Soru :

İslam’da Rukye tedavisi var mıdır?
Bazı kişiler bu tedavi yöntemini peygamber efendimiz (sav) in yaptığını belirtiyor.

cevap:

Önce şunu belirtmek istiyorum; Kuran’da Felak suresinde gösterildiği gibi haset ve göz değmenin varlığı gösteriliyor Allah (cc) şöyle buyurdu:
“وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ”
“ Haset eden kimse haset ettiği zamanda onun şerrinden Allaha sığınıyorum”. (Felak 5)
Haset eden kimse Allah’ın başkalarına verdiği nimetin zevalini ister veya kendisine ait olmasını ister veyahut nimetlerin Allah’ın fazlından geldiğini unutarak kendisini beğenir ve kibirlenir. Böylece kendisine verilen nimetin zevalinin sebebi olur.
Kehf suresinde 33 ve 44. ayetlerde iki kişinin tartışmasını gösteriyor. Bir kişiye Allah çok mal ve çocuk verdi, bundan dolayı bu kişi Allah’ın fazlını boş vererek kendini beğendi, gururlandı ve kibirlendi. Diğer adam mümin idi, Allah ona pek fazla vermedi ve Allah’a hamd ederek imanını korudu. O kişiye imanı hatırlatmaya ve nimetlerin Allahtan olduğunu hatırlatmaya çalıştı. Ama o kişi kibirlenip mallarıyla ve çocuklarıyla mağrur oldu. Mümin kişi ona dedi ki:
وَلَوۡلَاۤ اِذۡ دَخَلۡتَ جَنَّتَكَ قُلۡتَ مَا شَآءَ اللّٰهُ ۙ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ‌ ۚ اِنۡ تَرَنِ اَنَا اَقَلَّ مِنۡكَ مَالًا وَّوَلَدًا‌ فَعَسٰى رَبِّىۡۤ اَنۡ يُّؤۡتِيَنِ خَيۡرًا مِّنۡ جَنَّتِكَ وَيُرۡسِلَ عَلَيۡهَا حُسۡبَانًا مِّنَ السَّمَآءِ فَتُصۡبِحَ صَعِيۡدًا زَلَـقًا ۙ‏
“Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından az görüyorsan da senin bahçene girdiğinde “maşallah vela kuvvete illa billah” Allah ne (güzel) istedi (verdi), bütün kuvvet ve güç sadece Allah’ındır demen gerekmez miydi?! Senden daha az mal ve çocuk sahibi olduğumu görüyorsun ama umulur ki Allah bana senin bahçelerinden daha hayırlı şeyler verir (iman, takva, mutluluk, huzur, ahirette cennet). Ondan sonra Allah senin bahçelerine gökten bir bela gönderir de kupkuru boş arazı olur”. Ondan sonra Allah onun bahçelerini helak ettirdi. Pişmanlığı duydu.
Bu ayetlerde Allah bize nasıl davranacağımızı öğretiyor. Kendi kendimize veya diğerlerini haset etmeyeceğiz. Allah bizi bol rızkla imtihan edip bize verirse ve başak sevdiğimiz şeyler verirse, bol bol sadaka ve zekat vererek ona teşekkür edeceğiz ve “maşallah vela kuvvete illa billah” diyeceğiz. Eğer bizi az rızkla imtihan ederse veya istediğimizi vermezse o mümin gibi olup şöyle diyeceğiz: Allah bana daha hayırlı şeyler versin.
Daha hayırlı şeyler, iman, takva, mutluluk, huzur, ahirette cennet, ilim, fikir, hayırlı evlat, hayırlı eşler vs.
Kasas suresinde Allah bize 76-83. ayetlerde Karun’un misalini gösterdi. Karun mümin idi, Allah onu imtihan etmek için hayli mal ve servet verdi. Karun çok kibirlendi, Allah’ın fazlını inkâr ederek kendi zekâsıyla, becerikliliğiyle ve ilmiyle bunları elde ettiğini söyledi. Çok insan onu beğendiler ve keşke Karun gibi olsak diye temenni etmeye başladılar. Müminler onları sakındırıp Ahiret nimetinin daha güzel olduğunu hatırlattılar. Allah Karun’u ve malını yerin dibine batırınca temenni edenler akıllarına ve imanlarına döndüler.
Böylece mümin Allah’ın diğerlerine verdiğini temenni etmesin, haset etmesin, göz değmesin.
Ancak haset şu mecazı manada caizdir:
Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“لاَ حَسَدَ إِلَّا فِي اثْنَتَيْنِ: رَجُلٌ عَلَّمَهُ اللَّهُ القُرْآنَ، فَهُوَ يَتْلُوهُ آنَاءَ اللَّيْلِ، وَآنَاءَ النَّهَارِ، فَسَمِعَهُ جَارٌ لَهُ، فَقَالَ: لَيْتَنِي أُوتِيتُ مِثْلَ مَا أُوتِيَ فُلاَنٌ، فَعَمِلْتُ مِثْلَ مَا يَعْمَلُ، وَرَجُلٌ آتَاهُ اللَّهُ مَالًا فَهُوَ يُهْلِكُهُ فِي الحَقِّ، فَقَالَ رَجُلٌ: لَيْتَنِي أُوتِيتُ مِثْلَ مَا أُوتِيَ فُلاَنٌ، فَعَمِلْتُ مِثْلَ مَا يَعْمَلُ “
