Soru:

Bazı kimseler nişandan hemen sonra dini nikâh kıyıyorlar ve bu tanışma süresi içinde anlaşamama durumu olduğunda nikah akdi nasıl fesh edilir?

Cevap:

Bu ayrılma isteğinin kimin tarafından geldiğini bilmek çok önemlidir. Eğer nikâh akdi yapıldıktan sonra ve birleşme olmadan önce erkek kadını boşarsa ve mehir tayin edilmemişse erkek belli miktar verir, bu kadının emsaline ne kadar mehir veriliyorsa onun yarısı verilir. Eğer mehir tayin edilmişse mehrin yarısı verilir. Ancak kadın veya velisi bunu istemiyorsa olabilir.

Eğer kadın mehri almışsa erkeğe yarısını iade eder, tümünü de iade edebilir. Fakat üzerine hak olan yarısını iade etmektir

Bakara suresinin 236-237. ayetlerini tefsir ederken bu konuya değinmiştik. Allah şöyle buyurdu:

لَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ اِنۡ طَلَّقۡتُمُ النِّسَآءَ مَا لَمۡ تَمَسُّوۡهُنَّ اَوۡ تَفۡرِضُوۡا لَهُنَّ فَرِيۡضَةًۚ وَّمَتِّعُوۡهُنَّ ‌ۚ عَلَى الۡمُوۡسِعِ قَدَرُهٗ وَ عَلَى الۡمُقۡتِرِ قَدَرُهٗ ‌ۚ مَتَاعًا ۢ بِالۡمَعۡرُوۡفِ‌‌ۚ حَقًّا عَلَى الۡمُحۡسِنِيۡنَ وَاِنۡ طَلَّقۡتُمُوۡهُنَّ مِنۡ قَبۡلِ اَنۡ تَمَسُّوۡهُنَّ وَقَدۡ فَرَضۡتُمۡ لَهُنَّ فَرِيۡضَةً فَنِصۡفُ مَا فَرَضۡتُمۡ اِلَّاۤ اَنۡ يَّعۡفُوۡنَ اَوۡ يَعۡفُوَا الَّذِىۡ بِيَدِهٖ عُقۡدَةُ النِّكَاحِ ‌ؕ وَاَنۡ تَعۡفُوۡٓا اَقۡرَبُ لِلتَّقۡوٰى‌ؕ وَ لَا تَنۡسَوُا الۡفَضۡلَ بَيۡنَكُمۡ‌ؕ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعۡمَلُوۡنَ بَصِيۡرٌ‏

“Nikâh sözleşmesi yapıldıktan sonra henüz dokunmadan (cima yapmadan) veya (ve)onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. Bu durumda onlara mut’a (hediye cinsinden bir şeyler) verin. Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir. Münasip bir mut’a vermek ihsan sahipleri için bir borçtur.

Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz (kendileriyle nikâh sözleşmesi yaptığınız) kadınları, dokunmadan (cima yapmadan) boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (kocanın) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvaya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.”  (Bakara 236- 237)

Ayette evlilik sözleşmesi yapılıp birleşmeden önce boşanmanın caiz olduğunu gösteriyor.  Yine de mehir göstermemek caizdir.  Ancak mehir kadının hakkıdır, onu isteyebilir ve bu durumda erkek bu hakkı kadına vermelidir.

 “وَآتُوا النِّسَاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً ۚ فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَّرِيئًا”

 “Kadınlara mehirlerini bir karşılık olmaksızın bir hak olarak verin! Fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.” (Nisa 4)

Mehir cima yapmaya bir karşılık değildir, sadece Allah’ın erkek üzerine kadına tayin ettiği bir vecibedir. Zira kadından mesuliyet ve nafakayı erkek üzerine bir vacip kıldı. Kadın mehirden veya bir kısmından vazgeçebilir”.

Şunu da yazdık:

“Ama kadın kendisi ayrılmak istiyorsa aldığı mehrin tamamını iade etmelidir. Buna hul’u denilir, kadın tarafından sözleşmeyi bozmaktır.

