Türkiye, Neden Şu An Yahudi Varlığına Karşı Gerilimi Tırmandırıyor?!
Erdoğan Türkiye’si 09/04/2024 tarihinde, Yahudi varlığına yıllık 7 milyar Dolar değerinde ucuz fiyatlara ihraç ettiği yaklaşık 54 ürünün ihracatının kısıtlandığını duyurdu; Avrupalı ya da Amerikalı muadillerine göre hesaplandığında bu fiyatlar iki katına çıkmaktadır. Bu da Türkiye rejiminin 6 ay boyunca, Yahudi varlığının silah üretmek ve 100.000’den fazla Müslüman halkının öldürüldüğü ve yaralandığı Gazze’ye yönelik yıkıcı savaşı yürütmek için ihtiyaç duyduğu uçak yakıtı, inşaat demiri, yassı çelik, çelik tel, alüminyum, çelik kuleler ve kimyasal malzemeler de dâhil olmak üzere çeşitli malzemelerle düşmanı desteklediğini kabul etmesidir. Böylece Erdoğan Türkiye’si, 22 yıllık iktidarı boyunca Yahudi varlığının savaş sanayisine verdiği desteği ve Gazze’ye yönelik devam eden saldırganlığı sırasında Yahudi varlığına ihracat yapmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Erdoğan ve onun yöneticileri bu suçların ortakları olup Allah katında sorumludurlar. Aynı zamanda olayı örtbas edip yalan söyleyerek insanları aldatıyorlardı.
Bu kararın geçici olduğu ve Ürdün rejimi, Mısır ve Amerika’nın tiyatrosuna benzer şekilde, Yahudi varlığının Türkiye’nin Gazze’ye havadan yardım gönderme oyununu yürütme talebini reddetmesine bir yanıt olarak geldiği bilinmektedir. Zira Türkiye Ticaret Bakanlığı şunları söyledi: “Bu karar, “İsrail” ateşkes ilan edene ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaşmasına izin verene kadar devam edecektir.” Yani, Erdoğan’ın Gazze’ye yardım göndererek temsili rolünü oynayabilmesi için Gazze’ye insani yardım ulaştırılmasına izin verilmesi halinde Türkiye bu malzemeleri ihraç etmeye devam edecek, böylece Gazze’ye destek vermemesi ve düşmana saldırıyı sürdürmesine yardımcı olacak çeşitli malzemeleri sürekli olarak tedarik etmesi nedeniyle popülaritesinin azalmasından sonra insanlar ona alkış tutacaktır.
Yahudi varlığı da şöyle yanıt verdi: “Türkiye, “İsrail’le” yapılan ticaret anlaşmalarını tek taraflı olarak ihlal ediyor ve buna karşı ABD’ye şikâyette bulunmak da dâhil gerekli adımları atacaktır.” Dolayısıyla Yahudi varlığı varlığını sürdürmek, varlığını korumak, katliamlar yapmak, başkalarını etkisiz hale getirmek ve onların desteğini kazanmak için öncelikle Amerika‘ya bağımlıdır. Yani Yahudi varlığı, onu cezalandırmak ve kendisine yönelik desteği sürdürmeye zorlamak için Türkiye’yi yörüngesinde döndüğü Amerika’ya şikâyet ediyor. Sanki Netanyahu liderliğindeki Yahudi varlığı, Türkiye’nin kararının arkasında savaşı durdurmak için bunu kendisine baskı aracı olarak kullanan Amerika’nın olduğunu, aksi takdirde Erdoğan’ın bu adımı atmayacağını anlamış gibi görünüyor; zira düşman Gazze’de en korkunç katliamları işlediği halde Erdoğan kılını dahi kıpırdatmadı! Bu arada genel olarak Gazze ve Filistin halkı ona, kendilerini kurtarmaya ve yardım etmeye gelecek bir Osmanlı Sultanı gözüyle bakarlarken o ise diğer Arap ve Acem hainler gibi onları yardımsız bırakmıştır.
Aynı şekilde her türlü ihracatı da kısıtlamıyor; zira Yahudi ordusuna sağladığı gıda ve su başta olmak üzere birçok malzemeyi ihraç etmeye devam etmekte, böylece Filistin halkını öldürmeye ve işkence etmeye devam etmelerine ve şayet silahlarla ölmezlerse açlıktan ölsünler diye onlardan bir lokma ekmeği ve bir damla suyu bile engellemesine yardımcı olmaktadır.
