Avrupa’nın geleceği Rusya ile savaşmak mı?
Rusya’nın 24/02/2022 tarihinde Ukrayna’ya saldırmasının ardından Avrupa’da savaşın patlak vermesinin üzerinden tam iki yıl geçti. Rusya Ukrayna’daki nüfuzunu 2014 yılında Batı’ya kaptırınca Kırım’ı işgal etti ve doğudaki Donampas bölgesindeki yandaşlarını ayrılmaları için destekledi. Almanya ve Fransa, Rusya ile çıkarlarını korumak için olayları yatıştırmaya çalıştı ve bu ülkeler 2015 yılında Minsk Anlaşmasını imzaladı. Amerika ise bu durumdan memnun olmadı. Zira Amerika, Rusya ile Avrupa’yı birbirinden uzaklaştırmak istediği gibi aynı zamanda Rusya ile Çin’i de birbirinden uzaklaştırmak, bu ülkelerin birbirlerini güçlendirip kendilerine karşı durmalarını ya da küresel çapta büyük bir güç oluşturup kendilerine meydan okumaya başlamalarını engellemek ve dünyadaki birinci ülke konumlarını sarsmak istiyordu.
Yirminci yüzyılın daha önce planladığı gibi kendi yüzyılı olamayacağını gören Amerika 20 yıldan bu yana geleceği için hesaplar yapmaya başladı. Zira Amerika, 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana dünyada tek kalacağını, dilediği gibi emredip yasaklayacağını, yağmalayıp çalacağını, tutuklayıp işkence edeceğini, öldürüp sürgün edeceğini ve işgal edip egemenliği altına alabileceğini sanıyordu. İslam ümmetinin Irak ve Afganistan’daki direnişi onu yeniden hesap yapmaya itti. Kendisi için gerçek bir tehlike ve meydan okuma oluşturabilecek dört senaryo ya da olasılık geliştirdi: Avrupa, Rusya, Çin ve Müslüman dünyası. Bir başka ifade ile eski Başkan George W. Bush’un 2005 yılında Müslümanların kurmak istediği ve İslam imparatorluğu olarak ifade ettiği İslam halifeliği ve İspanya’dan Endonezya’ya kadar aşırılık yanlıları tehlikesi. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair 2005 yılında İslam Halifeliğini gerçek adıyla telaffuz etmişti. Bunu engellemek için İslam dünyasındaki ana üssü olan Yahudi varlığının yanı sıra Türkiye, Katar, Irak, Ürdün, Bahreyn, Yunanistan ve diğerlerindeki üslerini güçlendirmek istediği gibi, Mısır ve Suudi Arabistan gibi nüfuz sahibi olduğu ülkelerdeki nüfuzunu daha da güçlendirmeye ve Körfez’i kontrol etmeye, İslam ülkelerinin özgürleşip hilafetlerini kurmamaları için Afrika’da, özellikle de büyük bir kısmı İslam bölgesi olan Kuzey, Batı, Doğu ve Orta Afrika’da nüfuz sahibi olmaya çalışmaktadır.
Zelenskiy’i kazanıp 2019’da Ukrayna’da iktidara getirmeyi başardığında Rusya’yı kışkırtmış oldu. Aynı zamanda 2021’de Çin ile görüşmelerinde Rusya’yı Çin’den uzaklaştırmadığı gibi Rusya’dan Almanya’ya doğrudan gaz taşıyacak Kuzey Akım 2 hattının uzatılmasını engelleyemeyince ve Rusya-Avrupa iş birliğini durduramayınca Avrupa’da savaş çıkması için de Rusya’yı kışkırttı. Savaş bu Rus ve Avrupalı taraflara dayatılır hale geldi ve durduramadılar, iki taraf arasında bir kopma meydana geldi ve böylece Amerika istediğini elde etmiş oldu.
Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer şunları söyledi: “Sonsuza kadar vaktimiz yok, çünkü Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ilk kez bize dışarıdan olası bir savaş dayatılıyor. Analistleri takip ettiğimde; Rusya’dan herhangi bir askeri tehdit olasılığı, bizim için 5 ila 8 yıllık bir hazırlık süresi anlamına geliyor.” Savaşın Ukrayna’nın ötesine genişletilmesi sorulduğunda ise şunları söyledi: “Her şeyden önce niyetler önemlidir. Putin’in yazdıklarında, söylediklerinde ve Ukrayna’daki eylemlerinde bunu görüyorum. Buna askeri kabiliyetler de dâhil. Duma’nın kararıyla Rusya’nın bir savaş ekonomisine dönüştüğünü gördük. Şimdi bu olasılık artıyor” (Alman Welt am Sonntag gazetesi 11/02/2024)
Almanya 14/06/2023 tarihinde yeni bir güvenlik stratejisi açıklamış ve silah sanayisini geliştirmek, gelişmiş silahlar satın almak ve silahlı kuvvetlerini modernize etmek için askeri harcamalarını 100 milyar avroya çıkardığını duyurmuştur. Bu harcamaların en önemlileri F-35 uçakları, Amerikan Chinook nakliye helikopterleri ve İsrail yapımı Arrow-3 füze savunma sistemi alımıdır.
