-177-
Müminlerin velisi Allah’tır, kâfirlerin velisi tağuttur!
Veli, evliya ne demek?
Allah’ın velisi kimdir?
Tağut insanları nasıl aydınlıktan karanlığa düşürür?
اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنْ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَوْلِيَاؤُهُمْ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنْ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Allah, Müminlerin velisi olur, onları karanlıktan çıkartıp nur’a getirir. Kâfirlerin velileri tağuttur. Bu tağutlar kâfirleri nurdan uzaklaştırıp karanlıklara düşürür. Bunlar cehennem sahipleridir. Orada kalıcıdırlar.” (Bakara 257)
Allah, Müminlerin velisinin kendisi olduğunu bildiriyor. Aynı anda, onları karanlıktan aydınlığa çıkartıyor. Veli; dost, müttefik ve yardımcı demektir. Allah Müminlerinin dostu ve yardımcısıdır, onlara yardım eder, zafer verir ve korur. Bu nedenle, Müminler Allah’a tevekkül etsin ve O’na dayansınlar. Onları karanlıktan aydınlığa çıkarmak en büyük yardımdır. Zira insan karanlıkta kalırsa bedbaht, mutsuz ve şaşkın olur, hayatı berbat ve sıkıntılı olur, ahirette cehennemlik olur.
Ayette; “…karanlıktan çıkartıp nura getirir…” ifadesi, şimdiki zaman şeklinde geçmiştir. Bunun manası; Allahu Teâlâ, sürekli şekilde ve daima kendisini dost edinenleri nura, aydınlığa çıkartıyor. Nasıl olduğuna gelince; Müminler Allah’ın ayetlerini izledikçe ve uyguladıkça karanlıktan nur’a, aydınlığa çıkartılırlar. Birçok ayette Allahu Teâlâ Müminleri karanlıktan aydınlığa çıkartmak için ayetlerini indirdiğini bildiriyor. Misal olarak; Hadid süresi 9. ayettir:
هُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ عَلَى عَبْدِهِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَإِنَّ اللَّهَ بِكُمْ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
“Sizi karanlıklardan nur, aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size çok şefkatli, çok merhametlidir.”(Hadid 9)
Kuran’da veli terimi çokça kullanılıyor, müminler ancak Allah’ı, Resulünü ve birbirlerini veli edinmeliler, hatta bu, büyük bir farzdır, kafirleri veli edinmeleri yasaklanıyor, onları veli edinenler onlardan olup kendi kendilerine yazık etmişler. Zira kâfirler tağuta uydular, tağut onları saptırır, nurdan, Allah’ın dininden çıkarıp karanlığa, küfre düşürür. Öyleyse gerçek müminler ise kafirleri dost edinirler mi?! elbette hayır. Allah şöyle buyurdu:
يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا لَا تَتَّخِذُوا الۡيَهُوۡدَ وَالنَّصٰرٰۤى اَوۡلِيَآءَ ؔ بَعۡضُهُمۡ اَوۡلِيَآءُ بَعۡضٍؕ وَمَنۡ يَّتَوَلَّهُمۡ مِّنۡكُمۡ فَاِنَّهٗ مِنۡهُمۡؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهۡدِى الۡقَوۡمَ الظّٰلِمِيۡنَ
“ Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Kim onları veli edinirse onlardan olur. Allah asla zalim kimseleri hidayete erdirmez” (Maide 51)
Kâfirleri dost edindikleri için zalim olurlar, kendilerine yazık etmiş olurlar, onlar bu hal üzerinde devam ettikçe Allaha onlara doğru yolu göstermez, karanlıkta kalırlar.
