Soru:

Nesihle ilgili kullandığınız bakara suresi 106. ayeti yorumlarken günümüz tefsir hocalarından bazıları burada geçen kelimenin “ayet” olduğunu ve anlamının ise mucize olduğunu, Allah’ın Kuran ayetlerinden bahsederken ise “ayat” kelimesini kullandığı iddia ediyorlar ve bu nedenle de Kuranda nesih yoktur dinde nesih vardır diyorlar. Bunu siz nasıl yorumluyorsunuz?
Birde örnek verdiğiniz Nisa suresi 15 ve Nur suresi 2. ayetin farklı iki vakıa için geçerli olduğunu Nisa suresinin pavyon gibi bir yerde fuhuş yapan kadınlara verilecek bir ceza, Nur suresinde ise zina yapan kadınlarla alakalı olduğunu iddia ediyorlar. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Cevap:

Kuran’da “ayet” kelimesi değişik manalarda geçti. Onun manası cümleden ve siyaktan anlaşılır. Kuran’da geçen noktadan noktaya devam eden cümlelere ayetler denilir. Bu şekilde Kuran’da besmelesiz 6236 ayet vardır, besmele ile 6348 ayet vardır. Mesela Kuran’da en uzun sure Bakara suresi 286 ayet ve en küçük sure Kevser suresi 3 ayettir.
Allah (cc) şöyle buyurdu:
اِنَّمَا الۡمُؤۡمِنُوۡنَ الَّذِيۡنَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتۡ قُلُوۡبُهُمۡ وَاِذَا تُلِيَتۡ عَلَيۡهِمۡ اٰيٰتُهٗ زَادَتۡهُمۡ اِيۡمَانًا وَّعَلٰى رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُوۡنَ ‌‌ۖ ‌ۚ‏
“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir ve onlara Allah’ın ayetleri okununca imanları artar ve Rablerine tevekkül ederler” (Enfal 2)
تِلۡكَ اٰيٰتُ اللّٰهِ نَـتۡلُوۡهَا عَلَيۡكَ بِالۡحَقِّ‌ ‌ۚ فَبِاَىِّ حَدِيۡثٍۢ بَعۡدَ اللّٰهِ وَاٰيٰتِهٖ يُؤۡمِنُوۡنَ
“İşte bunlar, sana hak olarak okuduğumuz Allah’ın ayetleridir. Allahtan ve onun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?” (Casiye 6)
Buna benzer Kuranda birçok ayet vardır, okunan ayetler Kuranın ayetleridir. Başka mana taşımaz.
Ayetin başka manası delil ve işarettir. Allah (cc) şöyle buyurdu:
وَمِنۡ اٰيٰتِهٖۤ اَنۡ خَلَقَكُمۡ مِّنۡ تُرَابٍ ثُمَّ اِذَاۤ اَنۡتُمۡ بَشَرٌ تَنۡتَشِرُوۡنَ‏ ﴿۲۰﴾ وَمِنۡ اٰيٰتِهٖۤ اَنۡ خَلَقَ لَكُمۡ مِّنۡ اَنۡفُسِكُمۡ اَزۡوَاجًا لِّتَسۡكُنُوۡۤا اِلَيۡهَا وَجَعَلَ بَيۡنَكُمۡ مَّوَدَّةً وَّرَحۡمَةً ؕ اِنَّ فِىۡ ذٰ لِكَ لَاٰيٰتٍ لِّقَوۡمٍ يَّتَفَكَّرُوۡنَ‏ ﴿۲۱﴾ وَمِنۡ اٰيٰتِهٖ خَلۡقُ السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ وَاخۡتِلَافُ اَلۡسِنَتِكُمۡ وَاَلۡوَانِكُمۡ‌ؕ اِنَّ فِىۡ ذٰلِكَ لَاٰيٰتٍ لِّلۡعٰلِمِيۡنَ‏ ﴿۲۲﴾
“O’nun ayetlerinden ise sizi topraktan yaratmış olması ve ondan sora yeryüzünde yürüyüp yayılmış insanlar olarak olmanızdır. O’nun ayetlerinden de kendinizden yanlarında sükûnet (huzur ve rahatlık) bulacağınız zevceleri yaratması, aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Muhakkak bunda, düşünen insanlar için ayetler vardır. O’nun ayetlerinden de göklerin ve yeryüzünün yaratılmış olması, dilleriniz ve renklerinizin değişik olmasıdır. Muhakkak bunda, bilen insanlar için ayetler vardır” (Rum 20-22)
Buradaki ayet kelimesinin manası delil ve işarettir: Allah’ın varlığına dair delil ve işaretler bunlardır.
Buna benzer çok ayetler vardır, Allah kendi varlığını ispatlamak için insanların dikkatlerini yarattığı şeylere çekiyor ve onları düşündürüyor.
Ayet; mucize, delil ve işaret manasında geçti. Allah (cc) şöyle buyurdu:

وَاِلٰى ثَمُوۡدَ اَخَاهُمۡ صٰلِحًا‌ ۘ قَالَ يٰقَوۡمِ اعۡبُدُوۡا اللّٰهَ مَا لَـكُمۡ مِّنۡ اِلٰهٍ غَيۡرُهٗ‌ ؕ قَدۡ جَآءَتۡكُمۡ بَيِّنَةٌ مِّنۡ رَّبِّكُمۡ‌ ؕ هٰذِهٖ نَاقَةُ اللّٰهِ لَـكُمۡ اٰيَةً‌ فَذَرُوۡهَا تَاۡكُلۡ فِىۡۤ اَرۡضِ اللّٰهِ‌ وَلَا تَمَسُّوۡهَا بِسُوۡٓءٍ فَيَاۡخُذَكُمۡ عَذَابٌ اَلِيۡمٌ‏
“ Semud kavmine kardeşleri Salih’i gönderdik. Salih onlara dedi ki Allaha kulluk edin, onun dışında hiç bir ilahınız yoktur. Rabbinizden size bir beyyine geldi: işte bu Allah’ın dişi devesidir. Sizin için bir ayettir (bir mucize ve peygamberliğe bir delildir). Onu bırakın ki Allah’ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, yoksa acılı azap sizi alıp götürür” (Araf 73)
İşte cümlenin terkibi (oluşu) ve ayetlerin siyakından (akışından) ayetin manasının ne olduğu anlaşılır.
Allah’ın şu dediğine gelince;
ما ننسخ من آية أو ننسيها نأتي بخير منها أو مثلها ألم تعلم أن الله على كل شيئ قدير
“Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 106)
وإذا بدلنا آية مكان آية والله أعلم بما ينزل قالوا إنما أنت مفتر ولكن أكثر الناس لا يعلمون. قل نزله روح القدس على قلبك بالحق ليثبت الذين آمنوا وهدى وبشرى للمسلمين.
“Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- “Sen ancak bir iftiracısın” derler. Hayır; onların çoğu bilmezler. De ki: Onu, Rûhul Kudüs (Cebrail), iman edenlere sebat vermek, Müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için, Rabbin katından hak olarak indirdi.” (Nahl 101-102)
Bu ayetlerde ayet kelimesinin manası asla mucize manasına gelmez. İster Usul-u fıkıh âlimleri, isterse fakihler, isterse de müfessirler bunu hiç söylemediler. Ayetin zahirinden ve mefhumundan normal mucize manası asla gelmez. Buradaki ayetler Kuran’ın ayetleridir. Bu ayetlerin nüzul sebepleri de bunu gösteriyor. Bunun tersini söyleyenler kafadan atıyorlar, sadece nesih meselesini reddettikleri için bu ayetlere yalan söylemeye çalışırlar.
Öte yandan Kuran bir mucizedir, her suresi de bir mucizedir, onun gibi hiç bir kimse söyleyemez.
En kötü şey bir kişinin şartlanıp kendi görüşünü desteklemek için her ayeti ve hadisi kafasına göre ters tevil etmeye kalkışmasıdır. İnsaflı ve hak kani insan ise Ayeti ve Hadisi olduğu gibi anlar, hak neyse onu kabul eder ve eski yanlış görüşünden vazgeçer. Ömer bin Hattab r.a gibi hakkani olması gerekir. Kendisine ayetle veya hadisle doğru görüş gösterilince hemen eski hatalı görüşünden veya içtihadından vaz geçiyordu. Bir sefer Halife iken onu bir kadın düzeltince “bu kadın doğru söyledi, Ömer yanlış söyledi” dedi ve minberden indi. Kendi Kadısı Şureyh’e dedi ki eğer bu gün yanlış içtihat yaparsan yarın doğrusunu görürsen insanların kınaması hakka dönmene hiç engel olmasın. Diğer imamlar aynı şekilde hareket ettiler.
Nisa suresinde zina cezasını nesheden Nur suresindeki 2.ayet apaçıktır. Hiç tersini söyleyen yoktur. Zaten, Allah’u Teala Nisa suresi 15. ayette; “veya Allah onlar için çıkış yolu gösterir” deyince bu ayetin nesh edileceğine dair işaret veriyor. Bu nedenle, Nur suresindeki 2. Ayet nazil olunca Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle seslendi: “Şu ayeti alın, Allah onlar için çıkış yolu gösterdi. Hiç evlenmemiş olan bekârın cezası ise yüz celde ve bir sene sürgündür. Evlenmiş olanın cezası ise yüz celde ve recim (taşlamadır)” (Müslim). Ayetlerin münasebetleri de bunu gösteriyor.
Bu nedenle yukarıdaki soruda onların dedikleri: “Birde örnek verdiğiniz Nisa suresi 15 ve Nur suresi 2. ayetin farklı iki vakıa için geçerli olduğunu Nisa suresinin pavyon gibi bir yerde fuhuş yapan kadınlara verilecek bir ceza, Nur suresinde ise zina yapan kadınlarla alakalı olduğunu iddia etmeleri” kafadan atmadır, hiç bir delili yoktur, görüşleri duvara atılır, hiç itibar edilmez, eğer kasıtlı olarak yapıyorlarsa Allaha ve Resulüne iftira atmış olurlar. Kendilerine azap gelmeden önce Allahtan korksunlar ve tövbe etsinler.

Esad Mansur