Soru:

Hadiste geçen iki cümleyi netleştirebilir misiniz?
Birincisi metinde geçen “kaşlarını inceleten ve incelttiren” aynı şahıs olmuyor mu? Yoksa “inceleten” kelimesinden kastedilen güzellik salonlarındakiler mi kast edilmektedir?
İkincisi “dişleri törpülemek” ile ne kastedilmektedir? Zira bazı dişler eğri veya irili ufaklı olabiliyor, bunun için de diş doktorları hepsini aynı görünüme dönüştürebiliyor?

Cevap:

لَعَنَ اللهُ الوَاشِمَاتِ وَالمُسْتَوْشِمَاتِ والنَّامِصَاتِ وَالمُتِنَمّصَاتِ وَالمُتَفَلّجَاتِ لِلْحُسْنِ المُغَيِّرَاتِ خَلْقَ اللهِ

“Allahu Teâlâ dövme yapan ve yaptıran, kaşlarını incelten ve incelttiren, güzellik için de dişlerini törpüleyip Allah’ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet etmiştir.”

“Kaşlarını inceleten” kendi eliyle kaşlarını inceleten kimsedir. “Kaşlarını incelettiren” başkalarına kaşlarını incelettiren kimsedir. Başka kimseden kendisine bunu yaptırmak isteyen kimsedir. Fakat fazla olan, sağa sola eğrilen ve yerinde bitmeyen kılları sökmek caizdir. İnceltme konusuna girmez.

Sırf güzellik için dişlerini törpülemek veya şeklini değiştirmek caiz değildir. Fakat dişler eğri, ufak veya iri olduğundan veyahut birbirine binmiş olup da insan ağzında rahatsızlık hissediyorsa yine dişlerde hastalık varsa tedavi maksadıyla törpülemeye veya şeklini değiştirmeye çalışırsa haram değildir. Dişlerin yaratılışında bir sakatlık, hastalık yoksa onları olduğu gibi bırakmak gerekir. Sadece güzellik için dişlerle oynamak caiz değildir. Bu yaratılışı değiştirme konusuna dahil olur.

Bu hadis-i şerif Allah’ın yaratışını değiştirmekle ilgilidir ve aşağıdaki ayet-i kerimeye açıklık getirmektedir. Allah Celle Celâlehû şöyle buyurmuştur:

اِنۡ يَّدۡعُوۡنَ مِنۡ دُوۡنِهٖۤ اِلَّاۤ اِنٰـثًـا‌ ۚ وَاِنۡ يَّدۡعُوۡنَ اِلَّا شَيۡـطٰنًا مَّرِيۡدًا ۙ‏ لَّـعَنَهُ اللّٰهُ‌ ۘ وَقَالَ لَاَ تَّخِذَنَّ مِنۡ عِبَادِكَ نَصِيۡبًا مَّفۡرُوۡضًا ۙ‏ وَّلَاُضِلَّـنَّهُمۡ وَلَاُمَنِّيَنَّهُمۡ وَلَاٰمُرَنَّهُمۡ فَلَيُبَـتِّكُنَّ اٰذَانَ الۡاَنۡعَامِ وَلَاٰمُرَنَّهُمۡ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلۡقَ اللّٰهِ‌ؕ وَمَنۡ يَّتَّخِذِ الشَّيۡطٰنَ وَلِيًّا مِّنۡ دُوۡنِ اللّٰهِ فَقَدۡ خَسِرَ خُسۡرَانًا مُّبِيۡنًا ؕ‏

“Onlar Allah dışında ancak adı dişi olanları (Arapçada Menat, Uzza, Lat adlı putların telaffuzu dişidir) ilah edinirler ve onlara dua ederler. Onlar ancak isyankâr şeytanı ilah edinirler ve ondan medet beklerler. Allah onu lanetlemiştir. O (şeytan) da ‘Kullarından belli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara kaptıracağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, Allah’ın yaratılışını değiştirmeyi de emredeceğim!’ demiştir. Allah’ı bırakıp da şeytanı veli edinen (yardımcı ve dost edinen) kimse apaçık bir ziyana düşmüş olur.”[Nisa Suresi 117-119]

Allah’ın yaratılışını değiştirmek ise Allah insanı yarattığı sureti güzellik maksadıyla değiştirmektir. Kaş, burun, diş, göz, kulak vs. sırf güzellik maksadıyla asıl şeklini değiştirmek caiz değildir. Fakatbir nedenle bir organda insan acı çekiyorsa bir rahatsızlık, bir hastalık varsa tedavi ettirebilir. Sadece bu tedavinin gerektirdiğini yapabilir.
Nitekim Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu ayette geçtiği gibi Kur’an’ı beyan eder, açıklık getirir:

وَمَاۤاٰتٰٮكُمُالرَّسُوۡلُ فَخُذُوْهُ وَ مَا َنَهٰٮكُمۡعَنۡهُفَانْتَهُوۡا‌ ۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ ‌ؕ اِنَّ اللّٰهَشَدِيۡدُالۡعِقَابِ‌ۘ‏

“Rasul size neyi getirdiyse alın ve neyi nehyettiyse bırakın. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah şiddetli ceza verendir.”[Haşr Suresi 7]
Bu ayet ve daha başka birçok ayette Rasul’ün açıklamalarının Allah’tan bir vahiy olduğunu pekiştiriliyor. Sünnet, Kur’an gibi bir Kaynak kitabımızda bunu ispatladık.

Bu nedenle Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Allah’ın vahyiyle erkeklere haram kıldığı ipek elbiseyi kaşıntı yaşayanların giymesine müsaade etti.
Enes RadiyAllahu Anh şöyle demiştir:

أنَّ النَّبِيَّ صلى الله عَلَيْهِ وَسلم رَخَّصَ لِعَبْدِ الرَّحْمانِ بنِ عَوْفٍ والزُّبَيْرِ فِي قَمِيصٍ مِنْ حَرِيرٍ مِنْ حِكَّةٍ كانَتْ بِهِمَا

“Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem Abdurrahan bin Avf ve Zübeyr’e kendilerindeki bir kaşıntıdan dolayı ipekten gömlek giymelerine ruhsat verdi.”[Buhari ve Müslim]
Yine midelerinden ağrı çekenlerin necis olan deve idrarını içmelerine müsaade etti. Enes RadiyAllahu Anh şöyle demiştir:

قَدِمَ عَلَى النَّبِيِّ صلى الله عَلَيْهِ وَسلم نَفَرٌ مِنْ عُكْلٍأوعُرَيْنَة فَأَسْلَمُوا فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ، فَأَمَرَهُمْ أَنْ يَأْتُوا إِبِلَ الصَّدَقَةِ، فَيَشْرَبُوا مِنْ أَبْوَالِهَا وَأَلْبَانِهَا، فَفَعَلُوا فَصَحُّوا

“Ukl veya Ureyne kavminden bir grup insanlar gelip İslâm’a girdiler. Ondan sonra Medine’nin havası kendilerine dokundu ve hasta oldular. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem sadaka olarak gelen develerin idrarından ve sütlerinden içmelerini emretmiştir. İçtiler ve sağlıklarına kavuştular.”[Buharı, Müslim, İbni Hanbel, Tirmizi Ebu Davut, Nesai]
Yine bir başka hadiste Abdurrahman bin Tarfa bin Arface dedesinden şöyle rivayet etmiştir:

عَرْفَجَةَ بْنَ أَسْعَدَ قُطِعَ أَنْفُهُ يَوْمَ الْكُلاَبِ فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ وَرِقٍ فَأَنْتَنَ عَلَيْهِ فَأَمَرَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ ذَهَبٍ

“(İslâm’dan önce) Kilab Savaşı’nda, Arface bin Esad’ın burnu kesilmişti. Gümüşten kendisine bir burun taktırdı. Fakat bu burun çürüyüp koku yaptı. Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem altından bir burun yapmayı emretti.”[Ebu Davud]
Oysa Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem erkeklerin altından bir şey takmalarını Allah’ın vahyiyle haram kıldı. Fakat tedavi için bu adamın altından bir burun takmasına müsaade etmiştir.

İşte bütün bunlardan sonra tedavi maksadıyla dişleri, burnu veya başka bir organ veyahut vücudun bir kısmını değiştirmek caizdir. Sadece güzellik için ise caiz değildir. Bu, yaratılışı değiştirme olur ki bu da caiz değildir.

Doktorlar ve güzellik salonlarında çalışanlar bu noktaya dikkat etmelidirler. Zira Allah’ın yapılmasını haram kıldığı şeyi yapmak caiz değildir. Allah’ın yaratılışını tedavi dışında değiştirmek caiz değildir. Çünkü onlar, birer uzman olarak insanların isteklerine binaen Allah’ın yaratışını değiştirme işine başvurmuş olurlar.