İtiraz:

Kabir ziyareti sırasında Kur’an’ı Kerim okumanın meşru olmadığını güçlendiren delillerden birisi de Nebi (Sav)’in şu sözüdür: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan içinde Bakara Suresinin okunduğu evden kaçar.”Rasulullah (Sav) içerisinde Kur’an’ı Kerim okunmayan bir evi, kabirlere benzetmiştir! Çünkü kabirlerde Kur’an’ı Kerim okunmaz!!! Müslim 2/188, Tirmizi 4/42, NeseiFedailu’l-Kur’an 76, BeyhakiŞuabu’l-İman 2/2381, Ahmed 2/284, 337, 378, 388 Nebi (Sav) kabirlerin Kur’an’ı Kerim okunacak yer olmadıklarına işaret etmektedir. Bundan dolayı Nebi (Sav) evlerde Kur’an’ı Kerim okunmasını teşvik etmiş ve evlerin Kur’an’ı Kerim okunmadığı kabirlere dönüştürülmelerini yasaklamıştır. Nitekim diğer hadis, kabirlerin aynı şekilde namaz kılınacak yer olmadığına da işaret etmiştir. Nebi (Sav) şöyle buyurmuştur: “Sünnet namazlarınızı evlerde kılınız, oraları kabristan edinmeyiniz.” Müslim 777/209, Buhari.

Buna cevap:

Bu hadislerden ölülere veya mezarlarda Kuran okunmaz manası hiçbir şekilde çıkmaz. Okunmasını hiç yasaklamaz. Hiç alakası yoktur. Evlerde Kuranı okumaya, sünnet ve nafile namazlarını kılmaya teşvik ediyor. Camilerde sünnet namazları kılınmaz manası da çıkmaz. Evleri kuran ve namazdan eksik etmeyin, canlandırın. Çünkü kuran ve namaz insanları canlandırır.
Araplar arasında örfi manada kabir gibi bir ev denilince ruhtan ve canlılıktan boştur, ölü bir evdir, harabedir, orada yaşanmaz. Resulullah (sav) bir evde kuran okunmuyorsa ve namaz kılınmıyorsa o ev kabir gibidir, canlı değildir, orada yaşanmaz, mezardaki gibi orada yaşanmaz. Onu Kuranla ve namazla canlandırmak gerekir.
Yine gerçek kabirlerde olanlar Kuranla canlandırılır; onların azaplarını hafifletir. Zira Kuran müminlere bir şifadır ve bir rahmettir. Allah (cc) şöyle bururdu:
وَنُنَزِّلُ مِنَ الۡـقُرۡاٰنِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَّرَحۡمَةٌ لِّـلۡمُؤۡمِنِيۡنَ‌ۙ وَلَا يَزِيۡدُ الظّٰلِمِيۡنَ اِلَّا خَسَارًا‏ ﴿۸۲﴾
“ Kuranda müminler için şifa ve rahmet indiriyoruz. Zalimlere hüsrandan başka bir şey artırmıyor” (İsra 82)

Yaşayan ve ölen müminler Allah’ın rahmetine çok muhtaçtır. Bu rahmet Kuran’dadır. Müminlerin bütün müşküllerini çözer, mutlu kılar, dünya azabından kurtarır, ahiret azabından kurtarır, okuyana şefaatçi olur, kabir azabından da kurtarır. Zira rahmetin tersi azaptır. Zalimlere ziyan ve hüsrandır, azaptır.
Resulullah (sav) iki kabir yanından geçince şöyle dedi:
” إنهما ليعذبان، وما يعذبان في كبير، ثم قال: بلى، أما أحدهما فكان يمشي بالنميمة، وأما الآخر فكان لا يستنزه من البول” فأخذ جريدة رطبة فشقها ثم غرز على كل قبر واحدة، وقال :” لعله يخفف عنهما ما لم ييبسا” (البخاري ومسلم)
“ Şüphesiz ki onların ikisi azap görüyorlar, onlar büyük bir günahtan dolayı azap görmüyorlar. Sonra şöyle dedi: daha doğrusu, nemime yapıyordu(Müslümanlar asını bozmaya çalışıyordu, filan kişi senin hakkında şöyle dedi. Dedikodu yapıyordu) ikincisi bevlinden sakınmak için çalışmıyordu” ondan sonra Resulullah (sav) yaş hurma ağacının dalını aldı, iki parçaya böldü, her mezara bir parça dikti ve şöyle dedi: bu dallar kurmadıkça belki onlar üzerinden azabı hafifletir” (Buharı ve Müslim)

Bir hurma dalı azabı hafifletir. Bu hadis Aişe’nin rivayetiyle çelişir mi?! Sizin gösterdiğiniz mantıkla çelişmez mi? Resulullah ona öğretmeliydi! öğretmediği için bu hadis reddedilir mi?! Resulullah (sav) Aişe’ye o zaman böyle dedi, başka zamanda Aişe’nin yanında olmadan bu dalları dikti, başka zamanda Kuran okuyun dedi, Yasin’i okuyun, azabı hafifletir dedi. Elbet Kuran hurma dalından daha üstündür.