KAFİRLERİN MÜSLÜMANLARA OLAN EBEDİ KİNİ !!!

-76-
Ehl-i Kitab’ın Müslümanların kendileri gibi kafir olmalarını istemeleri:

ودَّ كثير من أهل الكتاب لة يردونكم من بعد إيمانكم كفارا حسدا من عند أنفسهم من بعد ما تبين لهم من الحق فاعفوا واصفحوا حتى يأتي الله بأمرى إن الله على كل شيئ قدير
“Ehl-i kitab’ın çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 109)
Allah’u Teala ehl-i kitabın Müslümanlara karşı açtıkları savaşın sahnelerinden birisini burada anlatıyor. Ehl-i kitap Yahudi ve Hıristiyan’dır. Bunlar Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in ve Kur’an’ı Kerim’in hak olduklarını anladılar. Hz. Muhammed’in Resul, Kur’an’ı Kerim’in de Allah’ın kelamı olduğunu tam idrak ettiler. Bunun akabinde Hz. Muhammed’e ve ona inananlara kin beslediler. Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in İsrailoğulları’ndan gelmediği ve Araplardan geldiği için göğüslerini haset ve kinle doldurdular. Zira haset eden kimse kin besler. Çünkü Allah’ın birine verdiği nimetini hazmedemiyor ve onun yok olmasını istiyor, ayrıca yalnız kendisine verilmesini de istiyor. Yahudiler Araplardan bir Resulün gönderilmesini hazmedemediler ve yalız İsrailoğulları’ndan gelmesini istediler. Bu nedenle Hz. Muhammed’i hem yalanladılar hem de onu öldürmek için teşebbüs ettiler. Hatta diğer kâfirleri kendileriyle beraber ittifak kurup Hendek savaşında onu, Müslümanları ve İslam devletini yok etmek üzere büyük savaşı ilan ettiler. Bu nedenle bu güne kadar Yahudiler Filistin’de ve bütün dünya çapında İslam’la ve Müslümanlarla savaşı sürdürmektedirler.
Daha önce 105. Ayette gösterdiğimiz gibi ehl-i kitap ve diğer kâfirler Müslümanlara her hangi bir hayrın gelmesini hiç istemezler. Bu nedenle, Müslümanlar kâfirlere karşı dikkatli olmalıdır. Bugün Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer kâfirlerin Müslümanlara karşı savaştıklarını görüyoruz. Hıristiyan Sırplar Bosna-Hersek ve Kosova’da, Çeçenistan’da Hıristiyan Ruslar, Azerbaycan’da Hıristiyan Ermeniler, Filistin’de Yahudiler, Irak’ta ve Afganistan’da Amerika, değişik İslam memleketlerinde yüz seneden beri Avrupalılar, Keşmir’de Hindular, Çin’de komünistler ve Budistler ve başka yerlerde kâfirlerin Müslümanlara açtıkları savaşları, yaptıkları katliamlar, korkunç cinayetler, işkenceler ve kadınların ırzlarına tecavüzlerini herkes görüyor. Müslümanları hak olan dinlerinden değişik üslup ve vesilelerle, türlü türlü slogan ve oyunlarla uzaklaştırmaya çalışıyorlar. İslam Kültür ve fikirleriyle savaşıyorlar. Müslümanları entegrasyon ve asimilasyon planlarıyla dinlerinden vazgeçirmek istiyorlar.
