Türkiye’nin siyaseti nedir?

İslami değil, milliyetçi de değildir…!
Hatta Ebu Leheb’in siyasetinin de gerisindedir…!

6.1.2019’da “Uluslararası Af Örgütü” Çin zulmüyle ilgili bir bildiri yayınlayarak, Çin’in Doğu Türkistan’da bir milyon Müslümana karşı yoğun şekilde uyguladığı zalimane sindirme siyasetine değindi.
Bu örgüt, raporunda birçok kişinin şahitliğine ve ifadesine yer verdi. Bu kişiler Çin’in topluca Müslümanları belli merkezlerde hapsedip, komünist siyasi akaidi telkinde bulunduğunu ve zorla kendi komünist kültürünü benimsettirmeye çalıştığına dair açıklamalarda bulundular.
Bu bağlamda bir Müslüman sakal bıraktığı takdirde veya bir Müslüman kadın cilbap ve başörtüsü takıp İslami elbise giydiği zaman Çin hükümeti tarafından cezalandırıldığına da şahitlik yaptılar.
Bu örgüt daha önce de benzeri merkezlere atılan Müslümanlarla görüşmüş onların ifadelerinde Çin’in ezme siyasetini uyguladığını vurgulamıştı. (AFP 6.1.2019)
Çin hükümetinin, geçen ağustos ayından beri bir milyon Müslümanı belli merkezlerde hapsedip, İslam’dan caydırmak için çalıştığı ortaya çıktı.
Çin geçen hafta ilk defa yabancı ufak bir grup gazetecinin Doğu Türkistan bölgesinde üç ayrı toplama merkezine girmesine müsaade etti. Buralarda zulüm ve ezme siyasetini uyguladığını itiraf etmiş oldu. (Reuters ajansı 6.1.2019)
Bir haber ajansı Doğu Türkistan bölgesinin hâkimi Şöhret Zakir’in şöyle dediğini aktardı: “Bu merkezler aşırılığı azaltmak, kanuna uydurmak ve Manderin dilini öğretme konusunda gayet verimlidir.” Zakir, bu merkezlerde bulunanların sayısı hakkında sorulan bir soruya cevap vermekten kaçınarak, zamanla bunların sayısı azaltılacaktır şeklinde ifade kullandı. Şöyle de ekledi; “İstenilen şey Uygur kimliğini yok etmektir”.
Çinli yetkililer, hapsedilen Müslümanlara karşı şöyle telkinde bulunuyorlar. “Çin bizim büyük vatanımızdır”. Hatta daha da ileriye giderek, İslam dini hakkında büyük iftiralar atmak suretiyle, yüce İslam dini için akıl hastalığı benzetmesinde bulunduğu ve bundan dolayı Müslümanları tedavi etmek üzere bu hapis merkezlerine attıklarını söylediler.
Türkiye Amerika’ya olan dost ve müttefikliğini sürdürürken Rusya ve Çin ile de dostane ilişkilerini pekiştirmeye çalışıyor. Bu devletlerin Müslümanlara karşı ezme siyasetine karşı ya destek oluyor ya da sessiz kalıyorlar. Suriye’de ve Irak’ta Amerika ve Rusya ile beraber olduğu gibi.
Türkiye, Çin’in Doğu Türkistan’da senelerce ve özellikle son dönemlerde uyguladığı ezme siyasetine göz yumuyor. Ayrıca Çin’in ezme siyaseti uygulamadığını savunmakla da yetinmeyip, Türkiye’ye sığınan Uygur Müslümanlarını zalim Çin’e teslim etmektedir.
Oysa kafir Çin Müslümanlara karşı uyguladığı baskıcı ve zalimane siyasetini itiraf etmeye başladı. Bütün İslam dünyasına meydan okudu. Ama İslam dünyasında kurulu olan devletlerin tümü Çin ile ilişkilerini dostane bir şekilde sürdürmektedir.
Bu insanlar Müslüman Türk’tür. Türkiye Cumhuriyeti ne Müslümanlığa sahip çıkıyor ne de Türklere sahip çıkıyor. Eğer Erdoğan’ın Müslümanları savunuyoruz iddiaları doğru olsaydı onlara sahip çıkardı. Türk kardeşlerimizi savunuyoruz iddiası doğru olsaydı o Türkleri savunurdu onlara sahip çıkardı! Onları Çin’e teslim etmezdi. Hiçbir şey yapamasa dahi en azından Çin’i kınayabilir ve onunla bütün ilişkileri kesebilirdi. İslam dünyası da aynı tepkiyi Çin’e karşı gösterebilir ve onlarla olan dostane ilişkilerini sürdürmezlerdi.
