Ukrayna’nın Rusya’ya Saldırısı
Rusya-Ukrayna savaşında ani bir değişiklik oldu ve Ukrayna kuvvetleri, 6 Ağustos 2024’ten itibaren Rusya toprakları içerisinde karşı saldırı düzenleyerek Moskova’ya 530 km uzaklıktaki Rusya’nın Kursk bölgesine girdi. Nitekim on gün sonra Ukrayna, bu bölgeye, 35 kilometreye ulaşan, 80 kasabayı ve 1.500 kilometrekarelik bir alanı kapsayan yeni bir saldırı başlattığını duyurdu.
Öte yandan Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk bölgesine yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak bazı kasabaları ele geçirdi; ancak Rusya’nın iki buçuk yıldır bu bölgeyi kontrol edemediği ve Harkov ile Herson’un yarısından çekilmek zorunda kaldığı bilinmektedir.
Ukrayna işgalinin yoğunlaşması ve genişlemesi halinde Ukrayna, savaşı durdurmaya ve iki ülke arasındaki sorunları çözmeye yönelik müzakerelerdeki konumunu güçlendirecek ve böylece Rusya’nın çekilmesi karşılığında Ukrayna da çekilecektir. Bu da Putin’in hem kendisini hem de ülkesini içine düştüğü çıkmazdan kurtarmak için bir gerekçe olacak ve böylece davranışını halk ve küresel olarak kabul edilebilir gibi gösterecektir. Nitekim savaşın başında Kiev’e saldırıp içeresine giremediğinde ve kuvvetlerinin Ukrayna içinde yok edileceğini ve şehirlerin içerisinde düzenli orduların karşı koyamayacağı sokak savaşına sürükleneceğini gördüğünde de aynısını yapmış ve böylece mağlup ve aşağılanmış bir şekilde çıkmıştı. Bunun üzerine meseleyi saptırıp Ukrayna tarafıyla İstanbul’da müzakere yapılması çağrısında bulunup müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini ve Ukrayna’nın şartlarını kabul ettiğini iddia ederek Kiev’den çekilmeye hazırlandı ama diğer taraf bunu reddetti. Bunun üzerine olası yenilgisini örtbas etmeye çalışarak Kiev’in banliyölerinden geri çekildi.
16 Ağustos 2024 tarihli Washington Post Gazetesi, bilgi sahibi bir diplomatın şu sözlerini aktardı: “Enerji ve elektrik altyapısına yönelik saldırıların durdurulması ve diğer konuları da kapsayacak şekilde genişletilmesi umuduyla Rusya ile Ukrayna arasında müzakerelerin yürütülmesi için Katar arabuluculuğunda gizli bağlantılar oldu.” Ancak Ukrayna, Rusya’nın 2014’ten bu yana işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarından çekilmesinde ısrar ederken Rusya da Ukrayna’nın bu toprakları Rus toprağı olarak tanımasında ısrar etmektedir. Bu da Rusya’nın topraklarının işgal edilip geri alamama gibi zor ve utanç verici bir duruma düşmediği ve karşılıklı geri çekilmelerin yapılması gerekmediği sürece savaşın durmasının uzak olduğu anlamına gelmektedir. Nitekim Ukrayna, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı aracılığıyla açık bir şekilde “saldırısının, büyük taktiksel yenilgiler yaşatarak Rusya’yı adil bir müzakere süreci yürütmeye ikna etmeyi amaçladığını” ifade etti. (Alman Haber Ajansı, 16/8/2024)
Bu nedenle kişi şunu merak ediyor; Ukrayna’nın Kursk’taki başarısı, 80 kasabanın işgali ve bu bölgeleri yönetecek bir Ukrayna yönetiminin kurulduğunun açıklanması, Putin’in “saldırının geniş çaplı bir provokasyon olduğunu” söylemesine rağmen Rusya’nın bahsetmiş olduğumuz bu amaç için kasıtlı bir ihmali mi acaba?! Nitekim Rusya, Amerika ve Batı’yı saldırının arkasında olmakla suçladı ancak Amerika bunu reddetti. Putin’in yardımcılarından biri olan Patrushev şunları söyledi: “ABD ve Batı öncülüğündeki askeri koalisyon, Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk bölgesine yönelik saldırısının planlanmasında doğrudan yer almaktadır… Amerika’nın saldırıya karışmadığına ilişkin açıklamaları doğru değildir ve Amerika’nın katılımı ve desteği olmasaydı Kiev Rusya topraklarına girmeye cesaret edemezdi.” (İzvestia 16/8/2024) Avrupalılar saldırıyı meşru bir savaş olarak değerlendirdi. İngiltere, Savunma Bakanlığı aracılığıyla “Ukrayna kuvvetlerinin Rusya topraklarındaki operasyonlarında uzun menzilli Storm Shadow füzeleri kullanmadan İngiliz silahlarını kullanabileceğini” açıkladı. (Şarkul Avsat)
Ukrayna’nın Rus toprakları üzerindeki işgali yoğunlaşırsa, müzakerelerin ve çözümlerin Ukrayna’nın çekilmesi karşılığında Rusya’nın da çekilmesi yönünde ilerlemesi muhtemeldir ve belki de bu, Putin’i içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilir ve kazananın ve kaybedenin olmadığı söylemine uygun olarak onun yüzsuyunu koruyabilir! Ancak sonuçta bu, Rusya için bir yenilgidir; çünkü hedeflerine ulaşamamış olup aksine tam tersi olacaktır. Ancak bu, Putin’e olan güvenin büyük ölçüde zayıflamasıyla birlikte belki de onun iktidarda kalmasını sağlayabilir ki bu da diğerlerinin onu devirmek için çalışma hırslarını güçlendirecektir.
