Soru:

20. asrın âlimleri hakkında; (Muhammed Nasurıddın el- Elbani, Abdulaziz b. Baz ve Ibn Useymin) görüşleriniz nelerdir? Ve bu kişilerin yapmış olduğu çalışma bugün bu ümmete ne katmıştır?

Cevap:

Bu kişiler belli bir mezhebe bağlıdırlar. İbni Hanbel ve bunun içtihat metoduna tabi olan ibni Teymiye ve ibni Abdulvahap gibi âlimlere uyarlar.

Bu mezhebe tabi olmakta elbette bir sakınca yoktur. Zira Hanbeli mezhebi İslami bir mezheptir.

Fakat bunlarda bir sorun vardır, yalnız kendilerini hak üzerinde sayıp diğer Müslümanları ya bidatçı ya da dalalette (sapık) olarak sayarlar. Ayrıca bilinen diğer şey ise kendilerine uymayan kimseleri çabuk tekfir ederler. Kendilerine ehl-i selef derler. Bundan dolayı selefi akımlar çıktı.

Bir başka sorun ise, Suudi rejimine uyarlar, savunurlar ve lehine fetva uydururlar. Misal olarak ABD ile işbirliği yapmak için rejime fetva verdiler. Onlarda yöneticileri muhasebe etme işi yasaktır. Onlara göre yöneticilere körü körüne itaat gerekir ve bu farzdır. Bu hususu sürekli gündemde tutup sürekli bundan söz ediyorlar. Oysa bu İslam’a aykırıdır. Yönetici Allaha ve Resulüne muhalefet ederse ona itaat yoktur. Kâfirlerle işbirliği yaparsa ona itaat yoktur. Zulüm yaparsa zulmünden caydırmak gerekir.

Ayrıca Suudi rejim zalim ve gaddardır. Suudi ailesi Vahabi hareketi adı altında Osmanlı Hilafet devletine isyan edip İngilizlerle işbirliği yaptı, Müslümanlarla savaştılar, Müslümanlardan birçok kimseyi öldürdüler, mallarını çaldılar ve kadınlarını cariye olarak aldılar. Tarihleri kapkaradır.
Yönetimi bir aileye hasrettiler, Suudi ailesinde sınırlandırdılar ve krallık sistemini kurdular. Bu ise İslam’daki yönetim sistemine aykırıdır. Ayrıca memleketin servetlerini, özellikle petrolü yalnız bu aileye ait kıldılar. Ailenin her ferdi doğar doğmaz bunun için hayli maaş alıyor. Servetleri sağa sola savuruyorlar, müsriflik yapıyorlar, onların yaptıkları kötülüklerden dolayı onlar hakkında çok skandal çıktı. Servetlerinin çoğunu ABD’ye kaptırdılar. Oysa petrol bütün Müslümanlara aittir.

Dış siyasette İslam’a göre yürütülmüyor, küfür kanunlarına dayalı BM’lerde üyedir, kararlarını uygularlar ve aynı anda ABD’ye bağlıdırlar ve emirlerini yerine getirirler. Ekonomi de Kapitalist siyaseti yürütürler. Faizi serbest kıldılar. İslama dayalı siyasi çalışma yapmayı ve parti kurmayı yasaklıyorlar. Oysa Kuran’ın nassıyla Al-i İmran suresinde 104. Ayette Allah (cc) İslam’a davet edecek, marufu emredecek ve münkeri nehyedeck bir cemaat ve bir partinin tesis edilmesini farz kıldı.
Bu nedenle Suudi rejim İslam dünyasındaki diğer rejimler gibi İslami olmayan, İslam’a aykırı hareket eden ve Müslümanları ezen bir rejim sayılır. Bu rejime karşı susmak caiz değildir, onun hesabına ve onun zulümlerini meşrulaştırmak üzere fetva çıkartmak ta caiz değildir. Gerçek âlim bunu yapmaz. Diğer İslami mezhebe mensup olanları bidatçı veya sapık saymak İslam’a aykırıdır. Tekfir işi çok kötü bir iştir. Resulullah (sav) birçok hadiste yöneticilerle beraber olan âlimlerden sakındırdı, onlardan dini almaktan ve öğrenmekten nehyetti. Oysa bunlar zalim yöneticilerle beraber oluyorlar. Bunların cehennemlik olduklarını bildirdi.

Bu hadislerden bir tanesinde Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Otorite sahipleriyle karışmadıkça âlimler Allah’ın kullarını korumada Resullerin emin bekçileri olurlar. Eğer otorite sahiplerine karışırlarsa Resullere ihanet etmiş olurlar, onlardan sakının ve uzak durun”. (Elhasen bin Sufyen müsnedi, Elhakim, Ebu Naim, Elukeylı, Deylemi ve Errafi)

Esad Mansur