Soru:

Resulullah (sav) ismi söylenince salavat getiriliyor doğru olaraktan.
Dikkatimi çeken, Allah (cc)’nin ismi anılınca yüceltici bir ekleme genelde getirilmiyor, Allah (cc) ismi anılınca yüceltici bir ek söylemek gerekmiyor mu?

Cevap:
Binlerce ayette yüceltici bir ekleme olmadan Allah’ın ismi anılıp geçer. Üç bine yakın yerde Allah’ın ismi yüceltici bir ekleme olmadan geçti. Ayrıca ismi geçmeden ona ait bir zamir olarak binlerce ayette gösterildi.
Buradan anlaşılıyor ki Allah ismini bu şekilde kullanmak yeter. Allah kendi ismi zikredilince yüceltme eki talep etmedi. Yeter ki onun ismi zikredilsin. Bazı örnekleri gösterelim. Allah (cc) şöyle buyurdu:
قَالَ اَغَيۡرَ اللّٰهِ اَبۡغِيۡكُمۡ اِلٰهًا وَّهُوَ فَضَّلَـكُمۡ عَلَى الۡعٰلَمِيۡنَ‏
“ Deki Allah dışında sizin için bir ilah mi edindireyim. Oysa O sizi bütün alemler üzerinde üstün kıldı” (Araf 140)
قُلۡ مَنۡ يُّنَجِّيۡكُمۡ مِّنۡ ظُلُمٰتِ الۡبَرِّ وَالۡبَحۡرِ تَدۡعُوۡنَهٗ تَضَرُّعًا وَّخُفۡيَةً لَٮِٕنۡ اَنۡجٰٮنَا مِنۡ هٰذِهٖ لَـنَكُوۡنَنَّ مِنَ الشّٰكِرِيۡنَ‏ قُلِ اللّٰهُ يُنَجِّيۡكُمۡ مِّنۡهَا وَمِنۡ كُلِّ كَرۡبٍ ثُمَّ اَنۡـتُمۡ تُشۡرِكُوۡنَ‏

“Karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır? Oysa ona gizlice ve yalvararak şöyle dua edersiniz: eğer bizi bundan kurtarırsa ona teşekkür edenlerden olacağız. Deki Allah sizi bundan ve her sıkıntıdan kurtarır. Ama ondan sonra şirk koşarsınız”.(Enam 63-64)

