soru:

Biz kardeşlerle İncirlik üssünün ABD’nin kullanımına kapatılması noktasında tartışıyoruz. Onlar bana yok kapatılamaz çünkü Lozan anlaşması var ve 2023 te bitiyor diyorlar.
Sorum şu: Lozan anlaşması nasıl bir anlaşma? O anlaşma 96 sene önce olan bir anlaşma idi şimdi bizle ne alakası var?

Cevap:

İncirlik üssü anlaşmasının Lozan anlaşmasıyla hiçbir alakası yoktur.
Lozan anlaşmasını imzalayan: Mustafa Kemal’in temsilcileri, Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya’dır. Lozan anlaşması 1923’ ten 1924’ e kadar değişik tarihlerde bu taraflar arasında imzalandıktan sonra 6 Ağustos 1924’ te yürürlüğe girmişti.
Bu anlaşmada ABD yoktu, üs kurmak söz konusu değildi. Bu anlaşmada Türkiye sınırları belirlendi, diğer Osmanlı toprakları Britanya, Fransa ve İtalya gibi işgalci devletlere teslim edildi. Artık Türkiye’nin bu topraklarla alakası kalmadı. Türkiye’nin Suriye, Irak, İran ve Yunanistan ile sınırları çizildi. Mustafa Kemal bu anlaşmayla Kıbrıs’ın İngilizlere ait olduğunu tanıdı. Ege denizdeki adalar hakkında 1913’e göre Osmanlılarla yapılan anlaşmaya göre bir anlaşma yapıldı, Türkiye’nin hâkimiyeti bunlar üzerine kalacaktı, fakat ondan sonra başka bir anlaşmayla değiştirilip bu adalar Türkiye Cumhuriyetinin onaylamasıyla Yunanistan’a verildi. Boğazlarla ilgili anlaşma yapıldı, fakat 1936’da imzalanan Montrö anlaşmasıyla değiştirildi, Karadeniz’e bakan devletlerin askeri gemilerinin geçmesine müsaade edildi. Diğer devletlerin askeri gemilerinin Karadeniz’de ikamet etmesi 21 günden fazla olmamalıdır. Barış döneminde her sivil geminin ücretsiz geçmesi garanti edildi. Bu şekilde ekonomik olarak Türkiye bu kanallardan hiç istifade etmiyor. Oysa geçen sene Mısır Süveyş kanaldan geçen gemilerden yaklaşık olarak 6 Milyar Dolar kazanabildi. Türkiye’de İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen yabancı gemilerden kazanabilirdi.
İngiliz ve Türk arşivlerine göre Lozan anlaşmasına hiç bir zaman gösterildiği görülmemektedir, süresi veya müddeti yoktur. Devletlerarası kanunlara göre bir anlaşma süresi gösterilmezse ancak tarafların ittifakıyla bozulabilir. Bir taraf bozarsa devletlerarası kanunlara göre bir gerekçe göstermelidir.
Genellikle anlaşmaları bozan devletler bir gerekçe göstermeye çalışır. Misal olarak ABD 2015’te İran’la ve diğer devletlerle yaptığı Nükleer anlaşmadan Mayıs 2018’de, Rusya ile 1987’de orta menzilli füzelerle ilgili imzaladığı anlaşmayı geçen Ağustos 2019 da bozdu.
Anlaşmalarla ilgili BM’lerin 5 Aralık 1966’da 2166 nolu kararına göre,
Anlaşmaları bozmak veya anlaşmalardan çekilmekle ilgili 56. Maddede şöyle geçmektedir:
“1- eğer bir anlaşmanın süresi veya bitiş müddeti gösterilmezse bozulması veya ondan çekilmek kabil (mümkün) değildir, ancak şu hallerde kabil olabilir:
a- Eğer tarafların niyeti bunu bozmaya veya ondan çekilmeye doğru yöneliyorsa,
b- Anlaşmanın içeriğinden (bozma imkânı) anlaşılıyorsa veya bunun tabiatından dolayı çekilmek veya bozmak için bir şekilde yöneliyorsa.
2- a. fıkrasına göre anlaşmayı bozmak isteyen veya ondan çekilmek isteyen taraf en az on iki aydan önce bildirmelidir.” (Kaynak: İnsan Hakları Kütüphanesi- Minnesota Üniversitesi/ ABD)

