Amerika General Süleymani’yi Niçin Öldürdü?
Peki, o General İşid örgütüne karşı Amerika’yla beraber yan yana savaşmadı mı?
Sekiz senedir Amerika hesabına Suriye’deki rejimi korumak için mücadele etmedi mi?
Bu sorulara şu noktaları göstererek cevap veririz:
– Amerika 2003’te Irak’ı işgal etti. Amerika’ya bu işgalde ve işgale istikrar sağlama hususunda İran yardımcı oldu. Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani, Eski Cumhurbaşkanı olan Hatemi’nin yardımcısı Muhammed Abtahi ve Eski Cumhurbaşkanı A. Necad açıkça bunu itiraf ettiler. İran olmasaydı ABD ne Afganistan‘ı ne de Irak‘ı işgal edebilirdi ve istikrar bulamazdı diyerek açıklama yaptılar. Bu iki ülke ABD’nin işgali altındayken 2008’in başlangıcında İran eski Cumhurbaşkanı Necad ziyarette bulundu. Kabil ve Bağdat havaalanında ABD askerleri vardı, onların gölgesinde ve himayesinde geldi. Bağdat’ta Amerika’ya bağlı Cumhurbaşkanın sarayının olduğu Yeşil Bölgeye Amerikan askerilerinin himayesiyle girdi. Bölge Amerika’nın kontörlü altında bulunuyor, içinde Amerika’nın dünyadaki en büyük büyükelçiliği bulunuyor.
– Irak halkı Amerika’ya karşı cihadı başlatınca İran‘a bağlı gruplar ve onların en büyük mercisi olan Ayetullah Ali as-Sistani Amerika’ya karşı cihadın caiz olmadığına dair fetva verdi. Irak’taki Amerika’nın sivil yöneticisi olan Paul Bremer Ayetullah ile görüştü ve anlaştı.
– Amerika Irakta etnik demokratik laik sistem kurdu. İran bunu destekledi. Hep İran’a bağlı olan gruplar ve kişiler yönetimin başında oldular.
– Bu sistem çok fasit, bozuk ve zalim çıktı, insanların problemlerini çözemediği gibi zulüm, fesat ve yolsuzluğu yaydı. Siyasiler Amerika ve İran hesabına çalışmakla birlikte kendi şahsi ve etnik gruplarının çıkarlarının hesabına çalıştılar.
– Suriye’de Müslüman halk zalim ve cani laik rejime karşı çıkınca Amerika’nın izniyle İran ve kendilerine bağlı olan gruplar oraya müdahale ettiler. Amerika sekiz senedir hiç onlara dokunmadı, girip çıkıyorlar ve savaşıyorlar. Amerikan uçakları onların üzerinden uçuyor ve hiç bombalamıyor! Süleymani, Suriye halkına karşı savaşan İran askerlerini, kendisine bağlı olan Hizbullah denilen parti ve şii milislerini yürütüyordu, rejimle ve Rusya ile beraber yüzbinlerce Müslümanı katlettiler. Başkan Erdoğan değişik üsluplarla onlara destek sağladı, hala sağlıyor, Süleymani’nin ölümüne çok üzüldü, İran Cumhurbaşkanını arayarak baş sağlığı diledi, onun ölümünü büyük bir musibet olarak niteledi ve Türkiye’nin İran yanında olduğunu açıkladı (İran Başkanlık sitesi 4.1.2020)
– Onların yanında Amerika Suriye’deki rejimi korumak için Işid ve teröristlerle savaşmak bahanesiyle direk Müslümanlara karşı savaşıyordu. Süleymani Amerika’nın gözleri önünde İran’dan Irak’a ve Suriye’ye sürekli gidip geliyordu, uçakları onu kolluyordu. Amerika 2014 ile 2017 yılları arasında Ramadi, Falluce ve Musul‘da Müslümanlara ve Işid‘e karşı savaşırken onun yanında savaşan Haşd-i Şabi’yi Süleymani yürütüyordu. Falluce’de katliam işledi. O sıralarda CIA ile görüştüğü açıklandı, İran bunu yalanlamadı.