Şöyle de buyurdu:
اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُوۡلُهٗ وَالَّذِيۡنَ اٰمَنُوا الَّذِيۡنَ يُقِيۡمُوۡنَ الصَّلٰوةَ وَيُؤۡتُوۡنَ الزَّكٰوةَ وَهُمۡ رَاكِعُوۡنَ وَمَنۡ يَّتَوَلَّ اللّٰهَ وَ رَسُوۡلَهٗ وَالَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا فَاِنَّ حِزۡبَ اللّٰهِ هُمُ الۡغٰلِبُوۡنَ يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا لَا تَـتَّخِذُوا الَّذِيۡنَ اتَّخَذُوۡا دِيۡنَكُمۡ هُزُوًا وَّلَعِبًا مِّنَ الَّذِيۡنَ اُوۡتُوا الۡكِتٰبَ مِنۡ قَبۡلِكُمۡ وَالۡـكُفَّارَ اَوۡلِيَآءَ ۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنۡ كُنۡتُمۡ مُّؤۡمِنِيۡنَ
“ Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve iman edenlerdir. Onlar ki (iman edenler) namazı ikame ederler, rükû ederler ve zekat verirler. Allah, Resulü ve iman edenleri veli edinenler Allah’ın hizbidirler, galip olanlar ta kendileridir. Ey iman edenler! Sizin dininizle alay, oyun ve eğlence konusu edinen sizden önce kendilerine kitap verilenler (Yahudiler ve Hristiyanlar) ve (diğer) kâfirleri veli edinmeyin. Eğer (gerçekten) mümin iseniz Allahtan korkun” (Maide 55-57)
Bazı Müslümanlar veli mefhumunu yanlış anlayıp belli kişileri veli sayıp onları evliya olarak adlandırırlar ve insanüstü olarak görürler. Oysa Kuran-ı kerimde bu husus belirgin şekilde açıklandı. Allah şöyle buyurdu:
اَلَاۤ اِنَّ اَوۡلِيَآءَ اللّٰهِ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُوۡنَ ۖ ۚ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا وَكَانُوۡا يَتَّقُوۡنَؕ لَهُمُ الۡبُشۡرٰى فِى الۡحَيٰوةِ الدُّنۡيَا وَفِى الۡاٰخِرَةِؕ لَا تَبۡدِيۡلَ لِـكَلِمٰتِ اللّٰهِؕ ذٰلِكَ هُوَ الۡفَوۡزُ الۡعَظِيۡمُؕ
“ Allah’ın evliya, velileri için korku yoktur, onlar hiç üzülmezler. Onlar ise iman edip Allahtan korkanlardır, onun azabından sakınanlardır. Onlara hem dünyada hem ahirette müjde vardır. Allah’ın sözleri değiştirilmez, sözünü yerine getirir. İşte büyük kazanç ve başarı budur” (Yunus 62-63)
Velinin çoğulu evliyadır. Allah’ı dost edinen, onun sözünü yükseltmeye, dinini hâkim kılmaya çalışan iman eden kimseler Allah’ın evliyaları, dostları olurlar. Bunlar iman ettiler ve Allah’ın emrinden çıkmaktan sakındılar, takva sahibi oldular. Her mümin Allah’ın dostu olmalıdır. Allah’ı dost edinmek farzdır. Dünyadaki müjde; mutluluk ve zaferdir. Ahiretteki müjde ise cennet ve Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Müminler Allah’ın ayetlerine uymazsa ve uygulamazlarsa karanlığa düşerler ve şaşkın olurlar. Bu asırda, bunu apaçık şekilde görmekteyiz. Müslümanların genelinin ne kadar şaşkın ve sefil bir hayat içinde kıvrandıklarına şahit olmaktayız. Kâfirlerin düştükleri bataklığa düştüler, kâfirlerin kurdukları sistemlere uydular, küfrü uygulayan yöneticilere itaat ettiler.
Allah’ın ayetlerinin bir kısmını uygulamak yetmez, yalnız ibadet yapmak veya İslam’ın ahlakına uymak ve İslam ahkâmına göre örtünmek yetmez. Oysa ibadetle, ahlakla, kıyafetle, yiyecekle, devletle, iktisatla, iç ve dış siyasetle, ukubatla ve bütün hususlarla ilgili Allah’ın ayetlerini uygulamalıdır ki karanlıktan aydınlığa çıkartılsınlar. Öyle yapmazlarsa kâfirlerin durumuna düşerler. Kâfirlerse tağut tarafından hep delalete düşürülüyorlar, kötü şeyler onlara süslü, güzel gösterilip aldatılıyorlar. Onların dostu ve yardımcısı tağuttur. Şeytan tağuttur, her saptırıcı da tağuttur. Kâfir veya zalim yöneticiler birer tağuttur, küfür rejimleri birer tağutturlar. Zira tağut, azgınlık ve haddı aşmaktır. İslami bir terim olup Allah’ın sınırlarını aşmak, insanları Allah’ın dininden uzaklaştırmak, Allah’ın dinine aykırı fikir ve sistemlere davet etmek azgınlıktır, tağuttur. Bunlar insanları saptırıyor, Allah’ın ayetlerine muhalefet edip heva ve heveslerine göre insanları yönetiyorlar. Her küfür anayasası ve kanunu tağuttur, insanları delalete düşürüyor. Allah’ın ayetleri yerine küfür kanunları uyguladıkça, insanlar karanlığa düşüyor. Allah’ın ayetleri aydınlıktır, küfür kanunları ve hükümleri karanlıktır. Nitekim Allah bunu Nisa süresi 60. ayette net şekilde belirlemiştir. Mümin olduklarını iddia edenler Allah’ın dinine uymayanlarla muhakeme olunmaları durumunda tağuta muhakeme olunmuş olurlar. Allah şöyle buyurdu:
