Amerika, Yahudi Varlığına Yönelik Silah Sevkiyatını Askıya Aldı!
Amerika, Yahudi varlığıyla olan ilişkilerinde nasıl da çelişkilere düştü; zira Amerika, Yahudilerin Gazze’ye yönelik saldırılarını ve çoğu çocuk ve kadın olmak üzere on binlerce halkını öldürmelerini, evlerini, hastanelerini ve okullarını başlarının üzerinden yıkmalarını, yüzlercesini buldozerlerle diri diri gömmelerini desteklediği halde şimdi de gelmiş çocuk, kadın ve insan haklarını koruduğunu mu iddia ediyor?! Yahudi varlığından bu dikkat çekici cinayeti durdurmalarını istiyor ve bir benzerini Irak ve Afganistan’da da işlediğinden dolayı bunu bir soykırım olarak kabul etmiyor! Yani şayet dikkat çekici olmasaydı hiç umurunda bile olmazdı; çünkü onun için önemli olan iç ve küresel kamuoyunun kendisine karşı kışkırtılmamasıdır. Bu yüzden Yahudilerden defalarca ateşkes ve esir değişimi anlaşmasını imzalamalarını talep etti ama onlar reddettiler; böylece efendileri Amerika’yı çaresiz ve zayıf bir duruma soktular; ancak Amerika onları terk edemez veya onlara ciddi zarar veremez; çünkü onlar Amerika’nın bölgedeki sömürgeci projelerine hizmet etmek için Filistin’de mevcutturlar.
Amerika, son zamanlarda tüm ağırlığını bir anlaşmaya varmaya verdi ve bu yüzden Dışişleri Bakanını ve istihbarat şefini gönderdi, başkanı anlaşmayı uygulama sözü verdi, Hamas’ı ikna etti ve Yahudi varlığını memnun edecek bir anlaşma imzalaması için Mısır ve Katar aracılığıyla baskı yaptı ancak Yahudiler razı olmadılar; aksine başkalarının taviz verdiklerini, Mısır, Katar ve diğer İslam ülkelerindeki rejimlerin Hamas’a baskı yaptıklarını, öldürmeye devam ettikleri halde Filistin halkına yardım etmediklerini görünce kibirlendiler. Bunun üzerine Amerika, 08 /05/2024’te Savunma Bakanı Austin aracılığıyla Kongre önünde şu açıklamayı yapmak zorunda kaldı: “”İsrail’den”, Refah’taki çatışmanın çevresindeki sivilleri dikkate almadan ve onları korumadan büyük bir saldırı yapılmamasını talep ettik ve yeniden bir durum değerlendirmemizin ardından yüksek patlayıcı mühimmat sevkiyatını askıya aldık… Bu sevkiyatla ilgili nasıl ilerleyeceğimiz konusunda nihai bir karar vermedik.” Aslında Amerika, Yahudilerin Refah’a saldırı başlatmasını onayladı ancak Gazze Şeridi’nin diğer bölgelerinde olduğu gibi sivillerin öldürüldüğünü göstermemeleri şartıyla sevkiyatı iptal etmedi, aksine daha sonra yeniden başlatmak üzere sevkiyatı askıya aldı!
Amerikan Başkanı Biden bunu şu sözlerle vurguladı: “İsrail” Gazze’de sivilleri öldürmek için 2000 kiloluk bombalar da dâhil olmak üzere Amerika’dan temin ettiği silahları kullandı… Açıkça söyledim, eğer Refah’a girerlerse ki bu şu ana kadar olmadı, daha önce kullanılan silahları teslim etmeyeceğim.” Bu ise Amerika’nın Gazze’deki soykırıma katıldığını, Gazze halkını öldürmek ve evlerini onların başlarına yıkmak için Yahudi varlığına temin edilen bu silahların kendi bilgisi dâhilinde olduğunu ve hatta onun ateşkesi reddettiğini onaylamasıdır.
Üst düzey Amerikalı yetkililerin şu sözleri aktarıldı: “Şu anda Refah’ta yürütülen “İsrail” askeri operasyonunun genişlemesi veya operasyonun kontrolden çıkıp güçlerin Refah şehrine girmesi, Amerika-“İsrail” ilişkileri açısından bir kırılma noktası olacaktır. Beyaz Saray, Refah operasyonunun şu ana kadar hâlâ sınırlı olduğuna inanıyor ve “İsrail’in”, ABD Başkanı Biden’ın Refah’a yönelik büyük bir kara saldırısı konusunda belirlediği kırmızı çizgiyi aştığına ve bunun Amerika’nın Gazze’deki savaşa yönelik politikasında bir değişikliğe yol açabileceğine inanmıyor.” Yani Yahudi varlığı her gün onlarca kişiyi öldürüyor ama bunun kontrol altında olduğunu kabul ediyor!
Yahudi varlığı 06/05/2024 günü, Refah’a yönelik saldırının başladığını duyurdu ve Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki yardım girişini sağlayan geçiş kapısını işgal etti. Dolayısıyla 11/05/2024’te saldırının genişlediğini duyurdu; dolayısıyla da Yahudi varlığı, Amerika’nın durdurması için sert mi yoksa devam etmesi için yumuşak mı şeklinde Amerika’nın tepkisinin boyutunu mülahaza etmek için Refah’taki yıkıcı operasyonuna ve orada on binlerce insanın öldürülmesine doğru adım adım ilerliyor.