– Geçen Ekim ayının başlangıcında Irak’ta ABD’nin kurduğu Rejime ve İran’a, bağlı gruplar ve siyasi partilere karşı halk protesto hareketi başlattı. Bu hareket çok etkili oldu. İran’ın konsolosluklarını yaktılar, İran’a bağlı grup olan Haşd-i Şe‘bi protestoculara karşı çıktı, yüzlerce kişiyi öldürdü ve binlerce kişiyi yaraladılar. Başbakanın istifasına ve seçim kanununda değişiklik yapılmasına zorladılar. Yeni bir Başbakanının tayin edilmesine karşı çıktılar, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih parlamentoda en büyük kitle olan İran’a bağlı Bina koalisyonunun adayı Basra Valisi Asad El-idani’ye hükümet oluşturma görevini vermeyi reddetti, çünkü protestocular onu reddediyorlar, bu şekilde halkı memnun etmek maksadıyla Cumhurbaşkanı anayasaya aykırı hareket etmeye zorlandı, bu şekilde Irak büyük kriz yaşadı, hala yaşamaktadır.
– İran ve kendisine bağlı olan Haşd-i şe‘bi ve İrak rejimi Irak’taki protesto hareketini susturmak için başka yolları düşünmeye başladılar.
– Bu protestoları susturmak maksadıyla dikkati başka tarafa çekmek gerekir. Bunun yolunu buldular, Amerika ile uğraşmak, ona karşı basit saldırı düzenlemektir. Böylece üslerine füze atmaya başladılar, kimseye isabet etmediler, ama Amerika onları uyardı. 28.12.2019’da bir Amerikan üssüne füze attılar bir Amerikalı öldürülünce ertesi gün 29.12.2019’da Amerika onlara saldıracağını Irak Başbakanı Adel Abdelmehdi’ye bildirdi. Başbakan ABD’nin onlara saldıracağını bir kaç saatten önce bildirdiğini Irak televizyonunda açıkladı. Onlar ise bunu istiyorlardı, hiç tedbir almadılar. Zira Amerika onları vurunca ona karşı protesto hareketini başlatacaklar ve dikkati oraya çekecekler. Amerika onlara saldırınca onlardan 27 kişiyi öldürdü ve 62 kişiyi yaraladı. Hemen onlar emniyetli Yeşil Bölgedeki Amerikan büyükelçiliğine doğru yürüdüler. Bu bölgeye kimse kolay kolay giremez, fakat kendileri önündeki engelleri kaldırıldı, oraya vardırlar, bir bekçi kulübesini yaktılar. Amerikan bekçileri ve Irak emniyet güçleri onlara ateş açmadılar.
– 3.1.2020’da Amerika Bağdat havaalanında Suriye’den dönen General Kasım Süleymani, Haşd-i Şe’b‘inin liderinin yardımcısı olan Ebu Muhenned Elmühendis ve dört İranlı subayı pilotsuz uçakla vurup öldürdü.
– İranda infial ve galeyan oldu, cenaze yürüyüşleri düzenlendi, herkes intikam almak istedi. 8.1.2020‘de İran Amerikan üssüne saldırdı, fakat can kaybı olmadı, hiç bir kimseyi öldürmedi. Nitekim İran saldırıdan önce Irak Başbakanına bildirdi, o da Amerika’ya bildirdiğini açıkladı, bütün askerleri oradan çekip başka yerlere götürdü. Irak kaynaklarına göre İran’ın 8 saat önce bunu bildirdiğini açıkladılar. İran Amerika’nın müsaadesiyle bu şekilde vuracak, kimseyi öldürmeden intikamı almış olacak ki halkını yatıştırsın. Aynı günde Twitter’de İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif bundan sonra vurmayacağız, mesele kapandı diye açıklama yaptı.
– Amerika Süleymani’nin Amerikanları öldürmekle ilgili planlar yaptığı ithamında bulundu. 4.1.2020’de Reuters ajansı Iraklı örgütlerin iki liderinden ve iki kaynaktan şöyle haberler aktardı: “Geçen Ekim/2019 ayının ortasında İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Feyleki (kolordusunun)‘nin komutanı Kasım Süleymani Bağdat’ta Amerikan Büyükelçiliğin karşısında Dicle Nehrinin öteki yakasında bir villada Iraktaki Silahlı Şii gruplarından müttefikleriyle bir toplantı yaptı. Bu stratejik toplantıdan hedef Irak’taki İran‘a karşı tırmanan kızgınlığı Amerika‘ya karşı çevirmektir. Irakta en samimi müttefiki olan Ebu Muhenned Elmühendis’in Amerika’nın tanımadığı yeni bir örgüt kurmasını istedi. Bunun adı Hizbullah ketibeleridir. Bu örgütün işi Iraktaki askeri üslerde bulunan Amerikalılara füze saldırıları düzenlemektir”. Bu haber kabul edilebilir. Zira bu Ketibelerin yaptıklarına uygun ve olayların gerçekleşmesine denk gelir.