اَلَمۡ تَرَ اِلَى الَّذِيۡنَ يَزۡعُمُوۡنَ اَنَّهُمۡ اٰمَنُوۡا بِمَاۤ اُنۡزِلَ اِلَيۡكَ وَمَاۤ اُنۡزِلَ مِنۡ قَبۡلِكَ يُرِيۡدُوۡنَ اَنۡ يَّتَحَاكَمُوۡۤا اِلَى الطَّاغُوۡتِ وَقَدۡ اُمِرُوۡۤا اَنۡ يَّكۡفُرُوۡا بِهٖ ؕ وَيُرِيۡدُ الشَّيۡـطٰنُ اَنۡ يُّضِلَّهُمۡ ضَلٰلًاۢ بَعِيۡدًا. وَاِذَا قِيۡلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡا اِلٰى مَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ وَاِلَى الرَّسُوۡلِ رَاَيۡتَ الۡمُنٰفِقِيۡنَ يَصُدُّوۡنَ عَنۡكَ صُدُوۡدًا
“Sana (Muhammed’e) indirilene (Kuran’a) ve daha önce indirilene (kitaplara) inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Tağuta muhakeme olunmak istiyorlar. Oysa tağutu inkâr edip reddetmekle emredildiler. Ama şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. Eğer Allah’ın indirdiğine (Kuran’a) ve Resule (Sünnete) çağırılırlarsa münafıkların senden tam şekilde yüz çevirdiklerini görürsün”. (Nisa 60-61)
Müslüman olduğunu iddia eden bir kişi Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hükmünden yüz çevirip Yahudilerin bir lideri olan Ka’b bin El Eşref’e muhakeme olunmak istediği zaman bu ayetler nazil oldu. Bu Yahudi lider kendi dinine veya çıkara veyahut heva ve hevesine göre hüküm verdiğinden dolayı tağut olarak adlandırıldı. Bu asırda demokrasi, laiklik, komünizm, sosyalizm, parlamentoların kanunları ve Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen herkes tağut sayılır. Nitekim Bakara suresi 256. ayetinde İslam’ın tersi her hükmün tağut olduğu gösterildi. İslam hükmü aydınlıktır, küfür hükmü tağuttur ve karanlıktır.
Allah Yahudilerin tağuta uyduklarından dolayı lanetlendiğini ve onlara ağır azap hazırladığını bildirmiştir. Şöyle buyurdu:
اَلَمۡ تَرَ اِلَى الَّذِيۡنَ اُوۡتُوۡا نَصِيۡبًا مِّنَ الۡكِتٰبِ يُؤۡمِنُوۡنَ بِالۡجِبۡتِ وَالطَّاغُوۡتِ وَيَقُوۡلُوۡنَ لِلَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا هٰٓؤُلَۤاءِ اَهۡدٰى مِنَ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا سَبِيۡلًا اُولٰٓٮِٕكَ الَّذِيۡنَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ ؕ وَمَنۡ يَّلۡعَنِ اللّٰهُ فَلَنۡ تَجِدَ لَهٗ نَصِيۡرًا ؕ
“Kitaptan bir nasip verilenleri görmedin mi? Cibt (kâhinlik, sihirbazlık) ve Tağuta (şeytan ve küfür kanunlarına) inanıyorlar, (diğer) kâfirlere bunlara (müşrikler) iman eden kimselerden daha doğru yoldadırlar derler. İşte bunlar Allah’ın lanetlediği kişilerdir. Allah kime lanet ederse ona bir yardımcı bulamazsın” (Nisa 51-52)
Bu tağut, insanları imandan ve Allah’ın hükmü olan aydınlıktan uzaklaştırıp küfür hükümleri olan karanlığa düşürmektedir. Bunda süreklilik ve devamlılık var. İnsanlar küfür kanunlarına uydukça veya onları uyguladıkça karanlığa düşerler, bedbaht ve mutsuz olurlar. Ahirette cehennemlik olurlar, cehennemde ebediyen kalırlar, oradan hiç çıkmazlar.
Burada, Müminler için uyarı da vardır: Eğer Allah’ın ayetlerinden uzaklaşırlarsa veya İslam dışından çıkartılan ahkâm ve kanunlara uyarlarsa tağuta uymuş olurlar, karanlığa düşerler. Ahirette kâfirler gibi cehenneme girerler. Eğer, bu küfür kanunlara inanarak uyarlarsa ebediyen cehennemde kalırlar. Çünkü imandan çıkıp küfre düşmüş olurlar. Allah korusun! Ama bu hükümlere inanmıyoruz, zorlanıyoruz deyip bunları değiştirmek için çalışmazlarsa günahkar olurlar, hem dünyada hem ahirette Allah’ın azabını görürler.