Eski Nebiler Müslüman mıydı?
Müslümanın ecdatlarının yaptıklarıyla övünüpte onlar gibi olmaması Müslümanı kurtarır mı?”

-93-
Eski Nebilerin Müslüman olmaları:

وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
“Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Ya’kub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölü¬nüz (dedi).” (Bakara 132)
İbrahim Aleyhisselam çocukları, torunları ve zürriyetinin Müslüman olmaları, Müslüman kalmaları ve Müslümanlık üzerine ölmele¬rini diliyordu. Çünkü bu dinin doğruluğuna inanıyordu. Tabii ki insan çocukları için en hayırlı işi temenni eder. Tavsiye emir manasına da gelir. Nisa suresi 11. Ayette Mirasla ilgili “Allah size tavsiye ediyor” deyince emrediyor manasında geçti. İbrahim ve Yakup çocuklarına müslümanlık üzerinde ölün, sebatlık gösterin, bu dinden hiç ayrılmayın diye emir verdiler. Müslüman, çocuklarına müslüman olun, İslam üzerinde sebatlık gösterin diye emir verecektir, bunun mücadelesini yapacaktır, yapmazsa günahkâr olur.

Müslüman olmak Allah’a teslim olmak dedik. Bazıları; “İslam barış demektir” diyorlar. Bu yanlıştır. Bunlar demokrat ol¬mayı, demokrat gözükmeyi veya batıyı memnun etmeyi isteyenlerin saptırmasıdır.
Evet, İslam hakim olunca barış olur. İslam nizamı ve devleti gölgesinde emni¬yet, adalet, insaf, ahlak ve sevgi gerçekle¬şir. Herkes hakkını alır, zulüm edilmez. Diğerlerinin haklarına saldırmaz, böylece za¬lim olmaz. Oysa tamahkârlık, oburluk, kanaatsizlik ve dünyaya, dünya malına ve lezzetlerine düşkünlük kalkar, yardımlaşma ruhu insanlar arasında yayılır, bencillik kal¬kar.
İnsanların, yönetici ve hakimler önünde aralarında fark yoktur, yönetici ile yönetilen insanlar arasında da fark yoktur. İşte bunlar İslam’ın meyveleridir. Bunlar İslam Hilafet döneminde gerçekleşmişti. Çünkü insanlar Allah’ın emrine boyun eğiyorlar, böylece Müslümanlıkları üzerinde sebat ediyorlardı.
Dinin temeli akidedir. Allah’a, melek¬lere, peygamberlere, indirilen kitaplara, ahirete, kaza ve kaderin hayrı ve şerri Allah’tan olduğuna inanmaktır. Bir insan buna inandığı takdirde Müslüman olur. İbrahim Aleyhisselam ve diğer peygamberler bu akideyle gönderildi. Fakat şeriatları farklı¬dır. Her peygambere ayrı şeriat gönderildi. Allahu Teala şöyle buyurdu:
لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا
“… Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik…” (Maide 48)
Eskilerin şeriatları nesh edildi, fakat dinin temeli olan akide nesh edilmez. Hz. Adem Aleyhisselam’dan Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’e kadar aynıdır, hiç değişmez.
Yahudilik ve Hıristiyanlık küfürdür. Çünkü Allah’a ortak koştular, kitapları tah¬rif ettiler ve son Peygamber olan Hz. Mu-hammed’e ve kendisine indirilen kitap olan Kur’an’a inanmadılar. Allah’a teslim olmayı ve boyun eğmeyi ret ettiler. Yahudilik ve Hıristiyanlık üzerine ölen kimse kesinlikle cehennemliktir. Buna inanmak gerekir. Hem de bununla ilgili birçok ayet vardır. Aşağıdaki ayette Yakub Aleyhisselam’ın çocuklarına aynı şeyi tavsiye ettiği geçmektedir. Allah’u Teala, Araplardan müşrik olanlara ve İsrailoğullarından kafir olanlara diyor ki;
