– 25 –

Müminlere en şiddetli düşmanlık besleyenler,

Kalpleri taştan daha katı olanlar,

Müminlere en fazla sevgi besleyenler,

Büyüklük taslamayanlar

Resule ve ayetlere inananlar

Ayetleri işitince ağlayanlar

Onların ödülü

Ayetleri inkâr edenlerin cezası

لَـتَجِدَنَّ اَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِّـلَّذِيۡنَ اٰمَنُوا الۡيَهُوۡدَ وَالَّذِيۡنَ اَشۡرَكُوۡا‌ ۚ وَلَـتَجِدَنَّ اَ قۡرَبَهُمۡ مَّوَدَّةً لِّـلَّذِيۡنَ اٰمَنُوا الَّذِيۡنَ قَالُوۡۤا اِنَّا نَصٰرٰى‌ ؕ ذٰ لِكَ بِاَنَّ مِنۡهُمۡ قِسِّيۡسِيۡنَ وَرُهۡبَانًا وَّاَنَّهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُوۡنَ‏ ﴿۸۲﴾  وَاِذَا سَمِعُوۡا مَاۤ اُنۡزِلَ اِلَى الرَّسُوۡلِ تَرٰٓى اَعۡيُنَهُمۡ تَفِيۡضُ مِنَ الدَّمۡعِ مِمَّا عَرَفُوۡا مِنَ الۡحَـقِّ‌ۚ يَقُوۡلُوۡنَ رَبَّنَاۤ اٰمَنَّا فَاكۡتُبۡنَا مَعَ الشّٰهِدِيۡنَ‏ ﴿۸۳﴾  وَمَا لَـنَا لَا نُؤۡمِنُ بِاللّٰهِ وَمَا جَآءَنَا مِنَ الۡحَـقِّۙ وَنَطۡمَعُ اَنۡ يُّدۡخِلَـنَا رَبُّنَا مَعَ الۡقَوۡمِ الصّٰلِحِيۡنَ‏ ﴿۸۴﴾  فَاَثَابَهُمُ اللّٰهُ بِمَا قَالُوۡا جَنّٰتٍ تَجۡرِىۡ مِنۡ تَحۡتِهَا الۡاَنۡهٰرُ خٰلِدِيۡنَ فِيۡهَا‌ ؕ وَذٰ لِكَ جَزَآءُ الۡمُحۡسِنِيۡنَ‏ ﴿۸۵﴾  وَالَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا وَكَذَّبُوۡا بِاٰيٰتِنَاۤ اُولٰٓٮِٕكَ اَصۡحٰبُ الۡجَحِيۡمِ‏ ﴿۸۶﴾ 

Muhakkak ki, insanlar içerisinde iman edenlere en şiddetli düşmanlık besleyenlerin Yahudiler ve müşriklerin olduğunu bulacaksın. Onların içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakınlık duyanların ise “biz Hristiyanız” diyenleri bulacaksın. Çünkü onlar arasında (dürüst) bilginler ve rahipler vardır, bunlar büyüklük taslamazlar (82)

Resule indirilen ayetleri işittikleri zaman, hakkı gördüklerinden dolayı, gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar şöyle derler: Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi şahitlik edenlerle beraber yaz (83)

Allah’a ve bize gelen hakka neden inanmayalım ve Rabbimizin salih insanlar arasına sokmasını niye ummayalım (84)

Bunu söylediklerinden dolayı Allah altından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetle mükâfatlandırdı, işte iyilik yapanların mükâfatları budur (85)

Ayetlerimizi inkâr edip yalanlara gelince, onlar cehennem ehlidir (86)

Maide suresinde 12. Ayetten itibaren Allah birçok ayette ehl-i kitap olan Yahudiler ve Hristiyanlardan söz etti. Onların küfür akaitlerini gösterip çürüttü, nankör ve düşmanca tutumlarını ifşa edip onlara çattı. Misakları ve verdikleri sözü bozduklarını teşhir etti.

Ayetlerin bir kısmını sakladılar, bir kısmını değiştirdiler, bir kısmının manalarını tahrif ettiler. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmekten yüz çevirdiler, bu nedenle kâfir, zalim ve fasık oldular.  64. Ve 80. Ayette de beyan edildiği gibi besledikleri kin ve düşmanlıktan dolayı Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e Allah ayet indirdikçe kâfirlikleri ve azgınlıkları artar.

