eksiktir. Onun yerine sadaka verirlerse eksikliği kapatırlar.
Bazı hususlarda erkeklere de şer’î maniler vardır. Cünüp iken namaz kılamaz, Kur’an okuyamaz, Kâbe’ye de yaklaşmaz. Kadın da aynı şekildedir.
Aklen eksik olmasını da Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem açıkladı. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu ayete işaret ederek ticaret ve borçlanma konuları gibi konularda şahitliklerinin eksik olduğunu söyledi.
Şahitlik hususunda Allahu Teâlâ şöyle buyurdu:
[وَاسْتَشْهِدُواْ شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى]
“(Borçlanma ve alışverişte) erkeklerinizden iki şahit bulundurun. Eğer iki erkek yoksa razı olacağınız şahitlerden, bir erkek ve biri unuttuğu zaman diğerinin ona hatırlatması için iki kadın (şahit tutun).”[Bakara Suresi 282]
Her şeyde aklen eksik değillerdir, sadece bu konuda eksiktirler. Çünkü kadın genellikle ticaretle uğraşmaz, o alanda bulunmaz, az bulunur, unutabilir. Bu hususta unutkanlığı aklın eksikliği olur. Ama diğer hususlarda aklı mükemmeldir. Kadınla ilgili hususlarda erkeğin değil kadınların şahitliğine öncelik verilir, kadının şahitliği erkeğin şahitliğine tercih edilir. Bazen erkeğin şahitliği de kabul edilmez, kadının şahitliği kabul edilir. Bu konularda tamamen erkeklerin akılları eksiktir!
Aslında bu hadisleri tenkit edenler ayeti tenkit ederler. Zira Rasulullah bu ayete işaret ederek o hadisi söylemiştir.
Mesela emzirme hususunda tek bir kadının şahitliği yeter.
Ukbe bin El-Haris Resulullah’ın yanına gelip şöyle şikâyette bulundu: “Ya Resulullah! Bir kadınla evlendim. Ondan sonra siyah bir kadın bana gelip bu evlendiğin kadınla beraber seni emzirdim dedi. Oysa o yalancıdır. Üç defa tekrarladım. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi:
[كيف بها وقد زعمت أنها أرضعتكم دعها عنك]
“Bu kadın ikinizi emzirdiğini iddia ettiği halde nasıl olacak?! O (evlendiğin) kadını terk et! ”Başka bir rivayette “Resulullah o kadınla onun evlenmesini nehyetti!”[Müslim]
Görüldüğü gibi emzirme hususunda tek bir kadının şahitliğini Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kabul etti, hem de bu kadın cariye idi. Adamın evlendiği kadını terk etmesini emretti. Bu hususlarda kadınların aklı eksik değil, tamdır.
Yine doğum hususunda ebenin şahitliği alınır. Kadının bakire olup olmadığına dair şahitlikte de bir kadının şahitliği kabul edilir.
Huzeyfe RadiyAllahu Anh şöyle rivayet etmiştir: “Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem doğum hususunda ebenin şahitliğine cevaz (hak) verdi.” [Darelkutni, Beyhaki]
Ebe, “Falan kadın falan çocuğu doğurdu, bu çocuk onundur!” şeklinde şahitlik yaparsa onun şahitliği kabul edilir.
Kadınların hamamında cinayet olursa erkeğin şahitliği kabul edilmez. Çünkü erkek orada bulunamaz.
Kadının alanı olan bakabileceği veya görebileceği hususlarda tek bir kadının şahitliği kabul edilir. Oysa erkeklerin alanı olan ticaret, şirket, borçlanma gibi konularda iki erkeğin şahitliği gereklidir.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hilali görme hususunda erkek olsun kadın olsun tek bir Müslümanın şahitliğini kabul edileceğine dair hüküm vermiştir. Zira erkek olması şartını göstermemiştir.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ’in yanına bir Bedevi gelip hilali gördüm deyince ona şöyle dedi:
[أتشهد أن لا إله إلا الله وأن محمدا عبده ورسوله؟ قال نعم. قال: يا بلال أذن في الناس فليصوموا غدا]
“Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna şahitlik yapar mısın? Adam evet deyince Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Ey Bilal! Kalk, insanların yarın oruç tutacaklarını ilan et!”[Ebu Davud, Nesai, Tirmizi]
Burada erkek şartı yoktur, erkek olsun kadın olsun, tek bir Müslümanın şahitliği yeter.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kadınlara “Sadaka verin ve çokça mağfiret dileyin, çoğunuzun cehennem ehlinden olduğunu gördüm!” demesinin sebebini açıkladı. Bu, kadın olduklarından dolayı değildir.