Haset etmek kalplerin amellerindendir. İslam bunu haram kıldığı gibi bunun tedavisi ve ilacını sundu. Allah insanlara az veya çok nimetler verirken onları, imtihan etmek için dünyada daimi nimetin bulunmadığına ve yalnız ahirette daimi nimetin var olduğuna inanmasını istedi. İnsan yalnız Allah’ın kendisine takdir ettiği rızk ve nimeti alır. İnsan Allah’ın diğerlerine verdiği nimetlere hiç bakmasın ve kendisi bunun gibi elde etmeye çalışsın. Bunun gibi elde ederse Allaha şükür etsin, elde etmezse Allaha hamd etsin ve “Allah benim sabrımı” denedi diye düşünsün. “Allah nimetleri taksim ediyor” diyerek Allah’ın emrine kendini teslim etsin. Böylece haset olayının da ortadan kalkacağını beyan etti. İnsan ancak Allah’ın Celle Celaluhu kendilerine bahşettiği nimetleri idrak eder ve kendilerine sunulan bunca nimetleri vereni dakik bir şekilde kavrarsa mutlu olur. Yoksa hep diğerlerinin ellerinde ve üzerlerinde bulunan nimetlere göz dikerse kalbi kararır ve mutsuz olur. Kardeşine bu nimetleri tebrik etmeli ve yalnız Allah’tan hayrı istemelidir. İlk haset eden kimse İblis idi. Allah Celle Celaluhu Adem’e ilim nimetlerini verince melekler Adem için secde ettiler. İblis Adem’e haset etti, ona karşı kibirlilik gösterdi ve kin besledi. Adem’in oğulları arasında benzer olaylar oldu, Allah Celle Celaluhu Habil’in niyeti doğru olduğu için sunduğu kurbanı kabul etti, Kabil’in niyeti bozuk olduğu için onun kurbanını kabul etmedi. Bu nedenle Kabil kardeşini hastet ederek ona kin besledi ve onu öldürdü. Yusuf Aleyhisselam’ın kardeşleri olan Yakup (İsrail) oğulları Yusuf Aleyhisselam’a haset ettiler. Çünkü babaları Yusuf’u daha çok seviyordu. Onu öldürmeye kalkıştılar ve bir kuyuya atmışlardı.
İşte, haset etmek kibirlenmeye, kin beslemeye ve haset edilen kimseye karşı bir kötülük yapmaya götürür. İnada götürür; bu nedenle hakkı söylesen bile sana haset eden kimse senden bunu kabul etmez. Bu sebeple, Yahudiler inat gösterdiler ve Müslüman olmayı reddettiler.
Yahudiler, neden kendilerinden değil de, Araplardan bir Resul gönderildi diye, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’e haset ettiler, kibirlendiler ve kötülük yapmaya kalkıştılar. Birkaç defa onu öldürmeye teşebbüs ettiler. Ona karşı ve ona tâbi olan Müslümanlara her kötülüğü yapmaya çalıştılar. Hâla günümüzde, İslam’a ve Müslümanlara karşı dünya çapında savaşıyorlar. Allah bunu tekrarla aziz ve kerim Kitabında söylediği gibi biz burada bunu tekrarla söylüyoruz.
Allah Celle Celaluhu Resulüne cihad emri gelinceye kadar bu kafirleri affetmeyi emrediyordu. Cihad emri gelince onlarla savaşarak, İslam hükmüne boyun eğmeye çağırdı. (Tevbe süresinin 29. ayeti kerimesine bakın.) Ayette Allah’ın emri gelinceye kadar onları affet emri geçti. Cihad ve onlarla savaşma emri gelince durum değişti. Arap Yarımadası’ndan Yahudileri ve müşrikleri temizledi. Ondan sonra Şam bölgesinde var olan, Hıristiyanları temsil eden Rumların devleti İslam’ı kabul etmeyip, İslam’ı yok etmek için İslam devletiyle savaşmaya hazırlanınca İslam devletinin reisi olan Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem onlara İslam’ın nurunu göstermek üzere onların diyarlarını fethetmeye yönelik savaşı ilan etti.
Bugün bu kâfirler dünyaya egemen oldular. Onlarla savaşmak için Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in siyasetini sürdürecek imamın veya önderin bulunması farzdır. Ayette ehl-i kitap ile ilgili haber geçmektedir. Burada haber ifadesi emir manasındadır. İnsanların Allah’ın kudreti ve gücünü hafife almamasını ister. Çünkü “Şüphesiz Allah her şeye kadirdir” haberini bildiriyor. Allah Celle Celaluhu Resulüne “bunları şimdi affet, sonra emrim gelecektir, bunu zaaflıktan söylemiyorum, kesin olarak ben her şeye kudret sahibiyim, bunları size boyun eğdireceğim” diye haber veriyor. Neden cihad emri sonra gelecek ve şimdi afla ilgili emir var? diye sorulabilir. Çünkü davette, tebliğ ve uyarı aşaması vardır. Bu aşama sona erince bu emir geldi ve gerçek böyle oldu. Bu aşamadan ve ikinci aşamaya kadar Müslümanlar namaz kılmak, zekat vermek ve tasadduk etmekle emredildiler.