“Haset ancak şu iki şeyde olur: Allah bir adama Kuranı öğretti, bu adam gece gündüz onu okuyor. Onun komşusu onu duydu ve şöyle dedi: keşke Allah ona verdiğini bana da verse (bana versin)ki onun gibi yapayım. Başka adama mal Verdi, daima hakta onu harcıyor. Bir adam dedi ki keşke Allah bana onun gibi verse (versin)ki onun yaptığı gibi yapayım” (Buharı)
İşte mümin böyle davranacaktır, diğer müminlere dua eder, onların nimetlerinin zevalini temenni etmez, kendisine onun gibi temenni edebilir, ama Allah’ın gösterdiği şekilde hakkını vermelidir.
Rukye konusuna gelelim;
Dilde rukya Arapçada رقى fiilinden geldi, yükselmek ve ileriye gitmektir. Terakki (gelişme, ilerleme, yükselme) etmektir.
Şeri manası hasta olanı hastalıktan kurtarmak için Allaha doğru yönelip sığınmaktır.
Bir kişi için rukye yapmanın manası, onun için Allaha sığınıp dua etmek ve onun üzerine Kuran okumaktır.
İnsan hastalanınca veya göz değerse veyahut haset edilirse Allaha dua eder veya kendisine dua edilir, Allaha sığınır ve Kurandan okur veya kendisi üzerine okunur.
Nitekim Allah(cc) şöyle buyurdu:
وَنُنَزِّلُ مِنَ الۡـقُرۡاٰنِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَّرَحۡمَةٌ لِّـلۡمُؤۡمِنِيۡنَ‌ۙ وَلَا يَزِيۡدُ الظّٰلِمِيۡنَ اِلَّا خَسَارًا‏ ﴿الإسراء ۸۲﴾
“Kuran’da müminler için şifa ve rahmet indiriyoruz. Bu, zalimlere de hüsran ve ziyandan başka bir şey artırmıyor” (İsra 82)
Aşağıdaki hadislerde
Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
” العين حق ولو كان شيء سابق القدر سبقت العين، وإذا استغسلتم فاغتسلوا” (مسلم)
“ Göz değmesi gerçektir. Bir şey kaderi geçebilseydi göz onu geçerdi. Eğer göz değmişse yıkatın ve yıkanın” (Müslim)
Hz. Aişe r.a. şöyle dedi: “Eğer bir kişiye göz değmişse Resulullah (sav) bu kişinin abdest almasını emrederdi ve abdest suyuyla onu yakardı” (Ebu davut)
Aişe r.a şöyle dedi: “Her gece Resulullah (sav) yatağına girince iki avuç elini toplardı ve içlerine üflerdi, İhlas, Felak ve Nas surelerini okurdu, ondan sonra gücü yettiği kadar vücudunu silerdi, önce başından ve vücudunun önünden başlardı. Bunu üç defa yapardı”.(Buharı)
Ebu Said El hudri r.a şöyle dedi: “Resulullah (sav) cinlerden ve insanın göz değmesinden Allaha sığınıyordu, ta Allaha sığınmakla ilgili Felak ve Nas sureleri gelinceye kadar devam etti. Bu iki sure gelince bu iki sureyi okumaya başladı”. (Tirmizi, Nisai ve İbni Maceh)
Aişe r.a Resulullah (sav) ehli (eşleri) için Allaha sığınıyordu, (rukye yapıyordu) sağ eliyle silerken şöyle diyordu:
” اللهم رب الناس أذهب الباس، واشف إنك الشافي، لا شفاء إلا شفاؤك، شفاء لا يغادر سقما” (البخاري، مسلم)
“İnsanların Rabbi olan Allah’ım! Kötülüyü yok et, şifa ver, senden başka şifa veren yoktur, senin şifandan başka şifa yoktur, öyle bir şifa ver ki hiç bir hastalık kalmasın” (Buharı ve Müslim)
İbni Abbas şöyle aktardı: Resulullah (sav) Hasan ve Hüseyin (torunları) için Allaha sığınıyordu ve şöyle diyordu: Babanız(İbrahim a.s) İsmail ve İshak (oğulları) için Allaha sığınıyordu ve şöyle diyordu:
أعيذكما بكلمات الله التامة من كل شيطان وهامة ومن كل عين لامة (البخاري، الترمذي)
“ ikinizi Allah’ın sözlerinin tamamıyla her şeytan, her öldürücü zehirden ve şerli haset eden gözden korumak için Allaha sığınırım” (Buharı ve Müslim)
Aişe r.a şöyle dedi: Resulullah (sav) bir şeyden şikâyet edince (hastalanınca) Cebrail a.s gelip onun için rukye yapıyordu ve şöyle diyordu:
” بسم الله يبريك ومن كل داء يشفيك ومن شر حاسد إذا حسد وشر كل ذي عين” (مسلم)
“Sana şifa veren bismillah, Allah’ın adıyla; Allah seni hastalıktan, haset ettiği zaman her haset edenin şerrinden ve her değen gözün şerrinden şifaya kavuştursun” (Müslim)
Osman bin Ebi Al’as Resullah (sav)’e hastalığını şikâyet etti. Resulullah (sav) ona şöyle dedi: “Vücudundan şikâyet ettiğin kısım üzerine elini koy ve üç defa bismillah de, yedi defa şöyle de: Allahım bulduğum ve sakındığım şeyin şerrinden sana ve gücüne sığınırım”. (Müslim)
Aişe r.a “Resulullah (sav) göz değmesinden dolayı rukye yapmamızı emretti” (Buharı)
İnsan beğendiği şey görürse Allah mübarek kılsın, maşallah la kuvvete ille billah (Allah ne güzel istedi, kuvvet ve güç ancak Allahtan gelir) desin.
Bununla beraber Müslüman ilacı arar. Doktora gider.
Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Allah ne hastalık indirmişse (yaratmışsa) onun şifasını (ilacını) indirmiştir (yaratmıştır). Öyleyse tedavi olun”. (Buharı, Nesai, İbni Habban, Elhakim)
Başka hadiste Ebu Huzama’nın babası Resulullah (sav) e şöyle sordu: “Yaptığımız rukya ve tedavi olunduğumuz ilacı gördün mü (onları sana soruyorum)? Bunlar Allah’ın kaderinden bir şeyleri def ederler mi? Resulullah (sav) şöyle cevap verdi: bunlar da Allah’ın kaderindendir” (İbni mace)
İnsan rukye yaparsa veya tedavi olunursa Allah’ın kaderindendir. Allah’ın ilmindedir, Allah onları biliyor. Rukye yapmasa veya tedavi olmasa Allah biliyor. Zira kader kelimesi Allah’ın takdiri ve kararı manasında geldiği gibi onun ilmi manasına da gelir. Bu nedenle insan buna inanır, fakat tedbirini alır, esbaba tevessül eder, hedefe ulaşmak için dünyada ne meşru sebep ve vesile varsa kullanır. Ne yaparsa Allah’ın kaderidir. Allah onu biliyor ve tayin ettiği hususlara ters gelmez. Ama bunu bilmediği için kendisi Allaha tevekkül ederek her helal kıldığı vesile ve vasıtayı kullanır.
Son söz olarak, Kuran’ın değerini bilmemiz gerekir. Bu Allah’ın kelamıdır! Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünmek gerekir. Üstündür, ondan daha üstün yoktur, Kutsal bir kitap ve kelam, insan Allah’ın kelamını okumakla ağzını, kalbini ve vücudunu cila eder, her şeytan, şerden ve bütün pisliklerden temizler, şifaya kavuşturur. Bu Allah’ın kelamıdır, sıradan kelam değildir, bin defa bunun manasını düşünün. Bu müminlere bir rahmettir, onları dünya ve ahiret azabından kurtarır. Müslümanlar onu anlayarak okur ve uygularlarsa dünyada ve ahirette mutlu olurlar. Hem fert, hem birey olarak, hem toplum hem de devlet olarak uygulayacaklar. Zira birey toplumun bir parçasıdır. Toplum pis olursa, İslami bir toplum olmazsa birey bundan etkilenir, çocukları ve ailesi etkilenir, insanlarla nasıl muamele edeceğini şaşırıp kalır, nereye bakarsa nereye giderse haram işleniyor. Devlet pislik getiren laiklik ve demokrasiyle toplumu bozdu, herkese hürriyet verdi, zina, fuhuş, homoseksüellik, şeytana tapma, faiz ve daha niceleri, say say bitmiyor her tür pislik yayıldı. Toplumu yöneten devlettir. Eğer Kuran ve onu açıklayan Sünnetten kaynaklanan kanunları uygularsa toplum temiz olur. İmanı atmosfer oluşur, haset ve şer kalkar, müminler birbirlerini severler, onların lideri ve rehberi güzel örnek olan Resulullah (sav)’in şu sözünü uygularlar: “Mümin ancak kendisi için ne seviyorsa kardeşi içinde severse mümin olur” (Buhari ve Müslim)

Bu satırları okuyan kardeşlerim! Kendim için ne seviyorsam sizin içinde aynısını seviyorum, Allah sizi sevsin, her şerden ve kötülükten korusun.

Esad Mansur