قُلۡ مَنۡ رَّبُّ السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِؕ قُلِ اللّٰهُ‌ؕ قُلۡ اَفَاتَّخَذۡتُمۡ مِّنۡ دُوۡنِهٖۤ اَوۡلِيَآءَ لَا يَمۡلِكُوۡنَ لِاَنۡفُسِهِمۡ نَفۡعًا وَّلَا ضَرًّا‌ؕ قُلۡ هَلۡ يَسۡتَوِى الۡاَعۡمٰى وَالۡبَصِيۡرُ اَمۡ هَلۡ تَسۡتَوِى الظُّلُمٰتُ وَالنُّوۡرُ اَمۡ جَعَلُوۡا لِلّٰهِ شُرَكَآءَ خَلَقُوۡا كَخَلۡقِهٖ فَتَشَابَهَ الۡخَـلۡقُ عَلَيۡهِمۡ‌ؕ قُلِ اللّٰهُ خَالِـقُ كُلِّ شَىۡءٍ وَّهُوَ الۡوَاحِدُ الۡقَهَّارُ‏
“ Deki, göklerin ve yerin rabbi kimdir? Deki, Allah’tır. Deki, onu bırakıp kendilerine ne menfaat ne zarara malik olmayan dostlar mı edininiz? Deki kör ile gören bir olur mu? Yoksa karanlıkla aydınlık bir midir? Yoksa Allaha onun gibi yaratması olan ortaklar buldular da yaratmaları birbirine mi benzettiler? Deki, her şeyi yaratan Allah’tır. O her şeye galip gelen tek ilahtır” (Ra’d 16)
قُلۡ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ‌ ‏اَللّٰهُ الصَّمَدُ‌ ‏
“ Deki, o Allah birdir (tek ilahtır). Allah samettir (ezelden vardır ve hiç yok olmaz). (İhlas 1-2)
Zira Allah’ın manası tek ilahtır. Bu isim kendi içinde tevhit ve yüceltme içermektedir. Başka dillerde bu mevcut değildir. Bu isim Arapçada geçtiği gibi başka dillerde kullanılır. Diğer dillerde ilah kelimesi vardır, ama tek ilahı taşıyan bir kelime yoktur. Aynı anda Arapçada Allah isimi çoğul yapılamaz, mümkün değildir. Hiç bir kurala uymaz. Dil bunu çoğaltmak için dönmez. Bu da bir mucizedir.
Bu nedenle kâfirler ondan rahatsız olurlar, bundan nefret ederler. Çünkü Allah’ın ismi tevhit ve yüceltme manaları içerir. Oysa onlar Onun dışında bir takım ilahları edindiler. Allah yalnız anılınca onların inançları reddedilmiş olur. En az onunla beraber kendi ilahlarından söz edilmesini istediler. Allah (cc) şöyle buyurdu:
وَاِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَحۡدَهُ اشۡمَاَزَّتۡ قُلُوۡبُ الَّذِيۡنَ لَا يُؤۡمِنُوۡنَ بِالۡاٰخِرَةِ‌ وَاِذَا ذُكِرَ الَّذِيۡنَ مِنۡ دُوۡنِهٖۤ اِذَا هُمۡ يَسۡتَبۡشِرُوۡنَ
“Allah’ın ismi yalnız, tek olarak zikredilince, ahirete inanmayanların kalpleri darılıp nefretle çarpar. Ondan başkaları (ilahlar veya yücelttikleri kişiler) zikredilince hemen neşelenip sevinirler” (Zummer 45)
اِنَّهُمۡ كَانُوۡۤا اِذَا قِيۡلَ لَهُمۡ لَاۤ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُۙ يَسۡتَكۡبِرُوۡنَۙ‏ وَيَقُوۡلُوۡنَ اَٮِٕنَّا لَتٰرِكُوۡۤا اٰلِهَـتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجۡـنُوۡنٍ ؕ‏
“ Çünkü onlar, kendilerine Allahtan başka ilah yoktur denilince bunu söylemekten kibirlenirler. Bir deli bir şair için mi ilahlarımızı terk edeceğiz? derler”. (Saffat 35-36)
Ayrıca onun güzel isimlerinden bir isim ile geçen ayetler vardır. Bir isimle Allah anılır ve dua edilir. Bu isimler onun sıfatlarıdır. Şöyle buyurdu:
قُلِ ادۡعُوا اللّٰهَ اَوِ ادۡعُوا الرَّحۡمٰنَ‌ ؕ اَيًّا مَّا تَدۡعُوۡا فَلَهُ الۡاَسۡمَآءُ الۡحُسۡنٰى ‌ۚ وَلَا تَجۡهَرۡ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتۡ بِهَا وَابۡتَغِ بَيۡنَ ذٰ لِكَ سَبِيۡلًا‏ وَقُلِ الۡحَمۡدُ لِلّٰهِ الَّذِىۡ لَمۡ يَتَّخِذۡ وَلَدًا وَّلَمۡ يَكُنۡ لَّهٗ شَرِيۡكٌ فِى الۡمُلۡكِ وَلَمۡ يَكُنۡ لَّهٗ وَلِىٌّ مِّنَ الذُّلِّ‌ وَكَبِّرۡهُ تَكۡبِيۡرًا
“ Deki ister Allah diyerek dua edin, ister Rahman diyerek dua edin, hangisiyle dua ederseniz dua edin. Zira güzel isimler onundur. Namazında sesini pek yükseltme ve çok da kısma. İkisinin arasında bir yol tut. Deki, çocuk edinmeyen, hakimiyetinde ortak kılmayan, düşkün olmayıp bir yardımcıya ihtiyacı olmayan Allaha hamd olsun. Onun büyüklüğünü vurgulayarak onun büyüklüğünü göster, tekbir getir”. sra 110-111)

