-37-
İsrailoğulları’nın üstünlüğü ve bunun yok olmasının sebepleri:

İsrailoğulları, Arap yarım adasında kendilerini en fazla bilgi sahibi sayan kavim idi. Araplar Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’e ve İslam’a karşı gelmek için İsrailoğulları’ndan fikir alıyorlardı. Ayrıca ilim tahsil etmelerini sağlamak içinde Araplar, çocuklarını Yahudilerin yanına gönderiyorlardı. Hıristiyanlar ve İsrailoğulları kendi kitaplarını okuyup biliyorlardı. Buna rağmen tersini yapıyor kendi çıkarlarına ve arzularına göre hareket ediyorlardı. Bu ne¬denle, Kur’an’ı Kerim onlardan, hilelerinden, entrikalarından, sahtekarlıklarından ve yalancılıklarından bir çok yerde söz etti. Onları insanlara teşhir ediyor ve insanların onlara güvenlerini sarsmaya çalışıyordu. Aynı anda onlara, değişik hitaplar yönelterek, hidayete gelmelerini sağlamak için kendilerine verdiği nimetleri hatırlatıyordu. Umulur ki, yumuşarlar ve iman ederler. Allah’u Teala onlara yönelik şöyle buyurmuştur:

يا بني إسرائيل إذكروا نعمتي التي أنعمت عليكم وأني فضلتكم على العالمين
“Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.” (Bakara 47)

Allah, Celle Celaluhu İsrailoğullarına birçok peygamber gönderdiğini, Tevrat’ı, Zebur’u ve İncil’i Resuller yoluyla onlara indirdiğini Firavundan ve zalimlerden onları kurtardığını ve düşmanlarına galip getirdiğini kendilerine hatırlatıyor.
Bunlar birer büyük nimetlerdir. Hatta onlara gökten envai çeşit yiyecekler indirdi. Onlara diyor ki; “Bunları sizin ecdatlarınıza vermiştim. Çünkü onlar o zaman imanlı idiler.” Fakat ecdatları kafir olmaya ve peygamberlerini yalanlamaya ve öldürmeye başlayınca onları lanetledi, diğer kavimleri onlara musallat kıldı, en alçak ve en zelil millet haline getirdi.
Bu durumları anlatan birçok ayetler vardır. Misal olarak, Bakara suresinde gelecek ayetlere, Al-i İmran ve Maide suresine bakılabilir.
Ey İsrailoğulları! Haliniz nasıl idi? Onu düşünüyor musunuz? İşte, o günlerde en üstün millet idiniz. Çünkü Allah’ın indirdiğine boyun eğiyordunuz. Fakat bugün en lanetli millet oldunuz. Çünkü Allah’a isyan ettiniz. Ne zaman Hz. Muhammed’e ve Kur’an’a inanırsanız en hayırlı ümmetten bir parça olursunuz. Zira en hayırlı millet İslam ümmeti oldu. Al-i İmran suresinde Müslümanlara şöyle hitap ediyor:

كنتم خير أمة أخرجت للناس تأمرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتؤمنون بالله، ولو آمن أهل الكتاب لكان خيرا لهم، منهم المؤمنون وأكثرهم الفاسقون

“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehli kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Al-i İmran 110)

Bundan dolayı, en üstün ve hayırlı millet İslam ümmetidir. Fakat İslam ümmeti Allah’a inandığı halde marufu emretme ve münkeri nehyetme farzlarını ihmal ettiği için Allah bu ümmeti zelil ve kötü duruma düşürdü. İsrailoğulları’nın haline benzer duruma düştü. Öyleyse İslam ümmetine de hitap ediyoruz; Allah’ın size verdiği nimetlerini hatırlayın, dünyanın büyük bir kesimini size fethettirmiş ve boyun eğdirmişti. 1300 yıl izzetli ve müreffeh olarak yaşadınız, sizi diğer insanlara üstün kıldı. Ancak bir arada Halifeniz etrafında vahdetinizi ve birliğinizi ve cihadı ihmal ettiniz ve birbirinize girdiniz, bu nedenle Haçlılar ve Moğollar size musallat oldu, tekrar Halifeniz etrafında birleştiniz ve cihad etmeye başladınız, o zaman tekrar Allah sizi düşmanlarınıza galip kıldı. Peygamberlerin efendisi olan Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’i size gönderdi ve kıyamet gününe kadar mucize olarak kalacak Kur’an’ı Kerimi size indirdi. Gece gündüz okuyup dinlediğiniz en mükemmel Allah Celle Celaluhu’nun kelamı size indi. Bunları hatırlayın İsrailoğulları’nın düştükleri durumlara düşmeyin ve onları taklit etmeyin.
Yalnız Allah’a dönün emrine uyun ve yasaklarından vazgeçin. O’nun hükmünü uygulayın, Hilafet devletinizi kurup Halifenizi tayin edin, etrafında birleşin ve cihadı başlatın, o zaman göreceksiniz, eskiden olduğu gibi en üstün millet olarak Allah sizi tekrar getirecektir!!
Allah’u Teala, İsrailoğulları’na nimetlerini hatırlattıktan sonra onları şöyle uyardı;

واتقوا يوما لا تجزي نفس عن نفس شيئا ولا يقبل منها شفاعة ولا يؤخذ منها عدل ولا هم ينصرون

“Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz.” (Bakara 48)

Allah’u Teala, İsrailoğulları’nın tekrar imana gelmelerini sağlamak için onlara kıyamet gününü hatırlatmaktadır. Çünkü insanlar gaflete düşüp ahireti hatırlamazlar. Sanki ölmeyecekmiş gibi davranırlar. Bu nedenle, insanları imana getirmek için onlara kıyamet günü ve o günde ne olup biteceğini, insanı hiçbir kimse ve hiçbir şeyin kurtaramayacağını hatırlatmak gerekir.
İsrailoğulları, o kadar dünyayı, hayatı, ve parayı sevdiler, zevk ve şehvetlerine düşkün olular ki, para toplayıp biriktirmekten, zevk ve şehvetleri doyurmaktan başka bir şey yapmaz oldular. Onun için Allah onlara diyor ki, sizin yerinize ceza görmek için kimseyi bulamayacaksınız, dünyada yaptığınız gibi torpil, bir aracı veya rüşvet alacak kimse bulamayacaksınız. Herkes babasından, kardeşinden, annesinden, çocuğundan ve bütün insanlardan kaçacak, sadece kendi derdiyle meşgul olacak. Ancak dünyada insan parayı Allah uğrunda harcarsa ahirette sevabı olur. Yoksa ahirette parası olmayacaktır. Kıyamet kopunca para yok olacaktır. İnsan çırıl-çıplak kabrinden çıkacak, Haşredilecek ve hiçbir yardımcı bulamayacaktır. İnsana yardım edecek tek şey vardır; oda imanı ve imanın gerektirdiği salih ameldir. Allah’u Teala İsrailoğulları’nı sakındırırken bu ayet aynı zamanda da bütün insanları da sakındırmakta. Zira bütün insanlara yönelik buna benzer birçok ayet nazil oldu. Ayrıca şer’i kaide şöyledir: “Ayet kimin hakkında nazil oldu diye sebebe bakılmaz sözlerin genelliğine bakılır.”