Filistin ve Olayları Nereye Rücu Edecek!
22/02/2023 tarihinde Nablus’ta Yahudi ordusu tarafından gerçekleştirilen ve 11 kişinin ölümüne ve 100’den fazla kişinin yaralanmasına yol açan Nablus operasyonuna yanıt olarak 26/02/2023 tarihinde iki Yahudi gaspçı öldürüldü. Bunun üzerine gaspçı Yahudiler Huvara kasabasına saldırdılar ve onlardan yüzlercesi kasabanın halkına, evlerine ve düşman ordusunun koruması altındaki mülklerine saldırdılar, bir kişiyi öldürdüler, yüzlercesini yaraladılar, birçok evi, dükkânı ve arabayı yaktıkları gibi Burin köyüne de saldırarak bazı evleri yaktılar ve koyunları çaldılar.
2020’den bu yana birçok rejimin Yahudi varlıklarıyla normalleşmesinin ardından gaspçı Yahudilerin Filistin ve halkına yönelik saldırıları arttı. Zira BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan 2021’de normalleşme için mutabakat anlaşması imzaladılar.
Mısır rejiminin 1979’da Yahudi varlığını tanıdığı ve Camp David Anlaşmasını imzaladıktan sonra onunla ilişkilerini normalleştirdiği bilinmektedir. Aynı şekilde Filistin Yönetimi de 1993 yılında Oslo Anlaşmasını imzalayarak güvenlik koordinasyonu adı altında Yahudi varlığının hizmetkârı ve koruyucusu olduğu gibi Ürdün rejimi de 1994 yılında Wadi Araba anlaşmasını imzalayarak ümmet ile Yahudi varlığı arasında bir tampon bölge rolü oynamıştır. Erdoğan başkanlığındaki Türkiye rejimi, diplomatik temsilciliği azaltmasının ardından Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirdi. Zaten Türkiye rejimi, Yahudi varlığını tanıdığı 1949 yılından bu yana onunla ilişkilerini koparmadı. Nitekim geçen yıl Erdoğan, Yahudi varlığının başkanını bir kahraman gibi karşıladı. Ayrıca Erdoğan’ın ardından giden Azerbaycan, son dönemde normalleşme hızını artırmış ve 1992’den itibaren Yahudi varlığını tanımıştır. Aynı şekilde Orta Asya ülkeleri de geçen yüzyılın doksanlı yıllarının başından itibaren Yahudi varlığı ile ilişkileri sürdürmüştür. Yine Çad, 1973’ten beri Yahudi varlığıyla kopan ilişkilerini 2018’de yeniden kurmuştur. Nitekim Çad’ın geçici Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Deby, 01/02/2023 tarihinde Yahudi varlığını ziyaret ettiği gibi öldürülen babası Çad’ın eski Cumhurbaşkanı da 2021 yılında Yahudi varlığını ziyaret etmişti.
Tüm bunlar, gaspçı Yahudilerin Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürmeye teşvik etmiştir. Zira onlar, bölgede kendilerini tehdit edecek veya onlara karşı sopa sallayacak hiçbir varlığın olmadığını biliyorlar. Oysa onlar, yiğidin olmadığı bir yerde yalnız kaldıklarında meydan okumak ve savaşmak isteyen korkak bir kavimdir. Bilakis onlar, resmi olarak normalleşmeyip ya Katar, Umman, Tunus, Suudi Arabistan ve Endonezya gibi ülkelerin zımnen normalleştiği ya da diğer Arap ülkeleri, İran, Pakistan ve Malezya gibi ülkelerin iki devletli çözüm denildiğinde Yahudi varlığını zımnen tanıdığı varlıklardır.
Yahudilerin, sorunu olan İslam beldelerindeki tüm bu rejimlerden hiçbir korkuları yoktur. Ayrıca onlara sınırsız Amerikan ve Avrupa desteği vardır. Bütün bunlar Yahudilere, Filistin halkına karşı ne kadar katliam yaparlarsa yapsınlar cezadan kurtulacaklarına dair güvence vermektedir. Onlara karşı yayınlanan kınama ve eleştirilerin çoğunun herhangi bir fayda veya zararı yoktur!
