Soru :

Bir Müslümanın hak olan kur’an azimuşan’ın dışında hak kitap olan diğer kitapları bilgilenmek veya araştırmak için okuması caiz midir?

Cevap:

“Hak olan diğer kitaplardan” maksadınız nedir? Tevrat, İncil ve Zebur mudur? Eğer maksadınız bu ise, bu kitapların aslı ve doğrusu yoktur. Biz aslına ve doğrusuna inanıyoruz. Şu anda ellerinde olan tahrif edilmiş kitaplardır. Eski Ahit, Yeni Ahit ve Telmut diye kutsal kitapları vardır.
Eski Ahit; tahrif edilmiş Tevrat ve Zebur’la beraber İsrail oğullarının tarihini anlatıyor. Yanı sıra Telmut vardır; onların âlimlerinin yazdıkları, tartıştıkları fikir, görüş ve dini açıklamaları içerir.
Yeni Ahit tahrif edilmiş dört İncil; Matta, Markos, Lukka ve Yuhanna . Ek olarak onların resullerinin (dinlerinin risaletini taşıyanların) işleri ve mektuplarını kapsıyor.
Bütün bunlar hak değildir. Haktan bir iz varsa da onun ile batılı karıştırdılar. Bir kısmını gösterirler, bir kısmını örterler, bir kısmının manasını değiştirirler. Allah (cc) birçok ayette kitaplarını değiştirdiklerini, tahrif ettiklerini, elleriyle yazdıklarını ve oynadıklarını bildirdi. Ve şöyle buyurdu:
اَفَتَطۡمَعُوۡنَ اَنۡ يُّؤۡمِنُوۡا لَـكُمۡ وَقَدۡ كَانَ فَرِيۡقٌ مِّنۡهُمۡ يَسۡمَعُوۡنَ کَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ يُحَرِّفُوۡنَهٗ مِنۡۢ بَعۡدِ مَا عَقَلُوۡهُ وَهُمۡ يَعۡلَمُوۡنَ‏
“Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysaki onlardan bir zümre, Allah’ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.” (Bakara 75)
وَ مِنۡهُمۡ اُمِّيُّوۡنَ لَا يَعۡلَمُوۡنَ الۡكِتٰبَ اِلَّاۤ اَمَانِىَّ وَاِنۡ هُمۡ اِلَّا يَظُنُّوۡنَ‏ فَوَيۡلٌ لِّلَّذِيۡنَ يَكۡتُبُوۡنَ الۡكِتٰبَ بِاَيۡدِيۡهِمۡ ثُمَّ يَقُوۡلُوۡنَ هٰذَا مِنۡ عِنۡدِ اللّٰهِ لِيَشۡتَرُوۡا بِهٖ ثَمَنًا قَلِيۡلًا فَوَيۡلٌ لَّهُمۡ مِّمَّا کَتَبَتۡ اَيۡدِيۡهِمۡ وَوَيۡلٌ لَّهُمۡ مِّمَّا يَكۡسِبُوۡنَ‏
“İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitabı (Tevrat’ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar. Elleriyle (bir) kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!” (Bakara 78-79)

يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ey kitap ehli! Bile bile hakkı gizleyip te hakkı batılla niye karıştırıyorsunuz?” (Ali İmran 71)
وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُم بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
“Onlardan (Ehl-i Kitap’tan) öyle bir grup var ki kitapta olmayan bir şeyi siz sanki kitaptan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. Oysa böyle bir şey kitapta yoktur. Hem de “bu Allah’tandır” derler. Nitekim dillerini eğip büktükleri şey Allah’tan değildir. Onlar bile bile yalan söylerler.” (Ali İmran 78)
مِنَ الَّذِيۡنَ هَادُوۡا يُحَرِّفُوۡنَ الۡـكَلِمَ عَنۡ مَّوَاضِعِهٖ وَ يَقُوۡلُوۡنَ سَمِعۡنَا وَعَصَيۡنَا وَاسۡمَعۡ غَيۡرَ مُسۡمَعٍ وَّرَاعِنَا لَـيًّۢا بِاَ لۡسِنَتِهِمۡ وَطَعۡنًا فِىۡ الدِّيۡنِ‌ ؕ وَلَوۡ اَنَّهُمۡ قَالُوۡا سَمِعۡنَا وَاَطَعۡنَا وَاسۡمَعۡ وَانْظُرۡنَا لَـكَانَ خَيۡرًا لَّهُمۡ وَاَقۡوَمَ ۙ وَ لٰـكِنۡ لَّعَنَهُمُ اللّٰهُ بِكُفۡرِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُوۡنَ اِلَّا قَلِيۡلًا‏ ﴿النساء 46﴾
Yahudiler kelimeleri manalarından saptırarak şöyle derler: işittik ve isyan ettik, dinlemeyene işittir, Allah’ın dinine hançer saplamak maksadıyla dillerini eğip bükerek şöyle derler: ra’ina. Keşke onlar şöyle deselerdi: işittik ve itaat ettik, bize işittir (dinleriz) bizi gözetle. Böyle deselerdi kendileri için daha hayırlı ve doğru olurdu. Fakat Allah onları kafir olmalarından dolayı lanetledi. Onlardan çok azı hariç iman etmezler. (Nisa 46)
Bu nedenle bu kitaplar hak değildir. Onları okumak fayda getirmez. Belki bu kitapları ve akaitlerini çürütmek üzere sahipleriyle tartışmak için önemli şeyler okunabilir. Hâlbuki onların ezici çoğunluğu kitaplarını hiç okumadılar, okumuyorlar. Sadece ana fikirlerine inanıyorlar, bu nedenle Kuran-ı kerimde geçtiği gibi ana fikirleri, akaitleri çürütülür, bu yeter. Bunlar çürütülürse her şey yıkılır ve İslam’a çağırılır. Zira onların çoğu dinlerini terk ettiler ve hemen hemen hepsi ve özellikle Hristiyanlar laik oldular, dinin hayattan ayrı olduğuna inanıyorlar, hatta kilise bunu kabul etti. Bu nedenle dinlerine inananlar hiç dinleriyle ilgilenmiyorlar. O zaman bunları okumak pek fayda vermez. İnsan canlı fikir, tartışılan fikir ve uygulanan fikrin detaylarını okur. Zira bunlara karşı fikri mücadele verir.
Resulullah (sav) bunları okumaya hiç teşvik etmedi, tersi bunu kerih gördü: “Ömer r.a Tevrat’tan bir şey içeren bir sayfaya baktığını görünce kızdı ve şöyle dedi: Ey Hattab’ın oğlu bir şek ve şüphe içerisinde misin? Onu (İslam risaletini) size bembeyaz ve tertemiz olarak getirmedim mi? kardeşim Musa canlı olsaydı ancak bana tabi olurdu“ (İbni Hanbel ve Beyhakı)
Bu nedenle Ömer r.a Halife olduktan sonra “Abdul Kays kabilesinden bir Müslüman Yahudilerin kitaplarından bir kısmı, “Danyal kitabını” yazınca ona kızdı, üç kırbaç vurdu, kitabın yakılmasını emretti ve ona şöyle dedi: onu okuma ve kimseye okutma. Eğer onu okuduğun veya bir kişiye okuttuğuna dair bana haber gelirse sana ceza vereceğim. Ondan sonra Tevrat’tan bir şey içeren bir sayfaya baktığı zaman Resulullah (sav)’in kendisine yaptığını o adama anlattı…“. (Ebu Yala Elmusali)
إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ فَإنْ حَآجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ فَإِنْ أَسْلَمُواْ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
“Şüphesiz ki Allah katında kabul edilen din yalnız İslam’dır. Kendilerine kitap verilenler (Yahudi ve Hıristiyanlar) ilim ( kesin delil) geldikten sonra birbirlerine haksızca saldırarak ihtilafa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah’ın hesabı hızlı gelir. Eğer seninle tartışırlarsa, onlara deki, ben ve bana tabi olan Allaha teslim olup, Müslüman olduk, kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere (kendilerine kitap verilmeyenler / Araplara) Müslüman oldunuz mu? Eğer Müslüman olurlarsa, hidayetli olmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, bilki; sana düşen görev yalnız tebliğ etmektir. Allah kulları görür.” (Al-i İmran 19-20)
Allah’ın nezdinde kabul edilen din yalnız İslam’dır. Zira bu din Allah’ın dinidir, Resulüne indirdiği dindir. Öyleyse, Allah sadece indirdiği dini kabul eder, indirmediği dini kabul etmez. Yahudiliği ve Hıristiyanlığı, Budizmi, Hinduizm’i ve insanların diğer çıkarttıkları dinleri kesinlikle kabul etmez. Zaten bir insan Allah’ın indirmediği şekilde İslam’ı ittihaz ederse ondan kabul edilmez. Allah-u Teâlâ başka bir ayette şöyle buyurdu;
وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ
“Kim İslam dışında bir din edinirse ondan hiç kabul edilmez ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Ali İmran 85)
Müslüman ancak kendi dinini anlamak için son çabasını sarf eder. Buna göre Kuran, Hadis, fıkıh, siyer, tefsir, İslam nizamları ve metodu, usul-u fıkıh ve Arapçayı öğrenmek için çalışır. Ayrıca karşıt fikirlere karşı mücadele etmek için o fikirlerin çürütülmesini öğrenir. Zira Kuran-ı kerim kâfirlerin ana fikirlerini çürüterek gösterdi ve sahiplerine karşı mücadele vermeyi emretti. Onları hak olan Allah’ın dini İslam’a çağırmayı Müslümanlara emretti. Bunu sorumluluk olarak Müslümanlara verdi.

Esad Mansur