SORU:
Yöneticilerin arkasından konuşmak, eleştirmek gıybet midir?
Gıybet, siyasi yorum ve eleştiri farklı mıdır?

CEVAP:

Allah Subhânehu ve Teâlâ marufu emretmeyi ve münkeri nehyetmeyi farz kıldı. Bunun delileri ise:
وَلۡتَكُنۡ مِّنۡكُمۡ اُمَّةٌ يَّدۡعُوۡنَ اِلَى الۡخَيۡرِ وَيَاۡمُرُوۡنَ بِالۡمَعۡرُوۡفِ وَيَنۡهَوۡنَ عَنِ الۡمُنۡكَرِ‌ؕ وَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الۡمُفۡلِحُوۡنَ
“Hayra (İslam’a) davet edecek, Marufu emredecek ve münkeri nehyedecek sizden bir grup olsun. Felaha kavuşanlar bunlardır.” (Al-i İmran 104)
وَالۡمُؤۡمِنُوۡنَ وَالۡمُؤۡمِنٰتُ بَعۡضُهُمۡ اَوۡلِيَآءُ بَعۡضٍ‌ۘ يَاۡمُرُوۡنَ بِالۡمَعۡرُوۡفِ وَيَنۡهَوۡنَ عَنِ الۡمُنۡكَرِ وَيُقِيۡمُوۡنَ الصَّلٰوةَ وَيُؤۡتُوۡنَ الزَّكٰوةَ وَيُطِيۡعُوۡنَ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗ‌ؕ اُولٰۤٮِٕكَ سَيَرۡحَمُهُمُ اللّٰهُؕ اِنَّ اللّٰهَ عَزِيۡزٌ حَكِيۡمٌ‏
“Erkek müminler ve kadın müminler birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar; Marufu emrederler ve münkeri nehyederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allaha ve resulüne itaat ederler. Allah’ın rahmetine dâhil edeceği kişiler bunlardır. Şüphesiz ki Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (Tevbe 71)
لُعِنَ الَّذِيۡنَ كَفَرُوۡا مِنۡۢ بَنِىۡۤ اِسۡرَآءِيۡلَ عَلٰى لِسَانِ دَاوٗدَ وَعِيۡسَى ابۡنِ مَرۡيَمَ‌ ؕ ذٰ لِكَ بِمَا عَصَوْا وَّكَانُوۡا يَعۡتَدُوۡنَ‏ كَانُوۡا لَا يَتَـنَاهَوۡنَ عَنۡ مُّنۡكَرٍ فَعَلُوۡهُ ‌ؕ لَبِئۡسَ مَا كَانُوۡا يَفۡعَلُوۡنَ‏
“Davut ve Meryem oğlu İsa’nın diliyle İsrail oğullarından kâfir olanlar lanetlendiler. Çünkü (Allaha ve nebilere) isyan ediyorlardı ve (Allah’ın çizdiği sınırları) aşıyorlardı. Aynı anda işledikleri münkerden birbirlerini nehyetmiyorlardı. Yaptıkları ne kadar kötü idi.” (Maide 78-79)
Bu ayet üzerine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “İsrail oğullarından biri diğerinin günah işlediğini görünce sorumluluktan kurtulmak için onu nehyederdi. Ama ertesi günü onunla beraber olmak, bir şey yemek ve içmekte bir sakınca görmezdi. Allah bunları böyle görünce kalplerini birbirlerini çarptırdı, Davut ve Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanetledi” Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (ümmetine hitap ederek) şöyle dedi: “Canımı elinde tutana yemin ederim ki ya marufu emredeceksiniz ve münkeri nehedeceksiniz. Kötülük işleyen kimsenin elini münkerden çektireceksiniz, onu hak üzerinde durduracaksınız ya da Allah kalplerinizi birbirlerine çarptırır ve onları lanetlediği gibi sizi lanetler.” (Tirmizi, Taberi, Ebu Davut)
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem başka bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Eğer insanlar zalimi görürlerse ve onu zulmünden engellemeye çalışmazlarsa Allah’u Teâlâ her an onlara bir ceza verebilir.” (Ebu Davut, Tirmizi ve Nesai)
Yöneticiler başta olmak üzere herkese marufu emretmek, münkeri nehyetmek ve zulüm yapmaktan sakındırmak gerekir. Eğer biri münkeri açıkça yapıyorsa onu açık şekilde nehyetmek ve zulmünden caydırmak için çalışmak ve ona marufu, Allah’ın emrini göstermek gerekir.
Yöneticiler insanların işlerini açıkça yürütüyorlar, kanun çıkartıyorlar, siyaset ediyorlar. Ümmet önünde hepsi sorumludurlar ve açıkça hesaba çekilirler. Öyleyse İslam’a aykırı bir kanun çıkarttıkları ve siyaset edindikleri veyahut zulüm yaptıkları zaman hemen açıkça onlara ve halka bildirmek gerekir. Burada gıybet söz konusu değildir. Tersine susan kimse günahkâr olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in dediği gibi lanetlenir. Burada mesele yöneticinin şahsıyla uğraşmak değildir, icraatlarıyla ve davranışlarıyla ilgilidir. Kendisi de bunları aleni olarak yapmaktadır.
لَا يُحِبُّ اللّٰهُ الۡجَــهۡرَ بِالسُّوۡٓءِ مِنَ الۡقَوۡلِ اِلَّا مَنۡ ظُلِمَ‌ؕ وَكَانَ اللّٰهُ سَمِيۡعًا عَلِيۡمًا
“Allah açıkça kötülükten söz edilmesini sevmez; ancak zulme uğrayanlar müstesnadır. Allah işiten ve bilendir” (Nisa 148)
Bunun manası; Bir kimse yöneticilerden zulüm görünce onları kötülerse ve onlara çatarsa haklıdır. Bu durumda gıybet söz konusu değildir.
وَالَّذِيۡنَ اِذَاۤ اَصَابَهُمُ الۡبَغۡىُ هُمۡ يَنۡتَصِرُوۡنَ‏ وَجَزٰٓؤُا سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثۡلُهَا‌ۚ فَمَنۡ عَفَا وَاَصۡلَحَ فَاَجۡرُهٗ عَلَى اللّٰهِ‌ؕ اِنَّهٗ لَا يُحِبُّ الظّٰلِمِيۡنَ وَلَمَنِ انْتَصَرَ بَعۡدَ ظُلۡمِهٖ فَاُولٰٓٮِٕكَ مَا عَلَيۡهِمۡ مِّنۡ سَبِيۡلٍؕ‏ اِنَّمَا السَّبِيۡلُ عَلَى الَّذِيۡنَ يَظۡلِمُوۡنَ النَّاسَ وَ يَبۡغُوۡنَ فِى الۡاَرۡضِ بِغَيۡرِ الۡحَقِّ‌ؕ اُولٰٓٮِٕكَ لَهُمۡ عَذَابٌ اَلِيۡمٌ‏
“Onlar ki (müminler) kendilerine haksızlık dokunursa zalime karşı birbirlerine yardım ederler. Biri bir kötülük işlerse onun gibi bir ceza vermek söz konusudur. Eğer biri barışmayı kabul edip affederse Allah yanında sevabı vardır. Allah zalimleri sevmez. Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur. Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır.” (Şura 39-42)

