Soru:

Toplumda gittikçe yaygınlaşan mizaç eğitimi, bilinçaltı tedavisi ve sarkaçla tedavi gibi hususların gerçekliği var mı?

Cevap:

Bu konuların bir kısmı Budist hurafeli inançlara dayalıdır. Bu inançlara binaen bazı hareketler yapıp tedavi olunduğu iddia edilir. Bir kısmı da Batıdan gelen psikolojiye dayanır. Batının batıl fikir ve kültürüyle ilgilidir.

Mizaç eğitimi insanların karakterleri, davranışları ve duygusal tepkiler ile ilgilidir. Bu husus kültürel ve fikre dayalıdır.

Bilinçaltı insanın hayal ettiği şeyler, kötü ve negatif düşünceler, geçmişte maruz kaldığı olaylar ve anılarıyla ilgilidir. Bunu temizleme terapisini yapmaya çalışırlar. Nefes terapisi veya Hipnoz veyahut Theta tedavisi yaparlar. Bunların hiçbir doğruluğu yoktur.

Sarkaç tedavisi Budist inançlara dayalıdır. Bio enerjiyle insanı tedavi ettiklerini iddia ederler. Buna göre insanın iki farklı enerjisinin var olduğunu söylerler. Pozitif ve negatif enerji, Çi enerjisi, Prana enerji, derin nefes almak ve nefes koçluğundan söz ederler. İnsanlar bu şekilde rahat hisseder ve mutlu olur diye iddia ederler. İşte bunların tümü Budistlerin saçma hurafe inançlarına dayalıdır. Bu işin tüccarları çoğalmıştır, insanları kandırarak paralarını haksızca yemeye çalışıyorlar.

İnsanların cahilliği ve İslam’ı kavramadıkları ve yaşamadıklarından dolayı sorunlu, sıkıntılı ve huzursuz oldu, düşünceleri, duyguları ve davranışları karışık ve çelişkili hale geldi. Bu kötü hallerine çare aramaya başladılar. Bu tüccarlar bu durumu istismar ediyorlar. Zira kapitalist, laik, demokratik sistem insanları hasta etti, kompleks yaptı ve huzursuz hale getirdi. İnsanlar maddiyat peşinine düştüler, sırf dünyayı kazanmayı düşünüyorlar. Her hangi bir şekilde, ne olursa olsun sırf dünyayı kazanmak istiyorlar. Zengin ve şöhret sahibi olmak, her türlü lüks şeyi elde etmek, lezzetli yemekler yemek, modaya uyarak sürekli yeni elbiseler giyinmek ve eşyalar almak, şehvetlerini tatmin etmek, bu hususlarda başkaları ile yarışmak ve onları kıskandırmak, gösteriş, bencilik haddi aştı vs. Böylece sorunları ve sıkıntıları arttı, huzurları kaçtı, ıstıraplı oldular, mutlu olamıyorlar. Ondan sonra bu sıkıntılarına ilaç ararlar.

İnsanın bütün sorunları büyük düğümü çözmekle ilgilidir. Bu düğüm doğru şekilde halledilirse insanın bütün sorunları çözülür ve sıkıntıları gider, içi tedavi olur ve mutlu olur. Bu büyük düğüm çözülmezse insan kompleksli ve hep sıkıntılı olur,  hayatında huzur ve itminanı hissetmez.  

Büyük düğüm şu sorularla başlar: insan nereden geldi? Nereye gidiyor? Bu dünyaya niçin geldi? Niçin bu dünyadan göç eder? Öncesi ve sonrasında ne var? Kim var? Kendisini, hayatı ve kâinatı kim var etti? Niçin var etti? Nasıl düzenledi? Bunların arkasında ne var? Kendi iradesi dışında meydana gelen şeyler nereden kaynaklanır? Başına gelen bir musibetin müsebbibi, sebep olan nedir? Zararın müsebbibi kimdir? Nasıl rahat, huzurlu ve mutlu olur? Gibi sorular büyük düğümü çözmekle ilgilidir. Bu sorulara doğru cevap bulmazsa içi hasta, sıkıntılı, mustarip ve kompleks olur, saadeti tadamaz, sükunet ve huzur bulamaz. Bu durum düşüncelerine, duygularına, Kanaatlerine, ölçülerine, karakterlerine ve davranışlarına yansır. 

Gerçeğe uygun şekilde akli delillerle bu sorulara cevap vermek gerekir. Allah’ın varlığı, Kuran’ın Allah’ın kelamı ve Muhammed’in O’nun Resulü ve Peygamberi olduğunu akli delillerle ispatlamak gerekir. İslam akidesini insanlara akli delillerle kavratmak gerekir ki İnsan sağlam ve sarsılmaz imana sahip olsun. İslam fikirlerini derin şekilde kavratmak gerekir.

Zira büyük düğüm ancak İslam akidesiyle doğru ve köklü şekilde çözülür. İslam akidesi insana sağlam temel fikir ve doğru bakış açısı kazandırır. Bütün bu sorulara doğru cevap verir.  

Ne sorunu olursa olsun ve başına ne musibet gelirse gelsin içi rahat ve huzurludur, mutludur. Bu hayata niçin geldiğini kimin getirdiğini, niçin bu dünyadan göç edeceğini nereye gideceğini, başına niçin musibet geldiğini, buna karşı sabretmesi ve benzeri hususları kavramıştır. Bu nedenle Allah’ın emirlerine uyar ve nehiylerinden vazgeçer. Çünkü saadet dünya malını kazanmak, lezzetleri elde etmek ve şehvetleri tatmin etmekle değil Allah’ın rızasıyla gerçekleşir. İnsan Allah’ın rızasını kazanmayı hedef edinirse mutlu olur, dünya ve ahiretin saadetini kazanır.

İnsanlara İslam akidesini aklen kavratmaya çalışmak gerekir. Allah’a, Kitabına ve Resulüne imanı, kaza ve kaderi kavratmak, İslam şahsiyetini kazandırmak, İslam üzerinde yetiştirmek, imani atmosfer oluşturmak, İslam’a göre yaşamak ve ilişki kurmak elzemdir. Kısaca İslam devletinin kuruluşuna insanların büyük ihtiyacı vardır.

Not: Psikoloj ile ilgili 14 Ekim 2020 ve 25 Ocak 2023 Tarihlerinde iki soru-cevap yayınlamıştık. İstifade etmek için bunlara bakabilirsiniz.

 

Esad Mansur