Soru:

Kur’anı kerimde bazı ayetlerde Allah azze ve celle “Ben” diye hitap ederken bazı ayetlerde “Biz” diye hitap etmektedir. Bazı ayetlerde de “O” diye. Bu ne anlama gelmektedir?

Cevap:

Arapçada bir kişi kendini kastediyorsa (أنا) ben zamiri veya hitabını kullanır. Allah (cc) kitabında birçok ayette ben hitabını kullanmaktadır. Bunun manası direk onun tarafındandır.
Musa (a.s) ile konuşurken şöyle buyurdu:
اِنِّىۡۤ اَنَا رَبُّكَ فَاخۡلَعۡ نَـعۡلَيۡكَ‌ۚ اِنَّكَ بِالۡوَادِ الۡمُقَدَّسِ طُوًىؕ‏ وَاَنَا اخۡتَرۡتُكَ فَاسۡتَمِعۡ لِمَا يُوۡحٰى‏ اِنَّنِىۡۤ اَنَا اللّٰهُ لَاۤ اِلٰهَ اِلَّاۤ اَنَا فَاعۡبُدۡنِىۡ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكۡرِىۡ‏
“Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar. Sen kutsal bir vadidesin. Seni seçtim, sana vahyolunanı dinle. Şüphesiz ben senin Rabbinim. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl” (Taha 12-14)

Tevhitle ilgili devamlı tekil ifadesini: Ben, O, Sen zamirlerini kullanır. Zira onunla birlikte ilah veya rab yoktur.
Arapçada (نحن) Biz zamiri hitabı kullanılırsa cemaat lafzı kastedilir. Konuşan kişinin onunla beraber veya arkasında bir grup insanın veya gücün var olduğu kastedilir. Bunu gibi Kuran-ı Kerim’de de bazı yerlerde Allah biz hitabını kullanırsa başkalarını aracı olarak kullandığını kastediyor. Göklerde ve yerde ne varsa onundur ve onun askerleridir. Onları rehmet veya azap vermek istediği zaman kullanır.
Nitekim Allah c.c şöyle buyurdu:
وَلِلّٰهِ جُنُوۡدُ السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ‌ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَزِيۡزًا حَكِيۡمًا
“ Gökler ve yerin askerleri Allaha aittir. Allah izzet ve hikmet sahibidir”. (Fetih 7)
لِلّٰهِ مُلۡكُ السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ وَمَا فِيۡهِنَّ‌ ؕ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىۡءٍ قَدِيۡرٌ
“ Gökler ve yerin mülkü Allaha aittir. O her şeye kadirdir” (Maide 120)
Bu nedenle bir yerde şöyle buyurdu:
هُوَ الَّذِىۡۤ اَنۡزَلَ عَلَيۡكَ الۡكِتٰبَ
“ Senin üzerine kitabı indiren O’dur” (Al-i İmran 7)

Bunun manası kitap Allah’tandır. Kendisi kitabı indirdi, vahyetti. Kuran yalnız Allah’tan geldi demektir.
Başka bir ayette şöyle buyurdu:
وَاَنۡزَلۡنَاۤ اِلَيۡكَ الۡكِتٰبَ بِالۡحَـقِّ
“ Sana kitabı hakla indirdik” ( Maide 48)

Buradaki mana, başkasını kullandı şeklindedir. Yani Cebrail (a.s) vasıtasıyla indirdi.
Asıl indiren Allahtır, kitap ondan geldi. Cebrail’den değildir, bu melek ise sadece bir aracıdır.
Dua ederken hiç bir zaman Allah’a (أنتم) siz veya sizleri zamirini kullanmayız. Bu ifade tarzı hiç bir ayette veya hadiste veya sahabelerin veyahut Arapların sözlerinde ve konuşmalarda geçmedi. Dua ederken (أنت) sen zamiri hitabı kullanılır. Sadece tekil hitabı kullanılır. Siz hitabı asla kullanılmaz. Çünkü sadece Allahtan yardım isteniyor, onun şeriki, ortağı yoktur.

Türkiye’de namazlardan sonra birçok kimsenin okuduğu gibi Ayetel Kürsi veya Haşr suresinin son ayetlerinde Allah(cc) kendisi için (هو) O zamiri veya hitabını kullanır, hiç bir zaman (هم) onlar zamirini kullanmadı. Burada onun uluhiyetini, tekliğini ve rububiyetini gösteriyor, vurguluyor.
Arapçada zamirler vurgulamak veya hasretmek için de kullanılır.
Bazı arapça alimleri şöyle dediler: bazen bir kişiye (أنت) sen yerine (أنتم) siz hitabı kullanılırsa saygı veya onun değerini ve büyüklüğü göstermek için kullanır. Yine bir kişi (أنا) ben zamiri veya hitabı yerine (نحن) biz zamiri hitabı kullanılırsa kendi makamını, değerini veya büyüklüğünü veyahut gücünü göstermek için kullanır. Fakat bu arapçada ve araplar arasında pek yaygın değildir, azdır. Hatta başka alimler bunu başka şekilde açıklıyorlar: Kişi arkasında başka kişilerin var olduğunu veya bir cemaat adıyla konuştuğundan dolayı bu çoğul ifadesini kullanır. Yoksa arapça tekil yerine çoğul veya tersi kullanılmaz.
Allah (cc) kendi Ulûhiyeti ve rububiyetini gösterirken sadece (أنا) ben zamirini kullanır. Yine kendisine insanlar muhtaç iken onlardan (أنت) sen zamirini kullanmalarını istedi. Bu şekilde Allahın vahdeniyeti korunur, bu hususlarda yalnız o vardır.
Bu nedenle biz, müslümanlar olarak Allahın vahdeniyetine inanıyoruz, sadece ondan yardım diliyoruz, ondan sonra Allah bize yardım etmek için melekler gönderir, bize sebatlık verirler, düşmnın kalplerine korku sokar (Enfal 12) veya Handek savaşında olduğu gibi düşmana şiddetli rüzgar gönderir, yağmur gönderir, onları birbirlerine düşürür vs. Önemli olan ona tam tevkkül etmeliyiz ve başka hiçbir güçten korkmamalıyız, o zaman onun zaferi bize gelir.
Bu nedenle, biz, müslümanlar olarak, her gün namazlarda en az otuz defa okuduğumuz Fatiha suresinde şöyle okuyarak dua ediyoruz:
اِيَّاكَ نَعۡبُدُ وَاِيَّاكَ نَسۡتَعِيۡنُؕ‏
“ Yalnız sana kulluk ediyoruz, yalnız senden yardım diliyoruz”.

Esad Mansur