Soru:

Hilafet devletinde zimmiler ve harbiler arasındaki fark ne olacak?
Zimmiler zina yaptıklarında, içki içtiklerinde Kur’an ve sünnetteki had cezaları onlara da tatbik olunacak mı?

Cevap:

Zimmi, fetih veya sulh yoluyla Hilafet devletinin tebaası olan gayrimüslimdir. Zimminin manası da ahitlidir, yani onunla anlaşma yapılan kişidir. Hilafet devletinde kâfir olduğu halde yaşayabilir. İslam nizamına uydukça ve cizye verdikçe canı, malı ve ırzı korunur. Müslümanlar gibi muamele görür. Zira Hilafet sistemi gölgesinde toplumda, muamelatta, devletin dairelerinde ve yargı karşısında din, mezhep, kavim, ırk ve renk ayrımı kesinlikle yapılmaz. Herkesin bütün hakları korunur, eşit muamele görür ve adaletle yargılanır.

Bir Müslüman bir zimmiyi kasten öldürürse öldürülür. Bir zimminin malını çalarsa veya kasten zarar verirse cezalandırılır. Tersi de aynıdır.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

“Her kim Allah’ın ve Rasulü’nün zimmetinde olan bir ahitliyi öldürürse Allah’ın zimmetini (ahdini) bozmuş olur. Kokusu yetmiş yıllık mesafeden alındığı halde cennetin kokusunu alamaz.” (Buhari)

Hilafet devleti zimmilere şu şekilde davranır:

  1. İnanç ve ibadet hususunda kendi dinlerine göre serbest bırakılırlar.
    İslam’a girmeye zorlanmazlar. Allah şöyle buyurur:


         “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara 256)

İnançları ve buna bağlı ibadetleri hususunda serbesttirler. Mabetlerinde ibadetlerini yapabilirler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Necran Hristiyanlarıyla yaptığı zımmilik sözleşmesinde şöyle buyurmuştur:

“Onlar bir olay çıkarmadıkça ve faiz yemedikçe, onlara ait bir mabet yakılmaz, bir papaz çıkarılmaz ve dinlerinden döndürülmez.” (Ebu Davud)

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Yahudi veya Hristiyan olan kimse bundan dolayı zorlanmaz. Ancak onun üzerinde cizye gerekir.” (Ebu Ubeyd, Emval)

  • Yiyecek, içecek ve giyim hususunda İslam hükümlerinin izin verdiği ölçüde serbest bırakılırlar.


İçki ve domuzu kendi evlerinde ve mabetlerinde tüketebilirler. Bu konularla ilgili alışverişlerini kendi aralarında ve kendi yerlerinde yapabilirler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu hususlarda onlara müsaade etmiştir.

  • Evlilik ve boşanma gibi meselelerde kendi dinlerine göre hareket ederler.
    Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu konularda da onlara müsaade etmiştir. Ancak bu hususlarda kendileriyle Müslümanlar arasında bir mesele çıkarsa İslam’a göre hüküm verilir.
  • Muamelat ve ukubat hususunda İslam hükümleri onlara da uygulanır.
    Faiz yemek ve yedirmek, batıl satış ve şirket sözleşmeleri yapmak, zina, kumar, hırsızlık ve benzeri haramları işlemeleri yasaktır. Eğer böyle suç işlerlerse, İslam’daki ukubat, yani ceza kanunları Müslümanlara uygulandığı gibi onlara da uygulanır.

Buhari, Enes bin Malik r.a yoluyla şöyle rivayet etti:

“Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bilezikleri için bir cariyeyi öldüren bir Yahudi’yi öldürdü.”

Buhari, Abdullah bin Ömer r.a yoluyla şu hadisi rivayet etmiştir:

“Yahudiler, zina eden bir erkek ve bir kadını Rasulullah’a getirdiler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikisinin de recmedilmesini emretti.”

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zimmilere hitaben şöyle buyurdu:

“Sizden kim faizle alışveriş yaparsa, onun için zimmet yoktur.” (İbni Şeybe)

Bu hadisin manası, onların ağır cezalarla cezalandırılacağıdır.

Harbi iki çeşittir: Fiilen harbi ve hükmen harbi.


Hilafet devletinin onlarla sıcak savaşı varsa, fiilen harbi olurlar; onların kanları ve malları korunmaz.
Eğer devlet onlarla ateşkes anlaşması veya iyi komşuluk anlaşması yaparsa, hükmen harbi olurlar. Bunlara muahit veya ahitli denilir. Onlara karşı giriş muamelesi, vizeyle veya vizesiz, Hilafet devletinin onların devletleriyle yaptığı anlaşmalara göre icra edilir.

Geçici olarak Hilafet devletinin topraklarına girerse veya sığınıp eman dilerse, onun üzerine yukarıdaki gibi İslam hükümleri uygulanır.
Büyükelçi ve konsoloslar gibi diplomat sıfatını taşıyanlar ise diplomatik dokunulmazlığa sahiptirler. Suç işlerlerse kovulurlar.

“Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına yalancı Müseyleme’nin iki elçisi gelince, ‘Benim Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik ediyor musunuz?’ diye sorunca, ikisi ‘Müseyleme’nin Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik ediyoruz’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah, ‘Buradan hemen gidin, bir elçi öldürmek isteseydim, ikinizi öldürürdüm’ dedi.” (İbni Hanbel)

Esad Mansur