Soru :

İslam’da ev işlerini yapmak, yemek hazırlamak, çamaşır yıkamak gibi işler kadının görevimidir? Kadına farzmıdır? Buna işaret eden deliller var mıdır?

Cevap:

Allah c.c şöyle buyurdu:

اَلرِّجَالُ قَوَّامُوۡنَ عَلَى النِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعۡضَهُمۡ عَلٰى بَعۡضٍ وَّبِمَاۤ اَنۡفَقُوۡا مِنۡ اَمۡوَالِهِمۡ‌ ؕ فَالصّٰلِحٰتُ قٰنِتٰتٌ حٰفِظٰتٌ لِّلۡغَيۡبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُ‌ ؕ وَالّٰتِىۡ تَخَافُوۡنَ نُشُوۡزَهُنَّ فَعِظُوۡهُنَّ وَاهۡجُرُوۡهُنَّ فِى الۡمَضَاجِعِ وَاضۡرِبُوۡهُنَّ‌ ۚ فَاِنۡ اَطَعۡنَكُمۡ فَلَا تَبۡغُوۡا عَلَيۡهِنَّ سَبِيۡلًا‌ ؕاِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيۡرًا‏
“Allah’ın (insanların) bir kısmını bir kısmına üstün kılması ve erkeklerin mallarından harcama yapmalarından dolayı erkekler kadınlardan sorumlu oldular. Salih kadınlar ise (kocalarına) itaat ederler, Allah kendilerini koruduğu gibi kocalarının gıyabında onların ırzlarını korurlar. (kadınların) İsyanlarından (naşiz olmasından) korktuğunuz zaman onlara öğüt verin, (dinlemezlerse) yatakta onlardan uzak durun, (sonunda) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine yol aramayın (bir ceza vermeyin). Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür”. (Nisa 34)
Bu ayette gösterdiği üzere erkeğin üzerindeki vecibe evin ve karısının nafakasını temin etmektir. Kadın üzerindeki vecibe ise kocasına itaat etmesidir.
İtaat etmesi ise kocasıyla ilgilidir. Kocasına hizmet etmektir, İslam’ın onun üzerinde kocasına karşı koyduğu vecibeleri yerine getirmektir. Hadislerde bunların detayları gösterildi.
Resulullah (sav) kadının görevini şöyle gösterdi: evin işlerini yapmak, kocasına ve çocuklarına bakmak, onlara yemek hazırlamak, kıyafetlerini yıkamak, evi temizlemek ve benzeri işleri yapmaktır.
Resulullah (sav) karısı olan Hz. Aişa r.a’ya şöyle diyordu “Ey Aişe bize su ver, ey Aişe bize yemek ver, ey Aişe taşla bıçağı keskinleştir ve getir” (Ebu Davut),
Ayrıca, “Ayşe Resulullah (sav) için süsleniyordu, beğendiği elbiseleri giyiyordu, sahip olduğu altın ve gümüş gibi takıları takıyordu, koku sürüyordu, ……………………………………………….. dişlerini pek çok temizliyordu, kocasının sevmediği şeylerden kaçınıyordu, evini çok temizliyordu, tertemiz hale getiriyordu ve süslüyordu” (Fethi Elbari, Buharı)
Ev işleri ağır gelince Resulullahın kızı Fatıma kocası Ali’den hizmetçi isteyince ve Ali’nin böyle bir hizmetçi tutma imkânı olmayınca Resulullah şöyle hüküm verdi “Fatıma ev işlerini yapacak, evde hizmet yapacaktır, Ali ise dışarıda çalışacak (evin ve ailenin geçimini sağlıyacaktır” (Buharı ve İbni Şeybe).
Ibni Hanbel’in müsnedinde Ali r.a ve Fatıma r.a kendi hallerini ve şikayetlerini şöyle dile getirdiler: “Ali r.a dediki: Ey Resulullah ! Su taşımaktan bağrıma ağrılar saplandı.
Fatıma r.a dediki: Buğday öğütmekten ellerim su topladı. Sana (babası ve İslam devletinin reisi olan Resulullah’a hitap ederek) Allah ganimetlerde bolca mal ve esir verdi. Bize hizmet edecek birini verin.
Resulullah onlara bunu vermedi ve şöyle dedi: benden istediğinizden daha hayırlı olanı size gösteriyim mi? İkisi birden şöyle dediler: Evet. Dedi ki: Cebrail’in bana öğrettiği şu sözlerdir: her namazın arkasında on defa subhanallah, on defa elhamdulilah ve on defa Allehuekber demenizdir. Yataklarınıza girince otuz üç defa subhanallah, otuz üç defa elhamdulilah ve otuz dört defa Allehuekber dersiniz”.
Resulullah (sav) devlet reisi olarak birilerine verip diğer Müslümanları mahrum kılmak istemedi. Adaleti sağlamak istedi. Velev ki en sevdiği insanlar karşısında dursa bile. Ali ve Fatıma’nın kendi halleriyle yetinmelerini istedi, ama ahirette kendileri için çok sevap kazandıracak bir şey gösterdi. Ayrıca esirler hizmetçi olarak çalıştırılmaz. Muhammed suresinde 4. Ayette geçtiği gibi esirler ya fidye ile bırakılır ya da karşılıksız minnet göstererek bırakılır.