O halde Türkiye’nin siyaseti nedir? Görünen o ki Türkiye’nin uyguladığı siyaset ne İslam’î nede milliyetçidir! Biz milliyetçiliği savunmuyoruz, bilakis reddediyoruz, Müslüman kardeşliğini savunuyoruz, nerede Müslüman ezilirse o bizim kardeşimizdir, ona sahip çıkarız, yardım ederiz.
Burada İslam’ı bırakıp laikliği ve milliyetçiliği benimseyen Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasetini çürütüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin Türk kardeşlerimizi savunuyoruz şeklindeki yalan iddialarını eleştiriyoruz. Zira onlar nerede bir menfaat çıkar görseler orada Türk kardeşliğini de satarlar. Suriye’de onları sattıkları gibi. Rusya Suriye’deki Türkmen dağında yaşayan o Türkleri bombalarken Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile müttefikliğini pekiştirmek adına Rusya’ya gidip İslam düşmanı olan Putin önünde eğilip aziz dostum Putin diye övgüde bulundu.
İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin siyaseti ne İslami ne milliyetçi yalnız çıkarcı ve menfaatçidir. Öyle ki üç-beş kuruş karşılığında bile Müslümanları ve Türkleri satar.
Türkiye Cumhuriyeti Ebu Leheb’in siyasetini dahi yapmaktan aciz kaldı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke’de daveti taşırken, hemen hemen Ebu Leheb dışında tüm Haşimoğulları, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in akrabaları Müslüman oldu ve ona sahip çıktılar. Ama Kureyş Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e karşı savaşları başlatınca Ebu Leheb bu savaşa katılmayı reddetti. İslam’a olan düşmanlığına ve kafir olmasına rağmen bir şekilde akrabalarına sahip çıktı. Akrabalarına karşı Kureyş’in kurduğu ordulara ve gruplara katılmadı ve desteklemedi.
Türkiye Cumhuriyeti ise İslam’la savaşan Batı dünyasının kurduğu NATO’ya katıldı, onlarla beraber savaştı ve onlarla beraber hareket etmektedir. Terörle ve İşid ile savaşmak bahanesiyle Amerika’nın kurduğu oluşuma katıldı.
Hatta Erdoğan, 11 Ağustos 2018’de New York Times gazetesine “Türkiye, Amerika ile Krizi Nasıl Görüyor” başlıklı yazdığı makalede kendisi açıkça yaptığı ihanetlerle övündü. “Türkiye ve ABD’nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki olduğuna, iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında karşılaştıkları zorluklara karşı ortak omuz omuza durduğunu” vurguladı. Şöyle de ekledi:” Türkiye yıllar boyunca ne zaman gerekli olsa ABD’nin yardımına koştu. Kore’de askerlerimiz birlikte çarpıştı. Küba füze krizinin en yüksek olduğu dönemde Türkiye topraklarında Jüpiter füzelerinin konuşlanmasına izin vererek, ABD’nin durumu yatıştırma çabalarına katkı sağladı. 11 Eylül terör saldırısının ardından Washington bu kötülüğü yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve müttefiklerini beklediğinde askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu başarıya kavuşturmak için Afganistan’a gönderdik.”
Erdoğan bu sözleri sarf edip, İslam düşmanlarıyla müttefiklik yapmakla övünürken acaba ahirette Âlemlerin Rabbine karşı ne diyecek? Kendini nasıl savunacak? Yaptıkları bir bir önüne geldiğinde ne diyecek? Keşke toprak olsam demeyecek mi?!
Rusya’yla Müslümanlar aleyhine birçok anlaşmalar yaptı ve en son anlaşma Suçi anlaşmasıdır. Çin’le olan iyi ilişkilerini halen sürdürüyor. Oradaki Müslümanları hiçe sayıp görmezlikten geliyor. Bununla da yetinmeyerek Türkiye’deki Müslümanları Çin’e teslim ediyor.

Ey Erdoğan! Senin siyasetin Ebu Leheb’in siyasetinin seviyesine bile ulaşamadı.

Esad Mansur