Soru : Diyanet İmamları Arkasında Namaz Kılınır Mı?

Bir arkadaşımla tartıştığımız bir konuda sizin fikrinizi öğrenmek istiyorum. Aşağıdaki maddeye ve belgeye dayanarak arkadaşımın düşündüklerini yazdım. Bu düşünceler doğrultusunda cuma namazını kılmıyor. Ama kendi başına namazlarını aksatmadan kılıyor, orucunu tutuyor.

MADDE 136: Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.

Burada anayasadaki diyanet işlerinin görev tanımı var. Buradaki tanıma göre laiklik ilkesi doğrultusunda işlerini yürütmesi küfür düzeni ile yönettiğini belirtir bu yüzden ben diyanetin aldığı kararları uygulanamaz olarak görüyorum. Memur olunduğunda imzalatılan yemin belgesi var. Burada da bu belgeyi imzalayarak laiklik kabul edilmiş oluyor ve laikliği kabul eden küfre girmiştir ve küfre giren bir imamın arkasında namaz kılınmaz diyor.

Soru: Diyanet imamlarının arkasında namaz kılınır mı?

Cevap:
Laiklik kanunu Müslümanlarla savaşan sömürgeci kafir Fransa’dan getirildi. Bunun manası dini hayattan ayırmaktır. Din devlete ve siyasete karıştırılmayacak, devlet, siyaset, sair nizam ve kanunların temeli veya dayanağı olmayacaktır. Bu ise küfrün ta kendisidir. Kim buna inanırsa kâfir olur, ebediyen cehennemde kalır. Kim buna inanmayarak uygularsa fasık ve zalim olur, cehennemde uzun müddet için yanar ve ağır azap görür.
Bunun delili ise şu ayetler:
وَمَنۡ لَّمۡ يَحۡكُمۡ بِمَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الۡكٰفِرُوۡنَ‏
“ Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmese kâfirlerin ta kendileridir” (Maide 44)
وَمَنۡ لَّمۡ يَحۡكُمۡ بِمَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الظّٰلِمُوۡنَ‏