– İran’da devrim başlarken Humeyni başta olmak üzere devrim liderleri Amerika ile ilişki kurdular. Devrimden sonra ilk Cumhurbaşkanı Beni Sadır açıkça bunu itiraf etti. BBC radyosundan dinlediğime göre 1979’da Humeyni Fransa’dayken Amerikan Washington Post Gazetesi onunla mülakat yaptı. Humeyni bu gazeteye şöyle dedi: “Amerika bizim içişlerimize karışmadıkça onunla (dış işlerde) işbirliği yapmaya hazırız“. Amerika 2015’te İran’la 5+1 Nükleer anlaşması imzaladıktan sonra İran’la direk diplomatik ilişkileri başlatıp tekrar Tahran‘da Büyükelçiliğini açma hazırlığı başlattı, İran Yönetimi özellikle Cumhurbaşkanı Ruhani ve İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif bunu onayladı. İran Devrim Muhafızları karşı çıkıp bu İmam Humeyni’nin çizgisine terstir, bunu kabul etmeyeyiz vs. deyince 10.6.2016’da BBC Farisi bölümü Amerika İstihbarat Teşkilatı (CIA)’nın arşivinden bir belge yayınladı: “Humeyni 1963 senesinin başında Amerika’yla alakasını kurdu. O tarihte Humeyni Şaha muhalefet yaparken Tahran üniversitesinde İlahiyat Fakültesinde hocalık yapan Hacı Mirza Halil Camrai vasıtasıyla ABD Cumhurbaşkanı John Kenedy’e bir mektup göndermişti, mektubunda İran’daki Amerikan çıkarlarını desteklediğini, Sovyetler Birliğine karşı işbirliği yapabileceğini bildirdi. 1979’da Fransa’dayken Humeyni Amerika Cumhurbaşkanı Jimi Carter’le mektuplaştı, Amerika’yla iyi ilişkileri kuracağına dair söz verdi. Carter’ın İran ordusuna baskısını kullanmasını istedi, çünkü İran halkı Şaha karşı ve kendini (Humeyni‘yi) dinlediğini, kendisinin İran milletine istikrarı sağlayacağını, bu şekilde hem İran halkının çıkarlarını hem de Amerika’nın çıkarlarını temin etmiş oluruz dedi“.
– İşte İran kendi çıkarlarını sağlamak mukabilinde Amerikan çıkarlarını sağlayacaktır. Buna uydu devlet denilir. Amerika yörüngesinde yürüyen bir devlet oldu. Ama uydu devlet haddini aşarsa veya nüfuzuna zarar verirse veyahut onun siyasetine ters gelirse Amerika onu vurabilir veya cezalandırabilir. Hatta ajanlar hadlerini aşarsalar veya zarar verirlerse onlardan kurtulur. Mısır’da ve Sudan’da halk Amerika ajanı olan Hüsnü Mübarek ve Ömer Beşir’e karşı devrimi başlatınca Amerika bu iki ülkede siyasi nüfuzunu korumak için kendisine tabi olan bu iki ajanına Mısır ve Sudan ordularındaki asker ajanları yolu ile darbe yaptırdı. Halkı bu şekilde yatıştırmaya çalıştı. 2013’te Türkiye de Gezi Parkı olayları çıkınca Amerika kendi yörüngesinde yürüyen Erdoğan’ı uyardı. Bu olaylar başarılı olsaydı Amerika Erdoğan yerine başka bir adamı arayacaktı.
