İyi savaşçı olmak yeterli mi? Siyaseten uyanık olmakta gerekmez mi?
Afganistan yeni hükümetin tanınmasıyla, yabancı yardım ve yatırımı talep ediyor!
Afganistan’da Taliban‘ın oluşturduğu geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Emir Han Mutteki 14/09/2021’de basın toplantısında ABD’nin Taliban’ı takdir etmesine teşekkür ederek; “Amerika büyük bir ülkedir, dolayısıyla kalbide büyük olmalıdır” dedi. ABD Taliban‘ı affetsin ve onada kalbinde yer versin demek istiyor!! Şöyle ekledi: “Hükümetimiz Afganistan halkıyla çirkin şekilde muamele yapan Amerika başta olmak üzere bütün devletlerle ikili ilişki kurmaya hazırdır”. “Taliban hareketinin bütün dünya devletleri ve komşu devletler tarafından baskıya maruz kaldığını” açıklarken “Afganistan’ın yeni hükümetini tanımayan devletlerin olumsuz bir siyaset izlediğini” vurguladı. “Diğer devletlerin Afganistan’ın içişlerine karışmamalarını isterken Afganistan’ı diğer devletlere karşı kullanmaya karşı müsaade etmeyeceklerine” dair verdikleri sözleri tekrarladı.
Dünya devletleri ve devletlerarası mali kuruluşları Afganistan hükümetiyle yardımlaşmaya ve Afganistan halkına yardım sunmaya çağırdı. Afganistan‘da yatırım için korku yoktur diyerek siyaset ile insani yardımı birbirine karıştırmamaya” çağırdı. Şöyle de ekledi: “Emniyet sağlandı, savaş sona erdi”. “ABD’nin Katar’da yapılan Doha anlaşması gereğince Taliban’ın liderlerinin isimlerini kendi kara listesinden kaldıracağına dair verdiği sözü yerine getirmediğinden” şikâyet etti ve şunları ekledi “İslam Emirliği tam şeffaflıkla muhtaçlara yardımları ulaştırmaya çalışacaktır“. (Al jazira 14/9/2021)
Bu sözler bu Bakanda veya hareketinde siyasi uyanıklılık bulunmadığını gösterir. Nitekim Siyasi uyanıklık; “Bütün dünya olaylarına İslam açısından bakmaktır”.
Bakan Mutteki, BM’lerin ve diğer bazı ülkelerin Afganistan için 1,2 Milyar dolar değerinde yardım için söz verdiklerine dair ilanından duyduğu memnuniyeti bildirdi. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Blenkin’ın “BM‘ler ve resmi olmayan kuruluşlar vasıtasıyla Afganistan halkına yardımı sunmaya devam edeceğini de açıkladı”. Oysaki ABD kendi bankalarındaki Afganistan’a ait 10 Milyar dolara “hesabı dondurma” bahanesi ile el koydu.
Taliban iktidara gelmeden önce Afganistan halkının yarısı yardımlarla geçiniyordu, ABD bu şekilde Afganistan halkını fakir bıraktı, bir kısmını öldürdü! Bu vahşi Amerika’nın kalbi var mı? Düşman değil midir? 20 sene öncesinde kendileri, Taliban hükümetini düşürmedi mi? Memleketi işgal edip yıkmadı mı? Afganistan Müslüman halkından milyonlarca kişiyi ya öldürdü, ya sakat bıraktı ya da göçe zorlamadı mı?
Şimdi ABD’den ve diğer müttefik kâfir devletlerden yardım istemek ve şirketlerini yatırım yapmaya davet etmek, gelecekle oynamak ve intihar değil midir?
Bunlar ancak egemenliklerini ve nüfuzlarını sağlamak için yardım adı altında bir şeyler verirler, bir kuruş vereceklerse onun karşılığını kat kat almazlarsa vermezler. Ayrıca da siyasi nüfuz sağlamak isterler. Bunlar kapitalisttir, sadece menfaati ve sömürgeciliği düşünürler. Bunlar laiktir, siyasette, ekonomide ve devletin her işinde Allah’ı ve dinini tanımazlar. Yatırım yapınca söz sahibi olmak isterler. Diğer devletlerde bunun böyle olduğunu görmüyorlar mı? Nitekim Allah bunu yasakladı, Şöyle buyurdu:
” وَلَنۡ يَّجۡعَلَ اللّٰهُ لِلۡكٰفِرِيۡنَ عَلَى الۡمُؤۡمِنِيۡنَ سَبِيۡلًا”
“Allah müminler üzerine kâfirlerin bir yol bulmasını kılmaz (kabul etmez)” (Nisa 144)
Kâfirler güçlü veya egemen olunca verdikleri sözü tutmazlar. Allah şu ayette müminleri bunun için uyarmadı mı?
كَيۡفَ وَاِنۡ يَّظۡهَرُوۡا عَلَيۡكُمۡ لَا يَرۡقُبُوۡا فِيۡكُمۡ اِلًّا وَّلَا ذِمَّةً ؕ يُرۡضُوۡنَـكُمۡ بِاَفۡوَاهِهِمۡ وَتَاۡبٰى قُلُوۡبُهُمۡۚ وَاَكۡثَرُهُمۡ فٰسِقُوۡنَۚ
“Eğer ki! Onlar size üstün gelirlerse ne bir yakınlık bağı ne de bir antlaşma gözetirler. Ağızlarıyla sizi memnun etmeye çalışırlar, fakat kalpleriyle sizi reddediyorlar, onların çoğu fasıktır (âsidır, bozguncudur)”. (Tevbe 8)
Onlardan tanımayı istemek bir nevi dilenmek, zillet göstermektir, düşmanların şartlarına uymaktır.
İdeolojik devlet bunu istemez, kendi ideolojisiyle dünyaya kendini kabul ettirir. Komşu memleketleri kendine ilhak etmeye başlayınca diğer devletler gelip bunu durdurun sizi tanıyoruz diye feryat edecekler! Ayrıca ideolojik bir devletin buna hiç ihtiyacı yoktur, zira onun siyaseti bütün Müslüman memleketleri birleştirmek ve dünyaya İslam risaletini götürmektir. Kimseden yardımı istemez, diğer devletlerin şirketlerinin yatırım yapmasına müsaade etmez. Kendi kendine dayanma ve kendi imkânlarıyla yetinme siyasetini uygular. Zati imkânlarıyla kalkınma ve ilerlemeyi hızlıca gerçekleştirmeye çalışır. Bunun için gerekli fikri ve planı vardır.
Sadece savaşçı olmak yetmez, daha doğrusu fikren ve siyaseten uyanık olmak gerekir. Yoksa savaşçı siyasette mağlup olur, muharebe meydanında kazansa da siyasi görüşme masasında yenilir.
Esad Mansur