Almanya 16/02/2024 tarihinde Berlin’de Ukrayna ile bir güvenlik anlaşması imzaladı. Almanya Şansölyesi Scholz, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile anlaşmayı imzaladıktan sonra şunları söyledi: “Almanya’nın Rus saldırganlığına karşı mücadelesinde Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceği tarihi bir adımdır.” Zelensky ise şunları söyledi: “Olaf Scholz ve ben Ukrayna ile Almanya arasında güvenlik işbirliği ve uzun süre devam edecek destek konusunda bir anlaşma imzaladık. Silah ve mühimmat sevkiyatının yanı sıra bu yıl 7 milyar avro ile Ukrayna’ya verdiği desteğin eşi benzeri yok.” (es-Siyasetü’l-Kuveytiyye, Aeronews 16/2/2024) 10 yıllık Almanya-Ukrayna güvenlik anlaşması Almanya’ya askeri yardım, Rusya’ya karşı yaptırımlar, ihracat kontrolleri ve Rus varlıklarının dondurulmasını taahhüt ediyor. Almanya hava savunma ve topçu birliklerine odaklanan acil 1,13 milyar avroluk bir destek açıkladı.
Zelenskiy Paris’e giderek Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile benzer bir ortak güvenlik anlaşması imzaladı. Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada “Fransa ve Ukrayna, Kiev’e Rusya’ya karşı savaşında yardım etmeyi amaçlayan ikili bir güvenlik anlaşması imzaladı” denildi ve anlaşmanın “Fransa’nın daha fazla silah sağlama, Ukrayna’daki askerleri eğitme ve 3 milyar avroya kadar askeri yardım gönderme taahhüdünü” içerdiği belirtildi. Macron ve Zelensky, “Kararlaştırılan anlaşma, on yıl devam edecek ve karşılıklı yardımlaşma sadece savunma alanında olmayacak. Bu aynı zamanda Ukrayna’nın gelecekte Avrupa Birliği ve NATO’ya entegrasyonunun önünü açmaya da yardımcı olacaktır.” İfadelerini kullandılar.
Rusya ile 1340 kilometrelik sınırı olan Finlandiya, nüfusunun yaklaşık yüzde 80’ini zorunlu askerliğe tabi tutuyor ve ordusunu güçlendiriyor. Rusya ile çatışmaya hazırlanarak ve saldıran güçlere karşı caydırıcılığa güvenerek 2023’te NATO’ya girdi. Erdoğan Türkiye’sinin kabul etmesinin ardından NATO’ya resmen girmek üzere olan İsveç ve önümüzdeki günlerde İsveç’in üyeliğini kabul edecek olan Macaristan zorunlu askerlik uygulamasına başladı ve halkından Rusya ile savaşa hazırlanmalarını istedi.
İngiliz Genelkurmay Başkanı Patrick Sanders özelde İngiltere’nin genelde ise Avrupa’nın bir sonraki savaşa hazırlanmaya başlaması gerektiğini söyledi: “İngiltere vatandaşlarını Rusya ile savaşa hazır olacak şekilde eğitmeli ve donatmalıdır. İsveç hükümetinin yaptığı gibi.” (BBC 24/01/2024) Aynı zamanda İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, İngiltere ve Avrupa’nın savaş sonrası dönemden (İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk) bir sonraki savaş öncesi döneme geçmekte olduğu uyarısında bulundu.
Böylece diğer Avrupa ülkeleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana geçen yaklaşık 75 yıllık bir rahatlama ve barış döneminin ardından, halklarını savaşa hazırlayarak erkek ve kadınları askere almayı düşünmektedir.
