Yahudi varlığı, çocukları öldürmeyi hedeflediği gibi tutuklamayı da hedefliyor

Yahudi varlığı, Gazze’ye yönelik günlük saldırılarını sürdürüyor. Şehitlerin sayısı yaklaşık 44 bine, yaralıların sayısı ise çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 104 bini aştı. Ayrıca 10 binden fazla kayıp, şehitler arasında sayılıyor.

Aynı zamanda çocuklara yönelik tutuklama ve işkence politikasını sürdürüyor. 20 Kasım 2024’te Yahudi varlığı polisi, Doğu Kudüs’teki Tur beldesinde 14 yaşını doldurmamış 5 çocuğu, Şuafat mülteci kampındaki güvenlik kontrol noktasına molotof kokteyli atmak, havai fişekler fırlatmak ve taş atmakla suçlayarak tutukladığını açıkladı. Olaylarda güvenlik güçlerinden yaralanan olmadığı ve herhangi bir maddi hasarın yaşanmadığı da belirtildi.

7 Kasım 2024’te Yahudi varlığı parlamentosu (Knesset), 14 yaşını doldurmamış Filistinli çocuklara hapis cezası verilmesini onaylayan bir yasayı kabul etti. Bu lanetli parlamento, Filistin halkını hapse atmak, öldürmek, işkence etmek, sürgün etmek, topraklarını gasp etmek, evlerini yıkmak ve Müslümanların kutsallarına saldırmak için sürekli yeni yasalar çıkarmaktan geri durmuyor.

Filistin Esirler Kurumu’na göre, Yahudi varlığı şu anda 270’ten fazla çocuğu tutuklu bulunduruyor. Kurum, 20 Kasım 2024’te Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde düzenlenen baskınlarda aralarında bir kadının da bulunduğu 15 Filistinlinin Yahudi varlığı tarafından tutuklandığını duyurdu. Kuruma göre, Yahudi işgal güçleri, 7 Ekim 2024’te başlayan saldırılarından bu yana Batı Şeria ve Kudüs dâhil olmak üzere 11 bin 700’den fazla kişiyi tutukladı. Bu bölgelerdeki şehit sayısı 790’a yükselirken, yaralı sayısı yaklaşık 6 bin 450 oldu.

Çocukların tutuklanması, Birleşmiş Milletler kararları ve uluslararası sözleşmelerin ihlali anlamına geliyor. Bu sözleşmeler, çocukların tutuklanmasını, işkence edilmesini ve hapsedilmesini yasaklıyor. Ancak Yahudi varlığı, Amerikan ve Batı desteği sayesinde hiçbir karara, sözleşmeye veya uluslararası anlaşmaya uymuyor. İşlediği suçlar ya meşrulaştırılıyor ya da örtbas ediliyor. Müslümanlar ve ordularının Filistinli kardeşlerine yardım etmemesi de bu durumu kolaylaştırıyor. Müslümanların harekete geçmesini, başlarındaki hain rejimler engelliyor. Halbuki dinleri, kardeşlerine yardım etmeyi, bu rejimleri devirmek için çalışmayı ve Müslümanların ülkelerini kurtaracak, cihadı ilan edecek bir Hilafet Devleti kurmayı zorunlu kılıyor.

————————————–

Katar Dışişleri Bakanlığı: Hamas liderleri Katar’dan ayrıldı, ofislerini kapatırsak resmî olarak duyuracağız

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ansari, “Hamas’ın müzakere liderleri şu anda Doha’da bulunmuyor ve farklı başkentler arasında gidip geliyorlar” dedi. Ayrıca, “Hamas’ın siyasi ofisinin kapatılması durumunda bunu Katar Dışişleri Bakanlığı açıklayacaktır, başka yollarla değil” diyerek, Katar’ın Hamas ofisinin kapatıldığını ve Hamas yetkililerinin ülkeden çıkarıldığını resmî olarak duyuracağına işaret etti. Daha önce çıkan haberlerde, Katar’ın Hamas yetkililerini sınır dışı ettiği ve ofisini kapattığı iddia edilmişti.

Ansari, “Arabuluculuk çabalarının askıya alınmasının sebebi, tarafların ciddiyetsizliğiydi. Doha, siyasi amaçlar için kullanılmayı kabul etmeyecektir” dedi ve “Tarafların ciddi olması durumunda müzakerelere yeniden başlamaya hazırız” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, Katar’a yönelik Hamas’ın tüm taleplerinden vazgeçmesi ve Yahudi varlığının (İsrail) istediği her şeye boyun eğmesi yönünde baskılar olduğuna işaret ediyor. Yahudi varlığı, Hamas’ı ve Gazze Şeridi’ni yok etmeye çalışırken bölge üzerindeki güvenlik kontrolünü almak istiyor.