Zaten onlardan (kadınlardan) güçlü bir kadın bunun sebebini sordu “Niçin biz çoğumuz cehennem ehliyiz?” Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bunun sebebini şöyle açıkladı: “Çok lanet ediyorsunuz ve kocalarınızın sizin için yaptığı iyiliklere nankörlük yapıyorsunuz!” Genellikle kadın kızdığı kimseye lanet ediyor ve küfür ediyorsa günah işler, Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onları bundan nehyediyor. Bu hadiste kadının kızdığına küfretmesi ve lanet etmesini nehyediyor.“Yoksa cehennemlik olursunuz, cehennem odunu olursunuz.” diyor. Zira bu kadınlar arasında yaygındır, kızdığı zaman, dayanamayıp çocukları olsa bile onlara küfreder, lanet eder, beddua eder! Dayanamayıp belki istemedikleri halde bunu yaparlar, bu şekilde günah işlerler. “Çoğunuz cehennem ehliniz veya odunusunuz!” ifadesi bu davranışın haramlığına bir karinedir.
Yine kadınlar kocalarına kızdıkları zaman genellikle kocalarının kendilerine yaptığı iyilikleri unuturlar hatta kocalarının kendilerine hiçbir iyilik yapmadıklarını söylerler!
İşte Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hem onları bu huylardan nehyediyor ve cehennem azabıyla uyarıyor ki bunu terk etsinler. Çünkü bu durumlarda günah işlerler. Zira cehennemle tehdit günah işlendiğine dair bir karinedir. Ayrıca Resullullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bunun kefaretini de gösteriyor: “Sadaka verin ve çokça mağfiret dileyin!” Kadın işlediği günaha karşı Allah’tan mağfiret dilerse ve Allah için sadaka verirse Allah onu affeder, onu cehenneme sokmaz.
Nitekim başka bir hadiste cennet ehlinin çoğunun kadınlar olduğu anlaşılır. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
[لكل امرئ منهم زوجتان]
“(Cennete girecek) her mümin erkek için iki zevce vardır.”[Müslim]
Bu hadis cennetteki kadınların sayısının erkeklerden daha çok olduğunu gösteriyor. Bu hususta yani “cennet ehlinin çoğu erkek midir yoksa kadın mıdır” tartışması çıktığında Ebu Hureyre RadiyAllahu Anh hemen onlara bu hadisi okuyup cennette kadınların sayısının daha fazla olduğunu bildirerek savundu.
Öte yandan, iddia edilen hadis geneldir. Bütün dünya kadınlarını kapsıyor, kâfir kadınları da kapsıyor! Cehenneme girecek kâfirlerin sayısına baktığımız zaman onların kadınlarının erkeklerinden daha fazla olduğunu görüyoruz! Bu açıdan cehennemde olacak kâfirler arasında kadınların sayısı daha fazla olur.
Ama mümin kadınlar sadaka verir ve mağfiret dilerlerse Allah’ın emrine de uyarlarsa cehennemden kurtulacaklardır. Cennette mümin kadınların sayısı erkek müminlerin sayısının iki katı olacaktır.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kadına verdiği değer şu hadislerden anlaşılır.