– İran Generali Süleymani’nin aşırı Şii taassup sahibi olduğu biliniyor, Irak’ta ve Suriye’de Sünni mezhebine mensup olanlara karşı savaşından anlaşılıyor. Bu adam kendi mezhep taassubu ve İran milliyetçi çıkarları için senelerce Amerika’yla beraber savaştı, Iraktaki Falluce, Musul ve Ramadi de Haşd-i şe’bi’yi yönetti. Suriye de mezhep taassubuna sahip olan Hizbullah ve diğer milisleri yönetti. Iraktaki halk; zalim rejim, İran, onun gruplarına ve partilerine karşı çıkınca kendisinin denetlediği gruplar protestoculara ateş açtı, yüzlerce kişiyi öldürdü ve binlerce kişiyi yaraladı. Bu olayları susturamadılar. İşte Süleymani İran’ın Iraktaki çıkarlarını korumak uğrunda gizlice Amerika’ya karşı protestoları çıkartmak istedi, Amerika’nın bilmediği Hizbullah ketibelerini arkadaşı Elmühendis’e tesis ettirdi, Amerika’ya zarar vermeye başladılar. Bu nedenle Amerika bunları temizlemiş olabilir. Aynı anda Irak halkını da memnun edecek ve Irakta tesis ettiği rejimi koruyacaktır.
– Ayrıca ABD Başkanı Trump bu olayları kendi çıkarları için kullanmak istedi, Kongres’te yargılanırken dikkati dışarıya çektirmek üzere havayı İran’la gerginleştirmek istedi. Bundan dolayı muhalifleri olan demokratların başı Nancy Pelosi açıkça bunu dile getirip eleştirdi ve şüpheler ortaya koyup, zamanlamanın var olduğunu söyledi, Trump yargılanırken neden İran’a saldırı düzenliyor ve bir generali öldürüyor?!
– Ayrıca Trump döneminde Amerika “İsrail” düşman değil, İran düşman olarak göstermek üzere bir siyaset çizdi. Bu şekilde bölgedeki devletler ve özellikle Körfez ülkelerini “İsrail’le” barıştırmak ve kendi planı olan yüzyılın anlaşması olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmek maksadıyla bu siyaseti çizdi.
– Yine Amerika artık İran’ın bölgede direk değil indirek ve tali rol oynamasını istedi. Suriye’den ve ıraktan çıkması gerekir. Onun rolü daha ziyade körfez devletlerini Amerika’nın kucağına atmak üzere korkutmak ve tehdit etmektir. Artık Suriye’de rolü kalmadı, zira kendi ajanı olan Beşar Esad ve rejim tehlike çemberinden çıktı, bu rejimi koruma görevini Rusya ve Türkiye’ye verdi. Bu iki devlet Suriye’de başrol oynamaya başladı. Orada Süleymani’nin oynayacağı rol kalmadı, tasfiye edilirse kaybedeceği bir şey yoktur. Suriye halkına karşı Erdoğan ve Putin yeter, Suriye halkını ezebiliyor ve silahlı grupları aldatabiliyorlar.
– Trump Avrupa’nın çıkarlarına darbe indirmek üzere İran’la yapılan Nükleer anlaşmasından çıktı ve hep İran’la ayrıca bir anlaşma yapmak istediğini duyurdu, bu olaylar gerginlik yaratınca görüşme ve anlaşma fırsatını bulmak ister.
– İşte kendi çıkarlarını sağlamak üzere Amerika’yla beraber çalışanların akıbeti böyle olabilir veya iktidardan uzaklaştırılabilir. Bu oyunu oynayanlar dünyada ve ahirette hüsrandadır.
– Doğru yol, çıkarları sağlamak mukabilinde kâfir güçleri dost edinmek ve müttefik olmak veyahut onunla işbirliği yapmak değildir, bu hiç bir şekilde doğru değildir. Zaten bu yol şeraitçe yasaklandı, Al-i İmran suresi 28. Ayet, Nisa suresi 139. Ve 144. Ayette, Maide suresi 51. Ve 57. Ayette, Hut suresi 112-113. Ayette kesin delaletle ve kesin manayla haram kılındı.
– Doğru yol İslam’ın yoludur, Allah’ın kendi Resulüne vahyettiği yoldur, Resulullah (sav)’in izlediği yoldur: Kâfirleri hiçbir şekilde dost ve müttefik edinmemek, çıkarları sağlamak mukabilinde hiçbir şekilde onlarla beraber olmamak ve çalışmamaktır. Kâfir güçlere karşı açıkça İslami tavrı göstermektir. Yalnız Allaha tevekkül ederek ümmetin gücüyle mücadele etmek, Müslümanlar arasında hiç fark kılınmadan ve taassup etmeden onları birleştirmek ve İslam’la yürütmektir, onların bütün sorunlarını çözecek, kalkınmalarını ve emniyetlerini sağlayacak Resul (sav)’in metodu üzerinde Raşidi Hilafeti kurmaktır.
Esad Mansur.