ABD eski başkanı ve 12/02/2024 tarihinde bir sonraki başkanlık dönemi için aday olan Donald Trump’ın NATO’ya yönelik olarak, NATO üyelerinin GSYİH’lalarının %2 sini ittifaka ödememeleri halinde kendilerini korumayacağı yönündeki açıklamaları, Amerika’yı ittifaktan çıkarmak ya da ittifakı dağıtmak için çalıştığı anlamına gelmemekte, aksine savaşın maliyetini tek başına Amerika’nın değil, Avrupa ülkelerinin üstlenmesi için baskı yapmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle Biden’ın Amerika’sı, Avrupa’nın yükselmesini ve dâhil olduğu savaşın maliyetlerini ödemesini sağlamak için Ukrayna’daki savaşa yardım sağlamayı ertelemeye başladı. Biden’ın Amerika’sı müttefiklerine ve diğerlerine karşı gizli bir pragmatik yaklaşım izliyor. Örneğin 2017-2020 yılları arasında Trump, Avrupa ülkelerini ödeme yapmazlarsa korumamakla tehdit etti ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmek için ve Kuzey Akım 2 nedeniyle Almanya’ya saldırdı. Ancak Biden yönetimi bunu yapmadı, ancak kötü niyetli bir şekilde daha fazlasını yaptı, Ukrayna savaşını ateşledi, bu yüzden bu ülkeler %2 oranında taahhüt vermeye başladı ve savaşa hazırlanmak zorunda kaldılar.
Öte yandan savaş bataklığına girmiş olan Rusya’nın, iki yıl önce Amerika tarafından reddedilmiş olsa bile, yenilinceye ya da mümkünse zafer kazanıncaya veya içindeki rejim değişinceye ya da Avrupa ile bir şekilde uzlaşıncaya kadar hedeflerinden geri adım atması beklenmemektedir. Aksi takdirde savaş uzayacak ve yaş ve kuru hepsini yakacaktır. Başkan Putin 21/02/2024 tarihinde Rusya Radyo ve Televizyon Kurumu’na verdiği bir röportajda şunları söyledi: “Ukrayna’daki durum Rusya için bir ölüm kalım meselesi, Batı’nın ise pek umurunda değil. Onlar (Batı) için mesele taktiksel konumlarını iyileştirmek, bizim içinse kaderimizle ilgili, ölüm kalım meselesidir.”
Rusya’nın, sınırlarını güvence altına almak ve nükleer silah kullanmak için Ukrayna’yı işgal etmesi ve tekrar Kiev’e ulaşma tehdidinde bulunması durumun ciddiyetini ve bunun kaçınılmaz bir mesele olduğunu teyit ediyor. Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonunun coğrafi sınırları hakkında 21/02/2024 tarihinde Rus medyası tarafından kendisine yöneltilen: “Nerede duracaksınız? Sorusuna şöyle cevap verdi: “Bilmiyorum, bence hala koruyucu bir kuşak oluşturma ihtiyacı hakkında söylediklerimi göz önünde bulundurursak, çok ve ciddi bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Kiev mi olacak? Evet, belki de Kiev olmalı, şimdi değilse bile bir süre sonra, belki de bu çatışmanın gelişiminin başka bir aşamasında… Nükleer bir savaş, örneğin Ukrayna’ya tedarik edilen bir F-16 uçağının bir NATO ülkesinin topraklarından Rusya’ya saldırması durumunda, önceden niyet olmaksızın başlayabilir.” Nükleer caydırıcılık alanında Rusya Devletinin Temel Savunma Politikasının 19. paragrafına göre, “Rusya’ya karşı konvansiyonel silahlar kullanılarak yapılan saldırı, ülkedeki devletin varlığını tehdit etmektedir.” Kendisi… “Rus füze rampalarının vurulması meşru müdafaa değil, Moskova’nın Kiev’e karşı nükleer silah kullanması için doğrudan ve açık bir temeldir.” Dedi.
Savaş, Almanya ve Avrupa’nın geri kalanının yanı sıra bu ülkeler için bir tehdit haline gelen ve Ukrayna’nın doğusunda Avrupa’nın yeni topraklarını ilhak ettiğini açıklayan Rusya’ya da dayatıldı. Bu nedenle Avrupa, savaşı durdurmak için bunu yapması halinde Rusya’ya karşı zayıflığını göstereceğinden, Rusya’nın kendisine karşı konumunu güçlendireceğinden, tehdit ve şantaj yapacağından ve ardından Doğu Avrupa’yı işgal etmek ve üzerinde yeniden hegemonya kurmak için başka topraklara yöneleceğinden korkuyor. Putin, Rusya’nın en büyük hatasının Berlin Duvarı’nın yıkılmasını kabul etmek ve Doğu Avrupa’dan çekilmek olduğunu düşünüyor, zira daha önce de belirttiği gibi Amerika ve Batı, Sovyetler Birliği’nin çöküşü sırasında Rusya’yı kandırmıştı. Böylece şer güçler arasındaki çatışmanın şiddetlenerek süreceği anlaşılıyor.
Avrupa, Rusya ve belki de Amerika’nın kaderi, şu anda kullanılan ölümcül silahların yanı sıra nükleer silahların da kullanılması ve ülkeyi sabote edip insanları öldürmesi halinde İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananlardan daha kötü olacaktır.
“Siz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. Marufu emreder, münkerden nehyeder ve Allah’a inanırsınız.”
Esad Mansur