Soru: Rasul (sav)’e has olan ayetleri nasıl anlamalıyız?

Ahzap süresi 51-52-53. ayetler sadece efendimize özel olarak hitap ayetler haşa şu an bir geçerliliği yokmuş gibi görünüyor eşleriyle öldükten sonra evlenmemizin yasaklanması eşleriyle istediği sırada görüşmesi gibi.

Cevap:

Ahzap suresinde 6. Ayette Allah (cc) Nebi (sav)’in makamını ve onun eşlerinin makamını yükselterek şöyle buyurdu:
اَلنَّبِىُّ اَوۡلٰى بِالۡمُؤۡمِنِيۡنَ مِنۡ اَنۡفُسِهِمۡ‌ وَاَزۡوَاجُهٗۤ اُمَّهٰتُهُمۡ‌
“Peygamber, müminlere kendi zatlarından daha evladır, üstündür. Onun zevceleri onların anneleridir”.
Allah müminler nezdinde Resulün değerini yükseltiyor. Çünkü O kendisinin insanlara gönderdiği elçisidir. Hem de onun büyük elçisidir. Yerde kendisine en güvenilir kişidir. İnsanlara mesajını, ne istediğini, emir ve nehiylerini onun yoluyla bildirdi.
Allah yaratıcı olduğu gibi emir sahibidir, melik, kral ve kralların kralıdır. Malik-il mülktür, bütün işleri ve yarattığı şeyleri yürütüyor.
يُدَبِّرُ الۡاَمۡرَ مِنَ السَّمَآءِ اِلَى الۡاَرۡضِ ثُمَّ يَعۡرُجُ اِلَيۡهِ فِى يَوۡمٍ كَانَ مِقۡدَارُهٗۤ اَلۡفَ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّوۡنَ‏ ﴿۵﴾
“ O (Allah) gökten yere kadar işleri yürütüyor, düzenliyor. Ondan sonra sizin saydığınızla süresi bin sene kadar bir günde işler ona yükselir, götürülür”. (Secde 5)

İnsan iki daire içinde yaşıyor. Birinci dairede mahkûmdur, Allah’ın kâinat, hayat ve insan için koyduğu kanunlara göre mecbur olarak yürüyor; insanın doğuşu, ölümü, eceli ve rızkı, boyu, rengi ve şekli iradesi dışında olup Allah tarafından belirlendi. Normal halde kuşlar gibi uçamaz ve yalın halde denizde yürüyemez. İradesi dışında diğerleri üzerinde kendisinden veya diğerlerinden kendisi üzerine bir takım vakıalar olur. Bir kişiyi hatayla öldürebilir veya hata ile öldürülebilir. Kazalarda olduğu gibi. Musibetler ve iradesi dışında meydana gelen her husustur. Kendisinde iradesi dışında içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçlar yaratıldı. Bunların yanında eşyaların özellikleri yaratıldı. Bütün bunlara kaza ve kader denilir. Bunlarda insanın iradesi yoktur. Bunlardan sorumlu değildir. Hesaba çekilmez. Allah değişik araçlarla, belli kanunlarla ve melekler yoluyla bunları yürütüyor.
İnsan ikinci dairede ise hâkimdir, burada iradesiyle her şeyi yapabiliyor. İçgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları istediği şekilde tatmin ediyor ve doyuruyor. Eşyalardaki özellikleri istediği şekilde kullanabiliyor. Bu dairde insan muhayyerdir, seçme hakkı vardır, iradesiyle hareket edebiliyor. Ama Allah insanı başıboş bırakmak istemiyor, yoksa şaşkın olur, dünya ifsat olur, bozulur, zulüm yayılır, güçlü olan güçsüzü ezer ve hakkını çiğner, içgüdüler anormal şekilde tatmin edilir. Tamamen eski cahiliyede ve yeni cahiliyede, demokraside, laiklikte ve sosyalizmde olduğu gibidir.
Bu nedenle insanlar bir Resulün gelmesine muhtaç oldular ki, bu özellikler doğru şekilde tatmin edilsin ve doyurulsun ve eşyalar doğru şekilde kullanılsın ve çözülsün.
