Avrupa, Trump’ın Amerika’sıyla Yüzleşmeyi Başarabilecek Mi? Müslümanların Bir Rolü Var Mı?

Amerika’nın Avrupa’ya yönelik politikasının ana hatları, Avrupa’nın kendi peşinden gitmesini ve şemsiyesi altında olmasını sağlamak ve kendisiyle rekabet etmesini engellemek olarak özetlenebilir; ancak Amerika’nın başkanları değiştikçe üslupları da değişmektedir.

Demokratların üslupları genellikle diplomasi, perde arkasından baskılar uygulamak ve gizlice sorunlar oluşturmak şeklindedir; tıpkı Biden’ın liderliğinde Rusya’yı Ukrayna’ya saldırmaya ve Ukrayna’da savaşı başlatmaya kışkırtarak Ukrayna krizini tetiklediklerinde, sonra Avrupa’yı da buna bulaştırarak onunla Rusya arasında bir çatlak oluşturup Avrupa’yı Rusya’ya yardım etmek için Amerika’dan kopmamaya zorladıklarında yaptıkları gibi.

Cumhuriyetçilerin üslupları, Trump’ın ilk döneminde yaptıkları gibi aleni bir şekilde kınamak ve yaptırımlar uygulamaktır. Bu nedenle Avrupalılar, “Önce Amerika” sloganı altında Amerika’nın çıkarlarını müttefiklerinin çıkarlarına tercih ettiğini ilan ettiği ve böylece ABD politikasının gerçek yüzünü ortaya koyduğu için Trump’ın iktidara dönüşünden korkmaktadır. Bu yüzden Avrupalılar, Trump’ın zaferi ilan edildiğinde endişelerini ortaya koydular ve 7 Kasım 2024’te Macaristan’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde ve ertesi gün konuyla ilgili tartışmayı derinleştirmek için AB liderleri zirvesinde tartışmalarını bu konuya odakladılar. Nitekim topluluğun zirvesinin, Avrupa’nın güvenlik sorunlarını, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını, Ortadoğu’da tırmanan olayları, yasadışı göçü ve Trump’ın Amerika’sıyla nasıl baş edileceğinin gölgesinde ABD ve Çin ile “bloğun ekonomik rekabet gücünü etkinleştirmek” amacıyla Avrupa ekonomisini geliştirmek ve güçlendirmek için geniş bir ekonomik reform planının geliştirilmesiyle ilgili konuları ele almak için olduğu bilinmektedir.      

Bu topluluk, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından kurulmuş olup Avrupa Birliği, İngiltere, Türkiye, Ukrayna ve Balkan ülkelerinin de aralarında bulunduğu 40 ülkeyi kapsamaktadır.

Ülkesi Avrupa Birliği’nin mevcut oturumuna başkanlık eden Macaristan Cumhurbaşkanı Orban şunları söyledi: “Avrupa’nın içinde bulunduğu durum zor, karmaşık ve tehlikelidir.” Trump’ı “başkanlık seçimlerinde büyük bir zafer elde eden arkadaşı” olarak övdü. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise şunları söyledi: “Avrupalılar güvenliklerini sonsuza kadar Amerikalılara devretmemelidir.” Oysa o, onlara liderlik edemeyecek bir acizlik durumu içindedir. Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen; “Avrupa’nın birlik olduğunda kendi kaderini belirleyebileceğini kanıtladık” dedi. Ancak Avrupa birlik olamadı; bu yüzden kaderi, rüzgarın önündeki bir tüy gibidir.

Korumacı tedbirleri güçlendirmesi beklenen Trump, gümrük vergilerini %10-20 oranında arttıracağını ve mevcut ticari dengesizliği Avrupa’nın lehine çevireceğini açıklayarak AB’yi, “kendi lehine ticaret fazlası biriktirerek Amerikalı müttefikini istismar eden küçük Çin” olarak nitelendirdi.

ABD, NATO harcamalarını arttırmaları için Avrupalılara baskı yapmakta ve Obama başkanlığındaki demokratların döneminde Avrupalılara dayattığı Avrupa ülkelerinin gayri safi gelirlerinin %2’si oranındaki koruma maliyetini üstlenmelerini istemektedir. Nitekim ardından Trump ilk döneminde, kendisinden sonra gelen ve Avrupalıların parmaklarını yakmak, onların bağımsız olma ve güçlerini inşa etme çabalarını engellemek ve ucuz kaynakları ve açık pazarlarını güçlendirmek için çalıştıkları Rusya ile ilişkilerine zarar vermek için, Ukrayna savaşını ateşleyen demokratların gizli üsluplarından farklı olarak aleni bir şekilde baskılar uygulamak için geldi. Dolayısıyla AB üyesi 27 ülkeden on dokuzu yanıt verdi. 

Trump’ın onların (Avrupa ülkeleri) üzerindeki baskısını sürdürmesi, Ukrayna savaşının maliyetini onlara yüklemesi, onları kendisiyle olan çıkarlarını tehlikeye atan Çin’e karşı alacağı önlemlerde kendisini takip etmeye zorlaması, aksi takdirde Amerika’yla olan çıkarlarında onları tehdit edeceği beklenmektedir. Bunun yanı sıra onları kışkırtmak ve onları aleni bir üslupla küçümsemek için çalışacak, böylece onların kendi halklarının ve dünya halklarının gözünde prestijlerini düşürerek onlara hükmedecek ve böylece de Amerika, hem onların hem de dünyanın efendisi olacaktır. Dolayısıyla Trump, gerek onlarla gerekse Avrupalıların çok istediği iklim anlaşması gibi diğerleriyle yaptığı tüm anlaşmadan kaçmakla hiç ilgilenmiyor. Zira tüm uluslararası davranışta benzersiz olmak ve onların Amerika’nın peşinde solur hale gelmelerini istiyor.