51. Ayette onları dost edinmekten müminleri sakındırıp nehyetti. Ancak onların cinsinden olan münafıklar ve kalbi hasta olanlar onları dost edinir. Fesat, küfür ve fısk işleri yapmaya koşarlar. Münkeri nehyetmezler, bu nedenle Davut a.s ve İsa a.s’ın diliyle lanetlendiler.

 80-81. ayetlerde geçtiği gibi; Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e, İslam’a ve müminlere o kadar kin beslediler ki Kureyş’in şirk dininin İslam dininden daha üstün olduğunu söylediler ve müşriklerle Müslümanlara karşı ittifak kurup beraber savaştılar. Bundan sonra Allah müminlere en şiddetli düşmanlık besleyenlerin Yahudilerle beraber müşriklerin olduklarını gösterdi.

Yahudiler hakkı bildikleri halde, hasetten dolayı hep İslam ve Müslümanlar aleyhine çalıştılar. Oysa Müslümanlar onlara hep iyilik yaptılar, hiç kötülük yapmadılar. Bu nedenle Hilafeti yıkmak için İngilizlerle işbirliği yaptılar ve yıktılar, şeriatı hayattan uzaklaştırdılar, Batıdan laiklik, demokrasi ve küfür kanunlarını ithal edip Müslümanlara uyguladılar.

İngilizlerle anlaşıp Filistin’i gasp edip orada Yahudi devletini kurdular, Filistin’in halkının yarısını memleketlerinden kovdular, kalanları da kovmaya çalışıyorlar. Gazze’deki Müslümanlara katliam düzlediler, çocukları ve kadınları öncelikli hedef edindiler, yaşlıları da öldürdüler, evlerini, hastanelerini ve okullarını üzerlerine yıktılar. Batı Şeria’da da aynı şeyi yapmaya başladılar, binlerce kişiyi tutukladılar ve sürekli onlara içkence çektirdiler. Müslümanlardan intikam alma hırsı onları kör edip her vahşi işi yapmaya sevk etti. Kendilerine cesaret veren Amerika ve Batı dünyasının mutlak şekilde desteklemesi ve İslam dünyasındaki bütün rejimlerin onların yaptıklarına seyredici kalmalarıdır. Müslümanlara yardım etmeye bir asker veya bir kuruşun dahi göndermediler, hatta Yahudi devletiyle ilişki kuran rejimler bu ilişkileri kesmediler bile ve sanki her şey yolunda imiş gibi normal şekilde devam ettirdiler.

Ehl-i kitap dışında bütün kâfirlere müşrik denilir. Laikliğe, demokrasiye, komünizme, Budizm, Hinduizm dini ve sair küfür dinlerine inananlar müşrik sayılır. Bunlar da İslam ve Müslümanlara çok kin ve düşmanlık besleyip savaş açtılar. Bu günlerde Çin’de komünistler, Hindistan’da Hindular ve Myanmar’da Budistler Müslümanlara karşı vahşi hamleler yürütmektedir.

Hristiyanlar arasında dürüst, insaflı, hakkani bilginler ve rahipler bulunduğu için Medine’de, Arap yarım adasında bulunan Hristiyan kabilelerin hepsi Müslüman oldu. İslam’ın ne olduğunu öğrenmek üzere Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanına Habeşistan’dan 20 Hristiyan bilgin ve rahip gelince Kuran’ı dinler dinlemez hemen Müslüman oldu. Habeşistan kralı Necaşi Müslüman olup Müslümanları barındırdı.

Bazı rivayetlere göre, ayetin nüzul sebebi, İslam devleti kurulduktan ve muhacir Müslümanlar Habeşistan’dan dönünce onlarla birlikte 8 Şamlı ve 62 Habeşistanlı rahip Müslümanlara refakatçı olarak geldi. Bunlar Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den Kuran’ı dinleyince hemen Müslüman oldular, kavimlerine dönüp tebliğ etmeye başladılar.

