Soru :
Yurtdışında kalanlar için cenaze fonu yaptırmak caiz mi?
Cevap:
İslam’da bir menfaati sağlamak üzerinde anlaşma yapılacaksa malum, belirli bir şey üzerinde yapılmalı, karşılık veya ücret malum olmalı, tespit edilmeli ve ödeme zamanı belirlenmelidir. Zira cenaze nakli bir menfaattir. Onun ücreti belirlenmelidir.
Ama Cenaze fonunda belirsizlik vardır. Ücret tamamen belirsiz. Katılan kişi her sene belli bir miktar ödüyor, ne kadar ödeyeceğini de bilmiyor. Ölünceye kadar ödüyor!
Ama misal olarak cenaze naklinin ücreti 3 bin Avro olarak sınırlandırılsa, bunları ya peşin ya da taksitle ödeyeceksin, eksiklik ve fazlalık yoktur diye bir anlaşma yapılırsa doğru olur.
İslam’da ücretin şeri tarifi şöyledir: “ Belli bir karşılıkla bir menfaat üzerinde bir sözleşmedir”. Bu karşılık ya para olur, ya bir mal olur, ya da bir çalışma olur.
Allah (cc) şöyle buyurdu:
“فَاِنۡ اَرۡضَعۡنَ لَـكُمۡ فَاٰتُوۡهُنَّ اُجُوۡرَهُنَّ‌ وَاۡتَمِرُوۡا بَيۡنَكُمۡ بِمَعۡرُوۡفٍ‌ۚ وَاِنۡ تَعَاسَرۡتُمۡ فَسَتُرۡضِعُ لَهٗۤ اُخۡرٰى” (الطلاق 6)
“ Eğer (boşadığınız) kadınlar sizin çocuklarınızı emzirirlerse ücretlerini verin. (Marufa göre) toplumda bilinen şekilde aranızda belli bir ücret üzerine anlaşın. Eğer anlaşamazsanız başka kadınla çocuklarınızı emzirmek üzere anlaşma yapın”. (Talak 6)
Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
” من استأجر أجيرا فليعمه أجره”. (البيهقي)
“ Kim bir ücretli kimseyi tutarsa onun ücretini belirlesin”. (Beyhaki)
Hicrette, Mekke’den Medine’ye doğru belli bir yere kadar götürmek üzere “ Nebi (sav) ve Sıddık Ebu Bekir Diyl oğullarından maharetli bir kılavuzu bir ücrete karşı tuttular” (Buhari)
İşte, ayet ve hadisler yapılacak işin, menfaatin ve ücretin belli olmasını talep ediyor. Bu talep, bir emirdir, bu emir ise kesindir.
Cenaze nakli, belli bir menfaattir. Onun ücreti belli olmalıdır. Belirsizlik caiz değildir.
Bu nedenle cenaze fonu İslam’a aykırıdır. Yapılan anlaşma doğru değildir. Çünkü ücret belli değildir. Kişi kendisine sunulan menfaatin karşılığından fazla ödemiş olabilir, az da ödemiş olabilir.
Bu nedenle cenaze fonunun şer’i hükme aykırı olduğu anlaşılır. Yapılan anlaşmanın doğru olmadığı gözüküyor. Çünkü ücret belli değildir; kişiye kendisine sunulan menfaat karşılığından ücret belirlenmemiştir.
Ayrıca fazla ödemiş olabilir, az da ödemiş olabilir; fazla ödemişse kendisine bir şey iade edilmiyor, hakkını kaybetmemiş olur. Az ödemişse fazla ödeyenlerden alınır, diğerlerinin haklarından almış olur. Bu durum caiz değildir.
Hâlbuki insanın buna hiç ihtiyacı yoktur. Vefat edince cenaze naklinin ücreti mirastan kesilir.
Nitekim İslam’da miras şöyle dağıtılır:
1- Önce vefat edenin malından cenaze masrafı mirasından kesilir. Kefen, nakil, defin vs. ödenir.
2- Sonra Allah’ın borcu ödenir. Zekâtı vermemişse, oruç veya yemin kefareti gibi ödememişse, adak veya nezir etmişse, bunlar için mirasından kesilir.
3- Ondan sonra başkalarına borcu varsa, onlar mirasından kesilir, kulun borcu ödenir.
4- Vasiyet etmişse mirastan kesilir. En fazla malının üçte birisini vasiyet edebilir. Hem de mirasçıların dışındakilere vasiyet edilmiş olmalıdır. Mirasçılara vasiyet edilmez. Yalnız mirastan hakkını alır.
5- Mirastan kalan İslam’daki miras ahkâmına göre mirasçılara dağıtılır.
Buna göre Avrupa’da yaşayanların malları vardır. Böyle bir fona hiç muhtaç değiller. Vefat edince malından cenaze nakli için bir cenaze nakil şirketine mirasından bir kaç bin Avro kesilip cenaze naklinin ücreti ödenir.