Tüm bunlar Avrupa’daki milliyetçileri, onun milliyetçilik ve vatancılık örnekliğini benimseyerek AB’den ayrılmaya ve kendi ulus devletlerini güçlendirmek için çalışmaya teşvik edecektir. Bu Amerika’nın hedeflerinden biri olup Trump ilk döneminde bunu ortaya koymuştur.

Avrupa ülkeleri farklıdır ve tek bir görüş üzere değildir; zira her ülkenin ABD ile ayrı bir anlaşma yapma eğilimi vardır. Dolayısıyla onların sorunu aşağıdaki zayıf noktalarda yatmaktadır:

Birincisi: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin yardımına güvenmesi, refah ve barış ortamına alışması ve halkının savaş istememesi; bu yüzden siyasetçiler, nadir durumlar dışında bu çerçevenin dışına çıkamamakta, bir cevap bulamamakta, dolayısıyla gerçeklikle çatışmaktadırlar.

İkincisi: Milliyetçilik yönü; buna bir çözüm bulamamaktadır; zira halklarından her biri kendi çıkarlarına hırs göstermekte ve kendilerini uyumlu bir birlik altında tek bir potada eritecek siyasi bir liderliğe boyun eğmek istememektedir.  Nitekim Brexit’in (İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının) en önemli nedenlerinden biri budur. Neredeyse her ülkede bu yönde milliyetçilik çağrıları söz konusudur.

Üçüncüsü: Hala sanayi devriminin ve bilimsel ilerlemenin beşiği, düşünce, sanat ve siyasetin yaratıcısı olduğu dönemde yaşamakta olup hızla ilerleyen ve kendisini geçen ülkeler olduğunu idrak edememiş ve bu yüzden Amerika ve Çin onu geçmiştir. Bu durumu geç fark etmiş ve bunu tedavi edememiştir; bu yüzden bu iki durumu yakalamak ve geleceğin teknolojisini geliştirebilmek için yıllık ek 750 milyar Dolara ihtiyacı vardır.

Dördüncüsü: Amerika, çeşitli Avrupa çevrelerine, onların resmi ve sivil toplum kurumlarına, onların partilerine ve örgütlerine nüfuz etme imkanı bulmuş olup kendisini onlara dayatmakta, onları izlemekte ve her kim kendisine karşı çıkmak isterse, onu devirmek, onu başarısızlığa uğratmak veya gizli yollarla ve onların içerisinde ve arasında olan araçlarıyla onun hareketini felç etmek için çalışmaktadır. Örneğin Fransa’da Gaulle’ü devirmek için çalışmış ve Chirac’ı kendisine karşı çıkmaktan vazgeçmeye zorlamıştır. Yine Almanya’da Willy Brandt’ı devirmiş, Schröder ve Merkel’e karşı çalışmıştır. Nitekim mevcut Alman hükümet koalisyonu, Yeşiller ve Hür Demokrat partilerden Amerika ile birlikte hareket etmek isteyenlerle Sosyal Demokrat Parti’den Amerika’ya eşit mesafede durmaya çalışanların çelişkilerini bir araya getiren en zayıf koalisyonlardan biridir. Almanya’nın bağımsız bir Avrupa gücü oluşturmak için geçmişte olduğu gibi Fransa ile birlikte çalışmamasının nedeni budur.

Bu nedenle Avrupa’nın Amerika’nın hegemonyasından kurtulma girişimleri başarılı olamamış ve Avrupa’nın mevcut durumunun, özellikle de politikacılarının, partilerinin ve halklarının durumunun gölgesinde, öngörülebilir gelecekte başarılı olması da zordur. Dolayısıyla statükodan çıkmaya çalışan herhangi bir hareketi kontrol altına almak ve onu başarısız kılmak için çalışma yapmaktadır.

Tıpkı bir Alman milliyetçi partisinin başkan yardımcısının bize şu şekilde söylediği gibi: “Sizler ülkenizde bir Hilafet kurmadıkça Amerika’nın hegemonyasından kurtulamayacağız.” Ayrıca modern bir Alman oryantalistin şöyle dediği gibi: “Müslümanlar Yermük’te Bizanslıları hezimete uğrattığında ve Avrupa halkları Roma İmparatorluğu’na karşı harekete geçip onu devirdiğinde kurtuluşumuzu size borçluyuz, sizlere teşekkür ederiz.”

O halde ey İslam ehli, aklınızı çalıştırın ve azim ve kararlılığınızı bileyin; sakın yıkmanız gereken rejimlerinizin neden olduğu durumlarınız ve trajedileriniz cesaretinizi kırmasın; haydi o zaman Hilafetinizi kurarak azametinizin yapısını ve gücünüzün sırrını yeniden inşa edin. Zira birçok kişi kendilerine egemen büyük güçlerin devrilmesi için sizin harekete geçmenizi bekledikleri gibi dünyanın ezilen halkaları da kendilerinin özgürleşmesi ve bu kibirli güçlerden kurtulmak için atınıza binmenizi beklemektedir.

Esad Mansur