Allah direk bütün insanları muhatap almak istemiyor, hepsine bir elçi gönderiyor. İşte Muhammed (sav)’i gönderdi. Bu resul insanlar için bir örnek olacaktır. Ona bakarak Allah’ın dinini uygulayacaklar. Bu nedenle aynı surede, Ahzap suresinde 21. ayette Allah insanlara şöyle hitap etti:
لَقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِىۡ رَسُوۡلِ اللّٰهِ اُسۡوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَنۡ كَانَ يَرۡجُوا اللّٰهَ وَالۡيَوۡمَ الۡاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثِيۡرًا ؕ‏
“ Şüphesiz ki Resulullah (Allah’ın elçisi) sizin için güzel örnektir. Allah’ı ve ahireti isteyenler ve Allah’ı çokça hatırlayanlar için güzel örnektir”.
Bu nedenle müminler her hususta Resulullaha uyacaklar, onu örnek edinecekler. Ona uymayıp isyan ederlerse sapık olurlar. Bu nedenle aynı surede, Ahzap suresinde 36.ayette Allah şöyle buyurdu:
وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٍ وَّلَا مُؤۡمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُوۡلُهٗۤ اَمۡرًا اَنۡ يَّكُوۡنَ لَهُمُ الۡخِيَرَةُ مِنۡ اَمۡرِهِمۡ ؕ وَمَنۡ يَّعۡصِ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلٰلًا مُّبِيۡنًا
“ Allah ve elçisi bir konu hakkında hüküm ve emir verdikleri zaman mümin erkek ve mümin kadın için bundan başka seçenekleri yoktur. Diledikleri gibi davranamazlar. Kim Allaha ve elçisine isyan ederse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur”.
İşte genel olarak Resule her hususta itaat gerekir, farzdır. Allah elçisiyle ve ailesiyle tahsis getirdi, özel hükümler gösterdi ki müminler bu hususlarda onu ve ailesini örnek edinmesinler.
Bunlardan bir kısmı Ahzap suresi 50- 51-52-53. Ayetlerdir:
يٰۤاَيُّهَا النَّبِىُّ اِنَّاۤ اَحۡلَلۡنَا لَـكَ اَزۡوَاجَكَ الّٰتِىۡۤ اٰتَيۡتَ اُجُوۡرَهُنَّ وَمَا مَلَـكَتۡ يَمِيۡنُكَ مِمَّاۤ اَفَآءَ اللّٰهُ عَلَيۡكَ وَبَنٰتِ عَمِّكَ وَبَنٰتِ عَمّٰتِكَ وَبَنٰتِ خَالِكَ وَبَنٰتِ خٰلٰتِكَ الّٰتِىۡ هَاجَرۡنَ مَعَكَ وَامۡرَاَةً مُّؤۡمِنَةً اِنۡ وَّهَبَتۡ نَفۡسَهَا لِلنَّبِىِّ اِنۡ اَرَادَ النَّبِىُّ اَنۡ يَّسۡتَـنۡكِحَهَا خَالِصَةً لَّـكَ مِنۡ دُوۡنِ الۡمُؤۡمِنِيۡنَ قَدۡ عَلِمۡنَا مَا فَرَضۡنَا عَلَيۡهِمۡ فِىۡۤ اَزۡوَاجِهِمۡ وَمَا مَلَـكَتۡ اَيۡمَانُهُمۡ لِكَيۡلَا يَكُوۡنَ عَلَيۡكَ حَرَجٌ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوۡرًا رَّحِيۡمًا‏ ﴿۵۰﴾
“ Ey Nebi! Mehirlerini ödediğin zevcelerini (eşlerini) Allah’ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayıların kızlarını, teyzelerinin kızlarını bir de mümin bir kadın kendisini peygambere hibe ederse peygamber de onunla evlenmek istiyorsa, işte bunlardan birisiyle evlendiği zaman müminler dışında sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Onlara (müminlere) zevceleri ve cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Sana bir sıkıntı vermemesi için böyle yaptık. Allah mağfiret ve merhamet sahibidir”. (Ahzap 50)
Eğer bir kadın kendini Resulullah (sav)’e hibe ederse, mehir istemezse, veli izni olmadan ve şahitler olmadan onunla evlenebilir. Bir kadınla evlenirse o kadın boşanırsa veya dul olursa kimse onunla evlenemez. Resulullaha mahsus kalır. Bu Resulullaha Allah’ın kıldığı özel bir hükümdür.
Nitekim elde ettiği cariyeler Safiye ve Cuveyriye adlı kadınları azat edip onlarla evlendi. Bunlar kavimlerinin reislerinin kızları idi. Onların kavimlerini İslam’a kazanmak için onlarla evlendi.