وَلِلّٰهِ الۡاَسۡمَآءُ الۡحُسۡنٰى فَادۡعُوۡهُ بِهَا‌وَذَرُوا الَّذِيۡنَ يُلۡحِدُوۡنَ فِىۡۤ اَسۡمَآٮِٕهٖ‌ ؕ سَيُجۡزَوۡنَ مَا كَانُوۡا يَعۡمَلُوۡنَ‏ ﴿۱۸۰﴾
“ Güzel isimler Allaha aittir. Bu isimlerle ona dua edin. İsimlerine şirk koşanları terk edin. Onlar yaptıklarına karşılık cezalandırılacaklar” (Araf 180)
Bu şekilde bir yüceltme eki olmadan yalnız Allah ismi kullanılır. Eğer yüceltme ekiyle olursa güzeldir. Bazı ayetlerde bu şekilde geçti. Allah (cc) şöyle buyurdu:
كُلُّ مَنۡ عَلَيۡهَا فَانٍ‌ وَّيَبۡقٰى وَجۡهُ رَبِّكَ ذُو الۡجَلٰلِ وَالۡاِكۡرَامِ‌ۚ‏ ﴿۲۷﴾
“ Yeryüzünde her şey fanidir. Celal (azamet) ve ikram (değerlilik ve cömertlik) sahibi olan Rabbinin vechi (zatı) kalır” (Rahman 26-27)

تَبٰـرَكَ اسۡمُ رَبِّكَ ذِى الۡجَـلٰلِ وَالۡاِكۡرَامِ
“ Celal ve İkram sahibi olan Rabbin ismi mübarek olsun”. (Rahman 78)
وَجَعَلُوۡا لِلّٰهِ شُرَكَآءَ الۡجِنَّ وَخَلَقَهُمۡ‌ وَخَرَقُوۡا لَهٗ بَنِيۡنَ وَبَنٰتٍۢ بِغَيۡرِ عِلۡمٍ‌ؕ سُبۡحٰنَهٗ وَتَعٰلٰى عَمَّا يَصِفُوۡنَ‏ ﴿۱۰۰﴾
“ Allah’a cinleri ortak kıldılar, oysa O onları yarattı. İlimsiz (delilsiz) ona oğlanlar ve kızlar ortaya çıkarttılar. Gösterdikleri vasıflardan üstün olan subhanu (münezzeh) ve teala (üstündür)”. (Ena’m 100)
وَّاَنَّهٗ تَعٰلٰى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَّلَا وَلَدًا ۙ‏ ﴿۳﴾
“şüphesiz ki Rabbin şanı çok yücedir. Rabbin ne bir kadını dost edindi ne de bir çocuk edindi” (Cin 3)
سُبۡحٰنَ رَبِّكَ رَبِّ الۡعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُوۡنَ‌ۚ‏ ﴿۱۸۰﴾
“ Gösterdikleri vasıflardan Rabbin subhanahu (her şirkten münezzehtir), izzet (gücün ve üstünlük) sahibidir” (Saffat 180)
Bu ayetlere göre, özellikle şirkle ilgili bir husus söz konusu olursa Allah’ı tenzih etmek ve yüceltmek daha evladır. Yüceltme eki kullanmak daha doğrudur. Oysa yalnız Allah denildiğinde onu yüceltmiş ve övmüş olunur. Tek tapınan ilah O’dur.
Resule övgü ve değer verme ifadesi eklemeye gelince, bu Allah’ın emriyle oldu.

Şöyle ki:

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓٮِٕكَتَهٗ يُصَلُّوۡنَ عَلَى النَّبِىِّ ؕ يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا صَلُّوۡا عَلَيۡهِ وَسَلِّمُوۡا تَسۡلِيۡمًا اِنَّ الَّذِيۡنَ يُؤۡذُوۡنَ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِى الدُّنۡيَا وَالۡاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمۡ عَذَابًا مُّهِيۡنًا‏
“şüphesiz ki Allah ve melekler peygambere salat getirirler. (Allah peygamberi bağışlar ve melekler peygamber için mağfiret dilerler). Ey iman edenler ona (peygambere) salat ve selam getirin. şüphesiz ki Allah ve Resulüne eziyet getirenlere dünyada ve ahirette Allah lanet eder. Onlar için alçaltıcı azap hazırladı”. (Ahzap 56-57)
اِنَّاۤ اَرۡسَلۡنٰكَ شَاهِدًا وَّمُبَشِّرًا وَّنَذِيۡرًا ۙ‏ ﴿۸﴾ لِّـتُؤۡمِنُوۡا بِاللّٰهِ وَ رَسُوۡلِهٖ وَتُعَزِّرُوۡهُ وَتُوَقِّرُوۡهُ ؕ وَتُسَبِّحُوۡهُ بُكۡرَةً وَّاَصِيۡلًا‏ ﴿۹﴾
“Şüphesiz ki biz seni (insanlara tebliğ ettiğine) bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Böylece Allaha ve resulüne iman edesiniz, onu (Resulü) savunup destekleyesiniz ve ona saygı gösteresiniz. Allah’ı sabah akşam da tenzih edesiniz” (Fetih 8-9)
اَلَمۡ نَشۡرَحۡ لَـكَ صَدۡرَكَۙ‏ وَوَضَعۡنَا عَنۡكَ وِزۡرَكَۙ‏ الَّذِىۡۤ اَنۡقَضَ ظَهۡرَكَۙ‏ وَرَفَعۡنَا لَـكَ ذِكۡرَكَؕ‏
“ (Ey Peygamber) senin göğsünü ferahlatıp genişletmedik mi? Yükünü üzerinden indirmedik mi? Ki O belini bükmüştü. Şanını yükseltmedik mi?” (İnşrah 1-4)

Allah kendi resulünün değerini ve şanını yükseltti, bizim onun değerini ve şanını yükseltmemizi emretti. Zira ona dinini vahyetti, eğer ona değer ve saygı gösterilmezse ve şanı yükseltilmezse ona itibar edilmez ve güvenilmez, dediğini kolay kolay Kabul etmez, şüpheyle bakar. Bu nedenle ve sapık olup sünneti inkâr edenler kafirler ve münafıklar gibi davranıp ona saygı göstermezler ve onu sevmezler. Sanki o sıradan bir kişidir.
Normal olarak insanlar bir kimseye sevgi beslerlerse veya değer ve saygı gösterirlerse ona güvenirler, onun sözünü dinlerler ve ona itaat ederler. Bir kişiye değer, saygı ve sevgi göstermeseler ona güvenmezler ve sözünü dinlemezler. İşte bu nedenle Allah kendi resulünün örnek edinilmesi ve sözünü dinlemek ve ondan her şeyi almak için yüceltme ekinin kullanılmasını emretti.
Hucurat suresinde 1ila 5. ayetlerde Resul karşısında öyle saygı ve edep göstermenin gerekli olduğunu bildirdi. Hatta Müslümanlar birbirlerini çağırdıkları ve birbirlerinin önlerinde seslendikleri ve seslerini yükselttikleri gibi onu çağırmalarını veya seslenmelerini veya seslerini yükseltmelerini veyahut onu rahatsız etmelerini yasakladı. Onun sözü önüne geçmeyecekler. Allah’ın ve onun sözü üstündür. Allah şöyle buyurdu:
“ Ey iman edenler! Allah’ın ve onun Resulünün önüne geçmeyin. Allahtan korkun. Şüphesiz ki Allah işiten ve görendir. Ey iman edenler! Sesinizi peygamberin sesi üzerine yükseltmeyin. Farkında olmadan amelleriniz (sevaplarınız) heba olmaması için birbirinize bağıra bağıra konuştuğunuz gibi ona karşı bağırarak konuşmayın. Allah’ın resulü yanında seslerini kısarak konuşanların kalplerini Allah, takva yönünden denemiştir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. Sana odaların arkasından bağıranların çoğu aklını kullanmıyorlar. Oysa onların yanına çıkıncaya kadar sabretselerdi kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah bağışlayıcı ve merhamet sahibidir”. (Hucurat 1-5)
Kafirler ve münafıklar Resulullaha saygı ve itibar etmiyorlardı. Onu daima itham ediyorlardı. Bu asırda İslam’ı yıkmak için mayın döşüyorlar. Resulullaha güveni sarsmak için mayın döşediler. Onu sıradan bir adam ve O’nun sözünü sıradan bir söz olarak göstermeye çalışırlar. Allah onların hilesini sağlam müminlerle bozacak ve suya düşürecektir.

Esad Mansur.