Türkiye Lozan anlaşmasını bozmak için çok gerekçe bulabilir, bir gerekçe olmadan da bozabilir, hem de bu anlaşma Osmanlı devleti varken Mustafa Kemal’in temsilcileriyle yapıldı. Oysa Müslümanları temsil eden Osmanlı devleti varken onunla yapılmadı. Fakat İngilizler kasıtlı olarak kendilerine bağlı olan Mustafa Kemal’in temsilcileriyle yaptılar. İşgalci devletlerin halkı temsil etmeyen ajanlarıyla yaptıkları bir anlaşma sayılır. Bu nedenle bu anlaşmaya itibar edilmez. Ayrıca Türkiye istiyorsa devletlerarası kanuna göre bozmak veya ondan çekilmek için başvurabilir. Şu anda bu anlaşmayı iptal edebilir. Bu nedenle 2023’e kadar beklemeye gerek yoktur, 100 sene bekleme süresi de yoktur. Hiç bir kimse bu 100 senenin aslını gösteremez, sadece halkı kandırmak için çıkarıldı.
Öte yandan Lozan anlaşması İslam ahkâmına aykırıdır, Şeriatça batıldır, bu nedenle reddedilir. İslam devletinin toprakları bölünmez, işgali tanınmaz, Osmanlı topraklarını bölüp paylaşmak için 1916’da düşman İngilizler ve Fransızların Sykes Picot gibi yaptıkları bir entrika icabında aralarında çizdikleri sınırlar tanınmaz, onlar bunu Lozan anlaşmasına Mustafa Kemal’e Kabul ettirdiler. Bu adam Türkiye Başkanı olma uğrunda her şeyi satmaya ve yapmaya hazır olmuştu. Hatta İngilizlerin isteğine binaen İslam Hilafet Devletini yıktı, Şeriatı kaldırdı ve İslam ahkamıyla savaştı, bu ahkama bağlı olanlara, şeriatı ve Hilafeti savunanlara karşı savaşı ilan etti, tam laik bir devlet kurdu. Dini olmayan ve dini hayattan ve siyasetten ayıran bir devlet kurdu.
İşte Osmanlı devletinin yıkılışı meşru, yasal değildi, Müslümanlara rağmen, zorla ve kaba kuvvetle yıkıldı. Toprakları işgal edilip zorla parçalandı, Müslümanların temsilcisi olan Halifesiyle hiç bir anlaşma yapılmadı, İngilizler kendi ajanlarıyla yaptıkları gaddarca bir anlaşmadır.
İşte Osmanlı topraklarının birliği korunur, bütünlüğü geçerlidir, boğazlar, Kıbrıs ve adalar da Müslümanlara aittir. İslam’ı uygulayan, Sadık ve güçlü irade sahibi, samimi ve ihlaslı olan Müslüman yönetici ancak Lozan anlaşmasının butlanı, batıl olmasını ilan edip kaldırabilir, tekrar İslam topraklarını kurtarabilir ve Osmanlı topraklarını muhafaza edebilir, daha doğrusu bütün İslam memleketlerini birleştirebilir.
1943’te Kahire konferansında Amerika ve Britanya İncirlik üssünü kurmakla ilgili bir karar aldı. Menderes hükümeti döneminde Türk ordusu ile ABD’nin Genel Kurmaylıktan bir heyeti arasında imzalandı. 1951de inşaata başlandı, 1954 te açıldı. ABD bu üssü ancak Türkiye’nin izniyle kullanabilir. Bu nedenle Temmuz/2015’te Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’nin Suriye ve Irak’taki Müslümanlara saldırması üzere İncirlik üssünü kullanmasına müsaade etti. Bu izin bu güne kadar devam etmektedir. Terörle, aşırı Müslüman gruplarla ve İslam devleti Örgütü ile savaşmak için izin verdi, bu şekilde ABD on binlerce Müslümanı öldürdü, Musul, Ramadi, Felluce, Rakka ve birçok yeri yerle bir etti. Terörle savaşmak bahanesiyle İslamı isteyen, Amerika’yı, planları, çözümleri ve fikirlerini reddeden grupları bombaladı. Erdoğan onun ortağı oldu. Hatta Türkiye ABD’nin kurduğu devletlerarası Pakta katıldı. Kıyamet gününde bunlar hepsi akıttıkları Müslüman kanlarından sorulacaklar. Oysa Allah katında bir Müslümanı öldürmek Kâbe’nin yıkılışından daha büyük suçtur. Nisa suresinde 43. Ayette “Kasıtlı olarak bir mümini kim öldürürse onun cezası cehennemdir, orada kalıcıdır, Allah onu lanetler ve onun kızgınlık gösterir, onun için büyük azap hazırlar” diye buyurdu.
Bu şekilde Mustafa Kemal’in Cumhuriyetinin imzaladığı anlaşmalar daha ziyade düşmanlara yarar sağlarken çok zaman Türkiye ve Müslümanlara zarar getirdi. Düşmanlar lehine Müslümanlar aleyhine oldu.
Buna rağmen Türkiye istiyorsa bu anlaşmaları bozabilir, bozma hakkına sahiptir. İncirlik üssünü her an kapatabilir ve onunla ilgili anlaşmayı ilga edebilir. Oradan ABD’yi kovabilir. Fakat böyle bir kararı kim alabilir?! Yukarıda dediğimiz gibi ancak İslamı uygulayan, Allaha sadık olan, güçlü irade sahibi, samimi ve ihlaslı olan Müslüman yönetici yapabilir. Ancak Halit, Selahaddin, Fatih ve Yavuz Selim gibi mümtaz asker ve devlet adamı bunu yapabilir. Ümmet arasında böyle adamlar var, hem de binlerce genç yetişti, yönetime geçebilmek için Nübüvvet metodu üzerine Raşidi Hilafet devletini kurmak için mücadele etmektedirler.

Esad Mansur