Bu ayette, müminlere ne farz kıldığını söylerken evlenebileceklerin sayısını kastediyor. En fazla bir arada dört kadınla evlenebilirler. Ayrıca velinin izni, iki şahidin bulunması ve mehrin verilmesi gerekir. Resulullah (sav)’e farz kıldığı ise ayrıdır. Dört kadından daha fazladır.
تُرۡجِىۡ مَنۡ تَشَآءُ مِنۡهُنَّ وَتُـــْٔوِىۡۤ اِلَيۡكَ مَنۡ تَشَآءُ ؕ وَمَنِ ابۡتَغَيۡتَ مِمَّنۡ عَزَلۡتَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكَ ؕ ذٰ لِكَ اَدۡنٰٓى اَنۡ تَقَرَّ اَعۡيُنُهُنَّ وَلَا يَحۡزَنَّ وَيَرۡضَيۡنَ بِمَاۤ اٰتَيۡتَهُنَّ كُلُّهُنَّ ؕ وَاللّٰهُ يَعۡلَمُ مَا فِىۡ قُلُوۡبِكُمۡ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَلِيۡمًا حَلِيۡمًا‏ ﴿۵۱﴾
“Bunlardan (bu zevcelerden) dilediğini ertelersin, dilediğini alabilirsin, ayrıldığın zevcelerinden dilediğini almada da bir sakınca yoktur. Bu, onların sevinmeleri, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha uygundur. Allah kalplerinizdeki olanı bilir. Allah ilim ve hilim sahibidir (her şeyi bildiği halde hüküm vermek veya ceza vermede acele etmez, ne yapacağını tam bilir) ”. (Ahzap 51)
Bu ayette Allah (cc) kendi Resulüne hanımlarıyla ilgili tasarruf hakkı veriyor. İstediğini boşar, istediğini tutar, istediğini boşamadan tutup normal zevcenin muamelesini yapmaz, erteler. “Ertelediği zevcelerden Sevde, Cuveyriye, Safiye, Umu Habibe ve Meymune. Bunları boşayacaktı, onlar şöyle dediler: bizi boşama, senin yanında tut, bize ne kadar bizimle ilgilenirsen ilgilen, senin yanında bu şekilde yaşamaktan biz razıyız”. (Taberi)

لَا يَحِلُّ لَـكَ النِّسَآءُ مِنۡۢ بَعۡدُ وَلَاۤ اَنۡ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنۡ اَزۡوَاجٍ وَّلَوۡ اَعۡجَبَكَ حُسۡنُهُنَّ اِلَّا مَا مَلَـكَتۡ يَمِيۡنُكَ‌ؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَىۡءٍ رَّقِيۡبًا﴿۵۲﴾
“ Bundan sonra cariyeler dışında, hoşuna gitse bile kadınlarla evlenmek veya bunları boşayıp yerine başka kadınlarla evlenmek sana helal olmaz. Allah her şeyi görür gözetir” (Ahzap 52)
Bu hüküm Resulullah (sav)’a hastır. Artık bir kadını boşayamaz, yeni bir kadınla evlenemez. Diğer müminler ise ömür boyunca boşayıp evlenebilirler.
يٰۤاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا لَا تَدۡخُلُوۡا بُيُوۡتَ النَّبِىِّ اِلَّاۤ اَنۡ يُّؤۡذَنَ لَـكُمۡ اِلٰى طَعَامٍ غَيۡرَ نٰظِرِيۡنَ اِنٰٮهُ وَلٰـكِنۡ اِذَا دُعِيۡتُمۡ فَادۡخُلُوۡا فَاِذَا طَعِمۡتُمۡ فَانْتَشِرُوۡا وَلَا مُسۡتَاۡنِسِيۡنَ لِحَـدِيۡثٍ ؕ اِنَّ ذٰلِكُمۡ كَانَ يُؤۡذِى النَّبِىَّ فَيَسۡتَحۡىٖ مِنۡكُمۡ وَاللّٰهُ لَا يَسۡتَحۡىٖ مِنَ الۡحَـقِّ ؕ وَاِذَا سَاَ لۡتُمُوۡهُنَّ مَتَاعًا فَسۡـَٔـــلُوۡهُنَّ مِنۡ وَّرَآءِ حِجَابٍ ؕ ذٰ لِكُمۡ اَطۡهَرُ لِقُلُوۡبِكُمۡ وَقُلُوۡبِهِنَّ ؕ وَمَا كَانَ لَـكُمۡ اَنۡ تُؤۡذُوۡا رَسُوۡلَ اللّٰهِ وَلَاۤ اَنۡ تَـنۡكِحُوۡۤا اَزۡوَاجَهٗ مِنۡۢ بَعۡدِهٖۤ اَبَدًا ؕ اِنَّ ذٰ لِكُمۡ كَانَ عِنۡدَ اللّٰهِ عَظِيۡمًا‏ ﴿۵۳﴾
“ Ey iman edenler! Yemeğe çağrılmadan vakitli vakitsiz ve izin almadan peygamberin evlerine girmeyin. Ancak çağırılırsanız girin. Yemek yiyince fazla konuşmak için izin istemeden hemen dağılın, çıkın. Zira bu, peygambere eziyet getiriyordu, (onu rahatsız ediyordu). Nebi bunu size söylemekten çekiniyordu. Oysa Allah hakkı söylemekten çekinmez. Eğer peygamberin hanımlarından bir şey isterseniz hicap (perde, peçe) arkasından isteyin. Bu sizin ve onların kalpleri için daha temizdir. Resulullaha eziyet getirmeniz ve ondan (vefatından) sonra onun eşleriyle evlenmeniz ebediyen size caiz değildir. Bu ise Allah katında büyük günahtır” (Ahzap 53)
Bu ayette Resulullah (sav)’a mahsus, özel hükümler vardır. İstedikleri zaman evlerine giremezler, sadece yemeğe çağırılırsa girebilirler. Yedikten sonra hemen dağılmalılar. Fazla konuşmak için izin isteyemezler. O Resuldür, vahiy her an ona gelebilir. O devlet başkanı devletin işlerini yürütmeyi düşünecektir. Aileleri vardır, onlarla ilgilenecektir. Diğer müminler istedikleri zaman birbirlerine ziyaret ederler, yemekten sonra otururlar ve konuşurlar. Resulullah (sav)’in eşleri yüzlerini diğerleri önünde açmazlar, hicap, perde arkasından konuşurlar. Diğer mümin kadınlar için bu farz veya sünnet değildir. Yüzlerini açarlar, sadece Nur suresinde 31. Ayette geçtiği gibi başörtü ve Ahzap suresinde 59. Ayette geçtiği gibi cilbap giymeleri farzdır. Yüzlerini örtmeleri ne farz ne de sünnettir. Peygamber vefat ettikten sonra hiç bir kimse onun hanımlarıyla ebediyen evlenemez. Diğer müminler vefat ederse hanımları diğerleriyle evlenebilirler. Müminler istedikleri zaman boşanıp evlenebilirler. Bu konuda Resule getirilen yasaklık onlara getirilmedi.
İşte Allah bu hükümleri resulüne tahsis etti, diğer müminler bu has hallerde onu örnek edinmesinler. Hiç bir adam peygamberi örnek edineyim, ben öldükten sonra eşim kimseyle evlenmesin diyemez. Bu hususta onun vasiyeti kabul edilmez. Hiç bir mümin karısını peçe takmaya zorlayamaz. İşte bu hükümler risaletin evrenselliğiyle çelişmez, tersine evrenselliği pekiştirir. Müminler her asırda ve her yerde resulü örnek edinecekler, fakat bazı hallerde örnek edinmeleri caiz değildir. Üç gün ark arkaya oruç tutuyordu, Müslümanlar aynı şeyi yapmak istedikleri zaman onlara bunu yasakladı. Bu hüküm peygambere hastır.
Resul bizim gibi bir beşer olmasına rağmen onun değeri ve durumu farklıdır.
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓٮِٕكَتَهٗ يُصَلُّوۡنَ عَلَى النَّبِىِّ ؕ يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا صَلُّوۡا عَلَيۡهِ وَسَلِّمُوۡا تَسۡلِيۡمًا‏ ﴿۵۶﴾
“ Şüphesiz ki Allah ve Melekler peygambere salat getirirler. Ey iman edenler! Peygambere salat getirin ve tam selam verin” (Ahzap 56)
Allah’ın salat getirmesinin manası Allah’ın kendi resulünü bağışlamasıdır, meleklerin salat getirmesinin manası Allahtan resule bağışlama, mağfiret dilemeleridir.