Yahudiler azgınlıklarında ısrar ediyorlar ama mecazi anlamda ömürlerini kısalttıklarını yani Müslümanlar için onları korkutacak ve onlara Şeytan’ın vesveselerini bile unutturacak bir gücün ortaya çıkmasını hızlandırdıklarını bilmiyorlar. Zira yapmış oldukları şeyler, onları ifşa ettiği gibi onların şaşkın bir kavim olduklarına ve mümin için bir ahit ve anlaşma gözetmediklerine dair gerçek yüzlerini de ortaya koymaktadır. Nitekim Yahudiler, yüzlerce yıl Müslümanların emanında kaldıktan sonra Allah’ın zimmetine ihanet ettiler. Sonra onlar Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı. Dahası yeryüzünde böbürlenip bozgunculuk çıkardılar ve Mescid-i Aksa’yı kirlettiler. Sonra Allah, onların üzerine çok kuvvetli kullarını gönderecek ve onların arkasında ve önlerinde olanların köklerini kurutacaklardır.
Yahudilerin davranışları, arbedeleri ve kibirleri, normalleşenler ve tüm bunlara karşı sessiz kalanlar için kötü bir alamettir. Ama ümmet ayağa kalkacak, onların varlıklarını sarsacak, onları alaşağı edecek, onları yargılayacak ve onlara hak ettikleri cezayı verecektir. Dahası ahirette rezil rüsva olacaklar ve Allah’ın azabı ise daha şiddetli ve daha çetin olacaktır. Nitekim normalleşenler, normalleşme yoluyla Yahudilerin arbedelerini ve saldırganlıklarını durduracaklarını ve iki devletli çözümü kabul ederek de hayali bir barışın gerçekleşeceğini sanıyorlar. Bu yüzden tahtlarına yaslanıyorlar ve onlara karşı ümmetin devrimini güvence altına alıyorlar. Ancak Yahudiler onları hayal kırıklığına uğrattılar ve bu da onların ümmetleri karşısında daha büyük utanç ve rezilliklerine neden oldu.
Yahudiler 2002’de Cenin kampına saldırıp orayı yerle bir ettiklerinde ve bir grup kahraman da kampı savunduğunda, Birleşmiş Milletlere göre yaklaşık 58, Filistin Yönetimi’ne göre yaklaşık 500 kişi şehit oldu, resmi rakamlara göre yaklaşık 23, görgü tanıklarına göre de yaklaşık 55 Yahudi öldürüldü. O gün kamptakiler, başlarına gelenlerin, büyük bir yıkıma neden olan ve geride en az 17 bin civarında kurban bırakan 1999 depreminde Türkiye’nin başına gelenlerin yanında önemsiz olduğunu söylediler. Evet, Filistin halkının başına ne geldiyse, yakın zamanda Türkiye’yi vuran ve şu ana kadar yaklaşık 45.000 ve Suriye’de 6.000’den fazla kişinin hayatına mal olan, mülkleri yıkılan ve yaklaşık 25 milyon insanın zarar gördüğü deprem gibi doğal afetlerde başkalarının başlarına gelenler ölçüsünde gelmektedir. Aynı durum, 2004 yılında Endonezya’da yaklaşık 227 bin kişinin ölümüne neden olan deprem ve tsunami, 2010 yılında 230 binden fazla kişinin ölümüne neden olan Haiti depremi ve çok sayıda can ve maddi kayba yol açan doğal afetlerden etkilenen diğer ülkeler için de geçerlidir. Ayrıca Amerika’da binlerce cana mal olan kasırgalar, seller ve yangınlar meydana gelmiş ve 2022’deki kayıpları yaklaşık 260 milyar Doları bulmuştur.
Bu nedenle Filistin halkı sabırlı ve kararlı olmalıdır. Zira zafer günü yaklaştı. Nitekim tüm ümmet kaynamakta olup Allah’ın izniyle yakında ihmalkâr ajan yöneticilerini devirecek, onları alaşağı edecek, onları ayaklarının altına alacak ve Allah’ın vaadi ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesiyle vaat edilmiş olan Hilafetini kuracaktır:
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ
“Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacaktır.”
Esad Mansur