Bilindiği üzere Hamas, Biden’ın planını kabul etmiş, ancak Yahudi varlığı bu planı reddetmiştir. Katar ise müzakerelerin önündeki engelin Yahudi varlığı olduğunu açıkça belirtmekten çekinmektedir. Ayrıca, Yahudi varlığına karşı net bir tavır almaktan kaçınmakta ve arabulucu olma rolünden ziyade, Yahudi varlığı ile tüm ilişkilerini kesmeli ve Filistin’i işgal eden, Gazze halkına soykırım uygulayan İsrail’e karşı direnişçilerin yanında yer almalıdır.

Haberlerde, Hamas yetkililerinin Katar’dan ayrılarak Türkiye’ye yöneldiği belirtildi. Bu bağlamda, Yahudi medyası 18 Kasım 2024 tarihinde İsrail istihbarat şefi Shin Bet’in Türkiye’ye gizli bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve Türk mevkidaşıyla ateşkes ve rehine değişimi anlaşmasını görüşmek üzere bir araya geldiğini bildirdi. Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin, Hamas’a Yahudi varlığını memnun edecek daha fazla taviz vermesi için baskı yapacağı iddia ediliyor.

Erdoğan yönetimi, Yahudi varlığıyla diplomatik ve ticari ilişkileri sürdürüyor. Ancak geçtiğimiz mayıs ayında, doğrudan ticareti durdurduğunu açıkladı. Buna rağmen, yedi ay boyunca Yahudi varlığına ihtiyaç duyduğu her şeyi sağladığı ve şu anda bu desteği üçüncü taraflar aracılığıyla sürdürdüğü belirtiliyor.

—————————————-

Almanya Şansölyesi, Rusya Devlet Başkanı ile Telefon Görüşmesi Yaptı

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 15 Kasım 2024’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir saat süren telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşme, iki yıl aradan sonra yapılan ilk görüşmeydi ve Ukrayna ile adil ve kalıcı bir barış sağlamak amacıyla görüşmelerin düzenlenmesi için yapıldı.

Scholz, görüşme öncesinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile telefonla görüşerek Putin ile yapacağı görüşmenin içeriği hakkında bilgi verdi.

Kremlin, görüşmenin “açık sözlü” olduğunu ve Berlin tarafından başlatıldığını belirterek, Putin’in Scholz’a “herhangi bir anlaşmanın sahadaki yeni durumu yansıtması gerektiğini” ve potansiyel anlaşmaların “Rusya’nın güvenlik çıkarlarını göz önünde bulundurması” gerektiğini iletti. Putin ayrıca, “en önemli olanın, çatışmanın kök nedenlerinin ele alınması” gerektiğini ifade etti (TASS).

Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden bir kaynak, “Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Scholz’a Putin ile telefon görüşmesi yapmaması konusunda uyarıda bulundu, çünkü bunun Rusya’nın izolasyonunu azaltacağını ve savaşın devam etmesine neden olacağını söyledi. Bu, sadece Putin’e, gerçek bir barış arayışında olmayan, sadece bir ‘savaş molası’ isteyen bir lider olarak yardım edecektir” dedi (Reuters).

Almanya, Ukrayna’ya yaklaşık 500 kilometre menzile sahip Taurus tipi uzun menzilli füzeleri teslim etmeyi reddetmeye devam ediyor. Almanya, bu savaşta bir çıkış yolu arıyor ve Rusya ile bir anlaşmaya vararak savaşı durdurmayı hedefliyor. Savaş, Almanya’ya büyük maddi kayıplar yaşatmış ve ülkenin ekonomisi krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Almanya, enerji kaynaklarını düşük fiyatlarla temin ediyordu, ancak enerji maliyetlerinin artması nedeniyle sanayisi zor durumda kaldı. Ayrıca, Rusya’nın pazarları Almanya’ya kapandı.

Amerika ve İngiltere, Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerini zor durumda bırakmak ve AB’yi çökertmek için savaşı körüklemeye devam ediyor. Bu, kapitalist ülkeler arasındaki tarihi bir çatışmanın parçası olarak görülüyor.

Esad Mansur