Şöyle buyurdu:
[من ولدت له ابنة فلم يئدها ولم يهنها ولم يؤثر ولده عليها أدخله الله بها الجنة]
“Kimin kendisine kız doğurulduğunda, onu öldürmezse, alçaltmazsa ve kendi oğlunu ona tercih etmezse onun sayesinde Allah onu cennete sokar.” [İbniHanbel, Hakim]
Şöyle de buyurdu:
[من عال ابنتين أو ثلاثا أو أختين أو ثلاثا حتى يَبِنّ أو يموت عنهن كنت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار بأُصبعه الوسطى والتي تليها]
“Kim iki kız veya üç kız veyahut iki kız kardeş veyahut ta üç kız kardeş -onlar (evlilik veya ölüm nedeniyle) ondan ayrılıncaya kadar veya kendisi ölünceye kadar- onlara bakarsa ben ve o (orta ve yanındaki parmakları işaret ederek) bu iki parmak gibi beraber cennette olacağız!”[İbniMace]
Kadın anne olunca onun değeri yüksek olur, çocukları ona hizmet etmeliler. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına bir adam gelip “Gazveye (cihada) gitmek istiyorum ya Resulullah!” deyince ona [ألك أم]“Annen var mıdır?” diye sordu. Bu adam evet deyince Resulullah [فالزمها فإن الجنة تحت رجلها] “Onun yanında kal, zira cennet onun ayakları altındadır!”[İbniMace, Nesai, Hakim] diye buyurdu.
İşte cihat farz-ı kifaye olunca, yeterli mücahit varsa ve bu farzı yerine getiriyorlarsa diğer kimselerin cihada gitmeleri uygun değildir. Birisinin annesi varsa onunla ilgilenmesi daha evla bir farzdır, büyük sevabı vardır, ona hizmet ettikçe sevap kazanır, cennete girer. Burada Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kadınların değerini yükseltiyor.
Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına bir adam gelip şöyle sordu: “Onunla birlikte olup kendisine güzel muamele göstermekte insanlar arasında en hak sahibi olan kimdir? Resulullah: Senin annen, deyince adam: Ondan sonra kimdir diye bir daha sordu. Resulullah: Senin annen, dedi. Adam: Ondan sonra kimdir? diye bir daha sordu. Resulullah: Senin annen, dedi. Adam: Ondan sonra kimdir, diye bir daha sordu: Resulullah: Senin baban, dedi.” [Buhari]
Bu ve benzeri hadisler çoktur ve Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kadına ne kadar kıymet verdiğini gösterir. Sünneti inkâr eden İslâm düşmanları bu hadisleri görmek istemiyorlar. Maksatları ise insanları Resulullah’tan nefret ettirmektir. Bu şekilde İslâm’ı yıkmaya teşebbüs ederler.
Resulullah’ın sözleri kadınlara değil belli sıfatlara ve davranışlaradır. Eğer bunlara sahip olurlarsa kötülenirler. Buna benzer şekilde tacirler içinde Reslulullah’ın sözleri vardır. Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem tüccarlarla ilgili kadınlara söylediğinden daha ağır sözler kullanmıştır ve şöyle demiştir:
[يا معشر التجار! فاستجابوا لرسول الله ورفعوا أعناقهم وأبصارهم، فقال: إن التجار يبعثون يوم القيامة فجارا، إلا من اتقى الله وبر وصدق]
“Ey tüccarlar! Hepsi Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e icabet ederek başlarını kaldırdılar ve gözlerini O’na yönelttiler. Dedi ki: Kıyamet gününde tüccarlar birer facir olarak gönderilecekler, Ancak Allah’tan korkup iyilik yapanlar ve doğru söyleyenler müstesnadır.”[Tirmizi]
Şöyle de buyurdu:
[إن التجار هم الفجار، قيل يا رسول الله؟ أو ليس قد أحل الله البيع؟ قال: بلى، ولكنهم يحدثون فيكذبون، ويحلفون فيأثمون]