Karşılıklı geri çekilme konusunda bir anlaşma olursa, bu Rusya’yı güçlerini tüketen ve çıkmaza giren bir savaş bataklığından kurtarabilir. Aksi taktirde Doğu Ukrayna’dan karşılıksız çekilmek zorunda kalacaktır ki bu Rusya için büyük bir yenilgi anlamına gelmekte olup gerçekleşmesi durumunda yansımaları vahim olacaktır. Zira bu, Putin’i de etkileyecek, er ya da geç onu devirecek, ülkesini küresel süper bir güç olarak uluslararası konumdan düşürecek ve belki de onun parçalanmasına yol açacaktır. Eğer yeni bir yönetim gelir ve onun yönetiminin yerini alırsa, Amerika’yı ve Batı’yı memnun etmek için tavizler verecektir; ta ki Amerika, 1994 yılında Ukrayna Rusya’nın nüfuzu altındayken Amerika ile anlaşan ve onun onayını ve desteğini almak için tavizler veren Yeltsin liderliğindeki Rusya ile yaptığı bir anlaşmayla, Ukrayna’nın nükleer silahlarını söktüğü gibi Rusya’nın da nükleer silahlarının sökülmesini talep etme noktasına gelinceye kadar. Rusların siyaseten aptal oldukları ve Batı’ya karşı aşağılık kompleksine de sahip oldukları bilinmektedir. Bu yüzden Batı’nın bir parçası olmaya ve onun rızasını elde etmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla şayet Putin düşerse, halefleri hızla Amerika’nın başını çektiği Batı’ya yönelecek ve ona tavizler vereceklerdir.
ABD seçimleri yaklaşıyor ve Cumhuriyetçi aday Trump, Ukrayna’daki savaşı durduracağını söyleyerek Rusya’ya kur yapıyor. Dolayısıyla tıpkı Cumhuriyetçilerin ara kongre seçimlerinde başarılı olması için 2022’de petrol üretiminin kesilmemesi konusunda Biden yönetimine yanıt vermemesi için Suudi Arabistan’la temasa geçtiği gibi, ekibi aracılığıyla onlarla temasa geçmesi hiç de uzak değildir. Daha önce yani 1980 yılında Reagan liderliğindeki Cumhuriyetçiler, Tahran’daki büyükelçiliğinde tutulan Amerikalı rehinelerin serbest bırakılmasını engellemek için İran’la temasa geçmiş ve kazanmalarından sonra İran’a destek sözü vermişlerdi ve bu nedenle Carter liderliğindeki Demokratlar düşmüştü. Benzer şekilde Trump Gazze’deki savaşı durduracağını söylüyor, Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu’yu açıkça arayarak kendisiyle belirli bir konuda anlaşmaya varmasını istiyor ve Demokratların seçimleri kazanmak için savaşı durdurma çabalarını boşa çıkarıyor; sonra da Yahudiler ve Netanyahu hesabına savaşı durduracaktır.
Rusların Ukrayna’da savaşma iradelerinin olmadığı, bu savaşın kendi savaşları olduğuna ikna olmadıkları, bu yüzden oraya savaşmak için gittiklerinde askerlik hizmetinden kaçtıkları gözlemleniyor. Bunun yanı sıra Rusya, kendisi için büyük bir uluslararası müttefik de bulamamıştır. Nitekim Çin de bundan kaçınmıştır. Kuzey Kore’nin ise kayda değer uluslararası bir ağırlığı yoktur. Belarus zaten Rusya’ya bağımlıdır. Aynı şey Orta Asya ülkeleri için de söylenebilir. Hatta Slav Ortodoks kardeşi Sırbistan bile onunla ittifak kurmaktan ve onu desteklemekten kaçınarak Batı’ya yönelmiştir.
Uluslararası kamuoyu da Rusya’nın yanında değildir; zira uluslararası olarak kefeyi kendi lehine çevirmek ve onun desteğini elde etmek için diğer ülkeleri kendi yanına çekememiş ve onları kendi lehine çekip ülkeleri kendi savaşının meşruiyetine ikna edememiştir. Zira müttefikleri ve destekçileri kazanmak, açıkça kendi yanında yer almalarını tercih etmelerini sağlamak, ardından da savaşı kazanmak için uluslararası kamuoyu çok önemlidir.
Müslümanlar için önemli olan kendi devletlerine geri dönmelidir; bu devlet ise Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir. Böylece Müslümanlar, dünyayı kötü savaşlarından, dünyanın ve ahiretin mutsuzluğundan kurtarmak için dünyaya hayır risaletini taşıyacaklardır.
Esad Mansur