Ortadoğu ve Gazze Savaşı, Ukrayna Savaşından Daha mı Büyük?!
Gazze Haşim’deki ümmetin evlatlarından küçük bir gurubun işgal altındaki topraklarına doğru harekete geçip düşmanın müstahkem surlarını delmesi ve yüzlerce askerini öldürüp esir alması, ümmetin muhteşem tarihine kaydedilen yeni bir sayfadır; çünkü bu olay, ümmetteki umudu yeniden canlandırdı, ümmetin yeniden kendine güvenmesini sağladı ve ona, evlatlarının içinden küçük bir sayının, arkasında en güçlü devletlerin olduğu yenilmez denilen güce ölümcül bir darbe indirebileceğini kanıtladı; peki ya güçlü ordularından biri harekete geçse nasıl olurdu acaba?!
Bu, ajanları korkuttu, yüzlerindeki sahte maskeleri düşürdü ve onlara, bastırmaya çalıştıkları devrimlerin patlamanın eşiğinde olduğunu hatırlattı ve bunun üzerine toplantı ve zirveler düzenlemeye başladılar; işte bu zirvelerden sonuncusu da 11/11/2023 tarihinde Riyad’da düzenlenen Amerika ve Yahudi varlığına derhal ateşkesin olması için yalvarıp durdukları Arap-İslam ortak zirvesidir; çünkü ahiretten önce dünyada iken ateş yüzlerini yakabilirdi.
Düşman intikam “içgüdüsünün” etkisiyle tüm vahşeti ile karşılık verdi; zira erkeklerden önce çocuk ve kadınların kanlarına doymadı; çünkü aldatıcı kibri yara almış ve kendisine hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini sanmıştı.
Kadın, çocuk ve insan hakları konusunda söylenip duran ve “İsrail’in” kendini savunma hakkı vardır diyerek bu katliamı meşrulaştıran yalancı ve sahtekâr “özgür medeni dünyanın” yüzündeki maske de düştü! Bu toprakların halkının kendilerini savunma hakları olmayan “teröristler” gibi işgalciye direnme hakları da yoktur; oysa işgalciye karşı direnme hakkını Birleşmiş Milletler’de yasa olarak onaylayıp Ukrayna’da Rusya’ya karşı uyguluyorlar ama Filistin’de ve Ortadoğu’da uygulamıyorlar; çünkü bölgedeki tek demokratik ülke “İsrail’dir”. Dolayısıyla ona karşı koymak ve onu yok etmeye çalışmak caiz değildir! Bu yüzden ümmet Yahudi varlığını yok etmek için harekete geçer diye kurtuluş hareketine karşı koymaya bir hazırlık olarak 11 savaş gemisini gönderdiler ve liderleri bölgeye akın ederek savaşın kapsamının genişletilmesi konusunda, yani Gazze halkının desteklenmesinin engellenmesi ve vahşi düşmanın vurması konusunda uyarıda bulundular.
Ortada tarihsel bir gerçek vardır; Ortadoğu’yu kontrol eden herhangi bir ülke, dünyada birinci ülke oluyor. Zira Ortadoğu merkezi ve stratejik bir konuma sahiptir, bütün deniz yolları, kara yolları ve kıtalar arası hava yolları buradan geçmektedir, servet olarak zengindir ve halkları İslam’ı benimsemiş olduklarından dolayı da büyük bir önem ve ek bir erdem kazanmıştır. Özellikle rakibi Pers devletini mağlup ettikten sonra kontrolü ele geçiren dünyadaki birinci devlet olan Roma devletinin enkazı üzerine kurulmasından dolayı Batı ülkeleri onun öneminin farkına varmışlar, bunun üzerine bu ülkeler Haçlı seferlerinde burayı işgal etmişler ama korkunç bir yenilgiye uğratılmışlar ve ümmet, Ortadoğu’dan hareket ederek onların yurtlarının merkezini bile işgal ederek devletini dünyanın en büyük devleti olarak yeniden inşa etmiş, böylece doğudaki başkentleri Kostantiniyye düşmüştür; dolayısıyla bu, Batı’daki başkentleri Roma’ya ulaşmak için bir alarm zili olmuştur.
Bu ülkeler kapitalist ideolojiyi benimsediklerinde, bölgeyi ideolojik esasa göre işgal etmeye yönelik Haçlılıklarına, insanları kontrol etmek, onların kanlarını emmek ve servetlerini yağmalamak için sömürgecilik fikrini de eklediler. Haçlı Seferleri’ndeki yenilginin ardından edindiği tecrübelerden yararlanarak, koruma bahanesiyle müdahale etmek, bölge halkını bununla meşgul etmek, onların kalkınmalarını, Hilafetlerini kurmalarını ve dünyanın süper devleti olacak, onların kontrollerini sona erdirip ellerini koparacak, Müslümanların ve diğer halkların servetlerini çalmalarını engelleyecek bir devletin altında birleşmelerini engellemek amacıyla kendileri için bir üs mesabesinde olsun diye Ortadoğu’nun ve İslam dünyasının kalbi olan Filistin’de Yahudi varlığının kurulmasına karar verdiler. Böylece Batı, İngiliz kurnazlığıyla Müslümanların Yahudilerle savaşmaları için habis bir plan yapmış ve kendi yalan iddialarına göre “üstün beyaz ırkın” bir damla kanı dahi akmadan ve Filistin ve Ortadoğu’da kalmaları halinde ilk kez olduğu gibi kaçınılmaz yenilginin utancını onlara yaşatmadan Yahudilere tüm güç nedenlerini sağlamışlardır; böylece Yahudi düşmanlarından kurtulmuşlar ve onlarla birlikte Müslüman düşmanlarını da öldürmüşlerdir.
