İnsanların Önderleri Kimler Olabilir?

-87-
Allah’ın ahdinin zalimlere ermemesi:

وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ
“Şunu hatırlat ey Muhammed! İbrahim kendi rabbi olan Allah tarafından bir ta¬kım kelimelerle imtihan edildi, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara imam (önder) yapacağım, demişti. “Soyumdan da (önder¬ler yap, yâ Rabbi!)” dedi. Allah: Ahdim za¬limlere ermez (onlar için söz vermem) bu¬yurdu.” (Bakara 124)
Allah’u Teala’nın emir ve nehiyleri in¬sanlar için bir imtihandır. Eğer bunları ye¬rine getirirse önder olur. Furkan suresinde geçtiği gibidir:
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
“(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözü¬müzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.” (Furkan 74)
Müslüman, takvalı kimselerin önderi olmak iste¬diği gibi kendi neslinden gelenlerin de takvalı birer önder olmalarını sever. Çünkü onlar kendisinden bir parçadır, kendisi için ne seviyorsa onlar için de sever. İbrahim Aleyhisselam’ın durumu gibi. Müslüman olan kişi diğerlerinin kendisi gibi Müslüman olmasını istediği için bu hususta öncelikli olarak ço¬cuklarının Müslüman olmalarını ve birer tak¬valı Müslüman olmalarını ister.
İbrahim Aleyhisselam imtihanı geçti. Çünkü Al¬lah’ın emir ve nehiylerini yerine getirdi. Böylece takvalıların imamı veya önderi oldu. Hangi Müslüman Allah’ın emir ve nehiylerini yerine getirirse takvalıların imamı olur. Başka bir ifade ile takvada önde olur ve diğerleri için de örnek olur. İbrahim Aleyhisselam sülalesinin tümünün tak-vada önder olmasını diledi. Allah’u Teala zalimleri zalimliklerinden dolayı burada ayrı tutmuştur. Bunun manası; İbrahim Aleyhisselam’ın bütün zürriyeti takvalı olmayacaktır, onların arasında zalim olanların da olacağını Allah Celle Celaluhu bu ayette içerik olarak bildiriyor. Başka bir ayette Allah Celle Celaluhu şöyle buyurmaktadır:
وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَآئِي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ مَا كَانَ لَنَا أَن نُّشْرِكَ بِاللّهِ مِن شَيْءٍ ذَلِكَ مِن فَضْلِ اللّهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَشْكُرُونَ
“Babalarım İbrahim, İshak ve Ya’kub’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Allah¬’ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fa¬kat insanların çoğu şükret¬mezler.” (Yusuf 38)
Bazı Müslümanlar yukarıdaki ayete da¬yanarak şöyle bir iddiada bulundular; İmamlar (halifeler) Allah tarafından tayin edilir ve peygamber neslinden olmalıdır. Bu nedenle Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’den sonra Ali, çocuklarının zürriyeti (Al-i Beyt) imam ve halife olmalıdır. Oysa İbrahim, İshak ve İs¬mail hiç yönetici olmadılar. O ayet yönetici manasında olsaydı bunların da yönetici ol¬maları gerekirdi. İbrahim neslin¬den gelen peygamberlerin çoğu hiç yönetici olmadı. Aralarından sadece (Kur’an’ın bildir¬diği gibi) Davud ve Süleyman birer yönetici oldu. Kur’an’da anlatılmayan diğer peygam-berler belki de hiç yönetici olmadılar.
O halde şu ortaya çıkıyor ki, insanların önderinden anlaşılan; takvada önde gelen kimse demektir. Bundan dolayı da Ali Radiyallahu Anh ve çocukları veya Âl-i Beytin halife olma¬ları hiç şart değildir. Allah tarafından seçil¬mediler. Hilafet manasındaki imamlık Müslümanların seçmeleriyle gerçekleşir. Ebu Be¬kir Radiyallahu Anh, Ömer Radiyallahu Anh, Osman Radiyallahu Anh ve ondan sonra gelen Ali Radiyallahu Anh seçimle birer halife (imam) oldular.
Evet, insanların önderlerinin zalim olma¬ması gerekir. Bu nedenle Allah’u Teala, ha¬life zulüm işlerse Müslümanların onu zulmün¬den vazgeçirmelerini farz kılmıştır. Ayrıca, Müslümanların zalim bir kimseyi halife ola¬rak tayin etmelerine yasaklar getiri¬yor. Allah Celle Celaluhu burada bir haber veriyor; za¬limler ah¬dime eremezler. Yani insanların önderleri olmalarına söz vermem. Haber ifa¬desi; talep manasında geçer. Sanki Allah’u Teala diyor ki; Ey insanlar! Zalim insanı ön¬deriniz ola¬rak tayin etmeyin. Fakat bu ayet yönetimle ilgili olmadığı için yönetim konu¬sunda delil olarak gösterilmez.
Zalimlerle ilgili birçok ayet ve hadis vardır. Zalimlerin nasıl muhasebe edileceği ve mezalim mahkemesinde nasıl yargılana¬cağı delillerde anlatılıyor. Eğer yönetici za¬lim olur, küfür ile ilgili kanun uygularsa, açık fısk gösterirse hemen indirilmelidir. Fısktan maksat; kendi özel hayatında açık günah işlemektir. Zina işlemek, içki içme, faizle uğraşmak, hırsızlık yapmak gibi. Ay¬rıca namaz, oruç, zekât gibi farzları terk edi¬yorsa fasık olur. Böylesi zalim bir yönetici iktidarda kalamaz. Yönetici haksızlık yaptığı sürece zalim sayılır, bundan dolayı da hesaba çekilir ve emaneti hak sahiplerine geri iade etmesi gerekir.
Yönetici şeriatı uygular, bu dönem içeri¬sinde de haksızlık yaparsa yönetici ola¬rak kalır. Fakat zulmünden vazgeçirmek Müslümanların üzerine farzdır. Mezalim mahkemesi de bu tür haksızlıkları değerlendi-rip ona göre karar alacaktır. Misal olarak; Eğer halife ehil olmayan valileri ta¬yin ederse veya görevden almazsa, müsta¬hak olmayan bazı kimselere ganimetten vermezse bu gibi durumlar haksızlık sayılır ve aynı zamanda zülüm olarak itibar edilir.