Buhari şu rivayeti aktardı:

“Sabit bin Kays bin Şammas’ın karısı Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına gelip şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasulü! (Kocam) Sabit bin Kays’ın ahlakı veya dini hakkında herhangi bir kusur görmüyorum. Fakat İslâm’dan kâfir olmaktan nefret ediyorum. Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellemona şöyle dedi:

[أتردين عليه حديقته]

“Sana (mehir olarak) verdiği bahçeyi ona geri verecek misin?”

Kadın evet deyince Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun kocasına şöyle dedi:

[اقبل الحديقة وفارقها]

“Bahçeyi kabul et ve ondan ayrıl.”

Yukarıdaki ayette Allahu Teala;

 “…Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.”

Diye buyurarak birbirimize yaptığımız iyiliği unutmayalım, herkesin diğeri üzerinde bir hakkı olduğunu, iyilik yaptığı hatırlatmasında bulunuyor.  Bu nedenle bu ifade birbirinize iyilik yapmayı terk etmeyin manasında geçer.  Herkes başkasına iyilik yapsın ki sevgi ve yardımlaşma ruhu aranızda yerleşsin ve herkes diğer kişinin benim üzerimde hakkı var diye düşünsün. Çünkü iyilikte bulunmuştu. Bu durumda, düşmanlık azalıp hafifleşir ve müsamahakârlık yayılır.  Şüphesiz ki, Allah her yaptığımızı görüyor, bunu düşünerek bu harekette bulunalım.  Nitekim bize buna karşı büyük mükâfat verecektir.

Bu ayet her durumda uygulanır, zifaf olmadan boşanma olursa mehrin yarısının ödenmesi veya daha hayırlı olanı kadının onu affetmesidir, hakkını helal etmesiyle ilgili gelmişse de işaret delaletine göre birbirlerine küsen kardeşler, arkadaşlar, akrabalar ve sair Müslümanlar daha önce birbirlerine yaptıkları iyilikleri hatırlamalılar. Hatırladıkları takdirde kindar olmazlar.  Herhangi bir kişi, arkadaş, akraba; “bana zamanında bu veya şu iyiliği yapmıştı, ama birbirimize küstük, fakat o iyiliği unutmayacağım, bu nedenle, onu zarara sokmayacağım” diye düşünmelidir.  Boşanmış erkek ve kadın da evliyken birbirlerine yaptıkları iyilik göstermeleri ve daha önce besledikleri sevgiyi hiç unutmasınlar onu akıllarında tutsunlar ve birbirlerine karşı buna göre davransınlar, birbirlerini zarara sokmaya çalışmasınlar, hatta sırlarını ifşa etmesinler

Zira ayetin sonunda şu ifade geçti: “Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.” Bu, Allahtan bir uyarıdır, kimse diğer kimsenin hakkını yemesin, birbirinize karşı iyiliği gösterin, kindar ve intikamcı olmayın. Ayrılacaksanız iyilikle ayrılın, hiç gürültü, patırtı yapmadan ve kavga çıkarmadan ayrılın, bağı tam kesmeyin. Allah hepinizi görüyor, kontrol ediyor, buna göre karşılık veriyor.

Birleşmeden önce boşanma veya hul’u olursa kadına iddet yoktur. Allah şöyle buyurdu:

  يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اِذَا نَكَحۡتُمُ الۡمُؤۡمِنٰتِ ثُمَّ طَلَّقۡتُمُوۡهُنَّ مِنۡ قَبۡلِ اَنۡ تَمَسُّوۡهُنَّ فَمَا لَـكُمۡ عَلَيۡهِنَّ مِنۡ عِدَّةٍ تَعۡتَدُّوۡنَهَا ۚ فَمَتِّعُوۡهُنَّ وَسَرِّحُوۡهُنَّ سَرَاحًا جَمِيۡلًا‏

“ Ey iman edenler! Mümin kadınlarla nikâh sözleşmesini yaptıktan sonra henüz onlara dokunmadan (cima yapmadan) onları boşarsanız sizin için onlar üzerinde bir iddet yoktur. Onlara mut’a (hediye cinsinden bir şeyler) verin ve güzel şekilde onları serbest bırakın”. (Ahzab 49)

Yukarıda Bakara suresi 237. Ayette geçtiği gibi de güzel şekilde ayrılma gerçekleşmelidir, boşanma veya ayrılma olduktan sonra kadına hiç sıkıntı çektirmeden serbest bırakın ki istediği kimseyle evlensin. Zira bazı kişiler intikamcı olup birbirlerine sıkıntı verip başkalarıyla evlenmeyi engellemeye çalışırlar. Bu ise haramdır. Kadın da intikamcı olup erkeğe sıkıntı vermeye çalışırsa günahkâr olur. Birbirlerine böyle yapmaları zulümdür.