“Muhakkak ki tüccarlar facirdirler (açıkça günah işleyenlerdir). Denildi ki: Ey Resulullah! Allah alışverişi helal kılmadı mı? Dedi ki: Evet, fakat tüccarlar (mallarını pazarlamak ve satma uğrunda) konuşup yalan söylerler ve yemin ederler. Böylece günahkâr olurlar.”[Hakim]
Şöyle de buyurdu:
[يا معشر التجار! إن البيع يحضره الحلف واللغو فشوبوه بالصدقة]
“Ey tüccarlar topluluğu! Alışveriş (boşuna veya yalan) yemin ve lağv (boş ve sakat söz, lakırdı) ile karışır. Bunu sildirmek üzere sadaka verin.”[İbniMace, Nesai, Ebu Davud, İbniHanbel]
Genellikle tüccarlar böyledir, daha doğrusu çoğu böyledir. Bu nedenle çoğu facir, cehennemliktir. Bunun kefareti sadaka vermek ve mağfiret dilemektir. Aynen kadınların durumu gibidir. Ama takva sahibi tüccarlar vardır, bunlar pek azdır, bu nedenle Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
[التاجر الصدوق الأمين مع النبيين والصديقين والشهداء]
“Sadık, emin ve güvenilir tüccar nebiler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olur.” [Tirmizi]
Bunun gibi, Allahu Teâlâ kitabında bedevilerin durumunu gösteriyor, şöyle buyurdu:
[اَلۡاَعۡرَابُ اَشَدُّ كُفۡرًا وَّ نِفَاقًا وَّاَجۡدَرُ اَلَّا يَعۡلَمُوۡا حُدُوۡدَ مَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ عَلٰى رَسُوۡلِهٖؕ وَاللّٰهُ عَلِيۡمٌ حَكِيۡمٌ وَمِنَ الۡاَعۡرَابِ مَنۡ يَّتَّخِذُ مَا يُنۡفِقُ مَغۡرَمًا وَّيَتَرَبَّصُ بِكُمُ الدَّوَآٮِٕرَؕ عَلَيۡهِمۡ دَآٮِٕرَةُ السَّوۡءِؕ وَاللّٰهُ سَمِيۡعٌ عَلِيۡمٌ وَمِنَ الۡاَعۡرَابِ مَنۡ يُّؤۡمِنُ بِاللّٰهِ وَالۡيَوۡمِ الۡاٰخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنۡفِقُ قُرُبٰتٍ عِنۡدَ اللّٰهِ وَصَلَوٰتِ الرَّسُوۡلِؕ اَلَاۤ اِنَّهَا قُرۡبَةٌ لَّهُمۡؕ سَيُدۡخِلُهُمُ اللّٰهُ فِىۡ رَحۡمَتِهٖؕ اِنَّ اللّٰهَ غَفُوۡرٌ رَّحِيۡمٌ]
“Bedeviler küfür ve münafıklık hususunda en şiddetli insanlardır. Allah’ın Resulü’ne indirdiği hudutları (şer’î sınırlar ve hükümleri) bilmemeleri onlara daha uygundur. Allah Âlim ve Hâkim’dir. Öyle bedeviler vardır ki, (Allah uğrunda) harcamaları bir ceza olarak sayarlar ve sizin aleyhinize musibetlerin gelmesini beklerler, umarlar. Umdukları kötü şey onların başına gelsin. Allah işiten ve bilendir. Ama öyle bedeviler de var ki Allah’a ve ahirete inanırlar. Allah uğrunda harcadıklarını Allah’a bir yakınlık olarak sayarlar ve Resul’ün kendileri için mağfiret dilemesini, duasını beklerler. İşte bu onlar için Allah’a bir yakınlıktır. Allah onlar üzerine rahmetini indirecektir. Şüphesiz Allah mağfiret ve rahmet sahibidir.”[TevbeSuresi 97-99]
Allahu Teâlâ belli huylardan dolayı bedevileri kötüledi, genellikle bedevilerin münafıklık ve kâfirlik açısından çok şiddetli ve cahil olduğunu söyledi. Çünkü medeniyetten uzak, çölde sert şartlarda yaşarlar, öğrenmek de istemiyorlar, cahil kalmayı tercih ediyorlar. Ama bir kısmı iyidir. Bu nedenle Resulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onların Medine’ye hicret etmesini teşvik etti. Öğrenip medeni insan olmalarını istedi. Medine’de imani atmosfer dâhilinde, fikir ve ilim ortamında, yumuşak hayat ve öğrenim olursa insanın kalbi yumuşar, kaba ve haşin olmaz.
İslâm düşmanları sünneti inkâr etmek üzere işte bu hadisleri kullanıyorlar!