Gerçek manada Kuran’ı yakanlar kimlerdir?!
Kuran’a saygısızlık gösterip bu kitabın kâğıtlarını yakma veya yırtma işini yapanlar ve müsebbiplerine karşı ciddi şekilde çıkmak ve icraat ittihaz etmek elzemdir. Fakat Kuran’ın kâğıtları değil, içindeki fikirleri yakmak daha vahimdir ve en büyük cinayettir. Zira kâğıtlarını yakanlar buradan cesaret aldılar. Çünkü Türkiye ve sair İslam memleketlerinde rejimler Kuran’ı fiilen yaktılar, ayaklar altına aldılar. İsveç’ten ve sair Avrupa devletlerinden ithal ettikleri anayasa ve kanunları üstün kılıp uyguladılar, Kuran’ın uygulanmasını yasakladılar.
Kuran’ı sadece yapraklardan oluşan bir kitap sayıp onun içeriğini yaktılar. Sırf kutsal bir kitap sayıp güzel okunur ve ezberlenir hale getirdiler, güzel okuyanlara ve ezberleyenlere ödül verirler. Ama onu uygulamazlar, uygulamak isteyenlere ve uygulanmasına davet edenleri yakalarlar ve onlara ağır cezalar verirler.
Kuran’ın uygulanmasını reddedip Kuran’ı devletten uzaklaştırdılar, devletin esası kılmayı kabul etmeyenler, Kuran’a aykırı anayasa ve kanun çıkaranlar, Kuran düşmanı olan İsveç, Fransa ve sair Avrupa devletlerinden ithal edilen laiklik, demokrasi ve sair kanunları uygulayanlar, Kuran’ı devletten, hayattan ve siyasetten ayıranlar, Kuran’ı anayasanın ve kanunların esası olarak kabul etmeyenler, Kuran’a dayalı devleti kurmaya çalışanlara karşı savaşlar ve onlara ceza verenler gerçek manada Kuran’ı yakanlardır.
Kuran’ı asıl yakanlar, bunun ahkâmından ve ahlakından insanları uzaklaştıran, gençleri İsveç, Avrupa ve Batı kültürüyle yetiştiren, eğiten ve bu sayede toplumu çökertenlerdir. Her haramı helal kılanlar, herkese hürriyet verenlerdir. Oysa Kuran sadece mucize bir kitap değildir, doğru akidedir, ondan fışkıran üstün hayat nizamıdır, yaşam tarzıdır, devlet sitemidir ve siyaset modelidir. Gençleri yetiştiren, eğiten ve onlara İslam şahsiyeti kazandıran kapsamlı fikirdir.
Kuran kâğıtlardan oluşmuş basılı bir kitaptan ibaret değildir. Sadece onu unutmayıp sürekli ona müracaat edilsin diye kâğıtlara yazılıp bir kitap hale getirildi. Oysa Kuran kâğıtlardan oluşan bir kitap olarak inmedi. Olaylara uygulamak ve sorunları çözmek üzere ayet ayet indi. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bu ayetlerin kaybolmaması için yazdırdı. Fakat her inen ayeti kurduğu Kuran devletinde uyguladı, bunun sayesinde temiz toplum tesis etti. 10 sene boyunca devlet reisi olarak her konuyla ilgili inen ayetleri uyguladı. Uygulaması ve açıklaması Kuran’ın beyanıdır, bu ise sünnettir, bu da Kuran gibi bir kaynaktır. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in uygulaması ve açıklaması Allah’tan bir vahiydir, bizim için güzel bir örnektir, onsuz Kuran asla uygulanamaz.
Kuran’a inanmak ve saygı göstermek onu uygulamayı gerektirir. 13 asır bu Kuran ve onun beyanı olan sünnet sırf saygı duyulan bir kitap olarak kalmadı. Hilafet devletinde uygulandı. O dönemde hiç bir kâfir Kuran’ı yakmaya cesaret edemedi. Bu devleti 3 Mart 1924’te kâfirler yakınca, yerine kâfirlerden ithal ettikleri kötü devlet modeli olan cumhuriyeti kurunca kâfirler Kuran’ın kâğıtlarını yakmaya cesaret buldular. Zira Türkiye Cumhuriyeti Kuran’ın yasakladığı kâfirlerin haçlı ittifakı olan NATO’da üyedir, onların müttefiki ve dostu oldu. Kuran Hristiyanları ve sair kâfirleri dost ve müttefik edinmeyi kesin şekilde yasakladı. Bu gün Müslümanları kandırmak üzere ve seçimi kazanmak maksadıyla Kuran’ı yakma olayını protesto ederler, kınarlar, timsah gözyaşları dökerler, yarın onlarla ahbap, dost olurlar, İsveç’le birlikte haçlı paktı olan NATO’ya devam ederler. Kuran devletini kurmaya çalışanları ezip yakarlar. İşte müminleri aldatmaya çalışanlar ve gerçek manada Kuran’ı yakanlar bunlardır! Bunlar münaffıkların ta kendilieridir.
Esad Mansur