Talak suresinde geçtiği gibi birbirlerine sıkıntı yapmadan ayrılırlarsa Allah her birisine yardımcı olur.  Allah kendisinden korkan ve O’na tevekkül eden kimseye çıkış yolu gösterir ve ummadığı yerden ona rızk verir.

İslam Hilafet devleti olunca mahkemeye başvururlar ve bu meseleyi güzel şekilde hallederler. Zira bu olaylar olurken Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e Allah bu hükümleri vahyetmiştir ve İslam devletinin Başkanı olarak bu hükümleri uyguladı.

Şimdi böyle devlet olmayınca her taraftan bir hakem çağırılır ve meseleyi halleder ve yukarıdaki hükümleri uygularlar.

Nisa suresinin 35. Ayetini tefsir ederken buna değinmiştik.

Alllah şöyle buyurdu:

وَاِنۡ خِفۡتُمۡ شِقَاقَ بَيۡنِهِمَا فَابۡعَثُوۡا حَكَمًا مِّنۡ اَهۡلِهٖ وَحَكَمًا مِّنۡ اَهۡلِهَا‌ ۚ اِنۡ يُّرِيۡدَاۤ اِصۡلَاحًا يُّوَفِّـقِ اللّٰهُ بَيۡنَهُمَا‌ ؕ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيۡمًا خَبِيۡرًا

Karı koca arasında bir ayrılıktan korkarsanız kocanın ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem getirin. Eğer aralarını düzeltmek isterlerse Allah da onların arasını bulmaya muvaffak kılar. Şüphesiz ki Allah bilendir ve her şeyden haberdardır. (Nisa 35) 

 Hakemler insaflı, adaletli, ileriye bakan ve fıkhı bilen kimselerden olmalıdır. Çünkü karar sahibidirler. Yönetici veya Hâkim tarafından tayin edilirler. Karar almak üzere kendi yerine onları gönderiyor. Zira hitap ümmete yöneliktir. Ümmet ihtilafları kaldırmak, sorunları çözmek ve hükümleri uygulamak için kendi yerine yöneticiyi, Halifeyi seçer. Yoksa kargaşa olur ve ihtilaflar ve sorunlar daha fazla artar. İnsanların işlerini gütmek üzere Halife hâkimleri ve memurları tayin eder. Bu nedenle İslam’ı uygulayacak devletin bulunması ve başında Halifenin var olması gerekir.

Hakemler aynı kararı almazlarsa hiç birinin kararı geçerli olmaz. Ancak biri şeriata daha uygun hüküm veriyorsa ve diğeri hüküm verirken şeriata daha uygun olanı göstermiyorsa, şeriata daha uygun hüküm verenin kararına uyulur. Biri veya ikisi Şeriata aykırı hüküm verirlerse hükümleri tamamen reddedilir.

Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi:

:”من أحدث في أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد ”

“Kim bu emrimiz, dinimizde bulunmayan bir şeyi ortaya çıkartsa bu şey reddedilir”. (Buhari ve Müslim)

Şimdi Hilafet devleti olmayınca her taraftan bu sıfatlara sahip olan her taraftan bir hakem seçilir. Eğer kendilerinden bu sıfatlara haiz bir kişi yoksa güvendikleri Müslümanlardan iki hakem seçilir. Her hakem her tarafın vekili olur. Bunlar şeriata göre meseleyi halleder, yukarıdaki hükümleri uygularlar. Erkek boşarsa kadının mehrin yarısını alma hakkı vardır. Kadın hul’u istemişse ona bir şey verilmez, eğer mehri almışsa mehrin tümünü iade eder. Ondan sonra her biri serbest olup başkalarıyla evlenebilirler.

Yukarıda gösterdiğimiz Bakara ve Nisa surelerinde geçen ayetlere yaptığımız tefsire dönmenizi tavsiye ederiz. Allah’ın yardımıyla konuya daha fazla vakıf olabilirsiniz.

Esad Mansur