Erdoğan, Yahudi Varlığını İşgal Etmekle Tehdit Edip Geri Çekiliyor!
Gazze savaşı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve diğer İslam beldelerinin başındaki yöneticileri iki kat daha ifşa etti. Nitekim uzun zamandır Erdoğan’ın ateşli açıklamalarını manipüle ettiğini, bu açıklamalardan geri adım attığını ve eylemlerinin bu açıklamalara eşlik etmediğini açıkladık. Sonra böyle bir şey açıkladığını unutuyor, Yahudi varlığı ile uzlaşıyor, onlarla tamamen kesmediği ancak diplomatik temsilciliği ilişkilerini normalleştiriyor. Zira Yahudi varlığının Cumhurbaşkanı Herzog’u 09/03/2023’te cumhurbaşkanlığı sarayında kahramanlar ve imparatorlar gibi kabul ediyor, Eylül 2023’te New York’ta Başbakan Netanyahu ile bir araya geliyor ve bir sonraki ay, yani Ekim 2023’te gâsıp varlığı ziyaret etme sözü veriyordu. Ancak 7 Ekim’de patlak veren Aksa Tufanı bunu engellemiş ve ziyaret iptal etmişti.
Yahudi varlığı on aydır Gazze’de katliamlar işlemeye devam ederken, Erdoğan Türkiye’nin düşmanla ilişkisini kesmediği halde gelmiş bir de onu tehdit ediyor; peki Erdoğan şöyle derken gerçekten ciddi miydi: “İsrail’in” şu anda Filistin’de yaptığını yapamaması için (ülkemizin) çok güçlü olması gerekir. Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek, bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım, atalım.” (AA 29/07/2024)
Yahudi varlığını caydırmak isteyen biri, onunla tüm ilişkilerini geri dönülmez bir şekilde keser, ordusunu Suriye üzerinden gönderir, gemilerini Akdeniz üzerinden gönderir, Yahudi varlığını kuşatır ve Gazze’deki mücahitlere silah ve her türlü yaşam malzemeleri temin eder.
Her zamanki gibi tehditlerinden geri adım atmaya başladı ancak bu sefer hızlı bir şekilde, sadece iki gün sonra oldu! Zira Erdoğan, Ankara’da AK Parti İl Başkanları Toplantısı’nda şöyle dedi: “İsrail” Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attı, Gazze dünyanın en büyük imha kampına dönüştü… Hitler, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin ittifakıyla, geç de olsa durdurulmuştu… Daha geç olmadan, bu soykırım, bu vahşet, bu barbarlık, insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır.” (AA, 31/07/2024)
Dolayısıyla o, var olmayan hayali bir ittifaktan müdahale edip Filistin halkını kurtarmasını istiyor! Şayet Amerika ve Batılı ülkeleri kastediyorsa, bu ülkelerin hepsi Yahudi varlığını destekliyor ve sömürgeci savaşlarında, Afganistan ve Irak’a yönelik saldırılarında insanlık nedir bilmediler. Şayet Rusya ve Çin’i kastediyorsa, onlar da Batılı ülkeler gibi milyonlarca Müslüman’ı öldüren ve işkence eden, Filistin’i sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece önemseyen, diğer Batılı ülkeler gibi Yahudi varlığını tanıyan ve ona baskı yapmak için en ufak bir eylemde bulunmayan iki cani ülkedir. Yani Erdoğan’ın başkanlığındaki Türkiye rejimi, bölgedeki normalleşen diğer tüm Arap rejimleri gibi, vahşi düşmanla normalleşerek onu desteklemeye devam ediyor.
Eğer çağrıda bulunduğu ittifakın bir parçası değilse, sözde insani ittifakın içinde ilk adım olarak insanlığın vahşi düşmanı Yahudi varlığı ile ilişkileri kesmekle kalmamalı, aksine ikinci adım olarak da tüm dünya ülkelerinden onunla ilişlerini kesmelerini talep etmelidir ancak doğru söylemiyor; tıpkı düşmana girmekle tehdit ettiğinde doğru söylemediği gibi. Zira tehditlerinden iki gün sonra geri adım attı. Şayet insanlığın bir numaralı düşmanı olan ve insanlığın düşmanı Filistin gaspçısına mutlak destek veren Amerika ile Türkiye toprakları üzerinde askeri ve istihbarat üsleri kurulmasına ilişkin anlaşmaları iptal etmez ve onun üslerini kapatmazsa o zaman doğru söylemiyor demektir.