Aynı şekilde diplomatik ilişkilerini ve Yahudi varlığını resmi olarak tanımayı da sürdürmekte olup iktidarı boyunca bunu geri çekmemiştir. Dolayısıyla bu çözümün gerçekleşmeyeceğini, şayet gerçekleşmiş olsa bile Filistin halkının en asgari haklarının dahi gerçekleşmeyeceğini bildiği halde Amerikan planı olan iki devletli çözüm çağrısında bulunuyor; ayrıca Yahudilerin, Halifeleri Abdülhamid’in (Allah ona rahmet etsin), büyük bir mali yardımın yanı sıra devletin borçlarını ödeme karşılığında bir karışından bile vazgeçmeyi reddettiği tüm Müslümanların toprağı olan Filistin’in yaklaşık yüzde 80‘ini gasp etmelerini kabul ediyor.
Erdoğan bugüne kadar bu ihracatı durdurmayı hiç düşünmedi ve Biden yönetimine isyan eden Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı artırmak için Amerika‘nın onayı olmadan da karar vermesi imkânsızdır; zira bu karar, yerel seçimlerde ağır bir darbe aldıktan sonra gelmiştir; dolayısıyla İstanbul’u istediği gibi geri alamadığı gibi Ankara’yı da aynı şekilde alamamış, gerek Yahudilerin Gazze‘ye yönelik saldırganlığına karşı zayıf tutumu gerekse Amerikan desteğine rağmen kötüleşen ekonomik duruma çözüm getirememesi nedeniyle büyük şehirlerin çoğunu kaybetmiştir. Yani Amerika, onun tamamen çökmesinden korktuğu için ona bu rolü vermiştir; çünkü bu Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partiler gibi Avrupa yanlısı partilerin, özellikle de İngilizlerin konumlarını güçlendirmiştir.
Yahudi varlığı onun Gazze’ye havadan yardım göndermesine izin verse bile yakın gelecekte kendisinin ve partisinin durumunun iyileşmesi pek mümkün görünmüyor; çünkü insanlar, hem onun hem de tıpkı Cumhurbaşkanları gibi başarısızlıklarını örtbas etmek ve kendi çıkarlarını korumak için yalan ve hile kullanan partisinin erkânını ifşa etmiştir. Ayrıca bu seçimlere katılım oranı %84,6’dan %78’e düşmüştür. Dolayısıyla aradaki bu oranının Erdoğan’ın partisi lehine oy vermediği görülüyor. Ayrıca eski destekçilerinin birçoğu seçim pusulasını boş bırakmış ya da onun üzerinde “Sen Gazze’yi unuttun, biz de sizi unuttuk” gibi karşıt sloganlar yazmışlardır. Dolayısıyla Gazze savaşı, Erdoğan ve partisinin erkânı için bir skandal ve utanç verici olmuştur; zira Cumhurbaşkanlarıyla birlikte onların da akıbetleri güvensiz bir hale gelmiştir.
Onlar, kendilerini kurtarması için dış desteğe, yani Amerika’ya bağımlıdırlar. En son desteği ise kendisini denetleyen Dünya Bankası’ndan geldi; zira Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 10/04/2024’te, Dünya Bankası ile Türkiye’ye 3 yılda 18 milyar Dolar faizli borç sağlayacak yeni bir anlaşma imzalandığını duyurdu. Yine 29/03/2024 tarihinde Türkiye’nin dış borcunun 31/12/2023 tarihi itibariyle 499,9 milyar Dolara ulaştığını ve ana borcun ise 261,4 milyar Dolar olduğunu açıkladı. Borcun neredeyse yarısı, borç üzerindeki faiz ve sigortalardan oluşuyor. Yine Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken acil borcunun 225,4 milyar Dolar olduğunu açıkladı. Şayet alacaklılar, borcun zamanında ödenmesini kesin olarak talep etmiş olsalar bu, onun düşmesi için yeterlidir.
Bu nedenle Erdoğan ve partisinin erkânı, iradelerini ve kararlarını Amerika’ya ipotek etmişlerdir; dolayısıyla Amerika’nın onayı olmadan hareket edip karar veremezler. Bu yüzden Gazze’de aşağılık bir tutum sergilemişlerdir; çünkü Amerika, geçici süre dışında ticari ilişkilerin ve Yahudi varlığıyla diplomasinin kesilmesine izin vermez; bu yüzden iktidara ulaşma ve iktidarda kalma karşılığında Yahudi varlığını koruma sözü verdi.
Dolayısıyla onlar, bağımsız olmadıkları gibi Rablerinin emirlerine de tabi olmuyorlar; o halde Osmanlı döneminden bu yana düşmana en sert günlerden birini göstermek, ona unutamayacağı bir ders vermek, aksine onu kökünden söküp atmak ve Filistin’i, hem Yahudi varlığının hem de başta Amerika olmak üzere sömürgeci Batılılardan oluşan onun yeni Haçlı destekçilerinin pençelerinden kurtarmak için cihad ilan etsinler ve orduları ve motive olmuş halkı harekete geçirsinler.
Esad Mansur