Bu nedenle Ortadoğu’da savaşın fitili ateşlendiğinde ya da bir patlama olduğunda sanki saatin akrep ve yelkovanı durmuş ve geri sayım başlamış gibi tüm dünyanın dikkati oraya yöneliyor ve onun olaylarıyla meşgul oluyor. Örneğin Arap dünyasında devrimler ve ayaklanmalar patlak verdiğinde Amerika, Batı ve Doğu ile birlikte onların olaylarıyla meşgul oldu ve bu onların uykularını kaçırdı; nitekim bunlardan en önemlisi eski ABD Başkanı Obama’nın 04/08/2016 yılında şunu söylemesi oldu: “Beyazlamış saçlarımın büyük kısmını Suriye toplantılarına borçlu olduğumdan eminim.” Her toplantıdan sonra daima alternatif planlar düşündüğünü de sözlerine eklemişti. Ancak onların dehası, İran’ı, onun partisini ve yandaşlarını ajan olarak kullanmaktan kindar Rusya’ya, ihanet ve alçaklıkla karakterize olmuş Suud rejiminden geçerek devrime darbe indirilmesinde en aşağılık roller oynayan ve hala da oynamaya devam eden Erdoğan Türkiye’sine kadar uzanmaktadır.
Ortadoğu’da yaşanan bu olaylar nedeniyle Obama, 2012 yılında açıkladığı, Çin’le yüzleşmek ve onu kontrol altına almak için çalışmak üzere Amerikan donanma gemilerinin %60’ının dünyanın dört bir yanından Pasifik Okyanusu’na çekilmesini öngören Amerika’nın Asya-Pasifik stratejisini durdurmuştu; oysa iktidara geldiğinde en önemli önceliklerinden biri bu olmuştu; ancak Orta Doğu’daki olaylar birinci öncelik haline gelmiş, bu devrimler Amerika’yı derinden etkilemiş ve “Wall Street’i İşgal Et” sloganı altında kapitalizmi devirmek için ilk kez benzersiz bir ayaklanma patlak vermişti.
Ukrayna, Ortadoğu gibi küresel olarak değil Rusya ve Avrupa için bölgesel olarak bir önem taşıyor. Rusya burayı, kendisi ile Batılı tehditler ve Amerika’nın bunları kullanması arasında bir tampon bölge haline getirmek istediği gibi buranın yeteneklerini sınırlamak ve kendisine tabi kılmak için Rusya’nın etrafında bir kuşak haline getirmek istiyor. Avrupa için önemli olan Rusya ile ilişkilerini geliştirmek için Ukrayna’nın güvende olması, ucuz enerji kaynaklarından faydalanmak ve mallarını satıp büyük karlar elde etmek için kendisine açılan pazarlardan faydalanmaktır. Bu ise Amerika’nın hoşlanmadığı bir şeydir; bu yüzden Amerika, Avrupa’nın kendi hegemonyasından çıkıp sonra kendisiyle rekabete yönelmemesi için bunu engellemek istiyor.
Ukrayna’daki çatışma ideolojik bir çatışma değil, din ve ideoloji kardeşleri arasındaki bir çatışmadır. Ancak Ortadoğu’daki çatışma, daha henüz devleti olmasa da özünde ideolojik bir çatışmadır. Bu ideoloji ise, kapitalist ideolojinin karşısında duracak, onlara meydan okuyacak, iki milyara yakın Müslüman tarafından benimsenen, büyük kapitalist ülkelerde bile giderek artan ve yayılan dünyadaki tek ideoloji olan İslam’dır ve o, yaşayan bir ideolojidir. Bu nedenle tüm dikkat ve ilginin Gazze’deki küçük bir Müslüman grup vasıtasıyla çıkan bu çatışmaya çevrilmesi, artık kimsenin Ukrayna ve onun savaşıyla ya da Tayvan ve başka yerlerle ilgilenmemesi hiç şaşırtıcı değildir…
Bu Orta Doğu’da ideolojik bir partinin doğduğu da bilinmelidir ki dikkat edin o, Hizb-ut Tahrir’dir; nitekim Hizb-ut Tahrir, tüm dünyaya yayılmış, her yerde Müslümanlara liderlik etmeye başlamış ve onun Hilafet fikri herkesin dilinde dolaşmaya başlamıştır. Bu yüzden Hilafet, birkaç saatlik meseledir; Allah’ın izniyle O’nun bu ümmetin egemenliğine ve dinini yerleştireceğine dair vaadi gerçekleşecektir.
Esad Mansur