Dağlık Karabağ’a ve Libya’ya Amerika’nın emirleri doğrultusunda müdahale etti. Rusya’yı Ermenileri savunmak için 1990’ların başında Dağlık Karabağ’ı işgal etmesi için savaşa soktuğu gibi ama bu sefer Rusya, anlamsız bir savaşa girmemek için tam tersini yaptı. Amerika, ajanı Zelenskiy’nin iktidara gelmesiyle Ukrayna’da Rusya’ya karşı bir savaş başlattı, çünkü Zelenskiy onu kışkırtmaya ve Ukrayna’nın doğusundaki yandaşlarına saldırılar düzenlemeye başladı.
Amerika’nın ajanı Hafter’i korumak için Libya’ya müdahale etti; zira Hafter’in güçlerinin konuşlandığı doğuya doğru ilerlemesini engellemek için Serrac hükümetine yardımlarını gösterdi.
Devrime darbe indirmek ve Suriye’de katliamlar işleyen ve hâlâ işlemeye devam eden ABD’nin ajanı Beşar Esad’ı korumak için Suriye’ye müdahale etti; şimdi de onu korkunç bir katil olarak nitelendirdikten sonra onunla uzlaşma çağrısında bulunmaya ve onunla görüşmek için can atmaya başladı! Beşar Esad, İranlı, onun yandaşları ve Rus müttefikleri Suriye’nin her köyünde ve şehrinde ikinci ve üçüncü Hama’yı gerçekleştirirlerken ona yönelik tüm tehditlerden ve Suriye halkına ikinci bir Hama’ya izin vermeyeceği şeklinde verdiği tüm sözlerinden geri adım attı…
Dolayısıyla Amerika ona Gazze’ye müdahale etme talimatı vermediği sürece müdahale etmesi pek olası değildir; nitekim Amerika’nın ona müdahale etme talimatı vermediği, bu yüzden tehdit edip geri çekildiği ve insanların duygularına hitap etmeye çalıştığı ortaya çıkıyor. Belki de Gazze’ye yönelik saldırılar durduktan sonra Türkiye’nin Amerika’nın belirlediği ve Yahudi varlığının razı olduğu belirli bir rol oynamasına izin verilecektir.
Bizim, diğer İslam beldelerin başındaki yöneticiler gibi Erdoğan’ın oyunlarını ifşa etmemiz, kişisel bir mesele, siyasi bir rekabet ya da ona karşıt bir kampta yer almak için değildir; Aksine Allah’ın emrine icabet ederek hak sözü haykırmak ve cihadın en faziletlisi şerefine nail olmak için de bunu zalime karşı söylemek vacibini yerine getirmek içindir. Zira o, gerek Yahudi varlığıyla ilgili siyasi oyunlarıyla gerekse Suriye, Libya ve Azerbaycan’daki müdahaleleriyle Müslümanları her düzeyde manipüle etmekte, onları yanıltmakta ve onları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Şimdi de Nijer, Mali ve Burkina Faso’daki ABD darbelerinden sonra ve ondan önce Afganistan’da, Türkiye’nin bazı ticari çıkarları ve iktidarda kalmak için kişisel çıkarları karşılığında ve aynı şekilde yönetimi Allah’ın indirdikleriyle hükmetmekten uzaklaştırması, küfür olan laikliği ve Allah’a kulluk etmekle savaşan ve insanlara istediklerini yapma özgürlükleri veren demokrasiyi tatbik edip propagandasını yapmada ısrar etmesi karşılığında, sömürgecinin çıkarlarını gerçekleştirmek için Amerika’nın yörüngesinde hareket etmektedir. Dolayısıyla hiç kimse Allah’ın kutsalları ihlal edildiği için ceza veremediği gibi hiç kimsenin de onlara iyiliği emredip kötülükten sakındırma hakkı yoktur!
Bazı basit ve yüzeysel düşünen duygusal insanlar ona aldandılar ve tüm bunlara rağmen onu savundular! Ancak Gazze savaşı, incir yaprağını düşürüp Erdoğan’ı ve onun suçlu tiran Beşar Esad ile olan uzlaşmasını ifşa ettikten sonra bile katil bin Selman ve Rabia suçlusu Sisi ile barıştı; bundan sonra asıl olan, zalim, menfaatçi veya onun gibi sapkın birinin dışında ona aldanacak ve onu savunacak hiç kimsenin kalmamasıdır!
Aslında her bir samimi kişinin, elini, bu yöneticileri, onların sistemlerini ve anayasalarını devirip sömürgeci kâfirle bağları kopararak ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurarak köklü bir değişim için çalışan muhlislerin ellerinin üzerine koyması, onlara katılması, onlarla birlikte çalışması, onları desteklemesi veya onlara yardım etmesidir; böylece o kişi için Allah’ın izniyle büyük bir ecir ve naim cenneti olacaktır.
Esad Mansur