Soru:
“İmam Ebu Yusuf enflasyona göre faize cevaz verdi mi? Bu, ona bir iftira mıdır yoksa cahillikten mi ileri gelir? Diyanet buna göre mi fetva verdi? Peki, mezhebin İmamı Ebu Hanife bu konuda ne diyor?”

Cevap:

– Bazı kişiler meseleyi derin incelemeden konuşuyor ve fetva veriyorlar. Müslüman müçtehit değilse de ilim veya fıkıh sahibi veya fakih olursa meseleyi iyice anlamaya, derin araştırmaya, vakıayı ve durumları kuşatmaya çalışır. Delilleri ve delaletleri derin şekilde inceler ve kavrar. Ondan sonra şeri görüş beyan eder veya benimser.
– Zira fıkıh şöyle tarif edildi: “Ameli (pratik) meseleler için şeri delillerden çıkarılan şeri hükümlerin ilmidir”. Buna göre hakkında hüküm verilecek pratik mesele iyice idrak edilmeli, onunla ilgili şeri deliler da anlaşılmalı, ondan çıkarılan hüküm ve vakıaya nasıl uygulanacağı bilinmelidir.
– Bir ilim sahibi bir mezhebe göre konuşuyorsa mezhepteki görüşleri iyice öğrenmelidir. Karz-ı hasan ile gayrı hasan arasındaki farkı anlamlıdır. Usulul fıkha göre konuşmalıdır. Yüzeysel konuşamaz, avam gibi konuşmaz. Laik kapitalist devletin mantığıyla da konuşmaz. Diyanetin fetvasının gerekçesini, enflasyonun vakıasını ve Ebu Yusuf’un fetvasının aslını iyice öğrenmelidir.
– Diyanet kendisinin verdiği fetvanın gerekçisini, zarurettir diye gösterdi. Bu konuya 17.1.2020 tarihindeki makalemizde cevap verdik. Bu açıdan bu fetvanın batıl olduğunu söyledik.
– Ebu Yusuf enflasyona göre faizle ilgili fetva vermedi. Faizi enflasyona göre mubah kılmadı. Faiz kesinlikle haramdır dedi. Sadece borcun ödenmesi istendiği zaman o günkü değere göre ödenmelidir dedi, fazla olabilir daha az da olabilir, verdiği borçta değer fazla olabileceği gibi daha az da olabilir.
– Ebu Yusuf şöyle dedi: “Borçlu aldığı borcun mislini vermez. Ödeme esnasındaki kıymetini, değerini verir”. (Mecmuat-ur rasail İbni Abidin 2/60) Burada faiz söz konusu değildir, faiz sözleşmesi yoktur. Faiz sözleşmesi ise bir kişi başka kişiye borç verirse belli yüzde göstererek kar elde etmeye, az değil fazla tahsil etmeye çalışır. İşte faiz budur, bu kesin olarak haramdır. Ebu Yusuf’un fetvası ise faizsiz bir borçlanmadır. .
– Tokinin koyduğu faiz ise %0,49’dur. Enflasyon ise 3.1.2020’de Devletin kuruluşu olan TÜİK’in açıkladığına göre 2019 yılı Aralık ayında aylık %0,74 ve yıllık bazda %11,84 artıyor. Her ayda enflasyon fiyatlar, eşyaların değeri %0,74 artıyor. Senede %11,84 artıyor. Bu oran sabit olursa bir kişi borcunu 10 yıl veya 20 yıl boyunca ödeyecekse düşünün ne kadar ödeyecektir?!
– Ebu Yusuf’un fetvasına göre her senede en az %11,84 artışla borçlu borcunu ödeyecektir! Bu, borçluya çok tehlikeli bir durum teşkil eder! Bu fetvaya göre borçlu kimsenin beli kırılacaktır. Daha doğrusu ezilecektir.
– Ebu Yusuf bu gün olsaydı kendi fetvasından vazgeçerdi, diğer âlimlerin veya mezhebin imamı Ebu Hanife’nin dediği gibi söyleyecekti! Nitekim o fetvanın delili hiç gösterilmedi.
– İmam Ebu Hanife şöyle dedi: “Alınan borcun sayı olarak aynı miktarı verilmelidir. Paranın değeri isterse yükselsin isterse düşsün borçlu aldığı paranın mislini verir.”.(İbni Abidin, Reddül-Mühtar, 5:174 Kasani, Bedayiü’s-Sanayi,7:394) Doğru olan budur. Zira bu görüş ayetler ve hadislere dayalıdır.
– Nitekim Resulullah (sav) döneminde fiyatlar yükseldi, buna göre borcun yükselen fiyatlara göre ödenmesi gerekir demedi, buna müsaade etmedi. Devlet reisi olarak Resulullah (sav) fiyatları düşürmek için piyasaya mal getirmeye çalıştı. Hz. Osman kafilelerini devlete hibe etti, Resulullah (sav) bunu muhtaç ve fakir kimselere dağıttı, bu şekilde fazla talep olmayınca fiyatlar otomatik olarak düştü.
– Yine 2. Raşidi Halife Ömer r.a döneminde Medine’de ramada senesinde açlık oldu, fiyatlar çok yükseldi, faize de müsaade etmedi. Şam vilayetinden mallar getirmeye başladı, piyasayı doldurdu, fiyatlar düştü.
– Bu nedenle devlet sorumludur, meseleleri tedavi eder, bir haramın işlenmesine müsaade etmez. Geçen soruya cevapta dediğimiz gibi Allah’ın dinini uygulayacak Raşidi Hilafet devleti herkesin bir meskende oturmasını sağlayacaktır, herkesin bir konut, bir mesken sahibi olmasını sağlayacaktır. Kişi kendi gücüyle alabilirse güzeldir, borçlanacaksa Beytülmal ona faizsiz borç verir. Aciz ise devlet ona bir mesken sağlayacaktır.
– Karz-ı hasan meselesi ise faizsiz borç vermektir. Bunun tersi karz-ı gayrı Hasan’dır, bu ise faizlidir. Bir Müslüman kardeşine faizsiz borç verirse sevap alır, buna karz-ı hasan, iyi kredi denilir. Tersi ise gayrı hasan, kötüdür ve şerdir.
– Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bir Müslüman başka Müslümana iki defa borç verirse (borcun miktarında) bir defa kadar sadaka yazılır” (İbni Mesut r.a yoluyla İbni Mace ve İbni Hibban rivayet ettiler) Başka rivayette şöyle buyurdu: “Bir adam cennete girdi, kapısında şöyle yazıldığını okudu: sadaka on defa katlanır, borcun (sevabı) on sekiz defa katlanır” (Ebu Umama r.a yoluyla Mucem-il kebir’ye ait Taberani ve Şuab’a ait Beyhaki rivayet ettiler)
Bir Müslüman veya bir kuruluş bu sisteme göre fetva vermeye veya görüş açıklamaya çalışırlarsa İslam’a zıt olan bu laik rejime destek vermiş olur, onu yaşatır ve İslam’ın dönüşünü geciktirir. Bu zalim rejime ve yöneticilerine her hangi bir şekilde yardım etmek veya onlara bir bahane uydurmak caiz değildir, büyük haramdır. Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“ Hakkı batılla yok etmeye çalışan zalime kim yardım ederse Allah’ın ve Resulünün zimmeti ondan beri olur” ( İbni Hibban, Taberani, Ebu Ne’im)
Oysa Müslümanlar ve kuruluşları İslam’a dayalı sistemin güzelliklerini anlatmalı, onu kurmaya ve uygulamaya davet etmeliler.

Esad Mansur