Haberlere Kısa Bir Bakış

Trump Ukrayna Savaşını Durdurma ve Putin ile Görüşme Açıklamalarından Geri Adım Attı

ABD’nin eski başkanı Donald Trump, seçim kampanyası sırasında Ukrayna savaşını 24 saat içinde sona erdireceğini iddia etmişti. Ancak 8 Ocak 2025’te yaptığı son açıklamada, savaşın 6 ay içinde sona ermesini umduğunu söyledi. Ayrıca, başkanlık görevi devralmadan önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme niyetinden de vazgeçtiğini belirtti. Putin ile görüşmek için başka bir tarih verip vermeyeceği sorulduğunda, Trump kesin bir tarih vermekten kaçındı ve “Putin’in benimle görüşmek istediğini biliyorum” dedi.

Bu gelişmeler, ABD’nin dış politika stratejilerinin temelde değişmediğini, yalnızca yöntemlerin ve söylemlerin başkanlara göre farklılık gösterdiğini bir kez daha ortaya koyuyor. ABD, dünya üzerindeki etkisini sürdürmek için Rusya, Avrupa ve Çin’in güçlerini sınırlama ve bu ülkelerin birbirleriyle iş birliği yapmasını engelleme hedefini sürdürüyor. Ancak ABD’nin bu çabalarının, özellikle Afganistan ve Irak’taki başarısızlıklarının ardından, daha fazla zorlukla karşılaşacağı öngörülüyor.

Bu durum, ABD’nin tek kutuplu dünya düzenini sürdürme hayalini zorlaştırırken, Müslümanların güçlü bir liderlik altında birleşmesi durumunda ABD’nin hegemonyasının sona ereceği yönündeki inançları güçlendiriyor.

İran Rejimi, Kendi Aleyhine Gerçekleşecek Bir Devrimden Endişe Duyuyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, 8 Ocak 2025’te yaptığı açıklamada, “Suriye ordusuna yönelik darbe, askeri olmaktan önce medya ve psikolojik bir darbeydi. Gerçekte, Suriye ordusu savaşa girmeden önce yenildi ve direnemedi.” dedi. Ayrıca, “Bu olay bizim için bir uyarı olmalı. Düşmanlarımızın oluşturmak istediği ortamdan haberdar olmalı ve ülkede karamsarlık ile umutsuzluğun yayılmasına izin vermemeliyiz.” ifadelerini kullandı. Irakçi, “Saha ve diplomasinin yanı sıra üçüncü bir eksen daha var; o da medya.” diyerek medyanın önemine dikkat çekti. (Kaynak: Şarku’l Avsat)

İran Devrim Muhafızları Komutanı Hasan Selami ise 15 Aralık 2024’te, “Suriye bizim için acı bir ders oldu ve bundan ders çıkarmalıyız.” açıklamasını yaptı. (Kaynak: Fars Haber Ajansı)

Devrim Muhafızları’nın önde gelen komutanlarından ve İran’ın Şam Büyükelçiliği’nde kültür ataşesi olarak görev yapan General Behzuz İsbati, 7 Ocak 2025’te sosyal medyada yayılan bir videoda, “Suriye’de kötü bir şekilde kaybettik.” dedi. Ayrıca, “Beşar Esad rejiminin çöküşünün başlıca nedenleri, iç yapıda yolsuzluk ve ekonomik çöküştü.” diye ekledi. Halkın, “yolsuz bir rejimi devirmek için ayaklandığını” ifade eden İsbati, Rusya’yı da ihanetle suçladı: “Ruslar, İsrail’in istihbarat merkezimizi bombalayabilmesi için tüm radar sistemlerini devre dışı bıraktı.”

Bu açıklamalar, İran rejiminin kendi aleyhine gerçekleşebilecek bir devrimden endişe duyduğunu gösteriyor. İran, Suriye ve Lübnan’da Devrim Muhafızları, Hizbullah ve milisleri aracılığıyla askeri, medya ve diplomasi alanlarında yenilgiler yaşadı. Aynı şekilde Irak’ta da benzer durumlarla karşı karşıya. Suriye halkına karşı işledikleri zulüm ve suçlarla, Esad rejimini koruma çabaları sırasında, mezhepsel nefret tohumları eken İran güçleri, bu süreçte insanlık dışı yöntemlerle şiddet ve işkence uyguladı.

Ancak zalim kim olursa olsun, Allah her zaman zalimlerden intikam alır; bazen hemen, bazen de zamanla.

Trump, NATO Müttefiklerine Yönelik Baskı ve Şantajını Artırıyor

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, NATO müttefiklerine yönelik baskı ve şantaj kampanyasını tırmandırmaya başladı. 7 Ocak 2025’te yaptığı açıklamada, “Herkes maliyetleri karşılayabilir, ancak bu oran %2 değil, %5 olmalı.” dedi. (Kaynak: Şarku’l Avsat, 8 Ocak 2025). İlk döneminde müttefiklerinden gayri safi yurtiçi hasılalarının %2’sini savunma harcamalarına ayırmalarını talep etmiş ve bu talebine uyduklarını belirtmişti.

Şimdi ise bu oranı %5’e çıkarmaları için baskı yapıyor ve NATO’nun savunma kapasitesini artırma gerekçesiyle müttefiklerini sıkıştırıyor. Ayrıca, ABD’nin NATO’dan çekileceği ve müttefiklerini koruma sorumluluğunu üstlenmeyeceği tehdidini yineliyor. Trump, “Eğer faturalarını öderlerse ve bizimle adil bir şekilde ilişki kurarlarsa, kesinlikle NATO’da kalacağım.” ifadelerini kullandı.

Aynı zamanda, Grönland Adası, Panama Kanalı ve Kanada’yı ABD’ye katma tehditlerini de tekrarlayarak müttefiklerine ve dostlarına karşı kibirli bir tutum sergiliyor. Çünkü Trump yalnızca güç dilinden anlıyor ve güçlü olanın hak sahibi olduğuna, istediğini zayıflara dayatma ve onları kontrol etme hakkına sahip olduğuna inanıyor.

Esad Mansur