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Cihadın en üstün derecesi zalim yönetici karşısında hak sözü söylemektir” (İbni hanbel ve İbni Mace)
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem burada yöneticileri açık şekilde muhasebe etmeyi istedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “”Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekiniyorsunuz? İnsanlar onları ne zaman tanıyacak? Onların kötü eylemlerini anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar ve korunsunlar.”” (Taberani ve İbni Hibban)
Hz. Ömer (Radiyallahu anh) şöyle dedi: “Facir olan için korunma ve hürmet yoktur”
El-Hasan şöyle dedi: “Üç kişi için gıybetten korunma yoktur: Heva ve hevesine göre hareket eden, açıkça fasıklık (günah) işleyen ve zalim yöneticidir”.
Bütün bu delilerden açık şekilde anlaşılmaktadır ki: Yöneticiler için gıybet söz konusu değildir. Çünkü umum ve sair insanlar önünde sorumludurlar, bir zulüm yaptıkları zaman hemen açıkça ve insanlar önünde onlara bildirmek gerekir. Zira açıkça işleri yürütüyorlar. Bir Müslüman açıkça kötülük yapmazsa onun hakkında gıybet etmek haramdır. Yönetici ise zulüm veya hainlik yaparsa veyahut İslam’ı uygulamazsa hemen onu ifşa etmek ve ona karşı gelmek gerekir. Susanlar günahkâr ve lanetli olurlar. Nitekim Maide suresi 44-45 ve 47. ayetlerde Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenlerin kâfir, zalim ve fasık olduklarını bildirmektedir.
Müslümanlar bunları her yerde eleştirecekler, teşhir edecekler ve onları değiştirmek için çalışacaklardır. Bu en büyük farzdır. Yoksa zalim ve fasık yöneticiler mütemadiyen zulüm, fasıklık ve facirlik yaparlar, gördüğümüz gibi zina, fuhuş, homoseksüellik, içki, faiz, kumar ve sair zulüm, facirliğe ve fasıklığa müsaade ederler.
Bunlara karşı susan kimse zalim ve dilsiz şeytandır.
Zalim veya kötülük yapan yönetici veya ona benzer kimseye tâbi olan kimse de zalim olur ve daha fazla azap görür. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Öyle yöneticiler olacak ki bir kısmınız yaptıklarının münker olduğunu bilecek, bir kısmınız reddedecektir. Kim yaptıklarının münker olduğunu bilirse suçsuz olur, kim bu münkeri reddederse kurtulur. Fakat kim o yöneticilerden razı olursa ve onlara tabi olursa kurtulamaz.” (Müslim)

Esad Mansur