Amerika’nın on binlerce Gazzeli’nin ölümüne yol açan mühimmat göndermeyi durdurma kararı, Netanyahu ve hükümetinin inatçılığı, Hamas’ın imzaladığı anlaşmayı reddetmesi ve efendisi Amerika’ya karşı çıkarak Refah’a saldırının başladığını duyurmasının ardından geldi. Dolayısıyla Yahudiler Amerika’nın şımarık çocukları gibi davranıyorlar, bu yüzden de inatçılık ve kibirlilik gösteriyorlar; Amerika’yı halkının ve dünyanın önünde utandıran şey işte budur. Amerika ise, bütün silah sevkiyatlarını durdurabilecek, onların teçhizatlarını bozabilecek, çoğunluğu kendisine ait olan silahları savaşta kullanmamaya zorlayabilecek, Yahudilerin soykırım işlediklerini ilan edebilecek, onların hareketlerini felç edebilecek, kafalarını karıştırabilecek bir güce sahipken ve bunlara katıldığına şahitlik yapacak olanlar da varken bu onu aciz ve zayıfmış gibi gösteriyor… Ancak Amerika bunu istemiyor; çünkü savaş İslam ümmetini aşağılamak ve evlatlarını öldürmek için ona karşı yapılan bir savaştır; bu yüzden onlar, Amerika’nın İslam ümmeti üzerindeki sıkı kontrolünün devam etmesini ve ayaklanıp ajan rejimleri devirmesinler, onları bölgeden kovmasınlar ve Raşidi Hilafetlerini kurmasınlar diye Yahudi varlığının onları korkutmasını izliyorlar.
Es-Sisi ve rejiminden, Mısır’ı savaştan uzaklaştıran ve halkının düşmanın yaptığı katliamları izlemelerini ve harekete geçmemelerini sağlayan bu anlaşmaya dokunulmasını reddeden Amerika ile olan bağlantıları nedeniyle düşmanla yapılan hain barış anlaşmasını iptal etmesi veya buna yönelik ciddi bir eylemde bulunması beklenmiyor! Görünen o ki Mısır rejiminin yapabileceği en fazla şey kınamak veya Amerikan Wall Street Journal’ın 09/05/2024’te Mısırlı yetkililerden aktardığı gibi şunu söylemektir: “Kahire öfkeli; çünkü “İsrail”, 07/05/2024 tarihinde Refah sınır kapısının Filistin tarafının kontrolünü ele geçirmeden önce kendisine kısa bir süre tanıdı ve onu müzakerelerde arabuluculuk yapmasını durdurmakla tehdit etti!” Bu da es-Sisi ve rejiminin, alçaklığının ve zilletinin boyutunu göstermekte ve Mısır’da yapılan müzakerelerin, karşı taraf taviz verdiğinde kibirlenen ve Filistin halkına karşı azgınlıklarına ve suçlarına devam ederek onların topraklarını el koyan Yahudi varlığı lehine olduğunu kanıtlamaktadır; hatta Filistin konusuna son verseler bile amaçlarının “Nil’den Fırat’a kadar” olduğunu ilan ettikleri gibi Mısır’ı kontrol altına almak için onunla savaşmaya yöneleceklerdir.
Görünen o ki Amerika, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne Netanyahu ve hükümetindeki yetkilileri aleyhine karar vererek tehdit etmesi talimatını vermiş ve Netanyahu da ABD Başkanı’ndan mahkemenin böyle bir karar vermemesi için baskı yapmasını istemiştir. Yine görünen o ki Yahudi varlığı, Refah’a yönelik kampanyasını durdurana ve Hamas’la bir anlaşma imzalamayı kabul edene kadar mahkemenin üzerindeki baskıyı artırma hamlesinin arkasında Biden yönetiminin olduğunu anlamıştır. Ancak 08/05/2024’te ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Michael Mc Caul tehdit ederek şöyle demiştir: “Konseyin Cumhuriyetçi üyeleri, “İsrailli” yetkililerin tutuklanması yönünde emir vermeleri halinde Ceza Mahkemesi görevlilerine ihtiyati yaptırımlar uygulayacak bir yasa hazırlıyorlar.” Dolayısıyla Cumhuriyetçi parti, ülkeyi yöneten Demokrat Parti’ye olan kininden dolayı ülkesinin dış politikasını engellemeye çalışıyor; zira iki parti arasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Bu da demokrasinin ne kadar çürümüş olduğunu kanıtladığı gibi uluslararası mahkemelerin siyasallaştığını, kararlarının büyük sömürgeci güçler tarafından kontrol edildiğini veya onların tehdidi altında olduğunu da kanıtlamaktadır.
Bir Müslümanın bu siyasi saçmalıkları ve kanlı katliamları izlerken sessiz kalması ve bütün bunları durdurmak ve ümmeti kurtuluşa götürecek bilinçli ve muhlis bir liderliği getirmek için ciddi bir şekilde çalışanlar ile birlikte çalışmaması için hiçbir mazereti kalmamıştır.
Esad Mansur