Bereket Ve Rahmet Ayı

بِسۡمِ اللهِ الرَّحۡمٰنِ الرَّحِيۡمِ

شَهۡرُ رَمَضَانَ الَّذِىۡٓ اُنۡزِلَ فِيۡهِ الۡقُرۡاٰنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنٰتٍ مِّنَ الۡهُدٰى وَالۡفُرۡقَانِۚ فَمَنۡ شَهِدَ مِنۡكُمُ الشَّهۡرَ فَلۡيَـصُمۡهُؕ

 “Ramazan ayı, insanlara hidayet gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim ramazan ayına şahit olursa onda oruç tutsun”. (Bakara 185)

Bu ay, içinde Kuran indirildiğinden dolayı değerli oldu. Zira Kuran insanları karanlıktan çıkarıp onlara yolu aydınlatan bir rehberdir. Sanki bu hidayet karşılığında Allah’a teşekkür etmek üzere oruç borcu gerekli oldu.

Bu ayet, Ramazan ayının değerini Kur’an’ın değerine bağladı. Bu ay bereket ve rahmet ayıdır.  Pek çok hayırlı işler bu ay içinde gerçekleşir; imani atmosfer oluşturup ruhaniyeti, Allah’la alakayı güçlendiren oruç tutmanın yanında fazla ibadet yapılır, zekât dağıtılır, bol bol sadaka verilir ve iftar sofralarında Müslümanlar birbirlerine ikram yaparlar. Bu ay; cihad ayıdır, Allah’ın sözünü yükseltmek için Bedir savaşı başta olmak üzere İslam tarihinde sayılamayacak kadar pek çok savaş bu ayda oldu, büyük zafer ve fetihler gerçekleşti.

Kâfirler ve dostları, bunu bildikleri için, Müslümanları bundan saptırmak için her yolu denediler. Bu nedenle Ramazan ayını dizi ve filim izleme, şarkı dinleme, eğlence yapma ve güzel yemek yeme ayına çevirmeye çalıştılar.

 Yine Kuran’ı yalnız mukabele yapmak ve hatmetmekle sınırlandırmak için planlar yaptılar ki sadece onun okunması veya dinlenmesiyle yetinilsin, ahkâmı anlaşılmasın, açıklaması olan sünnetle beraber onun uygulanmasına davet edilmesin.

 Zira yakinen iman edenler Allah’ın hükmünden daha güzel hüküm görmezler. Kuran’ın egemenliğini ortadan kaldırıp kayıtsız ve şartsız egemenlik halkındır diyen demokrasiyi savunmaz, reddeder. Kuran’ı hayattan, devletten ve siyasetten ayıran laikliği uygulamaz, reddeder. Sadece ve sadece Allah’ın hâkimiyetine inanır ve boyun eğerler.

 İşte, Kuran sadece okunmak için indirilmedi, daha doğrusu uygulanmak için indirildi. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem buna dayalı bir devlet kurdu. Bu devlet Allah’ın emri, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem ın eseri ve İslam’ın metodu olduğu için Müslümanlar onu 13 asır boyunca yaşattılar. Fakat 99 sene önce, 3 Mart 1924’te kâfirler bu devleti yıktılar, Hilafeti ve şeriatı kaldırdılar, küfür olan laiklik ve demokrasiyi getirip uygulamaya başladılar, memleketi ve halkı bozdular, her kötülüğü yaydılar, her haramı mübah kıldılar. Kuran’ı pratikte yaktılar, sadece okunmasıyla sınırlandırdılar, ona dayalı bir devletin kurulmasına daveti de yasakladılar

Oruç tutmak Kuran’da geçen hükümlerden bir hükümdür. Oysa Kuran’da sadece bu hüküm değil hayatın her alanıyla ilgili hüküm vardır. Bunların tümünü birden uygulamak farzdır. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmenin farz olduğu da Kuran’da birçok ayetle pekiştirilmiştir. Hilal gözükür gözükmez Oruç tutmaya titizlik gösteren Müslümanlar aynı derecede Allah’ın indirdikleriyle hükmedecek devleti kurmaya da titizlik göstermelidir.

Öyleyse küfür olan laiklik ve demokrasiyi uygulayacak olan Cumhurbaşkanı seçmeye gitmek büyük haramdır. Daha doğrusu bu sistemi ilga edip anayasası Kuran ve sünnete dayalı olan Hilafet sistemini kurmak büyük farzdır, daha doğrusu farzların tacıdır. Bütün Müslümanlar bunu eda etmek için yarışsınlar ki, Allah’ın rızasını ve cennetini kazansınlar.

Allah bu ayda bütün Müslümanlar üzerine bereket ve rahmet indirsin, oruçlarını ve sair ibadetlerini kabul etsin, bütün günahlarını bağışlasın,  kafir güçlere ve münafıklara karşı galip getirsin, yakın zamanda Raşidi Hilafetin kurulmasıyla da ikram eylesin.

Esad Mansur