Filistin, Suriye, Ürdün ve Lübnan’dan oluşan Şam diyarının halkı Hristiyan idi. Rumlar onlara hâkim idi. Rumlar yenilince hemen hemen hepsi Müslüman oldu. Irak halkı Hırstıysan idi, perslerin egemenliği altındaydı. Persler yenilince Irak’ta Hristiyan Arap halkının tümü Müslüman oldu. Keza Mısır Hristiyan idi, oradaki Mukavkas devleti Müslümanlara karşı yenilince halkının ezici çoğunluğu Müslüman oldu. Keza birçok memlekette küfür rejimleri düşünce, halklar İslam nurunu ve adaletini de görünce İslam’a girerler.

Onların arasında insaflı, dürüst, hakkani bilgin ve rahipler bulununca onların İslam’a girmelerine vesile olurlar.

Zira bu insaflı, dürüst, hakkani bilgin ve rahipler hiç büyüklük taslamıyorlardı, onlar kibir göstermezler, alçak gönüllüdürler. Bu ayetin mefhumundan da anlaşılan büyüklük taslamak haramdır.

Bu nedenle kibir göstermeyen ve büyüklük taslamayan insan hakkı Kabul etmeye daha yakın olur. Büyüklük taslayan hakkı görse bile inanmak istemez, inatçılık yapar.

Maide suresi 54. Ayette Allah sevdiği müminlerin birbirlerine karşı alçak gönüllü ve mütevazı olduklarını gösterirken Fetih suresi 29. Ayette Muhammed Rasulullah’la birlikte olan müminlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını gösterip övdü. Müminin en önemli sıfatlarından biri budur; birbirlerine karşı merhametli ve alçak gönüllüdürler. İslam için savaşırken veya mücadele ederken kâfirlere şiddetli olurlar. Çünkü kâfirler İslam’a veya Müslümanlara karşı savaşırken onlara yumuşaklık göstermek manasızdır. Müminleri yumuşak görürlerse hemen ezerler.

Onlara karşı fikri ve siyasi mücadele edilirken müminler ideolojik olup dik kafalı (Fikirleri net) olmalıdır, hiç taviz göstermezler. Al-i İmran suresi139, Nisa suresi 104, Muhammed suresi 35. ayetlerde savaşta ve mücadelede yumuşaklık ve taviz göstermeyi Allah kesin şekilde yasakladı.

O bilginler ve rahipler Kuran’ı işittikleri zaman gözleri yaşla dolup taşar. Çünkü bunun doğru olduğunu ve Resulün kitaplarında geçtiği gibi hak olduğunu hemen tanıdılar, teslimiyet gösterip iman ettik dediler ve rabbimiz! bizi şahitlerin ve salih kimselerin arasına sok diye dua ettiler. Resul ve kendisine indirilen Kuran’ın hak olduğuna şahitlik yaptılar. Başkalarının İslam’a girişlerini vesile oldular.

Bu nedenle Allah onlara büyük ödül verdi, cenneti hazırladı, orada ebediyen nimetleri içinde yaşayacaklar.

Bunlar gerçek manada iyilik yapan kimselerdir, bu ödülü hak ettiler.

Ama onlardan bir kısım bile bile Allah’ın ayetlerini inkâr ettiler ve yalanladılar. Rumların kralı olan Hereklus’u Müslümanlara karşı savaşa teşvik ettiler. Kendi tabilerini saptırdılar, bu tür dürüst olmayanlar bilgin ve rahip onların arasında vardır. Haçlı savaşlarda böyle bilgin ve rahipler İslam’a ve Müslümanlara karşı iftira atarak Hristiyanları savaş etmeye teşvik ettiler. İspanya ve Portekiz papazları ve rahipleriyle birlikte Müslümanları katlettiler. Yine sömürgecilik savaşlarında kilise rol oynadı. 2001 ve 2003’te Amerika Afganistan ve Irak’a saldırınca haçlı savaşı olduğunu ilan edip kiliseyi kullandı.

Ayetlerde “Çünkü onlar arasında (dürüst) bilginler ve rahipler vardır, bunlar büyüklük taslamazlar… İman ettik dediler” ifadesi geçti. Bunun manası; bir kısım bilgin ve rahip dürüst, ama bir kısmı öyle değildir.  