Nitekim cenaze fonu üyelerinin paralarını bankaya yatırmalarını ister, orada toplanıyor, orada bir faiz şüphesi vardır! Eğer faizle işletiliyorsa büyük haram işlemiş olurlar. Allah (cc) faizi muhkem, kesin ayetle haram kıldı. Şöyle buyurdu:
﴿اَلَّذِيۡنَ يَاۡكُلُوۡنَ الرِّبٰوا لَا يَقُوۡمُوۡنَ اِلَّا كَمَا يَقُوۡمُ الَّذِىۡ يَتَخَبَّطُهُ الشَّيۡطٰنُ مِنَ الۡمَسِّ‌ؕ ذٰ لِكَ بِاَنَّهُمۡ قَالُوۡۤا اِنَّمَا الۡبَيۡعُ مِثۡلُ الرِّبٰوا‌ ۘ‌ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الۡبَيۡعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰوا‌ ؕ فَمَنۡ جَآءَهٗ مَوۡعِظَةٌ مِّنۡ رَّبِّهٖ فَانۡتَهٰى فَلَهٗ مَا سَلَفَؕ وَاَمۡرُهٗۤ اِلَى اللّٰهِ‌ؕ وَمَنۡ عَادَ فَاُولٰٓٮِٕكَ اَصۡحٰبُ النَّارِ‌ۚ هُمۡ فِيۡهَا خٰلِدُوۡنَ‏ يَمۡحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرۡبِى الصَّدَقٰتِ‌ؕ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثِيۡمٍ‏ اِنَّ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا وَعَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ لَهُمۡ اَجۡرُهُمۡ عِنۡدَ رَبِّهِمۡ‌ۚ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُوۡنَيٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوۡا مَا بَقِىَ مِنَ الرِّبٰٓوا اِنۡ كُنۡتُمۡ مُّؤۡمِنِيۡنَ‏ فَاِنۡ لَّمۡ تَفۡعَلُوۡا فَاۡذَنُوۡا بِحَرۡبٍ مِّنَ اللّٰهِ وَرَسُوۡلِهٖ‌ۚ وَاِنۡ تُبۡتُمۡ فَلَـكُمۡ رُءُوۡسُ اَمۡوَالِكُمۡ‌ۚ لَا تَظۡلِمُوۡنَ وَلَا تُظۡلَمُوۡنَ‏ ﴾
“Riba(faiz) yiyenler, şeytanın çarptığı kimselerin kalktığı gibi kalkarlar, çünkü alışveriş faiz gibidir dediler. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabbinden kendine bir öğüt gelir de ve o da faize son verirse geçmişi kedisine ait olur ve işi Allaha havale edilir. Fakat kim tekrar faiz işine dönerse bu tip insanlar cehennem ehlinden olurlar. Bunlar orada kalıcı olurlar. Allah faizi yok eder ve sadakları arttırır (bereketlendirir).Allah hiç bir kâfiri ve günahkârı sevmez. İman edip salih amel işleyen (faiz işi gibi günahlardan uzak olanlar ve farzları yerine getiren), namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler. Ey iman edenler, Eğer gerçekten mümin iseniz, Allah’tan korkun ve faizden geri kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız size karşı Allah’ın ve Resulünün başlatacakları savaşı bekleyin. Eğer tövbe ederseniz yalnız anaparanız sizindir, ne zalim olursunuz ne de mazlum olursunuz”(Bakara 275-279)
En kötü ölüm ise, kişinin günah üzerinde iken veya günah işleyerek ölmesidir. Zira tövbe etmek için fırsatı kalmadı. Kendisi bu fonda üye oldu, eğer bu fon parasını faizle işletiyorsa günah yatırana da dokunur.
Müslümanlar vefat etmeden önce kâfirlere İslam’ı tebliğ etmeye çalışsınlar, kıyamet gününde tebliğ ettiklerine dair şahitlik yapabilsinler. Zira Müslümanlar bundan sorulacaklar. Allah (cc) şöyle buyurdu:
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا
“İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl’ün de size şahit olması için sizi vasat (udul, güvenilir ve hayırlı) bir ümmet, millet kıldık..” (Bakara 143)

Öte yandan Müslüman nerede ölürse orada defnetmek daha evladır. Resulullah (sav) vefat edenleri yerlerinde defnetti. Bedir ve Uhut şehitlerini yerlerinde defnetti. İstanbul’u fethetmek için gelen sahabeler orada defnedildiler. Hatta Ebu Eyüp Ensari r.a Rumların en yakın yerlerine kadar beni götürün ve defnedin deyince Müslümanlar bunu yaptılar. İşte onun mezarı fethin işareti oldu. Müslümanlar Avrupa’da İslam’ın yayıldığına dair mezarları işaret olması için burada defnedilmelerini istesinler.
Esad Mansur.