“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmese zalimlerin ta kendileridir” (Maide 45)
وَمَنۡ لَّمۡ يَحۡكُمۡ بِمَاۤ اَنۡزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰٓٮِٕكَ هُمُ الۡفٰسِقُوۡنَ
“ Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmese fasıkların ta kendileridir” (Maide 47)
İbni Abbas r.a bu ayetleri tefsir ederken şöyle dedi: “Kim küfür ahkâmına inanarak hükmederse kâfir olur. Kim küfür ahkâmına inanmayarak uygularsa fasık ve zalim olur.”
Birçok diyanet hocası laikliğe inanmıyor, sadece imamlık görevini yapıyor, namaz kıldırıyor, Cuma hutbesini ve vaaz veriyor, fakat laikliği insanlara anlatmıyor, benimsettirmeye çalışmıyor.
Fasıklar arkasında namaz kılınır. Bunun delili Resulullah (sav)’in şu hadisidir:
” الصلاة واجبة عليكم مع كل مسلم برا أ وفاجرا وإن عمل بالكبائر، والجهاد واجب عليكم مع كل أمير برا كان أو فاجرا وإن عمل الكبائر” (الدار قطني وأبو داود)
“Takvalı olsun facir (açıkça günah işleyen, fasık) olsun, büyük günah işlese de her Müslüman arkasında namaz kılmak sizin üzerinize vaciptir. Takvalı olsun facir (açıkça günah işliyen, fasık) olsun, büyük günah işlese de her Müslüman arkasında cihad etmek sizin üzerinize vaciptir” (Darakutni ve Ebu Davut)
Hanefi, Şafi, Maliki, bir kısım Hanbeli ve Zahiri mezheplerinde âlimlerin çoğu bu görüşü kabul ettiler.
Fakat takvalı imam arkasında kılmak daha evladır, daha iyidir. Facir veya fasık imam arkasında kılmak mekruhtur.
Ama bir hocanın laikliğe inandığını görürsen arkasında namaz kılamazsın. Zira dinin hayata karışmadığını kabul eden kişi dinden çıkar. Çünkü İslam’da dini hayattan ayırmak yoktur. O Hristiyanlıkta vardır. Çünkü Hristiyanlık dininde devlet sistemi, yönetim, iktisat, eğitim ve öğrenim nizamları, İctimai nizam, dış siyaset ve iç siyaset, yargı sistemi ve ceza kanunları yoktur. Ama bunlar İslam’da vardır.
Nitekim Resulullah (sav) peygamberliği yanında bizatihi 10 sene kadar devlet başkanlığı yaptı bu nizamları kurdu ve uyguladı. Raşidi Halifeler bunu devam ettirdiler. 1300 sene boyunca Müslümanlar Hilafet devleti ve Halifeler emrinde bunları uyguladılar. Mustafa Kemal laikliği benimseyerek Osmanlı Hilafet devletini yıkıncaya kadar Allah’ın hükmü yürürlükte devam etti. Dini laikleştirmek için Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. Dinle ve samimi âlimlerle savaştı. Birçok âlimi öldürdü. Böylece İslami yönetimi korumak uğrunda şehit oldular.
Ama sırf maaş karşılığında memurluk yapmak üzere birçok kişi çalışıyor, hocalık yapıyor, laikliğe inanmadıklarını söylüyorlar. Fakat bunların çoğu hakkı söylemiyorlar, laikliği çürütmüyorlar, İslam nizamlarının ve siyasetlerinin uygulanmasının ve Hilafetin kurulmasının farziyetini anlatmıyorlar. Bunların günahı büyüktür. Bunun delili ise şu ayetlerdir:
Allah (c.c) şöyle buyurdu:
اِنَّ الَّذِيۡنَ يَكۡتُمُوۡنَ مَآ اَنۡزَلۡنَا مِنَ الۡبَيِّنٰتِ وَالۡهُدٰى مِنۡۢ بَعۡدِ مَا بَيَّنّٰهُ لِلنَّاسِ فِى الۡكِتٰبِۙ اُولٰٓٮِٕكَ يَلۡعَنُهُمُ اللّٰهُ وَ يَلۡعَنُهُمُ اللّٰعِنُوۡنَۙ‏ اِلَّا الَّذِيۡنَ تَابُوۡا وَاَصۡلَحُوۡا وَبَيَّـنُوۡا فَاُولٰٓٮِٕكَ اَ تُوۡبُ عَلَيۡهِمۡۚ وَاَنَا التَّوَّابُ الرَّحِيۡمُ‏
“İndirdiğimiz açık delileri ve hidayeti (doğru yolu) Kitapta insanlara açıkladıktan sonra onu gizleyenleri Allah lanetler, lanetleyenler de onları lanetlerler. Ancak tövbe edenler, hallerini düzeltenler ve onu açıklayanlar hariçtir. (Allah) Onların tövbelerini Kabul ederim. Tövbeleri Kabul eden ve bağışlayan benimdir. (Bakara 159-160)
Şöyle de buyurdu:
اِنَّ الَّذِيۡنَ يَكۡتُمُوۡنَ مَآ اَنۡزَلَ اللّٰهُ مِنَ الۡکِتٰبِ وَ يَشۡتَرُوۡنَ بِهٖ ثَمَنًا قَلِيۡلًا ۙ اُولٰٓٮِٕكَ مَا يَاۡكُلُوۡنَ فِىۡ بُطُوۡنِهِمۡ اِلَّا النَّارَ وَلَا يُکَلِّمُهُمُ اللّٰهُ يَوۡمَ الۡقِيٰمَةِ وَلَا يُزَکِّيۡهِمۡ ۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ اَلِيۡمٌ‏ اُولٰٓٮِٕكَ الَّذِيۡنَ اشۡتَرَوُا الضَّلٰلَةَ بِالۡهُدٰى وَالۡعَذَابَ بِالۡمَغۡفِرَةِ‌ فَمَآ اَصۡبَرَهُمۡ عَلَى النَّارِ‏
“ Allah’ın indirdiği Kitaptan bir şey gizleyip onu az bir pahaya (mal, para, maaş) satanlar, işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah onlarla konuşmaz, onları temize çıkartmaz. Onlar için acı bir azap vardır. Onlar hidayeti (doğru yolu) bırakıp dalaleti (sapıklığı), mağfireti bırakıp azabı satın aldılar. Bunalar ateşe ne kadar sabırlıdırlar!” (Bakara 174-175)
Bu nedenle diyanette çalışan hocalar olsun, başka yerlerde çalışan hocalar, her âlim ve her Müslüman kesinlikle Allah’ın ayetlerini gizleyemez, gizlerse lanetli olur, cehennemlik olur. Allah onunla konuşmaz ve temize çıkartmaz. Hocalar az çok ilim sahibi oldukları için görevi daha büyüktür. Ölüm kendilerine gelmeden çabuk tövbe etsinler, hallerini düzeltsinler. Laikliği çürütmeye ve İslam nizamlarını anlatmaya başlasınlar. Özellikle Hilafete davet etsinler ki Müslümanlar onlar arkasında rahatça namaz kılsınlar.

Esad Mansur.