 Zira insanlar âlimlerine, büyüklerine, liderlerine, dine bağlı olanlara güvenirler. Bunlar hakkı söylerlerse insanlar onlara güvenip hakka tabi olurlar. Bu nedenle Ahzap suresi 66-68. ayetlerde cehenneme atılanlar Allah’a ve Resule itaat etmeyip liderlerine ve büyüklerine itaat ettiklerinden dolayı saptıklarını mazeret olarak göstermeye çalışacaklar, aynı anda liderlerine ve büyüklerine Allah’tan onlara iki kat azap verilmesini ve büyük lanet indirilmesini isteyecekler.

Bu asırda Müslümanların bir sorunu da budur. Büyük sayılan, dine bağlı birçok âlim; lider olanlara hakkı söylemekten kaçınırlar veya çıkarcı olup zalim yönetim ve yöneticilere destek verirler. Bu şekilde Müslümanları şaşırtırlar. Fakat hakkani, dürüst, cesur, Allahtan korkan âlimler vardır, Müslümanları etkiler ve İslam hâkimiyetini tesis etmeye ve Hilafeti kurmaya çağırırlar. Ama İslam dünyasındaki küfür rejimlerinin liderleri ve âlimleri bunlarla savaşırlar ve Müslümanları saptırmaya çalışırlar, küfür rejimlerinin devamını sağlarlar. Allahtan korkmayan ve çıkarcı âlimler yöneticilerle beraber cehennemde toplanırlar.  

Yahudiler arasında pek böyle samimi haham bulunmadı, ancak Abdullah bin Selam vardı, bir kısım Yahudileri etkileyip Müslümanlıklarına vesile oldu. Fakat hakkı bildikleri halde Yahudilerin ezici çoğunluktaki hahamları nankör, kibirli ve katı idi, hiç dürüst ve insaflı değildi. Bu nedenle Allah “onlardan bir kısım haham ve bilgin büyüklük taslamaz…”.  Resule indirilen ayetleri dinleyince gözlerinden yaş damlası gelir..” dedi. Bakara suresi 74. Ayetteki gibi Yahudilerin kalpleri taş gibi katıdır, hatta taştan daha katıdır. Çünkü taşlardan nehirler ve su fışkırır, taşların bir kısmı da Allahtan korkarak aşağıya düşerler. Ama Yahudiler ve hahamlarının gözlerinden bir damla yaş bile gelmez.

İşte Yahudilerin kalplerinin ne kadar katı olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle hangi ayet okunursa okunsun, etkilenmezler, ne kadar öğüt verirsen ver takmazlar. Hatta kendi çıkarlarına ve arzularına ters konuşan kendi nebilerinin bir kısmını acımasızca öldürdüler, öbür kısmını yalanladılar. Allah onlara çok mucize gösterdiği ve çok iyilik yaptığından dolayı çok şimardılar. O’na isyan ettiler, O’nu cimrilikle itham ettiler, O’nun fakir olduğunu söylediler, nebilerine zina iftirası attılar. Kendilerinden olmayan Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e mi inanacaklar?! Bakara suresi 75. Ayet bu konuya işaret etti.

Zira onlar ırkçı oldular, ilah ve din sadece kendilerine aittir, diğer insanları aşağılarlar, kendilerine hizmet etsin diye Allah yarattı iftirasını attılar. Bu nedenle Filistin’de ve özellikle Gazze’de; bebek, çocuk, hamile kadını, yaşlıyı ve silahsız erkekleri acımasızca öldürdüler. Oradaki insanlara yiyecek ve içeceğin ulaşmasını engellediler, aç bıraktılar. Hastaneleri bombaladılar, hasta olanları canlı iken buldozerle gömdüler. Suçsuz insanları tutukladılar ve onlara ağır işkence çektirdiler, aç bıraktılar. Bundan dolayı onlardan iman edenler çok azdır.

 Zira daha önce Maide 78-81 ayetleri tefsir ederken kendi mefhumlarından dolayı böyle davrandıklarını açıkladık. Oradaki detaylara bakabilirsiniz.

İslam Hilafet devleti kurulup fetihler gerçekleşince, dünyadaki müşrik olan laik demokratik rejimler düşecektir. O zamanda Hristiyanlar İslam nurunu ve adaletini de görünce onların çoğu İslam’a girerler, eskiden olduğu gibi, fetih edilen  yerlerde yaptıkları gibi kiliselerini camiye çevirirler.