Müminlerin salat getirmesinin manası Allahtan resule mağfiret dilemeleridir.
Resul o kadar mı günahkardır ki herkes onun için mağfiret dileyecek?! Haşa. Fetih suresinde 2. Ayette Allah resulün geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığını bildirdi. Bunun manası günahsızdır, Masumdur.
Bu ayette resulün değerinin ne kadar yüksek olduğunu vurguluyor. Allah, melekler ve müminler ona salat getiriyorlar. Müminler ona salat getirince sevap kazanırlar, Allah onları bağışlar. Resulü hafife alanalar cehennemliktir. Resule o kadar itibar ve değer verilmesinin sırrı ondan ne geldiyse onu almaktır, örnek edinmektir ve ona tam şekilde uymaktır. Bu da sünnetin vahiy olduğunu pekiştiriyor. Ancak özel durum varsa müstesnadır. Bu durumda onu örnek edinmek caiz değildir.
اِنَّ الَّذِيۡنَ يُؤۡذُوۡنَ اللّٰهَ وَرَسُوۡلَهٗ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِى الدُّنۡيَا وَالۡاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمۡ عَذَابًا مُّهِيۡنًا‏ ﴿۵۷﴾
“ şüphesiz ki Allah ve resulünü incitenler, onlara eziyet edenleri Allah dünyada ve ahirette lanetledi onlar için alçaltıcı azap hazırladı” (Ahzap 57)
Allah kendi Resulünü incitmeyi kendisini incitmekle beraber gösterdi, birbirine bağladı. Resulün üstünlüğünü vurguladı. Bu her asırda geçerlidir. Resule itibar edilmezse Kurana ve sünnete itibar verilmez. Kuranı Rabbinden o getirdi, resule itibar vermemek Kurana itibar vermemektir. Sünneti Rabbinden o getirdi, ona itibar vermemek sünnete itibar vermemektir. Bu şekilde İslam’ın değeri kalmaz. Bu dini yıkmak için bir harekettir.
يٰۤـاَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ لِّاَزۡوَاجِكَ وَبَنٰتِكَ وَنِسَآءِ الۡمُؤۡمِنِيۡنَ يُدۡنِيۡنَ عَلَيۡهِنَّ مِنۡ جَلَابِيۡبِهِنَّ ؕ ذٰ لِكَ اَدۡنٰٓى اَنۡ يُّعۡرَفۡنَ فَلَا يُؤۡذَيۡنَ ؕ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوۡرًا رَّحِيۡمًا‏ ﴿۵۹﴾
“ Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle ki, üzerlerindeki cilbaplarını en aşağı noktaya (ayakkabılara) kadar indirsinler. Bu ise, (hür kadın oldukları) tanınmaları ve incitilmemeleri için en uygundur. Allah bağışlayıcıdır merhamet sahibidir” (Ahzap 59)
Cilbabın Resulullah (sav)’in hanımları için farz olduğu gibi mümin kadınlar için de farz olduğunu gösterdi. Peçe (nikap) gibi değildir. Önceki ayetlerde geçtiği gibi peçe sadece Resulün hanımlarına farzdır. cilbap hususu peçe gibi değil Allah cilbabı bütün mümin kadınlara farz kıldı.
Böylece müminler kıyamet gününe kadar resulü örnek edinecekler. Ancak özel durumlarda edinmeleri caiz değildir. Kadınlara peçeyi farz kılamazlar, vefatlarından sonra eşlerinin başkaları ile evlenmelerini yasaklayamazlar, vasiyetleri geçerli olmaz, aynı dönemde dört kadından daha fazla kadınla evlenemezler. Boşandıkları zaman başka kadınla evlenebilirler. Arka arkaya iki veya üç gün oruç tutamazlar. Tuttukları günün akşamında bozacaklar. Kuran nassıyla veya sünnetin nassıyla veyahut icmai sahabelerle resule bir tahsis varsa müminlerin onu yapmaları caiz değildir. Eğer öyle değilse resulü örnek edinmeleri gerekir.
İslam davetini yüklenmede Resulün metodunu edinmek farz kılındı. Onun gibi mücadele etmemiz gerekir. İslam devletini kurmak için onun metodunda yürümek gerekir. Bu birçok delille pekiştirildi. Ancak bu şekilde Allah’ın izniyle İslam yönetime gelir ve Raşidi Hilafet kurulur.
Esad Mansur.