Böylece kendi kızını kocası olan Ali’ye ve çocuklarına hizmet etmeye ve ev işleri yapmaya zorladı. Fakat kocası Ali’yi dışarıda karısının ve evin nafakasını temin etmeye zorladı.
Bunun manası kadının evinde hizmet etmesi farzdır. Ev işlerini yapmak, yemek hazırlamak, çamaşır yıkamak gibi işler kadının görevidir. Kocasına süslenmesi ve hazırlanması vaciptir. Onu nefret ettirecek veya kızdıracak bir şey yapmayacaktır. Dışarıya çakacaksa onun iznini alacaktır. Dışarıda davranışı onu kızdıracak bir şekilde olmayacaktır. Bu şekilde kocasına itaat etmiş olur. Bundan sonra erkek karısı üzerine daha fazla bir şey mükellef kılamaz. Eğer kadın bunları yapmazsa itaat etmiş olmaz, naşiz sayılır. Yukarıda gösterdiğimiz ayette geçtiği onu tedavi etmeye çalışır. Ama Resulullah (sav)’in gösterdiği gibi onu ağır dövmez, yüzüne ve hassas yerlerine vurmaz. Ancak omuzlar gibi yerlere hafifçe olur. Bu şekilde düşünmesi ve aklını başına getirmesi sağlansın.
Yanı sıra erkek karısının ve evin nafakasını temin etmeye zorlanır, kendisine bir farzdır. Erkeğin, ev masraflarını, karısının masraflarını temin etmesi farzdır. Marufa, çevreye göre karısını yedirecek, giydirecektir, meskeni ve süslenmesinin masrafını da temin eder. Ona sövmez ve horlamaz, ona değer ve sevgi gösterir, yaptığına teşekkür eder ve dua eder. Onu ücretle çalışan bir hizmetçi görmez. Kendisi de karısına Onun isteklerini ve evin ihtiyaçlarını temin edince hizmet etmiş olur. Karısına karşı kendini temiz tutmaya çalışır. Nitekim Resulullah (sav) dışarıda olduğu gibi hanımlarına karşı böyle yapıyordu; Temizleniyordu, temiz elbise giyiyordu ve koku sürüyordu, gözlerine sürme sürüyordu ve taranıyordu.
İşte herkes, karı ve koca İslam’ın emir ve nehiylerine göre kendi hakkını ve zorunluluğunu bilirse ve yaparsa evde huzur ve mutluluk gerçekleşir, ailenin varlığı ve istikrarı sevgiyle devam eder.
Kişi ailesine harcadığı zaman sevap kazanır. Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Müslüman ehline (ailesi ve çocuklarına) sevap kazanmayı düşünerek harcarsa kendisine sadaka olarak sayılır” (Buhari ve Müslim). Bu şekilde koca karısına ve çocuklarına cimrilik göstermeyecektir. Onlara marufa göre, hakkıyla harcadıkça sevap kazanır.
Kadın da kocasına itaat ettikçe sevap kazanır. Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kadın beş vakti kılarsa, Ramazanı tutarsa, ırzını korursa ve kocasına itaat ederse cennete istediği kapıdan girer” (İbni Hanbel, İbni Hibban ve Taberani)
Bu şekilde kadın kocasına itaat etmeyi bir zillet ve bir noksanlık olarak telakki etmemelidir. Erkek karısına tasallut etmemelidir, karısına karşı sabırlı olmalı, bir şeyi yapmada gecikirse veya yapamazsa ona kızmayacak, sabredecektir, onun nefsi (psikoloji) durumunu değerlendirmelidir. Zorlanırsa ona yardım etmeye çakışsın. Kadın da kocası kendisine istediğini temin edemediğinde isyan etmemelidir. Marufa göre istemeli ve onun gücünü değerlendirmelidir.
Ailede imanı atmosfer hâkim olmalıdır, Allah ve Resulü hakem kılınmalıdır. Aileyi, bozan Batı kültüründen uzak durulmalıdır, nitekim Batı dünyasında hemen hemen hiç aile kalmadı, insanların çoğu evlenmek istemiyorlar, kadın kocasına hiç itaat etmez, ev işleri yapmaya çalışmaz, evlenenlerin çoğu boşanırlar, onlarda hiç huzur yoktur, onlar tam yıkım içerisindedirler.

Allah bütün Müslüman aileleri korusun, İslam’a adanmış nesiller yetiştirmeyi ikram etsin, sıcak bir aile yuvasında mutlu kılsın.

Esad Mansur.