أَمْ كُنتُمْ شُهَدَاء إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ إِذْ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِن بَعْدِي قَالُواْ نَعْبُدُ إِلَهَكَ وَإِلَهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِلَهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
“Yoksa Ya’kub’a ölüm geldiği za¬man siz orada mı idiniz? O zaman (Ya’kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz; biz ancak O’na teslim olmu¬şuzdur, Müslüman olduk dediler.” (Bakara 133)
Yine de Araplar İbrahim’in oğlu olan İsmail neslinden geldikleri ve İsrailoğulları İbrahim’in oğlu olan İshak neslinden gel¬diklerini söylerler.
Ey Araplar ve İsrailoğulları! Eğer babalarınız İbrahim ve oğulları İsmail ve İshak ise onların taptıklarına tapın! Onlar tek ilah olan Allah’a taptılar. Yakub ölmeden önce çocuklarına bunu da tavsiye etti. Çünkü sorusu bir tavsiyedir. Öyleyse, sizde aynı şey üzere olun ve Müslüman olun. Zira Allah’ın dini tektir. Tevhid dinidir, ona inanan herkes Müslüman olur. Allah’a inanan Peygamberine inanmalı ve Kitab’ına da inanmalıdır. Çünkü Allah’a iman bunu gerektirir. Akıl bu imanı gerektirir. Allah’a nasıl kulluk edileceğini haber vermek için bir peygamberin gönde¬rilmesi ve onunla beraber bir kitap indir¬mesi gerekli olmuştur. Allahu Tala şöyle buyurdu:
تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ وَلاَ تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” (Bakara 134)
Allah’u Teala buyuruyor ki; “Yine de onlar geçmiş insanlardır kazandıkları sevap ve işledikleri hayır size ait değil, onlarındır. Öyleyse; siz kendinize bakın, ne işleyeceksiniz ve ne kazanacaksınız. Onların yaptık¬larından sorulmayacaksınız. Yalnız sizin iş¬lediğinizden sorulacaksınız. Babam veya dedem böyle idi, şöyle idi, çok iyi idiler şeklinde veya övünmekle yetinmeyin. Siz yapıyor musunuz?! Bazı Müslümanlar; “ba¬bam veya dedem hoca idiler” der. Fakat kendisi ne namazı bilir, ne başka farzı ye¬rine getirir, hep haram işler.
Günümüzde bazı Müslümanlar şöyle derler; “bizim babalarımız ve ecdatlarımız (Osmanlılar) Viyana’ya kadar geldiler, şöyle veya böyle kahramanlık yaptılar.” Peki siz bunu yapıyor musunuz?! Gelinen noktaya bir bakın! Kıbrıs’ı, Bulgaristan’ı ve Filistin’i kurtarmak için hiç çalışmıyorsunuz veya hiç düşünmüyorsunuz. Topraklarınızı Allah’ın düşmanı olan Amerika’ya ve Yahudilere kaptırdınız! Tekrar Osmanlıların yüzlerce sene İslam ve adaletle yönettikleri memleketleri tekrar yönetmek için hiç çalışmıyorsunuz ve düşünmüyorsunuz. O övündükleriniz kahraman ecdatlar şeriatı uyguluyorlardı ve Hilafet sancağını taşıyorlardı. Ya siz ne yapıyorsunuz?!
Eskilerin kazandıkları kendilerine ait¬tir. Kıyamet gününde biz yalnız bizim yaptıklarımızdan sorulacağız. Öyleyse, yalnız Allah’a kulluk edelim. Bunun manası; yalnız Allah’ın kanunlarına uymalıyız. Bu şekilde Allah’a tapmış oluruz. Müslümanlık budur. Zira Müslümanlık bir lakap veya bir sözden ibaret değil, iman ve salih ameldir. Her şeyde Allah’a boyun eğmektir. Devlet Al¬lah’a boyun eğmelidir. Bütün kanunları Al¬lah’ın kanunları olmalıdır. Buna İslam Dev¬leti denilir.